Çok deÄŸerli bir eserden

"Ali Ufki Bey kimdir?" diye sorsam size, ne dersiniz? Elbette ki pek çoğunuz bu ismi ilk defa duyuyorsunuz.

Bunda ÅŸaşılacak bir ÅŸey yok. Çünkü, onun 17. yüzyıl Osmanlı Sarayı’nı anlatan deÄŸerli eseri "Topkapı Sarayı’nda YaÅŸam" Türkçe’ye ancak geçtiÄŸimiz senelerde çevrildi.Â

Ali Ufki Bey aslında Türk asıllı değil. 1610’da doğmuş bir Polonyalı. On sekiz yaşındayken Kırım Tatarları tarafından kaçırılıyor ve maceralı bir yolculuğun sonunda Osmanlı Sarayı’na geliyor. Asıl adı Albertus Bobovius olan genç, bir içoğlanı olarak uzun yıllar Topkapı Sarayı’nda yaşıyor. Türk müziğine olan tutkusu sayesinde sarayda baş müzisyenliğe kadar da yükseliyor.

Yazarın hayat hikayesini bilmek kitabının inandırıcılığını artırdığı için anlattık tüm bunları. Şahit olduğu bir hayatı anlatmış yani Ali Ufki Bey. Kendisinin de mensup olduğu içoğlanların yemeklerine de değiniyor, Osmanlı İmparatorluğu’nun başındaki insanın, yani padişahın yemeğine de. Kitapta yazıldığına göre, içoğlanları genellikle çorba et yiyorlarmış. Verilen et çoğunlukla söğüş koyun etiymiş. Çorbaysa gününe göre, mercimek, pirinç ya da buğday olabiliyormuş. Yazar öğün saatlerine de değiniyor kitapta ve içoğlanlarının sabah dokuz ve öğleden sonra üç olmak üzere iki öğün yemek yediklerini belirtiyor.

Gelelim Osmanlı padişahının yediklerine. Padişah yemeklerinden bahsetmeden önce şunu belirtmekte yarar var: Ali Ufki Bey, 1600’lerde sarayda bulunmuş biriydi, bu yüzden de onun yazdıklarını dönemsel algılamakta yarar var. Osmanlı’nın saray hayatı, iç ve dış etkilerle ve zamanla değişiklere uğramıştır. Bakalım, Ali Ufki Bey’in döneminde padişah neler yiyormuş. Bir kere padişahın yemeğini tek başına yediğini ve yemek sırasında onu şaklabanların ve cücelerin eğlendirmeye çalıştığını söyleyelim. Padişahın önüne gelen et genellikle haşlama ya da kızartma koyun eti veya şişte çevrilmiş bir çift güvercin olurmuş. Bazen fırında pişmiş kuzu ya da pilavla birlikte sunulan tavuk yediği de oluyormuş. Ayrıca hamurişi tatlılar da eksik olmuyormuş sofrasından. Padişah sofrasının bir başka vazgeçilmeziyse çeşitli meyvelerden yapılmış olan hoşafmış.

Cevizli kruvasan

Malzeme listesi

á 100 gr tereyağı (oda sıcaklığında)

á 1 paket labne peynir

á 2 yemek kaşığı tozşeker

á 2,5-3 su bardağı un

á 2 yemek kaşığı su

á 1 adet yumurtanın sarısı

İçi için;

á 1 su bardağı dövülmüş ceviz içi

á 1 su bardağı kahverengi tozşeker

á 2 çay kaşığı tarçın

á 3 yemek kaşığı pudra şekeri

Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı ve labne peyniri çatal ya da mikser yardımıyla iyice çırpın. Üzerine yumurtanın sarısını, tozşeker ve suyu ekleyin. Unu da yavaş yavaş ilave edip kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Hamurun üzerini bir bezle örtüp buzdolabında 30 dakika kadar bekletin. Diğer taraftan, iç harcını hazırlamak için; ceviz içi, tarçın ve kahverengi tozşekeri bir kapta karıştırın.

Dinlenen hamuru iki eşit parçaya bölüp parçaları tezgahın üzerinde yemek tabağı büyüklüğünde açın. Yaklaşık 20-25 santim çapında açtığınız hamurları sekizer eşit üçgene ayırın. Üçgenlerin geniş taraflarına hazırladığınız harçtan birer tatlı kaşığı kadar koyup sıkıca rulo yapın. Hazırladığınız ruloları fırın kağıdı serilmiş tepsiye aralıklı olarak yerleştirin. (Fırın tepsisini yumuşak margarinle yağlamayı da tercih edebilirsiniz.) Kuruvasanları yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 20 dakika, kenarları hafifçe kahverengileşmeye başlayıncaya kadar pişriip çıkarın. Ilık hale gelmelerini bekleyip üzerlerine pudra şekeri serptikten sonra servis yapın.
Yazarın Tüm Yazıları