Umut verici bir yayınevi
Geçen hafta evimize yakın bir yayınevini ziyaret etme fırsatı buldum. Hümanist Kitap, kurulduğu günden bu yana iş dünyasına yönelik eserler yayımlıyor.
Kozyatağı’nda bulunan Hümanist Kitabevi’nde beyaz yakalılar, girişimciler ve öğrenciler çalışmalarını da yürütebiliyor. 3 yıldır yürüttükleri çalışmalar sonucunda yurtdışında da yayıncılık faaliyetlerine başlamışlar; Azerbaycan, İngiltere ve Almanya’da.
Öncelikli hedefleri arasında kitaplarının Türkçe ve İngilizce dağıtım, tanıtım ve satışının gerçekleşmesi yer alıyormuş. Menekşe Polatcan Serbest, Hümanist Yayıncılık’ın her şeyi neredeyse. Butik yayıncılığın yükselmesi ne güzel. Umarım emeklerinin karşılığını alıyorlardır.
Bir dede torun hikâyesi
19. yüzyıl ve özellikle Gustave Courbet uzmanı sanat tarihçisi Thomas Schlesser’in hakları 32 ülkeye satılan romanı “Mona’nın Gözleri” Timaş Yayınları’ndan çıktı.
Çevrildiği her ülkede çok satanlarda yer alan romanın konusu şöyle: 10 yaşında zeki bir çocuk olan Mona, ansızın görme yetisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Torununun bir daha görememe ihtimali üzerine dedesi, Mona’nın göreceği son güzel şeylerin büyük sanat eserleri olması gerektiğini düşünür.
Dede ve torun 52 hafta boyunca Louvre, Orsay ve Pompidou müzelerinde büyük ressamların eserlerini gezmeye başlarlar.
Dikkatinizi çekmiş olmalı. Okuma listeniz için nitelikli bir roman daha.
Dikkatimi çekti
“Yıl 1921... Çok sert geçen bir kışın ortasında Anadolu’da Kurtuluş Savaşı devam ediyor... Bir imparatorluk tarih sahnesinden silinirken ufukta yeni bir cumhuriyet, yeni bir ülke görünüyor. İşte bu savaşın tam ortasında çocuk yaşta ailesini kaybeden Cahide, Madam Lucy’nin evine satılıyor. İstanbul’un namlı kabadayılarından Yavuz tarafından kurtarılsa da bu saadet uzun sürmüyor.
Yaşam mücadelesinde bir dergâha sığınarak gassal olan Cahide, ölülerin günahlarını yıkayarak hayatını sürdürmeye çalışıyor...”
Cem Başeskioğlu’nun ilk romanı “Merhamet”, İz Bırakan Kalemler Yayınevi’nden çıktı. Kitabın kapak görseli ise Ressam Leyla Kanber imzasını taşıyor.
Yusuf Atılgan üzerine yazılar
68 yıllık ömrüne “Aylak Adam”, “Anayurt Oteli” gibi başyapıtları sığdıran Türk edebiyatının en büyük yazarlarından Yusuf Atılgan ve kitapları hakkında yeni bir kitap hazırlanıyor.
“Atılgan: 1959’dan Günümüze Yusuf Atılgan Üzerine Yazılar” adlı kitabı önümüzdeki ay Can Yayınları yayımlayacak. Cem Akaş tarafından yayına hazırlanan kitap, Yusuf Atılgan okurları için başvuru kaynağı ve bir yol arkadaşı olma niteliğinde.
Sahici bir inceleme
Ayrıntı Yayınları, kitapseverlerin ilgiyle karşılayacağı özgün bir çalışma daha yayımladı. Richard Marsden’in bu önemli eseri okuma listemize girmeyi hak ediyor, çünkü sanallığı benimsememize karşın sahiciliğe özlem duyuyoruz. Geleceğe hızla atılmamıza rağmen geçmişin hasretini çekiyoruz. Yunus Emre Ceren’in dilimize çevirdiği “Sermayenin Doğası: Foucault’dan Sonra Marx” raflarda.
Bir cinayet davasının öyküsü
Eşinden boşanmış Robert Farquharson’ın arabası 2005 yılının Babalar Günü’nde çocuklarını annelerinin evine bırakırken yoldan çıkar ve bir sulama barajına gömülür. Farquharson arabadan çıkmayı başarır ama çocukları hayatını kaybeder...
Romancı ve öykücü Helen Garner, Avustralya’da uzun zaman gündemi işgal eden Robert Farquharson davasını “Bu Yas Yuvası” kitabında anlatıyor.
Kim ne okuyor?
◊ Engin Alkan, Radi Dikici’nin “Theodora” adlı eserini okuyor.
◊ Ayşen İnci, Frederic Lenoir’in “Spinoza Mucizesi” adlı eserini okuyor.
◊ Nihat Alptekin, Emil Michel Conan’ın “Çürümenin Kitabı” adlı eserini okuyor.
◊ Ece Gamze Atıcı, Enis Batur’un “Kara Mizah Antolojisi” adlı eserini okuyor.
