2 Nisan 2011
Artık hayvanları sonsuza dek kısırlaştırmaya gerek kalmadı. Geliştirilen yeni yöntemle, insanlardaki gibi geçici doğum kontrol uygulamak mümkün. Üstelik deri altına yerleştirilen maddenin etkisi sadece bir yıl sürdüğü için yeniden doğurgan olabiliyorlar Dişi köpekler azgın, erkek köpekler de çiftleşme düşkünü olduğunda akla ilk gelen şey onları kısırlaştırmak olur. Bu tür operasyonların dezavantajıysa geri dönüşünün olmaması. Petinizi bir daha çiftleştirme şansı elinizden uçup gider. Fakat yeni hormon yerleştirme yöntemi sayesinde artık her şey farklı olacak. Bu yöntemle deri altına özel bir enjektörle yerleştirilen malzeme eşey hormonlarının çoğalmasını engelliyor. Uyuşturucu maddenin etkisi sadece bir yıl sürüyor. Yani hayvanınız yeniden doğurgan hale gelebiliyor. Eğer arzu edersiniz operasyonu tekrarlatabiliyorsunuz.
ÜSTELİK SAKİNLEŞİYOR
Viyana’daki Döbling Hayvan Kliniği’nde veteriner Eva Berger tarafından gerçekleştirilen operasyonun önemi şöyle anlatılıyor: “Yerleştirilen hormon maddesi dişilerde östrojenin ve erkeklerde testesteronun üremesini engelliyor. Ancak operasyonda dikkat edilmesi gereken, malzemenin deri altına yerleştirilmesi. Yağ dokusuna temas etmemeli. Doğru uygulandığında tıpkı kısırlaştırmadaki gibi petiniz daha sakin olur.” Bu yöntemin bir diğer iyi özelliği uygulama sürecinde hayvana çok fazla narkoz verilmemesi.
Erkek köpeklerde prostat
Erkek köpeklerde genellikle yaşlılık döneminde sık rastlanan hastalıklardan biri de prostat büyümesi. Özellikle kısırlaştırılmamış erkek köpeklerde rastlanan bu sağlık sorunu; farklı belirtiler ve sonuçlarla, köpeğin yaşlılığındaki en önemli dertlerinden biri
Prostat büyümesi insandaki kadar olmasa da, köpeklerde de zor ve ağrılı idrar yapmaya neden olan bir rahatsızlık. Prostat bezinin büyüyerek idrar yolları üstüne baskı yapması sonucu oluşan bu belirtiye zaman zaman idrar damlatma da eşlik ediyor.
Köpekte prostat büyümesinde izlenen diğer önemli bir belirti de dışkı yapma zorluğu ve sancılı dışkı yapma. Yaşlı erkek köpeklerde kabızlığa yol açan sebeplerin en önemlilerinden biri de yine prostat büyümesi. Buna bağlı olarak ağrı çeken köpek genellikle normal yürüyemez. Hareket ettiği sırada büyüyen prostat bezinde hissettiği sancı nedeniyle arka ayaklarını garip bir şekilde küçük adımlarla hareket ettirir. Büyümenin kaynağı olabilecek enfeksiyonlar sonucunda ortaya çıkan idrarda kan ve iltihap ve peritonit de diğer belirtiler.
Köpeklerde prostat hastalıklarının çeşitleri, iyi huylu (bening) prostat büyümeleri, prostatın bakteri enfeksiyonları ve kötü huylu (malign kanser) prostat büyümeleri olarak sınıflandırılabilir. İyi huylu olanlar çoğunlukla yaşlanmanın doğal süreci kabul edilebilir ve prostat hastalıklarının çoğunluğunu oluşturur. Prostat bezini oluşturan hücrelerin sayı ve büyüklüklerinin artmasıyla, 4-5 yaşından itibaren prostatda da kısmi bir büyüme doğal olarak gözlenebilir. Ancak prostat bezi yaşlığın ilerlemesi ve bazen kistik yapılar yüzünden idrar yolları ve bağırsaklarda sorun oluşturacak büyüklüğe ulaşabilir.
BAKTERİLER İDRAR VE KANLA BULAŞIYOR
Prostat bezinin bakteri enfeksiyonları, prostat hastalıklarında ikinci sırada. Bakteriler prostat bezine idrar yolu veya kan yoluyla ulaşabilir. Bu bölgeye yerleşen bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlara bağlı olarak da prostat hastalıkları oluşur. Bunlar uygun antibiyotik ve ilaç tedavileriyle kolayca iyileşir. Bu enfeksiyonlar akut, kronik veya apse şeklinde görülebilir. Akut halinde genellikle şiddetli sancı da izlenir. Tedavi edilmeyen köpeklerde hastalık kronikleşerek yıllarca sürebilir. Kronik formdaki hastalıkta ağrı nispeten daha azdır. Apse ise prostattaki kronik halde seyreden enfeksiyonun bir kese içinde devam etmesidir.
Prostat kanseri insandan farklı olarak köpeklerde çok nadir olarak görülür. Ortaya çıktığında da genellikle kötü huylu (malign) ve hayati tehlike arz eden bir yapıda seyreder. Diğer doku ve organlara yayılabilir. Fiziksel muayene, rektal muayene, idrar tahlilleri, röntgen ve ultrason muayeneleri ve gerekli görüldüğünde biyopsi alarak veteriner hekiminiz prostat hastalıklarını teşhis eder. Tedavi hastalığın tip ve kaynağına göre değişebilir. Bakteri enfeksiyonlarından kaynaklanan prostat hastalıkları 6-8 hafta ilaç tedavisini gerektirebilir. Sebebine göre, cerrahi yöntemlerde de tedavi edilir.
