Cumhurbaşkanı adaylığı için Özgür Özel ne söylemişti:
- Öyle bir aday çıkarıyoruz ki, yaşasaydı Atatürk bile “İşte benim adayım” derdi.
Çıka çıka kim çıktı?
- Kılıçdaroğlu.
***
Atatürk öyle mi derdi, bilmiyorum.
Ama Kılıçdaroğlu fena aday sayılmaz.
Nitekim yüzde 48 oy aldı.
- Efendim, bizim takım şimdi seçime girse kazanır mı?
Demirel de demiş ki:
- O iş başka... Siyaset hiçbir şeye benzemez.
*
Ali Şen bilmez mi öyle olduğunu? Bilir de sohbete bir renk katmak için sormuştur herhalde.
Peki... Ben şimdi bunu niye yazıyorum?
Çünkü Mustafa Sandal’ın bu seçimde aday olacağını okudum gazetelerde...
Ahmet Hakan gibi ben de diyorum ki:
Önceki gece POSTA’daki değerli arkadaşlarımızdan
birkaçıyla buluşup yemek yedik.
Yemek bahane.
Birbirimizi çoktandır göremediğimiz için önce biraz hasret giderdik, sonra da
gazeteyi konuştuk.
Siyaseti, magazini, ekonomiyi, sporu, velhasıl Türkiye’yi konuştuk... Nice anılarla birlikte...
Çok faydalı oldu.
***
Şu açıklamayı her gün dinliyorsunuzdur:
- Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı.
Çünkü her gün mutlaka
3-5 PKK-YPG’li terörist, etkisiz hale getiriliyor. Bazen 10-15...
.........
Bir de nokta atışlar var.
Nokta...
Yani, ölçüp biçip
- Biliyor musun, bizim CHP, İYİ Parti’ye tazminat davası açıyor.
- Hayrola niçin?
- İttifakı bozup CHP’yi yalnız bıraktığı için.
***
E haklı CHP.
Davayı mutlaka kazanır.
İYİ Parti, sırf CHP’yi desteklemek ve ona seçim kazandırmak amacıyla kurulduğuna göre başka bir faaliyet gösteremez. Hele tek başına buyruk hiç olamaz... Suçtur.
Hem suçtur, hem ayıptır. Demokrasiye aykırıdır.
Hem de kürsüde...
“Bunların riyakârlıklarından bıktık usandık” deyince, dünyadaki bütün Türkler, hep beraber “hay ağzına sağlık” diye haykırmıştır herhalde.
Yoo, sırf Türkler de değil, kalleşliğe uğramış ne kadar millet varsa, mutlaka hepsi birden haykırmıştır:
- Yüreğine sağlık.
***
Kime, kimlere söylediğini, “lafın nereye gittiğini” bilmeyen anlamayan yok.
Çünkü bu kalleşlerin şöhreti, dünyanın en kuytu köşelerine kadar uzanmıştır... Ahlâklarını artık uzaylılar bile öğrenmiştir.
İşte o riyakârlar, bu ahlâka diplomasi diyorlar.
Bu sistemde etkilemez... Seçimi kaybetse bile, iktidar değişmez. Çünkü Meclis’te gensoru yoktur. Güvenoyu veya güvensizlik oyu mevzubahis değildir.
İktidarda sadece psikolojik bir sarsıntı yaratır, o kadar...
*
Parlamenter Sistem olsaydı, belediye seçimlerinin kaybı, elbet iktidarı bal gibi etkiler diyecektik.
Nitekim, geçmişte etkilemiştir.
Size iki örnek vereyim:
*
Birincisi... Başbakan Demirel, 11 Aralık 1977 belediye seçimlerini açık ara kaybedince, partisinden sapır sapır istifalar başladı. Hassas olan Meclis aritmetiği değişti.
Avrupa Birliği demedim, dikkat... Avrupa Parlamentosu diyorum.
- Yetkisi yok.
- Katkısı yok.
- İtibarı yok.
Sadece yesinler, içsinler, seyahat etsinler, arada bir ahkâm kessinler.
Çoğu da bedavacı.
Bayılırlar davet edilmeye.
***