Paylaş
Çıkacak sonucu, herkes, merakla bekliyordu ki yapılan açıklamalar çok fazla gürültü koparmadı. Oysa, Bugsaş-A.Gücü maçıyla birlikte yükselen tansiyon, Gökçek’in, “Kulübü bağırta bağırta alacağım. Arkadaşlarımı yeni yönetimde görevlendireceğim” sözleri ile farklı bir boyut kazanmıştı. Tam, kutlama hazırlıkları yapılırken, Gökçek’in, “Yiğiner ve ben onursal başkan olayım, yönetimi bizim arkadaşlara bıraksınlar” açıklaması ile de gerilim, tepe noktasına ulaşmıştı. Maçtan sonra Tandoğan Meydanı’ndaki şölende, Başkan Yiğiner’in, kendisinin geleceği ile ilgili olarak, taraftara yaptırdığı açık hava anketindeki, “Biz burdayız ve devam ediyoruz” çıkışı, açık bir karşı duruştu.
Görüşme ile ilgili açıklamayı, Gökçek, twitter hesabından yaptı. Yiğiner’in devam etme yönündeki kararına saygı duyduğunu, belediye şirketleri aracılığı ile reklam vereceklerini, belediye meclisinden A.Gücü’ne destek çıkaracaklarını, daha önce olduğu gibi Ankaralı iş adamlarını bir araya getirip, kaynak toplayacaklarını belirtti.
Bir hafta 10 gün önceki sert mesajların yerini, ılımlı bir hava almıştı. Bizler, her zaman bunu anlatmaya çalıştık. A.Gücü, kavga, tartışma ve iç çekişmeden uzak durmalı dedik. Bu kulübün, bunlardan çok sıkıntı çektiğini dile getirdik. Sonuç, bu anlamda önemliydi.
TEPKİ GELİR KORKUSU MU ?
Yalnız, kafama takılan bazı sorular var... Gökçek’in, açıklamasının satır arasına sıkıştırdığı, detaylara inmeyeceğim sözleri, derin anlamlar içeriyor gibi... Hepimizin bildiği ve yakından tanıdığı Gökçek, kafasına bir şeyi koydu mu mutlaka yapar. Eğer “A.Gücü’nü alacağız” derse alır. Başkan, hem maddi hem de manevi desteğini sürdürecek, kulüpte söz hakkı olmayacak. Bana pek de mantıklı gelmiyor... Acaba diyorum... Bu kritik görüşmede; şu an için bu yönde atılacak bir adıma, taraftar büyük tepki gösterir, oluşan birliktelik dağılır ve her şey tersine döner düşüncesi ile zamana bırakma uzlaşısı mı sağlandı...
A.Gücü’nün ekonomik açıdan yaşadığı zorluk ortada. Hem Gökçek hem de kulüp cephesinden gelen açıklamalarda anlaşılıyor ki bu zamana kadar sorunları giderme konusunda çalınan ilk kapı, hep Gökçekler’in kapısı olmuş... A.Gücü’nün omuzlarında, teknik ekip ve oyuncu grubuna yapacağı ödemeler ile şampiyonluk priminden doğan büyük bir yük var. Gelecek yılın takımı için para lazım. FIFA ve Türkiye Futbol Federasyonu’nda süren alacak davaları da hayli külfetli. Transfer yasağı ve eksi puan cezası gibi tehditler mevcut. Bunları karşılamanın zor, hatta mümkün olmadığını, yönetim dahil herkes biliyor. Bizzat A.Gücü başkanı, “En az 20 milyon TL gerekli” diyorsa, durum vahim demektir.
Önümüzdeki dönemde, hem belediye başkanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Ankara’da, A.Gücü camiasının önemli bir oy potansiyeline sahip olduğunu sanırım söylemeye gerek yok. Böyle bir gücü kim yanına almak istemez. Bakmayın siz kulübe siyaseti sokmayız laflarına... Siyaset, son dönemlerde bu kulübün içinden hiç çıkmadı ki...
Bir yanda; parası olmayan, ancak zor günde kulübü ayakta tutmak için yoğun çaba harcayan ve 4. yılın sonunda şampiyonluk coşkusu yaşattığı taraftarın gözünde büyüyün bir başkan ve yönetim, diğer tarafta, Ankara’nın en önemli markası üzerinde öyle ya da böyle söz sahibi olmak isteyen, maddi anlamda güçlü bir anlayış var.
Bu görüşme, ilerleyen zamanda, ortamın oluşması ve taraftar tepkisinin geri çekilmesini beklemek, ya da böyle bir ortamı hazırlamak için ılımlı sonuçlanmış gibi duruyor. Sırası geldiğinde, şartlar oluştuğunda, yeni bir adımın atılacağı ve yeni bir yol haritasının çizilebileceği ihtimali çok da uzak görünmüyor.
Başlıktaki 4-5-1 ne alaka diyeceksiniz ? Futboldaki taktiklerden biri... Önce bekle, durumu idare et, sonra hamleni yap, şeklinde özetlenebilir. Birden aklıma geldi işte.
Paylaş