DIŞ güçlerin, Türkiye düşmanlığı konusundaki uygulamaları hep aynı olmuştur.
Türkiye’yi yıpratmak isteyen devletler doğrudan düşmanlık ilan etmiyorlar. Tam tersine dost görünüyor, yüzümüze gülüyor, bir yandan da altımızı oymak istiyorlar.
Onlar için Türkiye’de her zaman kullanabilecekleri insan kitleleri var. Kimi Ermenilerin, kimi Kürtlerin hamisi oluyor, korumak bahanesi altında onları tahrik ediyor.
Son zamanlarda Alevi toplumunu da kışkırtmaya başladılar ama Aleviler uygar ve akıllı insanlardır, böyle oyunlara gelmezler.
Türkiye’de Ermeni ve Kürt sorunlarını deşmek ve bu toplumları kargaşa için kullanmak kolay. Yabancılar tarihte de hep onları maşa gibi kullandılar ve acı çekmelerine sebep oldular.
* * *
Osmanlı Devleti’nde Ermeni isyanları 1878 yılında başlatıldı. Batılılar, kiliseyi de kullanarak, Ermenileri kışkırtıp, Osmanlı’ya baş kaldırmalarına sebep oldular. Yıllarca devam eden küçük isyanlar 1915’te iyice büyüdü ve facialara yol açtı.
Rus Çarı’nın orduları, 1915 yılında Ermeni çetecilerinin de yardımıyla, Doğu Anadolu’yu işgal etti. Erzurum’u merkez yapan Ruslar büyük acılara, katliamlara sebep olup terör estirdi.
Ekim 1917’deki ihtilalle Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından sonra Rus orduları Doğu Anadolu’dan çekildi. Ancak, 33 ay süren işgal sırasında Ermenileri iyice kışkırtan Rus subaylar, Türklere çok kötülük etti... Rus askeri elbisesi giyen Ermeni çeteciler toplu katliamlar yaptılar.
Osmanlı Devleti, beş ayrı cephede savaştığından, Anadolu’da eli silah tutan genç erkek kalmamıştı. Tarlaları eken, hayvanları güden, çocuklar, yaşlılar ve kadınlardı.
Ermeniler Doğu’da Ruslarla, Güneydoğu’da Fransızlarla işbirliği yaparak Erzurum, Kars, Van, Erzincan, Bitlis, Maraş, Malatya ve Adana yörelerinde insanlık dışı vahşet uyguladılar, savunmasız Müslüman halka karşı insanlık dışı, tüyler ürpertici katliamlar yaptılar.
Ermeni çetecilerin Anadolu halkına yaptıkları vahşet sırasında birçok Ermeni ailenin bu işlere karışmadığı ve bölgeden, daha güvenli yerlere gitmek istedikleri de bir gerçektir.
* * *
Osmanlı hükümeti, güvenliği sağlamak ve Ermenilerden korunmak için çareyi tehcirde (zorunlu göçte) buldu. Bu göç sırasında hastalanıp ölenler, eşkıyaların hücumuna uğrayıp öldürülenler olduğu biliniyor. Fakat bunların ne kadar olduğuna dair elde belge yok.
Söylentiler o günden bu yana kartopu gibi büyüyerek geldi. Bizim Nobel’li yazarımız Orhan Pamuk bile hiçbir belgeye dayanmadan ve vicdanı sızlamadan "Türkler bir milyon Ermeni’yi öldürdü" deyiverdi. Bazı sözde aydınlar da bu rakamı 1.5 milyona çıkardı!
Yalan üreten merkezlerden, Türkiye’de yaşayan 50 bin Ermeni vatandaşımız da rahatsız!
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkmak isteyen yabancı güçler, bu devletin içinden kendilerine bağlı küçük devletler yaratmaya, askeri güçle yapamadıklarını, siyasetle yapmaya çalışıyor.
Batı ülkeleri, Osmanlı’ya 88 yıl önce Paris’in Sevr banliyösünde imzalattıkları Türkiye’nin parçalanması antlaşmasını bugün tekrar önümüze koymak, topraklarımızın üzerinde Ermenistan ve Kürdistan devletleri kurmak niyetinde...
Bunun için, ülkemizde her zaman bulunan işbirlikçilerden de faydalanıyorlar!
Batılılar, Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyeti hazmedemedi, hazmedemeyecek! İçimizde de bu cumhuriyeti hazmedemeyen sözde aydınlar var.
Avrupa ülkeleri, Lozan’da kabul ettikleri her şeyi bugün inkár edip, ekonomik sıkıntılarımızı da kullanarak, Türkiye’yi bölme inadını sürdürüyor!
Tabii, sahte bir tebessümle, yüzlerine dost maskesi takarak!