İstatistiklere göre 1 yaşından önce kısırlaştırılmış erkek köpekler yüzde 90 oranında prostat hastalıklarından korunuyor. Vaktinde kısırlaştırma, erkek köpeklerde bu hastalıktan korunmada en önemli faktör.
PAKO PANO
* Bu kedi yavrularının biri dişi, biri erkek, biberonla büyütüldüler. Kum terbiyeleri var. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Onlara hiç terk edilmeyecekleri yuvalar arıyoruz. (216) 410 40 57
* İki yaşındaki erkek köpeğim Yucin’in cinsi Shih Tzu. Çiftleştirmek için, aynı cins dişi arkadaş arıyorum. (536) 416 96 66
* Calico on aylık bir dişi kedi, kısırlaştırıldı. Çok zeki. Ona yuvanızı açmak isterseniz ulaşım sağlanır. (536) 437 21 46
* Bu erkek kedi Zeytin. İç ve dış parazit tedavileri, sağlık kontrolleri yapıldı. Tuvalet eğitimli bu kediye onu bir daha sokağa bırakmayacak bir yuva arıyoruz. (555) 986 97 30
Yazının Devamını Oku 26 Mart 2011
Ankara 8’nci Sulh Hukuk Mahkemesi önümüzdeki günlerde hayvanlar ve hayvanseverler için önemli bir davayı karara bağlayacak. Bir insanın kabalığını veya çirkinliğini ayı, it, öküz gibi hayvan isimleriyle özdeşleştirmenin hayvana hakaret olduğunu savunan avukat Sedat Vural, bu davayla bir zihniyeti yıkmak istediğini belirtiyor. Vural, davanın kabulünün mevcut hakaret ve ceza davalarını da etkileyebileceğini savunuyor Sedat Vural 30 yıllık avukat. Açtığı ilginç davalarla tanınıyor. Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ikinci olan A Milli Basketbol Takımı oyuncularına 28.5 milyon lira prim verilmesini Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bularak iptalini isteyen de o. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İftira at, tutmazsa iz bırakır; geçmişte komünistler de öyle yapardı” sözlerinin komünizme hakaret olup olmadığının tespiti için dava açan da. Fransız Parlamentosu’nun 2001’de kabul ettiği Ermeni soykırımı yasasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyan da...
Vural geçen hafta da ilginç bir davayla medyaya konu oldu. Başkalarına hakaret için ‘ayı, eşek, öküz’ gibi hayvan isimlerinin kullanılmasının UNESCO’nun 1978’te kabul ettiği Hayvan Hakları Bildirgesi’ne aykırı olduğunun tespit edilmesini istedi. Çevresinde, ‘hayvan babası’ olarak tanınan Vural davayı ve olası sonuçlarını anlattı.
“Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinin girişinde, bütün canlıların ortak bir kökeni olduğu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığı yazar. Bildirgeye göre her canlının doğal hakları vardır ve bunların küçümsenmesi doğaya ciddi zararlar verir. Ben insan haklarını hayvan ve çevre haklarıyla bir bütün olarak ele alıyorum. Bu nedenle bildirgede de altı çizildiği gibi bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahip. Amacım evrensel hükümlerin Türkiye’de de uygulanabilir hale gelmesine katkıda bulunmak. Maalesef belki de ataerkil kültürün etkisiyle ‘ben’i aşıp ‘biz’ olamadığımız için kabalık ve çirkinliklerimizi başkalarına yükleyen bir toplumuz. Bundan da en büyük payı hayvanlar alıyor. İsyanım buna, bana gerçek anlamda dostluğu, arkadaşlığı, çıkarsız sevgiyi yaşatan bu dostlarımın bu haklardan mahrum bırakılmasına.”
AŞAĞILAMA HAYVANA ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR
Sedat Vural dava dilekçesinde; insanların kabalık içeren söylem ve eylemlerine taraf olmayan öküz, ayı, eşek, köpek, kedi, keçi gibi hayvanların ismiyle mazeret yaratmalarının, yani tamamıyla insana özgü çirkin hareketlerin hayvan ismiyle anılmasının aslında hayvanlara hakaret olduğunu belirtiyor:
“Toplum nezdinde, eleştiri konusu yapılan insan eylem ve söylemi hayvan üzerinden meşrulaştırılıyor ve haklı görülüyor. Toplumsal bu kanaat de, hayvanları zalimliğe varan şiddet uygulamalarına maruz bırakıyor ve bunun yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Bu düşünsel tezatı ve haksızlığı kabul etmek mümkün değil. Siz hayvanı küçümsüyorsunuz, aşağılıyorsunuz, adamın biri de yolda giderken önüne çıkan kediye tekme atma hakkı buluyor kendinde. At, avrat, silah kültüründen gelirken, hayvanları yaşamına bu kadar katan bir toplumken niye kendi kabalık ve çirkinliklerimize hayvanları alet ediyoruz? Ülkemizde bir insanın bir insana hayvan ismiyle hitap etmesi maalesef hakaret kabul ediliyor. Ne yazık ki bu anlayış sade vatandaşlarımızda değil entelektüel camiada ve siyasi çevrelerde de yaygın. Başbakan kediye, Anayasa Mahkemesi Başkanı keçiye benzetildiği için dava açıyor. Türkiye’nin en çok okunan yazarlarında da bu anlayışın paylaşıldığını üzülerek izliyoruz.”
