Yazarken insanı yoran gündem

Bir bakıyorsunuz içeride yepyeni bir haber patlamış o bunu şu şunu demiş...  Yeni bir haber yoksa da eski haberlerin durup durup çekiştirilmesi var. 

Enis Berberoğlu 25 yıl ceza alıp tutuklanıyor mesela.  Aynı gün Oğuz Güven tahliye ediliyor. 

Ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’dan İstanbul’a doğru yürümeye başlıyor.  Barboros Muratoğlu tahliye ediliyor. 

Ama o arada Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinin 100'üncü gününü geride bırakıp ölümün kıyısına geliyorlar.  Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu hala içeride…

Evet, evet, hepsinde yargı süreci devam ediyor! Henüz kesinleşmiş bir şey yok!

Bunlar olmasa deprem oluyor. Memleketin üzeri ayrı gergin altı ayrı. Her ne kadar alışkın da olsanız 6 şiddetin üzeri ürkütüyor.  

Ha tabii bir de her gün tramvay inşaatının içinden geçmek var ki o da ayrı bir kaygı kaynağı. Bugün neresi tıkalı acaba, bu işler ne zaman bitecek, Gazi Bulvarındaki çınarlara bir şey olacak mı gibi mahalle boyutundaki sorularla uğraş dur.

İyisi mi biz küresel para işlerine bakalım diyeceğim ancak orası da matah değil. 

FED beklendiği gibi faiz arttırdı.  Beklenmeyen ise ebedi piyasa dostu Fed'in bilanço küçültmek konusunu iddialı biçimde vurgulamasıydı.

Ciddilerse gelecek yıl bu zamanlar bu gezegen üzerinde 150-200 milyar daha az dolar olabilir. Hedef 1,5 trilyon dolar küçültmekse yol hayli uzun.  

Kişisel fikrim FED küresel piyasaların faiz artışlarını umursamayıp varlık fiyatlarını şişirmesinden rahatsız.  Elindeki esas sopayı gösteriyor.

Tekrar içeriye dönelim. 

Tam siyasilerin güle oynaya kullanacakları %5’lik bir büyüme gelmiş, dolar 3,5nin altına inmiş, borsa magazin için kritik seviye 100bine gelmişken bu FED sopası resmi biraz bozdu.

Peki, siz Hazine’nin bu yılın ilk dört ayında ne kadar borçlandığını biliyor musunuz?  Önceki üç yılın ilk dört ayında borçlandığı toplam miktardan fazla!  27,7 milyar TL.  Üstelik bunun %40’a yakını dış borç.  

Şu net:  Hazine’nin borçlanma iştahı bugünlerde oldukça açık!  Bunu yılın ikinci yarısı için ön alma olarak görenler var.  İşin aslını zamanla göreceğiz.  Daha detaylı bilgi Mahfi Eğilmez’in makalesinde.

Mahfi Hocam üç seçenek var diyor.  Vergileri arttırmak -  Giderleri kısmak – İkisini birden yapmak

Bunlar büyümeyi frenleyici tedbirler...  O yüzden siyasi iradenin 2019 öncesi bu tip adımlar atması zor. Bu tablo 2019 seçimlerini erkene aldırabilir. 

Bu arada giderlerin kısılması adına basit bir önerim olacak.  Her ne kadar ne maaş aldıklarını ve sayılarını bilmiyorsak da Cumhurbaşkanlığı danışman sayısını azaltmak sembolik olarak anlamlı ve gayet kolay bir adım olabilir.

Unutmadan bir daha hatırlatalım. Bir de bu curcunanın ortasında bir de zeytine kıyacaklardı! 

Tepkiler nedeniyle tasarıyı yedinci kez geri çektiler.  Ama meraların hali ne olacak belli değil.  Sonra et fiyatları neden bu kadar yüksek diye sormuyorlar mı?

Bir daha belirtelim.  Et fiyatları bir ölçüde meraların nicelik ve niteliğinin bir sonucu. 

Yok, Arda konusuna girmeyeceğim.  Deveye sormuşlar hesabı…  Konuyu neresinden tutsan elinde kalır.  Aynı şekilde Saray’daki iftara katılan sanatçılar için ne denebilir ki?

Ama Göztepe’nin Yılmaz Vural’ı gönderip Tamer Tuna'yı getirmesi ile ilgili birkaç şey söylemek isterim.  Bu gelişmeyi doğal karşılıyorum.  Tamer Tuna denemesini de yerinde buluyorum. Genç, özellikle son iki yılda Beşiktaş'ta iyi deneyim elde etmiş bir teknik direktör. 

Son bir haber, bugün okudum.  İstanbul Cihangir’de çok yer kiralık ve satılıkmış.  Nedeni yurt dışına taşınma.  İyi beyinler gidiyor.  Çok üzücü.

Yazarken yoruldum. 

Finlandiya’daki yaşıtım bugünlerde kim bilir hangi hafif gündemle meşgul.  Gel de hayıflanma.