Paylaş
EmDrive, SpaceX dahil şu anda uzay araçlarında kullanılan hiçbir motora benzemeyen, fizik kurallarını alt üst eden ve sevk maddesine ihtiyaç duymadan itme meydana getiren elektro-manyetik motora verilen isim.
EmDrive fikri ilk defa 2001 yılında İngiliz uzay mühendisi Roger Shawyer tarafından ortaya atıldı ve ilk konsept çalışmasını da bilim dünyasıyla aynı yıl paylaştı. Ancak EmDrive asıl popülerliğini, 2015 yılında NASA’nın da bu alanda çalışmaya başladığı söylentisiyle kazandı.
EMDRIVE’IN İNANILMAZ ÇALIŞMA PRENSİBİ
Bir koninin içinde mikrodalga ışınları, koninin iç çeperine çarpıp yansıması durmadan tekrarlanarak, içeride giderek güçlenen bir enerji oluşturmakta ve bu radyasyon basıncı da itmeyi meydana getiriyor. Burada oluşan itmeyi, anlamayı ve kabul etmeyi zorlaştıran ise, her şeyin kapalı bir kutunun içinde meydana gelip, bağlı olduğu aracı hareket ettirmesinden kaynaklanıyor!
Teorik fizikçilerin bir bölümü, bu itmeyi meydana getiren yeni motorun, Newton’un üçüncü kanununu, “Her etki için aynı büyüklükte ve ters yönde bir tepki vardır”ı; momentumun korunumu ile elektromanyetik teorileri ihlal ettiğini savunurken, bu alanda çalışanlar ise ihlal etmediğini savunarak, çeşitli deliller sunmaktadır.
Bunu şöyle düşünelim: bir uçağın içindeki bütün yolcular, elleriyle uçağın tavanına ne kadar kuvvet uygularsa uygulasınlar ya da en kuvvetli vantilatörlerle tavanına rüzgâr üflenirse üflensin, o uçağı yerden kaldırarak uçmasını sağlayamazlar.
Bu örnekte olduğu gibi kapalı bir kutunun içinde oluşan bir itme kuvveti, cismi, momentumun korunumu yasasına göre hareket ettirememesi gerekiyor ancak EmDrive’da gerçeklesen ise tam olarak bu!
Enerjinin korunumu ya da termodinamik kanununa göre de, bir halden başka bir hale geçtiğinde toplam enerji miktarı değişmez ancak EmDrive’da elde edilen itme kuvveti, kullanılan enerjiden çok daha büyük olduğu da, getirilen önemli eleştirilerden başka bir tanesidir.
Tüm bu teorilerle çatıştığı ve sunulan deliller de zayıf bulunduğundan, mikrodalgayla bir aracın hareket edebilmesi imkansız bulunuyor. Bu nedenlerle de, çeşitli çevrelerce EmDrive’e verilen bir diğer isimde “imkansız motor”dur!
EMDRIVE ÇALIŞMALARINDAKİ KIRILMA NOKTASI
Bu sene çalışmaların ve makalelerin artması, 2016’da NASA’nın Journal of Propulsion and Power’da, EmDrive’ın çalışma prensibiyle ilgili yayınlanan makalesi etkili oldu. NASA’nın bu araştırmaya el atması ve çalışabilirliğini bilimsel bir makaleyle de duyurması, bir çok fizikçinin kafasındaki imkânsız yargısını yıkarak, daha çok araştırmacının ilgisinin, bu alana yönelmesini sağladı.
EmDrive’ın teorik açıklaması ise geçtiğimiz ağustos ayında, Portekizli teorik fizikçiler tarafından bu alandaki en saygın bilimsel dergi olan Journal of Applied Physical Science International’da yayınlandı.
KABUL GÖREN EMDRIVE PROTOTİPLERİ VE GÜÇLERİ
NASA’dan Harold White ve ekibi, geliştirdikleri EmDrive ile kilovat başına 1.2milinewton’luk bir itme elde ettiler. Oluşan itme, şu anda gezegenler arası hareket eden uyduların kullandığı ve güneş ışığının itmesiyle çalışan panellerin ürettiği itmenin, 100 katına denk geliyor.
NASA’nın 2016 da yaptığı deneyde, fizikçileri, çok kısıtlı imkanlarla bu başarıyı elde etmişlerdi. Deney sonucunun umut verici olması üzerine, yeni hedefleri olan 100 milinewtonluk güç elde edilecek şekilde, diğer laboratuvarlarını da bu araştırmaya dahil ederek halen çalışmalarını sürdürmektedirler.