HAYVAN HAKLARINI TARTIŞMAK İHTİYAÇ
İki fotoğraf karesinin gözünün önünden hiç gitmedini söyleyerek sözlerine devam ediyor Vural: “Biri, işkence sonucu ölen bir gencin mezarında ağlayan yalnız bir annenin fotoğrafı. Diğeriyse sahibi tarafından ayağı kırıldığı için yol ortasında terk edilmiş bir atın fotoğrafı. Yaşam hakkının yok edildiği iki acı dolu tablo. Bazıları için bu ülkede hayvan haklarını tartışmak lüks sayılsa da bu bir ihtiyaçtır. Ve insan haklarıyla ilgili metinlerde sıkça geçen o güzel ifadenin, yani insanlık onurunun bir gereğidir. Onurlu bir insan olmak, sadece insanın haklarını değil her türlü canlının da haklarını korumak ve gözetmekten geçer.
Ben bunu onur meselesi yaptım. Dili olmayan hayvanların da dili olmak istedim. Bir 68’li olarak, inancım gereği insan haklarının ülkemde nasıl egemen olmasını istiyorsam çevre ve hayvan haklarının da egemen olmasını istiyorum. Bu kapsamda evrensel hükümlerin hukuken uygulanabilir hale gelmeli ve herkes saygı gösterilmeli. Bir zihniyet anlayışını yıkmak istiyorum. Çoğumuzun hayvan hakları evrensel beyannamesinden haberi yok. Davanın kabulü, bu evrensel sözleşmeyi görünür kılarken, mevcut hakaret ve ceza davalarını da ciddi şekilde etkileyecek. İnsanlar bir hayvan ismini hakaret unsuru olarak kullanmaktan imtina edecek. Hayvana yönelik şiddetin azalmasına da katkı sağlayacak. Böylece ortak yaşam daha da güzelleşip zenginleşecek.”
HAYVANA İNSAN İSMİ KONULABİLİR
Çok sevdiği köpeği Lucky’nin ölümünden korkunç etkilendiğini söyleyen avukat Sedat Vural, bu durumdan yeni köpeği Puffy ile kurtulduğunu belirtiyor. Eşiyle birlikte 10’a yakın sokak kedisinin de hamiliğini yapıyor. Evine aldığı kedilerden ikisine ‘Sürmeli Paşa’ ve ‘Tatlı Surat’ isimlerini koyan Vural, sokaktaki çocukların dikkatini çekmek içinse ‘Şehzade Mehmet’ ve ‘Hürrem’ diye sesleniyor. Vural, hayvanlara insan ismi konulmasının da doğal karşılanması gerektiğini belirtiyor. Şehriban OĞHAN
Pako pano
* Altı aylık dünya güzeli kızımız oyuncu, sevgi dolu ve bal gözlü bir prenses. Ne yazık ki 5 aydır kafeste ve kurtulacağı günü bekliyor. Yürürken denge problemi yaşasa da diğer kedilerden hiç farkı yok. Aşıları tam ve kısırlaştırıldı. Kuru mama yiyor ve tuvalet alışkanlığı var. (534) 468 73 83
* Beş aylık kedimiz öksüz ve yetimdi. Sevgiyle büyüttük. Tuvalet terbiyesi var ve parazit tedavisi yapıldı. İstanbul içi bir yuva arıyor. (536) 989 80 74
* Onu bulduğumda gözleri daha yeni açılmıştı. Şimdi altı aylık. Kısırlaştırdım, aşılarını yaptırdım. Çok iyi huylu ve kucak delisi. Şimdi ömür boyu sevecek, İstanbul’da bir aile arıyorum. (545) 774 75 49
Yazının Devamını Oku 19 Mart 2011
Dişeti çıbanı olarak da bilinen tümörler başta Boxer’lar olmak üzere daha çok yaşlı köpeklerde ortaya çıkıyor
Köpeklerde ağız içinde görülen tümörlerin en yaygın olanı ‘Epulis’ adı verilen ve genellikle dişetlerinde yerleşen iyi huylu tümörlerdir. Epulisler genellikle kesici dişlere veya köpek dişlerine yakın dişeti dokularında ortaya çıkar. Dişleri çene kemiğine bağlayan dokulardan köken alan bu tümörler ‘dişeti çıbanı’ olarak da biliniyor.
Köpeklerde üç farklı tipte Epulis var: Birincisi fibromatöz epulis. Bunlar fibröz dokudan oluşan epulisler. İkinci tür osifiye epulis. Bunlarsa fibröz dokunun yanı sıra kemik hücreleri de içeren epulisler. Bu epulis tipi kanser yapısında tümörlere dönüşebiliyor. Üçüncü türse akantomatöz epulis. Yani daha saldırgan yapıda ve kemik dokuyu kuşatıp harabiyete uğratan ancak diğer dokulara sıçramayan epulisler...
Epulislerin sebebi bilinmemekte, ancak yaşlı köpeklerde genç köpeklere nazaran daha fazla görülüyor. Köpek ırkları içinde en sık da Boxer’larda ortaya çıkıyor.
