Üsluba bakın.
Biri çıkar, sürekli saray medyası der durur.
Öbürü zaten sarayın hakimi / sarayın savcısı demekten helak olur.
Berikiler desen çömezdir.
Vokal yaparlar.
***
Ama yeter.
Türk gazetecilerine ve Türk yargı mensuplarına HDP’nin bile reva görmediği bu sıfatlar, on binlerce yüz binlerce çalışanın sabrını taşırmıştır.
Hem müzik kalitesi yüksek, hem öğrenmesi kolay, hem de vahdet sergiliyor...
Ayrıca... Besteyle güfte arasında büyük uyum var.
Dinlerken tüylerim diken diken oldu.
TUHAF ŞEYLER
Kemal Bey, hâlâ yenilginin sorumlusunu arıyor. Şimdi de muhafazakâr seçmeni suçluyor. Son kararı bu mu? Bilinmiyor.
***
Beri tarafta Akşener.
Ne dediği hiç anlaşılmıyor. Hem ittifak’a kapıyı kapıyor, hem de açık kapı bırakıyor.
Yerel seçim tarihi olan Mart 2024’ü kuzu kuzu bekliyorlar. Derhal seçim isteriz, hemen şimdi isteriz diye hiç hodri meydan çeken yok... Neden?
***
Diyeceksiniz ki:
Yerel seçim tarihi belli: Mart 2024... Bu tartışılır mı?
E genel seçim tarihi de belliydi: Haziran 2023... Buna rağmen 1 yıl, hatta 2 yıl öncesinden beri erken seçim diye bağırdılar.
Şimdi neden bağırmıyorlar?
***
Elbette ki konjonktür meselesi.
Yüzbinlerce, milyonlarca TL.
Vallaha vatandaşı hiç ilgilendirmez bu.
Vatandaşı ilgilendiren... Günlük alışveriş yaptığı şu marketler, manavlar, çarşılar, pazarlar velhasıl hayatın ta kendisi...
*
İşte orada soygun var.
Vatandaşın canı orada yanıyor. Ve derdini, kimseye anlatamıyor.
Kaçıncıdır yazıyorum.
Buralar yakın plandan, bire bir ve her gün özel tim’lerle kontrol altında tutulmalı...
Türk Siyaseti’nin bir kesimine hükmeden, yabancı bir güç mü var acaba?
Yönlendirici, hatta emredici bir üst akıl mı bu?
Milli İrade Önderleri’nin bir bölümü dış vesayet altında mı?
***
Bu şüphe yaygınlaşıyor. Hem de bu şüphe, içimizi kemiriyor.
Kesin bilgimiz olmadığı için, onları ancak yarım yamalak suçlayabiliyoruz:
- Sen bir projesin diyoruz.
- Git izin al da öyle konuş diyoruz.
Birinci bölümünü geçin.
O lafları Kemal Bey’den her gün zaten dinliyoruz.
......
İkinci bölüm enteresandı.
Ağzı yandığı için, ittifakları reddediyor, yerel seçimde her partiyi, kendi öz kadrolarıyla bire bir yarışa davet ediyordu... Çok güzel.
......
Lakin...
“Eğer ülke yararınaysa”
Bir ara İstanbul’a vize mi koysak diye düşünürken, şimdi İstanbul’un tahliyesi planlanıyor.
***
Hey gidi İstanbul.
Zaten de:
- Asansörler çalışmıyor.
- Yürüyen merdivenler yürümüyor.
- Otobüsler bozuk, işlemiyor.
- Tramvaylar arızalı, iki durak öteye gidemiyor.
Bin yıllık geleneğimizin yanı sıra yüz yıllık bir gelişme mücadelemizin başlangıç noktası.
Devlet ile Millet’in buluştuğu yer.
Bayrak ile Vatan’ın ölümsüz koalisyonu.
......
Milli günlerimizin hepsi güzeldir ama 26 Ağustos bambaşkadır.
Bugün kendimizi diğer günlerden daha güçlü, daha gururlu, daha sevinçli ve çok daha güvenli hissediyoruz.
BİRİKMİŞ NOTLAR
Bir