Borcu olanı boğarlar!

2009 eskimeye başladı bile...

Davos-mavos derken ocak bitti, şubattan da 19 gün gitti. Aslında "yeni yıl, eski yıl" diye bir şey yok! Gerçekte zaman, aylara ve yıllara bölünmeden bir ırmağın suları gibi akıp gidiyor. Yıllar insanların icadıdır.

Káinatın başlangıcı kabul edilen büyük patlama "Big Bang"den bu yana milyonlarca yıl geçmiştir. O zamandan beri "Dünya her sabah yeniden kuruluyor, her gün yeni bir başlangıç" oluyor.

Zamanı eski ve yeni yıllara bölmek, yeniye umutla bakmak, kutlamak, kimseye zararı olmayan bir inanıştır.

* * *

Geçmişte alınan kötü kararların yarattığı olumsuz sonuçların tekrar yaşanmaması için neler yapılabilir? Ülkemizin yöneticileri böyle bir muhasebe yapıyor mu? Bundan şüphemiz var. Eski hamam, eski tas, üstelik tellaklar bile değişmiyor. Sıkıntılar ortada!

Yeniden hayatımıza giren TL (Türk Lirası) vatandaşa ne getirdi? Değişen hiçbir şey olmadı tabii... Cep delik, cepken delik olduktan sonra paranın adı TL ya da YTL olmuş ne fark eder ki?

Para, emek ve üretimin karşılığıdır. Değişim aracı ve tasarruf vasıtası olarak kullanılır.

Üretim karşılığı olmayan paranın bir değeri yoktur. Sadece bir káğıt parçasıdır o.

Üretimin azalması, işsizliğin de artması demektir. İşsizlik de "parasızlık" kavramıyla eşanlamlıdır.

Bir ülkede para politikaları yanlış uygulanırsa faturası çok ağır olur.

Geçtiğimiz yıl, hem dünya, hem Türkiye için çok zor bir yıl oldu. 2009’un, ehil olmayan ellerde daha da zorlaştığı görülüyor.

* * *

Şöyle bir dolaşalım, atölyeleri gezelim, işçileri, çiftçileri dinleyelim. Hepsinin derdi parasızlık! Yatırım olmadan üretim artmıyor, üretim artmadan para kazanılmıyor. Satıla satıla artık köylülerin elinde toprak da azaldı. Birçok üretici, bir zamanlar kendilerinin olan topraklarda ırgat ya da ortakçı olarak çalışır hale geldi.

Başbakan, eline mikrofonu aldığı zaman bir hayal ülkesinin mutlu tablolarını çiziyor, bilinen üslubuyla meydan okuyor, vatandaş sıkıntılarını anlatınca "Biz Davos’tayken..." diye başlıyor, Davos’la devam ediyor:

"Davos’ta kimse bizi ezemez... Biz Davos’tayken... Biz Davos’ta..."

Tamam Başbakan... Davos oradaysa millet burada! Vatandaş, altından kalkamayacağı kadar borca batmış durumda. Buna ne diyorsun, sen onu söyle!

* * *

Hesap ortadadır:


AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının sonunda halkın bankalara olan tüketici ve kredi kartları borcu toplam 6.4 milyar lira idi. Bugün bu borç 120 milyar liraya ulaşmış bulunuyor.

Bunun sonucunda, otomobil kredisi alan 330 bin kişi borçlarını ödeyemedi ve bankalar 330 bin otomobile haciz koymak zorunda kaldı.

Bu otomobillerin 2009’daki "taşıt vergileri" toplam 900 milyon TL tutuyor. Bankalar bu parayı Maliye’ye ödemekle yükümlü. Yakında benzeri bir olay "ev kredileri" için de ortaya çıkacak. O zaman ortalık iyice allak bullak olacak.

Tüm bunların dünyadaki krizle hiçbir ilgisi olmadığını belirtelim. Küresel kriz işin cabası!

Borç yükünün altında bu kadar ezilen bir toplumun kafasına, gelen de vurur, giden de... Kısacası, borcunu ödemeyeni boğarlar! Başbakan, bunlardan hiç söz etmiyor!
Yazarın Tüm Yazıları