TİPİNİN BELİRLENMESİ ÖNEMLİ
Köpek sahipleri genellikle epulisleri ilk olarak iki diş arasındaki dişeti dokusunda hafif bir şişkinlik olarak fark edebilir. Bu tümör genellikle dişetiyle aynı renkte, düzgün yüzeyli ve dişetine küçük bir sap benzeri yapıyla bağlanmış olarak gözlenir. Epulis büyüdükçe köpekte salya artışı, yemek yerken zorlanma ve buna bağlı iştahsızlık, kötü bir ağız kokusu, tümör etrafında kanamalar ve çok şiddetli seyreden vakalarda tümörün yerine ve büyüklüğüne bağlı olarak nefes alma güçlükleri ortaya çıkabilir. Epulis, yakınında olduğu dişi ittirerek zamanla o dişin ağız içindeki hizasını bozabilir. Bu durum daha ziyade birden fazla sayıda epulis varken ortaya çıkıyor.
Epulis kendine özgü yapısı ve yerleşim yeriyle kolayca veteriner hekiminiz tarafından teşhis edilebilir. Ancak her halükarda biyopsi alınarak uzman bir veteriner patolog tarafından alınan dokunun hücresel yapısının incelenmesi ve epulis ise tipinin belirlenmesi son derece önemli.
Epulisin tedavisinde cerrahi yöntemle tümörün uzaklaştırılması gerekiyor. Epulisin tekrar şekillenmemesi için çevresindeki dokulardan bir miktar içerecek şekilde geniş bir bölge operatif yolla uzaklaştırılır. Bazı durumlarda epulisin yakınındaki dişin de çekilerek uzaklaştırılması gerekebilir. Çok büyük epulisler uzaklaştırıldıktan sonra bazen radyoterapi de gerekebiliyor.
Eğer epulis küçükse ve vaktinde tamamen ameliyatla alınırsa hastalığın iyileşme oranı çok yüksek. Epulis büyükse, yapısı daha saldırgansa tekrarlama ve komplikasyon oluşturma ihtimali daha yüksek. Bu yapıdaki epulislerin tedavi ve iyileşme oranı da daha düşük.
Yazının Devamını Oku 12 Mart 2011
Kediniz şiddetli bir çarpmaya maruz kaldıysa, trafik kazası geçirdiyse, yüksekten düştüyse dikkat!
Diyafram göğüs kafesi içindeki organlarla karın bölgesindeki organları birbirinden ayıran geniş bir kas tabakası. Bu iki vücut kompartımanını birbirinden ayırmanın yanı sıra kasılma ve gevşeme hareketleriyle solunuma da destek veren bir yapıya sahip. Kedilerde genellikte şiddetli çarpma, trafik kazaları ve yüksekten düşmeye bağlı travmalar sonucunda bu kas tabakasında değişik büyüklükte yırtılmalar oluşabiliyor. İstatistiki bilgilere göre kedilerde en yaygın diyafram yırtılması sebebi trafik kazaları. Çok nadir olarak doğuştan itibaren mevcut kongenital diyafram yırtıkları da görülüyor.
Diyaframda bu tarz yırtıklara ‘diyafram fıtığı’ (hernia diaphramatica) adı veriliyor. Böyle bir yırtık oluştuğu zaman karın içindeki mide, karaciğer ve bağırsak gibi organlar bu yırtıktan içeri doğru fıtıklaşarak göğüs kafesi içine girebiliyor ve akciğerler üzerinde basınca sebep olabiliyor.
Diyafram fıtıklarının en bariz belirtisi solunum güçlükleri.
Yırtığın büyüklüğüne göre şiddetli vakalarda dil ve mukozalarda morarmalar, kusma ya da yemek yememe gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları da dikkati çekiyor. Hayati risk diyaframdaki yırtığın yer ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiyor. Küçük bir yırtık herhangi bir ciddi belirtiye sebep olmadan kedinin normal yaşamını sürdürmesini engellemez. Ancak şiddetli ve büyük yırtılmalarda belirtiler hayati tehlike oluşturacak tarzda dikkati çekiyor.
HAYATİ TEHLİKESİ VAR
Şiddetli solunum sorununa yol açan ve akciğerler üstündeki basıncın kedinin hayatını tehlike atacak düzeye ulaştığı durumlarda yapılabilecek tek tedavi cerrahi müdahale. Ameliyat yöntemleri iyi bir teknik donanım ve uzman hekimler eşliğinde gerçekleştirildiği takdirde başarı oranı yüksek. Bu ameliyatlar Türkiye’de fakültelerin cerrahi bölümlerinin yanı sıra teknik donanımı ve uzman hekimi bulunan özel klinik ve hayvan hastanelerinde de başarıyla yapılıyor.
Yazının Devamını Oku 5 Mart 2011
Yalnızca bir avuç yabani hayvan türü insanlarla bir arada yaşayabilecek şekilde yetiştirilebildi. Bilim insanlarına göre bunun nedeni, bu hayvanların genlerinde gizli. National Geographic dergisi; Mart sayısında ‘Yabanı Evcilleştirmek’ başlığıyla bu konuyu kapağına taşıdı “Merhaba” diyor Lyudmila Trut, üzerinde ‘Mavrik’ yazan tel kafesin kapısını açmak için eğilirken. Sibirya’nın güneyindeki Novosibirsk kentinin hemen dışında bir çiftlikte, iki uzun sıra halinde dizili, birbirine benzer kafeslerin arasında duruyoruz. 76 yaşındaki biyolog beni değil, kafesin tüylü sakinini selamlıyor. Rusça bilmesem de, köpek sahiplerinin hayvanlarına hitap ederken kullandıkları ses tonundaki şefkati hissediyorum.
