Söyleyecek laf kalmadı.
Lanet olsun.
***
Dünyada gaddarlığın yanı sıra, pişkinliğin, utanmazlığın ve yalancılığın tavan yapıp, tavanı da delip, göklere yükseldiği, başka hiçbir olay hatırlamıyorum.
***
Fotoğraflara bakamıyorum. Soykırım haberlerini dinleyemiyorum. Yazı yazmak üzere masaya oturduğumda sinirden titriyorum... Ulan ben ne biçim gazeteciyim diye söyleniyorum... Vallaha bu olay beni hasta etti. Çok sevdiğim müzik sesine bile dayanamıyorum.
***
Yılların birikimi olsa gerek...
Ortadoğu’yu bu ziyaretinde
ABD Başkanı Joe Biden, bir nezaketsizlikle hatta bir saygısızlıkla karşılandığını sezdi mi acaba?
Bu bir ilktir galiba.
***
Gelelim nokta atışlara.
İsrail’in hastaneyi bombalaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Özrü kabahatinden büyük diye bir laf vardır ya, tam öyle bir şey.
Meğer bir yanlışlık olmuş.
Hukukun bahşettiği bu en doğal hak bile, dejenere edilmiştir... Ve bir savunma değil, artık bir saldırı fırsatı’na dönüşmüştür.
***
İşte buyurun.
Amerika SİHA’mızı düşürüyor... Niçin? Güya meşru müdafaa için.
- İsrail, Gazze’yi haritadan silmeye kalkıyor... Niçin?
Meşru müdafaa için...
- Ukrayna-Rusya Savaşı’nda her şey mubah... Niçin?
Meşru müdafaa için.
Ama yıllardır o sistem bir türlü değişmez.
.........
Dün tuhaf bir şey oldu.
CHP’li delegeler sayesinde koltuğunu muhafaza edebilen Kemal Bey “delege sistemini kaldıracağım” dedi.
Hayırdır inşallah.
***
Şurayı dikkatinize sunarım.
Kemal Bey, delege sistemini kaldıracağını şimdiden ilan ediyor ama bunu gerçekleştirebilmesi için, önce kurultayda yeniden genel başkan seçilebilmesi lazım.
Küçük Bush da çıkıverdi ortaya.
O da kim?
Babasının oğlu...
ABD eski başkanlarından biri ama en kabiliyetsizi.
Hakkında hep fıkralar anlatılır.
Demecinde diyor ki:
- İsrail’in tarafını tutuyorum.
Sanki maç seyrediyor.
Çok merak ediyorum.
Şu anda Kemal Bey, Cumhurbaşkanı olsaydı...
Yedi tane de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olsaydı...
Diplomasinin o en bulunmaz kumaşı da Dışişleri Bakanı olsaydı...
Yoo “iyi ki olmamışlar” demek yok.
“Olsaydılar” diyelim.
***
Şimdi soru şu:
Anlaşıldı... İsrail çok kararlı...
Bu işi soykırım’a kadar vardırmak niyetinde...
Herhalde öyle ki ne savaş hukuku tanıyor ne ateşkes’e yanaşıyor ne de insanlık suçu’na
aldırıyor.
‘Yaşama hakkı’na asla müsaade etmeyeceği kesindir.
***
Buraya kadar tamam.
Anlaşılmıştır.
“One minute” günlerini.
14 yıl evvel Davos’tan yükselen bir sesti o...
Şimdi olup bitenleri izlerken, Davos’taki o ses, hep kulaklarımızda olsun...
İşin özeti odur.
***
Zaten başka ne yazılır ki?
Terör seviciliği’yle devlet adamlığı birbirine öyle karışmıştır ki daha çok kan aksın isteniyor... Yani, bağımsızlık, özgürlük, insanlık, yaşama hakkı, vatan, toprak, bayrak gibi kavramlara değer veren yok.
Türkiye hariç.