Şanlıurfa Mutfak Müzesi

Mutfağımızın geçmişini anlatan müzeler her zaman ilgimi çekmiştir. Şanlıurfa Mutfak Müzesi de bir şehrin mutfak ve yemek geçmişini gözler önüne seriyor...

Haberin Devamı

Kültürel kimliğimizin en önemli bileşenlerinden biri de yemeklerimiz ve onların ayrılmaz eşlikçileri mutfak araç gereçleri, pişirme ve saklama üniteleridir.
Teknolojinin giderek gelişmesiyle beraber mutfaklarımızın şekli, sofra düzenimiz, pişirme tekniklerimiz, kullandığımız kaplar, tabaklarımız, çatal bıçaklarımız, tencerelerimiz de çok değişti ve farklılaştı.
Öncelikle yüzyıllarca özene bezene kullandığımız, en lezzetli yemekleri pişirdiğimiz bakır kaplara “elveda” dedik.
“Alet işler el övünür” atasözümüzdeki gibi doğrama, karıştırma, çırpma işlerimizi robotlara teslim edip, pirinç ve tahta havanlarımızı, tahta kepçe ve çömçelerimizi attık.
Buğdayların kaynadığı dev kazanlar, yoğurtların yapıldığı bakraçlar, tereyağlarının basıldığı çinko stiller, tahta külekler, bulgurun çekildiği taş dibekler tarihe karıştı.
Şanlıurfa Mutfak Müzesi
Biz yemek kültür araştırmacı ve yazarları her ne kadar eski mutfak araçlarını makalelerle, kitaplarla anlatsak da biliyoruz ki sadece meraklılarının ilgisini çekecek. Bu yüzden, mutfak kültürümüzü somut bir görsellikle anlatan mutfak müzelerini çok önemsiyorum.
Bu tür müze evler, zengin mutfak kültürümüzün yaşatılmasını, tanıtılmasını ve sonraki kuşaklara aktarılmasını hedeflemekte.
Keşke çocuklarımızı, torunlarımızı götürüp gösterebileceğimiz, “İşte atalarımız böyle yaşardı. İşte bunlar bizim maddi, manevi kültürel değerlerimiz, geçmişimiz, tarihimiz” diyebileceğimiz etnografya müzelerimiz daha da çoğalsa. Şanlıurfa Belediyesi, yıkılmaya yüz tutmuş tarihi Hacıbanlar Evi’ni restore edip “Geleneksel Mutfak Müzesi”ne dönüştürdü.
Kiler, mutfak, gelin odası, geniş avlusunda su kuyusunun da olduğu bu tarihi Urfa evinin içinde, geçmişten günümüze kullanılan mutfak araç ve gereçleri sergileniyor.

Haberin Devamı

Şanlıurfa Mutfak Müzesi

Ayrıca Urfa yöresine özgü kıyafetler giydirilmiş ve balmumundan yapılmış mankenlerle eski sofra düzeni, ocak başında ekmek pişirme, tandır, çiğ köfte yoğurma ritüelleri anlatılıyor. Müze yemek kültürünün yanı sıra geleneksel bir Urfa evindeki gündelik yaşamı da gözler önüne seriyor. Mutfak müzesinde, Urfa sofralarının baş tacı olan, misafire mutlaka yapılan çiğ köfte yoğurma seremonisi temsili olarak canlandırılmış.

Haberin Devamı

Çiğ köfte hazırlama sahnesi

Çiğ köftenin en önemli ve hazırlanması çok zahmetli malzemesi, isot yani kırmızı pul biberdir. Yazın kurutulan Urfa’nın kırmızı biberleri, çuvallarda terletilir ve rengi karartılarak az miktarda yağla beraber çekilir.
Kuru isotu havanda döverek hazırlayan kayınvalideye, gelin hanım bulguru ve yağsız macun kıvamlı kara eti yoğurmak üzere bakır leğene koyarak eşlik eder.
Bu arada komşular gelmiş ve koyu bir sohbet başlamıştır.

Şanlıurfa Mutfak Müzesi


Anlatmaya çalıştığım bu sahne müzede o kadar gerçeğe uygun bir şekilde canlandırılmış ki sanki balmumundan yapılmış bu kadınlar birazdan çiğ köfteyi sıkıp, elinize uzatacaklarmış gibi...
Her şey usulüne, geleneğine uygun ve tüm ayrıntılar çok ince düşünülerek uygulanmış.
Bu kültür hazinesini hazırlayıp, halkın hizmetine sunan Urfa Büyükşehir Belediyesi’ni kutlarım. Ayrıca Türkiye’nin ilk mutfak müzesi olma özelliğini taşıyan Gaziantep Emine Göğüş Mutfak Müzesi, Gaziantep yemek kültürünün etnografya müzesi gibidir.
Gastronomi kültürüne katkısı çoktur. Bu tür kent müzelerimizin artması dileğiyle.

Yazarın Tüm Yazıları