Trut’un ilgi odağı Mavrik, bir Shetland çoban köpeği büyüklüğünde; kürkü turuncu renkte ve göğsünde beyaz bir mama önlüğü var. O da üzerine düşen rolü oynuyor: Kuyruk sallıyor, sırt üstü yuvarlanıyor, ilgi görmek için nefes nefese kalıyor. Yan tarafı açık, daracık hangarın her iki tarafında bitişik duran kafeslerdeki köpekgiller de aynı şeyi yapıyor. “Gördüğün gibi,” diyor Trut “Hepsi de insan teması istiyor.” Ama günün talihlisi Mavrik. Kollarımda yavru bir köpek kadar uysal.
Tek farkla: Mavrik bir tilki. Huş ağaçlarıyla çevrili, paslı metal bir kapıyla kapalı yuvasında gizlenen Mavrik ve birkaç yüz akrabası, dünyanın evcilleştirilmiş tek gümüş tilki nüfusunu oluşturuyor. Gerçekten de Mavrik bir istisna. ‘Evcilleştirilmiş’ derken yakalanıp ehlileştirilmiş veya insanlar tarafından yetiştirilip, yiyecekle ara sıra okşanmayı hoş görmeye şartlandırılmış olmayı kastetmiyorum. Evcilleştirilmek üzere yetiştirilmeyi kastediyorum; aynen tekir kediniz ya da Labradorunuz gibi...
ŞAŞIRTICI BİR YAKINLIK
Bu tilkiler her insana muhtemel bir dost gözüyle bakıyor ve bu davranışları, bugüne dek üreme hakkında yapılan belki de en olağanüstü deneyin sonucu. Deney yarım yüzyılı aşkın süre önce başlamış. Yakınlarda bulunan Sitoloji (hücrebilimi) ve Genetik Enstitüsü araştırmacıları, Dmitry Belyaev adlı bir biyoloğun önderliğinde kürk çiftliklerinden 130 adet tilki toplamış. Sonra da 15 bin yıl önce başlayan, kurtlardan köpeklere uzanan evrim sürecini yeniden yaratmak hedefiyle onları çiftleştirmeye başlamış. 1960’ların ortasına gelindiğinde, deney Belyaev’in hayal edebileceğinden çok daha iyi işliyormuş. Hatta ekibi, deneyi mink ve sıçan olmak üzere iki ayrı türle de tekrarlamış. Belyaev mucizevi bir şekilde, binlerce yıllık evcilleşme sürecini birkaç yıla sıkıştırmıştı. Ama amacı sadece dost canlısı tilkiler yaratabileceğini kanıtlamak değildi. Evcilleştirmenin moleküler düzeydeki gizemlerini aydınlatabileceklerini sezmişti.
Darwin’in ‘Evcilleştirilmiş Hayvan ve Bitkilerdeki Çeşitlilik’ kitabında belgelediği gibi, evcilleştirilmiş hayvanlar bazı ortak niteliklere sahip. Genelde yabani atalarına göre daha küçük, düşük kulaklı ve kıvrık kuyruklu olurlar. Bu nitelikleri insanlara sevimli ve çocuksu görünmesini sağlar. Kürkleri bazen alaca olur, yabani atalarınınkiyse tek renktir. Bu nitelikler, farklı derecelerde, köpek, domuz ve ineklerden, tavuk ve hatta bazı balık türleri gibi memeli olmayan hayvanlara kadar şaşırtıcı bir çeşitlilikte görülebiliyor.
TEMASA AÇIK OLANLAR SEÇİLİYOR
Neden bugüne dek dünyadaki 148 büyük memeli türünün sadece 15’i evcilleştirilebildi? Hayvanların bireysel olarak insanlarla yakın temasta yaşayacak şekilde eğitilebildiğini hepimiz biliyoruz. Buna karşın evcilleştirme olgusu, tek bir bireyin eğitilmesiyle değil, nesiller boyu insanlara yakın yaşamanın getirdiği, bütün bir nüfusa yayılan bir nitelik. Türün yabani içgüdülerinin hepsi olmasa da, çoğu geçen yıllar zarfında kaybolur.
Evcilleşmesi en olası hayvanların, insanlarla temasa en açık olanlar olduğu konusunda bilim insanları hemfikir. İnsanlar da onlardan faydalanabileceklerini görmüş ve en uysallarını seçip çiftleştirerek bu sürecin devamına yardımcı olmuş. Tilki çiftliği de, nihayetinde bilimsel bir deney. Çiftlikteki aşırı nüfus artışını engellemek için araştırmaya katılacak kadar saldırgan olmayan tilkiler, onlarca yıldır zorunlu olarak gerçek kürk çiftliklerine satılıyor. Bilim insanları için hangilerinin gideceğine karar vermek çok acı bir süreç. Trut bu işi yıllar önce başkalarına devrettiğini ve seçim zamanı geldiğinde çiftlikten uzak durduğunu söylüyor. “Duygusal açıdan çok zor” diyor.
