Her işin sonuna bakmalı!

BİR sevinç, bir sevinç...

Obama, Türkiye’ye geliyor çünkü... İktidar memnun, yandaşlar mutlu... Bayan Hillary Clinton’ın açıklamasının yarattığı heyecan, Obama’nın nisan ayındaki geliş tarihine kadar sürecek!

İyi tabii... Obama’nın Türkiye’ye gelişi başlı başına bir olaydır. Zenci Başkan, dünyanın yeni düzenini kurmaya Türkiye’den başlayacak. İki ülkenin ortak çıkarları ve birbirlerine ihtiyaçları var. Bu nedenle, Dışişleri Bakanı Bayan Clinton tüm zarafetiyle açıkladı:

"Türkiye, modernlik ve laiklik ile İslam’ın birbiriyle bağlantılı olduğunu gösteren sıradışı bir örnek. İlişkilerimizin ve ortaklığımızın geleceğine dair çok olumlu görüş içindeyim. Başkan Obama, Türkiye ile dostluğa büyük önem veriyor."

İyi de, Başkan Obama bir şey almadan ne verecek bize?

* * *

Rahmetli İsmet Paşa, Amerika’yı kastederek "Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer" derdi. Büyük devletlerin liderleri de başka ülkelere bir şey vermeye değil, bir şeyler almaya giderler. Peki, Obama Türkiye’ye gelince ne almak isteyecek?

Amerikan askerlerinin Irak’tan, Türkiye yoluyla çekilmesini sağlamak...

Türkiye’yi, Afganistan savaşına daha çok asker yollamaya razı etmek...

Amerika’nın, İran’ın tehlikeli nükleer faaliyetlerini durdurmak iddiasıyla yapacağı olası bir operasyonda Türkiye’nin desteğini sağlamak...

Türkiye’yi, Kuzey Irak, İsrail-Filistin ve Kafkasya’daki sorunlar için önemli katkılarda bulunmaya razı etmek.

Türkiye, Obama’ya bu istediklerini verebilecek mi?

* * *

Bayan Clinton’ın açıklamaları, Washington ile Ankara’nın ortak bir çizgiye doğru yaklaştıklarını gösteriyor. ABD, Türkiye’nin bölgedeki öneminin arttığının bilincinde...

Peki, Obama ile Clinton’ın, seçim kampanyası sırasında "Ermeni soykırımını kabul edeceğiz!" sözleri ne oldu?

Ermenistan, Türkiye ile olan bugünkü sınırı tanımıyor ve toprak talep etme hakkını elinde tutuyor. Obama ve Clinton, Ermenileri seçim kampanyası sırasında hararetle destekledi. Şimdi ne oldu? Türkiye’yi darıltmamak için niyetlerini ertelediler! Zamanı gelince pişirip tekrar önümüze sürebilirler!

Seçim kampanyasında adayların farklı şeyler söyledikleri, Başkan olup sorumluluğu üstlenince farklı davrandıkları çok görülmüştür.

Obama ve sevimli Bayan Clinton, şimdi "Türkiye bizim stratejik ortağımız" diyor. Diyor da, bu ortaklık Mişon ile Salamon’un ortaklığına benzemez inşallah...

* * *

Salamon’la Mişon, çok para kazanıp mal mülk sahibi olduktan sonra ortaklıklarını ayırmaya karar vermişler. Mişon başlamış mal taksimine:

"Büyükada’da bir köşkümüz var ya, o köşk benim, Taşlıtarla’daki ahşap ev senin."

Salamon yanağını uzatmış: "Oldu kuzum, öp beni!"

Mişon öpmüş: "Şişli’deki büyük mağaza benim, Kuledibi’ndeki dükkán senin."

Salamon yine yanağını uzatmış: "Oldu kuzum, öp beni!"

Mişon öpmüş ama birden uyanmış:

"Bana bak, ne diye her seferinde kendini bana öptürüyorsun?"

Salamon "Hiiiç" demiş. "Ben becerilirken öpülmeyi severim de..."
Yazarın Tüm Yazıları