Paylaş
TÜRKİYE’DE HER 100 KİŞİDEN 8’İNDE ÖFKE PROBLEMİ VAR
“Türkiye’de her 100 kişiden 8’inde öfke problemi var. Ve bu en çok kendini trafikte belli etmekte.” Bu sözler, Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan’a ait. Kendisi uzun yıllar Psikoteknik Değerlendirme ve Trafik Danışmanlık Merkezlerinde de hasta görmüş, önemli bir isim. Şöyle diyor: “Türkiye’de trafik, bir yerden bir yere ulaşmaktan daha çok kişilerin kendini ifade etme arenasına dönüşmüş durumda. Her türlü kural çiğnenebiliyor ve bu, genellikle de ‘cezasız’ kaldığı için, kuralsızlık bir ‘kuralmış’ gibi algılanıyor. Dolayısıyla bağıran, çağıran, küfreden, trafiğe aksatma pahasına aracından inen, hatta birbirinin boğazına sarılan, yumruklaşan, birbirine tahammülsüz, saygısız yeni nesil bir sürücülük anlayışı mevcut.”
CEZA YETMEZ REHABİLİTASYON ŞART
Peki ne yapmalı soruma verdiği yanıt ise şu: “Önce ‘öfkeli’ sürücü tanımını belirlememiz lazım. Eğer, trafikte, hangi aracı kullandığınızdan bağımsız, diğer sürücünün yaptığına sinirleniyorsanız, ki buna ufak tefek bağırmalar da dahildir, karşılık vermeye çalışıyorsanız öfkeli sürücüsünüz. Karşılık vermiyor, yolunuza gidiyorsanız da değilsiniz. Bu noktada sürücüler, daha en başından, öfke kontrolü rehabilitasyon programına tabi tutulmalılar. Bu, psikoteknik merkezlerinde pekâlâ yapılabilir. Alkollü araç kullanmaktan ikinci kez yakalananlar benzer bir rehabilitasyon programına alınıyor fakat trafikte öfke kontrolü ile alakalı böyle bir rehabilitasyon programı maalesef yok. Şimdi devlet, yeni bir yasa hazırlığı içinde. Birine saldırmak amacıyla aracından inenden, yolda drift atana kadar... Ağır para cezaları yolda. Elbette para cezalarının arttırılmasının caydırıcı bir etkisi olur. Ama sorunu kökünden çözmez. Caydırıcı olsun isteniyorsa öfkeli sürücülerin trafikten ayıklanması ve de sürücü davranışı geliştirme programına dahil edilmesi şart. Eğitim ve sıkı takibe rağmen, sürücü hala aynı şekilde devam ediyorsa da o zaman hapis cezası uygulanmalı ki trafikte yaşanan bu ve benzeri insan kaynaklı kazaların önüne geçilsin.”
PARA DEĞİL HAPİS CEZALARI VERİLMELİ
Bu konu, kurye Fatih Ferah’ın acımasızca yaralanmasıyla gündeme gelse de uzun zamandır araç sürücüleri ve yayalar artan motosiklet popülasyonu, motosiklet sürücüleri ve motokuryeler ise trafikte fark edilmemekten şikayetçi aslında. Önce verilere bakalım:
1- 2024’te trafiğe kayıtlı taşıt sayısı 31 milyon 301 bin 389’du. Bu araçların yüzde 51.9’unu otomobil (15 milyondan fazla) yüzde 20’sini motosiklet (6 milyon civarında) oluşturdu.
2- Sadece 2024’te yaklaşık 1 milyon motosikletin trafiğe kaydı yapıldı, ki bu sayı son 10 yılda 6 katına çıkmış durumda.
3- İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın 2024 sonunda açıkladığı verilere göre, şehir içinde meydana gelen kazaların yüzde 52.3’üne yani her iki kazadan birine motosiklet türü araçlar karıştı.
HENÜZ BİR YASA YOK
Motokuryeler ile motosiklet sürücülerini ayırmak gerektiğinin altını çiziyor, Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED) Genel Koordinatörü Remzi Öztürk, ekliyor: “Motosiklet kullanıyorlar elbette ama kuryeler bizim camiadan değiller. Onlar ticari faaliyet yürütmekte. Ve maalesef sıklıkla kazalara karışıyorlar, kaldırımdan sürüyorlar, aradan dereden geçip, trafik güvenliğini hiçe atıyorlar, pek çoğu kural tanımıyor. Motokuryelerin, adli sicil kaydının ‘temiz’ olmasından tut Mesleki Yeterlilik Belgesi aranmasına kadar hem onlar hem de sürücüler ve yayaların haklarını koruyacak bir yasa çıkarılması konusu çok konuşuldu, çalışmalar da yapıldı ancak bir adım atılmadı. Bu önemli. Bir önemli konu da motosiklet, otomobil, tır, bisiklet sürücüsü demeden trafikteki tüm ‘öfkeli’ sürücülerin ayıklanması. Otomobilini motokuryenin üzerine sürmek gibi ‘insanlık dışı’ suçlar, kişinin ehliyetine el konularak, para cezaları ile engellenemez. Hapis gibi ağır cezaları olmalı, psikolojik eğitimler verilmeli.”
KURYE SEKTÖRÜNDE YOZLAŞMA VAR
Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Remzi Karaca’yı da aradım. Motokurye Fatih Ferah’ın aracın aynasını kırmasının yanlış olduğunu belirtiyor, “Ama” ile şu parantezi açıyor: “Aynayı kırmaya karşılık canı ile tehdit edildi. Bu, kabul edilemez bir davranış, ki öncesi de var. Sürücü ona çarpıp, kaçmaya çalışmış. O sırada motokurye yetişmiş, uyarı amaçlı aynaya vurmuş ve kırmış. Sonrası malum.”
EĞİTİM VE DENETLEME OLMALI
Türkiye genelinde 4 milyona yakın motokurye olduğu ve bunların da kendi içlerinde yemek- paket gıda, lojistik gibi kollarda ayrıldığını hatırlatıyor Karaca: “Bu sektörde yozlaşma yok mu? Maalesef, var. 17-18 yaşındakilerin, bir ehliyet alıp, elini kolunu sallayarak, hiçbir eğitim almadan, hatta bazen ehliyeti dahi olmadan motokuryelik yapabildiği bir ortam var. Oysa yaş sınırı olsa, düzenli eğitimler verilse, adli sicil kontrolleri yapılsa yani bu iş bu kadar kolay yapılabilecek düzeyden yukarı çekilse o zaman bunları konuşmazdık, toplum gözündeki yerimiz de daha farklı olurdu” uyarısı yapıyor.
Paylaş