Evan RATLIFF
Pako pano
* On aylık dişi. Tüm tedavileri yaptırıldı. Kısırlaştırıldı, karnesi var, kuru mama yiyor ve tuvalet alışkanlığı edindi. Fakat duymuyor. Onu sahiplenmek ister misiniz? (534) 468 73 83
* Beş aylık bu kediyi E-5’te açlıktan ölmek üzereyken bulduk. Kısırlaştırma ve asla terk etmemek şartıyla ona yuva arıyoruz. (545) 774 75 49
* İki buçuk aylık dişi kedi Zeytin. Tuvalet alışkanlığı var ve iç ve dış parazit tedavileri de yapıldı. Evinizi açmak ister misiniz? (216) 410 40 57
* Bu iki fino köpeğine yuva arıyoruz. İyi bakılmaları karşılığında ücretsiz verilecekler. (507) 225 54 26
* İki ay önce barınak ziyaretinde gördük bu güzel kızı. Bir gözü ne yazık ki görmüyor. Şu an dört aylık, aşıları yapıldı, evde özenle büyütüldü. Tuvalet alışkanlığı var, oyuncu ve sevgi dolu. Yuvasını açacak bir melek arıyoruz. (555) 986 97 30
Yazının Devamını Oku 19 Şubat 2011
Evcil hayvanıyla vedalaşmak zorunda kalan çocuklara bu kitap yardımcı oluyor Kurdukları duygusal bağ nedeniyle, bazen evcil hayvanını kaybeden bir çocuğun dünyası yıkılabiliyor. Marge Eaton Heegaard, hayvanlarını kaybeden çocukların bu durumla baş çıkabilmesi için ‘Evcil Hayvanımla Vedalaşıyorum’ adlı bir kitap yazdı.
İletişim Yayınevi tarafından piyasaya sürülen kitabın orijinal adı ‘Saying Goodbye to Your Pet-Children Can Learn to Cope with Grief’, çevirmeniyse Ceren Kınık. ‘Duygularımı Çiziyorum’ dizisinden çıkan bu kitap 5-12 yaşlarındaki çocukların evcil hayvanlarını kaybettikten sonra, bu durumun yarattığı duyguyla başa çıkabilmeleri için hazırlandı. Kitabın tasarımında bırakılan boş alanlar da, çocukların duygularını resimler çizerek anlatabilmesine yarıyor.
Yetişkinler çocuklarına sorumluluk duygusunu aşılayabilmek için evcil hayvan alır. Fakat çocukla evcil hayvan arasındaki bağ o kadar güçlü olur ki, çoğu ebeveyn bunu anlayamaz. Bu yüzden ebeveynin çocuğun bu bunalımlı döneminin farkına varması ve atlatmasına yardım etmesi zorlaşır. Bu kitapla çocuk hissettiklerini resimliyor ve ebeveynse gereken anlayışı gösterip, çocuğun yaşadığı kederin farkına varıyor.
Çocuklara destek olmak için güvenilir ve incelikli bir yol sunan Heegard; ölümü korkutucu olmadan anlatıyor. Çocukların anlamayacağı sözcükler kullanmaktan kaçınarak çocuk odaklı bir şekilde tanımlıyor.
İNTERAKTİF ÇİZİMLER NELER ÖĞRETİYOR
* Tüm hayvanlara saygılı davranmak
* Tüm evcil hayvanların özel olduğunu kabul etmek
* Evcil hayvanların sonsuza dek bizimle olmayacaklarını anlamak
* Veda etmek için bir ritüel oluşturmak
* Üzüntüyle başa çıkmak
* Suçluluk duygusunun üstesinden gelmek
* Öfkeyi ifade etmenin uygun yollarını bulmak
* Özsaygıyı arttırmak
Yazının Devamını Oku 12 Şubat 2011
PETA Almanya’nın ‘Satın Alma, Evlat Edin’ kampanyasına katılan Manga Hasdal Barınağı’nda sokak hayvanlarıyla objektif karşısına geçti. Ünlü rock grubunun amacı, sahipsiz hayvanlar dururken pet shop’lara koşanların dikkatini çekmek PETA Almanya’nın yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü ‘Satın Alma Evlat Edin’ kampanyası için en son Manga objektif karşısına geçti. Sıkı bir hayvansever olan grup, sokak hayvanları konusunda tek çözümün kısırlaştırmadan geçtiğini savunuyor. Grubun solisti Ferman Akgül, “Hayranlarımızdan ricamız, kesinlikle üreticiden veya hayvan pazarlarından kedi ya da köpek satın almamaları” derken; gitarist Yağmur Sarıgül “En sadık dostlarımıza karşı duyarlı davranmanın zamanı geldi de geçiyor. Aslında mahalle kültürünü koruyanlar sokaklarındaki köpeklere sahip çıkıyor. Fakat bu ancak hava şartlarının iyi olduğu zamanlar ve trafiğin çok olmadığı alanlarda mümkün. Aç kalan köpekler şehir kalabalığına girince kötü muameleye maruz kalıyor. Yayaya yol vermeyen bir sürücüden köpek çıktığında yavaşlamasını beklemek hayal.
