BAŞBAKAN ne diyordu?"Hamdolsun kriz bize dokunmaz!"
"Hamdolsun kriz teğet geçecek!"
"Hamdolsun iyiyiz!"
Peki ne oldu? Hamdoldu, hamdoldu, ülke işsizle doldu!
"Türkiye krizden etkileniyor mu? Mali kriz teğet mi geçecek?" soruları artık geride kaldı. Küresel kriz teğet geçmedi, zamlarla birlikte deldi geçti!
İşsiz sayısı, umudunu yitirerek iş aramaktan vazgeçen 1 milyon 720 bin kişi ile birlikte 4 milyon 956 bine ulaştı. Resmi rakamlar bu sayıyı daha az gösteriyor ama onlar da ne kadar saklarsa saklasın, işsizlik oranının yüzde 9.8’e yükseldiğini kabul ediyor. Genç nüfustaki işsizlik oranı ise yüzde 19.1 olarak gerçekleşmiş bulunuyor.
Gıda sektöründen tekstile, otomotivden inşaat sektörüne kadar işsizlik her kesimi vurdu.
"Bal, bal" demekle ağız tatlanmıyor, "Hamdolsun"la sorunlar çözülmüyor! Başbakan gibi Erzurum’dan, Kars’tan karkas et getirip sucuk yaparak satmakla da işsizlik önlenmiyor.
* * *
Dünyada birçok kuruluş, ülkelerin ekonomik durumları hakkında sık sık raporlar hazırlar. Dünya Bankası da bunlardan biridir. Bu kurumun bir raporu, ülkemizin durumunu gözler önüne seriyor:
Nüfusumuzun yüzde 20’si günde 2 dolarlık bir gelirle, açlık düzeyinde yaşıyor.
Her 100 insanımızdan 29’u çok yoksul.
Fukaralıkla eğitimsizlik arasındaki bağlantı büyük. Türkiye’de her 100 yoksuldan 33’ünün beşinci sınıfı bitiremediği, her 100 yoksuldan 60’ının beşinci sınıfı bitirdiğini, her 100 yoksuldan ancak 7’sinin 8 yıllık ilköğretimi tamamladığı belirtiliyor.
Raporun özeti: "Türkiye orta düzeyde yoksul bir ülke!"
Orta düzeyde demek, bizden daha kötüleri var anlamına geliyor. Demek ki beterin beteri var. Daha yoksullara bakıp teselli bulalım bari!
* * *
Küresel kriz bir yandan, doğalgaz ve elektrik dahil, yapılan ağır zamlar diğer yandan, yaşam şartlarını her geçen gün biraz daha ağırlaştırıyor.
Tüm bunlara rağmen Başbakan’ın ağzından düşmeyen söz:
"Hamdolsun iyiyiz! Ben sucuk yaparak satmış adamım!"
Şükretmek elbette ki güzel bir şey ama duayla karın doymuyor ki... Seçim zamanları dağıtılan kömür, kuru fasulye, nohut ve mercimekle de sorunlar halledilmiyor.
Bu fukaralık zincirini kırabilmemiz için bütçe açığını kapatmaya, cari açığı makul düzeye indirmeye, borçlarımızdan kurtulmaya ihtiyacımız var.
En önemlisi, tükettiğimizden çok üretmeliyiz. Ufukta böyle bir ümit ışığı var mı? Hayır, yok! Çünkü milleti çalışmaya değil, sadaka ekonomisine alıştırdılar!
* * *
Halkla konuşurken, bir dokunup bin ah işitiyoruz.
İşçi hayatından memnun mu? Değil!
Çiftçi memnun mu? Değil!
Ya memur, işçi, emekli? Şikáyetçi!
Esnaf? Memnun olana rastlamadık!
İşsiz sayısı artıyor. En az iki milyon insan her sabah işe gider gibi iş aramaya gidiyor.
Peki ya sonuç? Anketlere göre, biraz gerilemesine rağmen AKP hálá açık farkla önde!
Demek ki biz ıstırap çekmekten hoşlanan bir milletiz!