Paylaş
Anılarımız, artık başkaları tarafından okunabilecek!
Belli anıların, travmatik yaralanmalar, stres ya da unutkanlığa sebep olan hastalıklardan sonra asla geriye döndürülemediğine inanılıyordu. Bunun yanında, gördüğümüz ya da duyduğumuz her şeyi, beynimizin kaydettiği ancak bunların hepsine ulaşamadığımız da uzun yıllardır bilinen bir gerçek!
Bugüne kadarki bütün anılarınızı, 4K video kalitesinde her detayını hatırladığınızı ya da okuduğunuz, güldüğünüz, iç çektiğiniz her şeyi, facebok haber akışı gibi, parmak hareketinizle sürükleyerek içinde dolaştığınızı düşünün… Daha dün okuldan mezun olmuş gibi bilgilerinizin taze olduğunu..
Steve Ramirez, MIT üniversitesinde bir nörolog. Yaşadığı bir aşk acısından sonra, insanlarda kötü anılar silinip, sadece güzel ve mutlu anılar kalabilir mi diye araştırmaya başladı. Çalışmaları, anılarımızın istenmeyen bölümlerini tamamen silmek, sadece belli bölümlerini düzeltmek ya da tamamen yepyeni anılar yaratmak üzerine yoğunlaştı.
Anılar, beyinde müdahale edilerek düzeltildi!
Bir anıyı hatırlamak istediğimizde, beyin, o bölümün saklandığı yerdeki hücrelere bir akım göndererek anının aktifleşmesini sağlıyor. Bu süreç esnasında da, anının depolandığı hücrelerde bir ışık yansıması oluşuyor. Ramirez ve ekibi de, özel bir yöntemle bu hücreleri aktifleştirebilme üzerine, deneyler gerçekleştirdi.
Bunun için beyinde, anının depolandığı yer bulunup etiketleniyor. Nöronlarımızı harekete geçirmek için de, genetiğiyle oynanmış ve ışığa hassasiyeti olan genler kullanılarak, beynin ilgili anıyı tutan bölgesi enfekte ediliyor. Müteakibinde ise bir sinyal gönderilerek, bu nöronlar aktifleştirilerek hatırlanması imkânsız olan anılar bile tekrar canlandırılabiliyor.
Deneylerinde, bir farenin hafızasındaki unuttuğu acı dolu bir anıyı, fare istemediği halde, bu yöntemle, tekrar tekrar hatırlatarak, onu yoğun strese soktular.
Bir diğer deneyde ise, farenin yaşadığı bir anıyı, başka bir anıyla değiştirmeyi başardılar. Son deneylerinde ise, farenin zihnine o güne kadar hiç olmayan bir anı yerleştirdiler.
Yakın gelecekte, insanların beynine hiç var olmayan hatıralar, yaşanmış gerçek olaylarmış gibi enjekte edilmesinin de, böylece yolu açılmış oldu.
Hafıza protezi nedir, nasıl çalışıyor?
Hafıza ile ilgili benzer ancak daha radikal bir çalışma da, Kernel şirketine ait! Beynin, hippocampus bölgesine ameliyatla protez bir hafıza kartı yerleştiriliyor. Bu kartla, beyninizden internete bağlanabilir, gün içinde yaşadığınız her şeyi bu özel karta kaydedebilir ya da hafızanızdan istediğiniz bölümü kolaylıkla silebileceksiniz.
Ancak bu çalışmanın hayatımıza asıl büyük getirisi, bizi bir anda dünyanın en zeki varlığına dönüştürebilecek olması! Beynin işlem gücü, fiziksel bilgisayarların da işlem gücüyle birleşerek, bizleri üstün bir varlığa dönüştürüyor. Borsada istediğiniz kadar para kazanabilir, tüm maç sonuçlarını en iyi siz tahmin edebilir hatta başkasının beynini dahi kontrol edebileceksiniz!
Çalışma, farelerde başarıyla denendi ve yakın zamanda, insanlarda da denenmeye başlanacak.
Bu teknolojiye, Amerikan Savunma Bakanlığı’nın İleri Araştırmalar Bölümü (DARPA) de, ağır travma yaşayan askerlerin tedavisinde kullanmak için, 80 milyon dolarlık yatırım yaptı.
Elon Musk ve Neurolink bu yarışın neresinde?
Daha önceki Neurolink’le ilgili yazımda (okumak için tıklayın), Elon Musk’ın, beynimize binlerce sinir protezini, şah damarından şırıngayla enjekte ederek, beynimizi internete nasıl bağlayacağını ve yapay zekalarla savaşabilecek hale getireceğini, genişçe işlemiştim.
Bütün bu hafıza teknolojileri, 50 yıl gibi bir süre içinde, herkesin kullanımına sunulmuş olacak.
İnsanoğlunun, androidleşme evrimine izin verilmeli mi?
Androidleri, insan bedeni ve yapay zekanın birlikte çalıştığı yeni bir canlı türü olarak tanımlayabiliriz. Zihinsel gücümüze çağ atlatan bu teknolojilerle bizler, yeni bir döneme giriyoruz. Bu teknolojiye erişip androidleşmek isteyen insanlara; medeni haklar, insan hakları ve fikir özgürlüğü gibi evrimleşme özgürlüğü de evrensel bir hak olarak verilmeli midir?
Robotların bile vatandaşlık aldığı bu dünyada, eğer bu hak verilecekse, bu imkana erişemeyecek milyarlarca insanın varlığı, yeni türünün karşısında, nasıl korunacak? Androidler tarafından nasıl yönetilecekler?
Bizim ne düşüneceğimize kadar her şeyi kontrol edip anılarımızı istediği gibi şekillendirebilen androidlerle nasıl yaşayacağız?
Bu konuda, ülkemizde de tartışılmaya başlanması gereken bir çok soru var. Maalesef manşetlerimiz, kadın elinin tutulmasının günah olup olmadığı gibi birçok beyin yakan konularla dolu olduğundan, bilimi ışık hızıyla nasıl kaçırdığımızı da fark edemiyoruz.
Kadınlarla elele, bilime koşmanın zamanı sizce de geçmiyor mu?
Beni Facebok ya da Twitter’dan takip edebilir, sorularınız için email (cikmazozcan@gmail.com) atabilirsiniz.
Paylaş