ORGANİZE HAREKET ŞART
İnsanlar kendi şartları iyi olduğu zaman köpeklere bakabiliyor, aksi takdirde unutulup gidiyor. Bu da organize bir hareketi gerekli kılıyor. Konser için Avrupa ülkelerine gidiyoruz, gördüğümüz kadarıyla sokak hayvanı ihmalinin en fazla olduğu ülke açık ara Türkiye. Evinin önündeki hayvan açken, internetten hayvan satın almanın mantığını çözemiyoruz. Küçücük bir kedinin, köpeğin barınaktaki kafeslere konmasına da anlam veremiyoruz. Ama sokaktaki şiddeti düşündükçe bu daha mantıklı ne yazık ki. Belediyeler köpeklerin sahiplendikleri bölgelere küçük kulübeler yapabilirse bunun önüne kısmen geçilebilir.”
KÜÇÜK CEZALARI HAZMEDEMİYORUZ
PETA Almanya için Manga ilk değil. Daha önce de farklı ve sert yöntemlerle Türkiye’deki hayvan hakları sorunlarına dikkat çekmeye çalıştılar. Kuruluş, hayvan hakları ihlalinin fazla olduğu ülkelere yetişmeye çalışıyor. Türkiye istastistiklere göre en vahim ülkelerden. Kuruluşun öncülerinden Magdalena Scherk 2004’ten beri süren eylemlerinin sebebini şöyle açıklıyor: “Türkiye’de hala binlerce sokak hayvanı akıl almaz yöntemlerle öldürülüyor. Birçok hayvan hakları savunucusu Türk aktivistle beraber çalıştık. Bu konuyu yıllar önce de Strasbourg’daki Avrupa Konseyi’nde de gündeme getirmiştik. Bu kıyıma verilen küçük cezaları hazmedemiyoruz. Bugüne kadar Tarkan’la, ünlü futbolcular Michael Fink and Fabian Ernst’le ve son olarak Manga’yla bu soruna dikkat çekmeye çalıştık. İlgilendiğimiz bir başka konu da, öldürülmeyi bekleyen onca sokak hayvanı varken Türklerin pet shop’lardan hayvan alması. Almanya’da yaşayan Türkler de kampanyalarımıza ilgi gösteriyor.”
Bir kedi soğukla nasıl baş eder
Kediniz günün bir kısmını dışarıda geçiriyorsa, kışın acımasızlığı yüzünden bazı sorunlar yaşayabilir. Bunların en başında da hipotermi geliyor
Vücut ısısının normal değerler altına düşmesi, yani ‘hipotermi’ soğuk havalara bağlı olarak, dışarıda kalan kedilerde en sık rastlanan sorun. Barınacak yerin soğuktan korunmaması, gıdayla alınan kalorinin yetersizliği ve ıslak kalmak sonucu birçok evcil ya da sokakta yaşayan hayvan bu sorunla karşılaşabilir. Özellikle günün çoğunu ev dışında geçiren bir kediniz varsa, her an ev içinde veya dışında soğuk hava koşullarına bağlı sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Kediniz için bahçenizde ya da uygun bir yerde soğuktan korunup barınabileceği küçük ve sıcak bir yer hazırlamalısınız. Bu bir kutu ya da küçük bir kulübe olabilir. Bu yerin kedinizi yağmurdan da korumasına dikkat etmelisiniz. Zemine eski bir battaniye ya da sıcak tutacak kumaşlar koyabilirsiniz. Bu barınak normalden büyük olursa kediniz yeterince ısınmakta zorlanabilir.
Dışarıda yaşayan kedilerin vücut ısılarını koruyabilmeleri için ekstra enerjiye ihtiyaç duyduklarını da aklınızda bulundurun. Ortalama yüzde 30 daha yüksek enerji içeren yemekler veya hazır mamalarla beslenmesini düzenlemelisiniz.
METAL YERİNE PLASTİK KAP
Bu barınakta ulaşabileceği bir su kabı bulundurmalı ve taze içme suyu temin etmelisiniz. Vücudun susuz kalması kışın da karşılaştığımız önemli bir hastalık. Suyun donmasını veya aşırı soğumasını engellemek için metal ya da çelik kaplar yerine plastik küçük kova ya da kaplar kullanmalısınız.
Eğer kedinizi tüyleri kabarmış ve titrer bir şekilde bulursanız bunun hipotermi belirtisi olduğunu hatırlamalı ve belirtiler düzelene kadar yavaşça ısınmasına yardımcı olmalısınız. Eğer hızla yüksek ısı uygulayarak ısıtmaya çalışırsanız, ani ısı değişikliğiyle zarar görmesine neden olabilirsiniz. Kediniz ıslaksa önce havluyla kurulamayı unutmayın.
MOTORDA UYUYANLARA DİKKAT
Kedilerin kışın park etmiş araçların sıcak motor bölümlerine yakın yerlerdeki boşlukları ısınmak için sıkça tercih ettiklerini unutmayın. Bu nedenle, istenmeyen pek çok kaza yaşanıyor. Motor bölümde uyuyakalan bir kedi motoru çalıştırmanızla yaralanıp ölebilir. Önlem olarak arabanızı çalıştırmadan önce kornaya basabilir ya da motor kapağını açıp kontrol edebilirsiniz.
