İfrit ettiler kadını

Küfre, argoya hepimiz karşıyız. Hem ayıp, hem çirkin hem de suç. Üstelik çocuklarımızı, gençlerimizi de bu zehirli lisandan sakınmalıyız.
Buraya kadar hemfikir miyiz?
Fakat... Bazen öyle yeri geliyor ki... İnsan gülümsemeden de edemiyor.
Şimdi biliyorsunuz, Demet Akalın yeni şarkı hazırlığında.
Yapay zekâyla klip falan da yapmış, belli ki çok heyecanlı.
Eminim perde arkasında diyetti, imajdı, spordu, danstı... Birçok harala gürelesi de var şu ara.
Klibinden bir kareyi takipçileriyle paylaştı.
Kare hakikaten güzel:
Demet Akalın... Çöl başlığıyla...
Yalınayak... Kumlar...
Belli ki fotoşopçunun da canı çıkmış, Demo’yu görseniz, kuğu gibi.
Demet Akalın fotoğrafı paylaşınca, kendini bilmezin biri “Fotoğraftaki kim?” diye yorum yapmış.
Bak hâlâ gülüyorum:
Çünkü bu bir yorum değil. Bu bir sataşma. Bu bir kızdırma.
Bu bir zıvanadan çıkarma. Delireceğini bile bile...
Bu bir damarına basma.
Çünkü o yorum ne anlama geliyor? “Fotoğraftaki kişi çok güzel, sen olamazsın, kim o” anlamına geliyor...
E Demet de günün 23 saati zıvanadan çıkmaya müsait:
“Eben!” diye cevap verdi takipçisine.
Sonra sildi. Belli ki “Tam da şarkı öncesi tuhaf bir polemiğe girmiş olmayayım” diye düşündü.
İspatlayamam ama Demo’yu çıldırtmaya çalışan o hesabın İrem Derici’nin sahte profillerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Bence potansiyel var İrem’de.
Erkek ismi falan alıp onu bunu delirtiyor olabilir bu şekilde.

Orada bir köy var uzakta

Son zamanlarda duyduğum en “ferahlatıcı” haber:
Türkiye’de sadece 1 kişinin yaşadığı 5 köy varmış!
Düşünsenize: Muhtar da sen, âzâ da sen, çoban da sen. İnanılmaz seyahat etme isteği uyandırıyor insanda.
Gözüme Iğdır’daki Tarlabaşı’nı kestirdim.
Tamamen isminden ötürü.
Sadece gezmek değil, teyze (Nedense yaşlı bir teyze canlandı gözümde) isterse kalırım da bir süre.
Kendimi buldum bu ya bu seyahat fikrinde.
Bir süre idare eder böyle.

Genç patronlar kapakta

Yılların zehir gazetecisi Suat Ekiz artık bu birikimini yeni bir yayında sergiliyor: Bimagazin. Ekibiyle birlikte renkli röportajlar, davetlerden haber ve yorumlarla dolu bir dergi hazırlıyor.
Bu sayının kapağını genç patronlara ayırmışlar.
Bu dönemde zor bir iş başarıyorlar, tebrik ederim.

Etsiz günü için hafta keşke 8 olsa

Pop kraliçesi Beyoncé güzelliğinin, formunu pazartesileri yemediği o “şey”e bağlamış...
Haberin sunumu da böyle. Neymiş diye tıklıyorsunuz, o günleri “etsiz pazartesi” ilan etmiş.
Sağlığını pazartesileri vegan beslenerek koruyormuş.
Çevreci olduğum için, hayvanları sevdiğim için hayvansal gıda tüketmeyen veganlara çok özeniyorum.
Onları gördüğüm, tanıdığım zaman etkilerinde kalıyorum ama benim de ebedi çelişkim bu galiba:
Et seviyorum arkadaş, hatta etoburum.
“Bari haftada bir gün” dedim ama Beyoncé gibi pazartesi olmaz.
Sendromu var bende, bir de etsizliğe tahammül edemem aynı yevmiyede.
Salıyı salla / Çarşambanın gelişi perşembeden belli... Cuma, hafta sonuna giriş / cumartesi hafta sonu “prime time”...
Benim haftamda “etsiz”e bir tek pazar günü kalıyor. Ki o da mümkün değil, sucuklu yumurta günü.
Bazı bazı mangal da var. İşin içinden çıkamayıp “Bıktım bu vegan dayatmasından!” dermişim...