Çinlilerin de, bu eylül ayında, devlet televizyonunda yayınladıkları videoda, EmDrive’ın çalışan versiyonunu geliştirdikleri görülüyor. Onların geliştirdiği motorun ise 78 mili Newton gücünde olduğu belirtiliyor.
GEZEGENLER ARASI CANLI OLMAMIZDA EMDRIVE
İnsanın gezegenler arası bir canlı olması için uzay ulaşımının hızlanması gerekiyor, ancak elimizdeki mevcut teknolojiler bizi bu hedefe ulaştıracak nitelikte değil.
Uzay yolculuklarında en önemli sorunlardan birisi, yolculuğun tamamlanmasına yetecek yakıtın, önceden araca yüklenmiş olması, geliyor! Bu sistemde ise yakıt taşınmasına gerek kalmayarak sadece kapalı bir kutunun içinde, bu düzeneğin hazırlanmasıyla, sonsuza kadar çalışabilecek bir motor elde edilmiş oluyor.
Bize en yakın yıldız sistemi ise Alpha Centuri, dünyaya 4.37 ışık yılı uzaklıkta. Var olan en hızlı roketle, yani uzayda 28.300 kilometre hızla Alpha Centuri’ye 165.000 yılda varabiliyoruz. Em Drive ile oraya seyahatimiz ise 92 yıla düşüyor.
NASA’nın perşembe günü açıkladığı yeni keşfi, Kepler-90 yıldızının etrafında, bizim sistemimizdeki gibi 8 tane gezegen olduğunu ortaya çıktı. Belki de dünyadaki gibi bir yaşamın olabileceği Kepler-90, bize 2500 ışık yılı uzaklıkta ve oraya Em Drive’la Alpha Centuri’den sonra sabit hızla gittiğini düşünecek olsak bile 52.700 yılda varabiliyoruz.
EMDRIVE’LA ANKARA’YA VAPUR SEFERLERİ
Bu teknolojinin görünen gelecekte atmosfer basıncından dolayı arabalarımızı uçurmasını beklememeliyiz. EmDrive, sabit bir ivmeyle hızı artırdığı için daha çok, uzun süreli uzay yolculuklarında avantaj sağlıyor.
Ancak gelecekte kullandığımız tüm ulaşım araçlarında devrim yaratacağı kesin! Araçların tekerlek kullanmasına da gerek bırakmadan, her türlü ulaşım aracının, istediği yere uçarak gidebilmesine imkan sağlıyor. Düşünsenize, Kadıköy’den kalkan IDO vapuru Ankara’ya sefer yapıyor!
Belki de toplum olarak bizlere en büyük faydası, akaryakıta her gelen zamdan sonra, “aslında kaç katı vergi veriyoruz, yoksa…” şeklindeki muhabbetlerin son bularak, ruh sağlığımızın korunacak olmasıdır.
İMKANSIZ MOTORUN BİZE HATIRLATTIKLARI
Politik gelişmelerin tüm hayatımıza yön verdiği, bizleri birbirimizden iyice ayrıştırmaya başladığı bu dönemde, bilim de konuşmaz olduk. Bugün Anadolu’nun her hangi mahallesindeki bir kahvehaneye, köy evine kadar her yerde, bir yere varmayan kısır siyasi sohbetlerin, ortamları nasıl esir aldığını görebilirsiniz. Bu da çocuklarımızı ve gençlerimizi, evreni sorgulayıp bilim üretmek yerine, kendisi gibi düşünmeyenleri dışlamak, siyasi düşüncesine körü körüne saplanarak, zamanını öldürmesine neden olmakta!
Halbuki, ülkemizin geleceğine ve vatanseverliğimize en büyük katkı, ülkemizi gelişmiş ülkeler ligine sokacak bilimsel çalışmalara imza atmaktan geçiyor.
Asuman Özdağlar’ın, bugün dünyanın en ünlü üniversitelerinden MIT’e bölüm başkanı olarak ülkemize yaşattığı gururu; derin uykuya gömülerek bilimsel gelişmelerden uzaklaşan bizlere de bir kova soğuk su olması dileğiyle,
Uyanın artık!
Beni Facebok, Twitter ya da Instagram’dan takip edebilir, sorularınız için e-mail (cikmazozcan@gmail.com) atabilirsiniz.
Paylaş