Pako pano
* Dört buçuk aylık erkek yavrumuz parazit tedavisi oldu ve tuvalet terbiyesi tam. Onu terk etmeyecek İstanbullu bir aile arıyor. (536) 989 80 74
* Oğlum Boncuk 7 aylık bir erkek terrier. Aşıları tamam, oyuncu, sosyal ve zeki. İş yoğunluğum arttığı için maalesef onunla yeterince ilgilenemiyorum. Sıcak bir yuva arıyorum (532) 210 43 51
* Annesiz büyüyen bu erkek kedicik 4 aylık, tuvalet terbiyesi var. Diğer kediler ve çocuklarla çok iyi anlaşıyor. Onu ömür boyu sahiplenecek İstanbul içi bir yuvaya ihtiyacı var. (536) 989 80 74
* Bu tatlı ve oyuncu bebeği sokakta bulduk. İstanbul’da bir yuva arıyoruz. (507) 225 54 26
Yazının Devamını Oku 29 Ocak 2011
Son yıllarda evcil hayvanlarda karşılaştığımız en yaygın şikayetler ağız ve diş sağlığı problemleri Kedi ve köpeklerin ağız ve diş sağlığını korumak için, düzenli olarak veteriner hekimiz tarafından ağız ve diş sağlığı açısından muayene edilmesi, veteriner hekiminizin önerdiği durumda diş temizliği uygulanması ve günlük olarak evde uygulayabileceğiniz yöntemlerle dişlerin temiz tutulması son derece faydalı.
Evde ağız hijyeniyle ilgili uygulanacak tedbirler bu hastalıkların oluşmasını önlemede son derece önemli. Bu uygulamaların başında dişlerin düzenli olarak fırçalanması geliyor. Daha önce dişlerini fırçalamadıysanız, kedi veya köpeğinizi bu uygulamaya yavaş yavaş alıştırmalısınız.
Önce birkaç dişini ağzını açmasına gerek kalmadan yan taraflarından diş fırçasını sokarak temizleyebilirsiniz. Özellikle dişlerin dişetiyle birleştiği bölgeyi nazik bir şekilde canını yakmadan fırçalayın. Bu amaçla kedi ve köpekler için özel üretilmiş diş fırçası ve macunlarını pet malzeme satan yerlerden edinebilirsiniz. Bunun yanı sıra, kedi ve köpeklerin ağız sağlığı için üretilmiş hijyen ürünlerinden, çiğneme kemikleri ve özel diş diyetlerinden de yararlanabilirsiniz. Ancak bu uygulamalar diş taşlarının oluşmasını engellemeye veya geciktirmeye faydalı olmakla birlikte, dişlerin düzenli temizlenmesi ve fırçalanması kadar etkili değil.
Eğer kedi veya köpeğiniz çok hırçınsa ve diş fırçalamaya izin vermiyorsa düzenli aralıklarla veteriner hekiminizi ziyaret etmeli; diş muayenesi ve bakımı yaptırmalısınız.
EN YAYGIN ÜÇ SORUN
* DİŞ PLAKLARI: Ağızdaki yemek artıkları ve bakterilerin diş etiyle dişin birleştiği yerde toplanmaları sonucu oluşan tabakalar.
* TARTAR: Diş plakları dişten düzenli fırçalama veya hekiminizin uygulayacağı profesyonel diş temizliğiyle uzaklaştırılmadığı taktirde, ağızdaki minerallerin de bu plaklara katılmasıyla oluşan daha sert yapıdaki ve daha sağlam tutunan tartarlar oluşur. Bunlar sert yapıları nedeniyle diş etini tahriş ederek diş eti hastalıklarının da başlamasına neden olur.
* PERİODONTAL HASTALIKLAR: Diş taşları uzun süre diş etlerini tahriş ederse, diş eti dişten ayrılır. Sonuçta bakteriler çok daha yoğun bir şekilde bölgeyi hasta eder ve periodontal hastalıklar oluşur. Bu durum kedi ve köpeğe ağrı çektiren, dişin kaybedilmesine neden olabilen, abse ve kemik enfeksiyonlarıyla daha da şiddetli bir hal alabilen ciddi hastalıklarla devam edebilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda kalp, karaciğer ve böbrekleri de hasta edecek düzeyde ciddi bakteri enfeksiyonlarıyla karşı karşıya kalınabilir.
Pako pano
* Dört aylık dişi kedi. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Zamanı geldiğinde kısırlaştıracak, sorumluluk sahibi bir aileye emanet edilecek. (545) 774 75 49
* Herpes virüsü nedeniyle bir gözünü aldırmak zorunda kaldığımız üç aylık bu dişi kedi sağlığına kavuştu. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Sahip çıkacak bir aile arıyoruz. (533) 498 46 35
* Henüz bir yaşında bile olmayan bu kedi trafik kazası geçirdi ve şu an eskisi gibi sağlıklı. Ona evinizi açmak ister misiniz? (212) 543 47 21
* Yedi aylık erkek kedi Cancan. Araba çarptı ama kolundaki kırık tedaviyle iyileştirildi. Evcil, iç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Kısırlaştırma şartıyla verilecek. (545) 774 75 49
* Üç kardeşler ve iki buçuk aylıklar. İkisi dişi, biri erkek. Biberonla büyütüldüler, kum terbiyeleri var, iç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Yuvanızı açmak ister misiniz? (216) 410 40 57
* Bonbon 19’ta İstanbul Kartal Atalar Belediye Binası arkasındaki parkta kayboldu. Cinsi pekines. Görenlerin bildirmesini rica ediyoruz. (534) 319 83 48 - (533) 264 68 59
Yazının Devamını Oku