BAŞBAKANLIK Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı(YTB) Türkiye’den Balkanlara, turizm atağı başlatmak ve “gönül bağı”nı güçlendirmek için harekete geçti.
Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala başkanlığındaki Türk Heyeti 21-23 Nisan’da, Makendonya ve Kosova’daydı. YTB’nin desteği ile Doğu Makedonya Türkleri Derneği’nce Radoviş’te düzenlenen sünnet şölenine katıldılar. Heyette ben de vardım. Bu hafta size Osmanlı izlerini taşıyan kendimizi yurtdışında değil Türkiye’de gibi hissettiğimiz o toprakları yazmak istedim. İlk durak, 19. Yüzyıl Osmanlı kentlerine benzeyen Üsküp’tü. Vardar Nehri, Üsküp’ü ikiye ayırıyor. Bir tarafta kalenin, eski çarşının, Osmanlı zamanında yapılmış cami ve hamamların olduğu ağırlıklı olarak Arnavut ve Türklerin yaşadığı eski Üsküp var. Diğer tarafta yeni ve büyük binaları, kafeleri, alışveriş merkezleri, yeni yapılan heykelleri ile modern görünümlü daha çok Makedonların yaşadığı yeni Üsküp. Kentin simgesi Taş Köprü 15. yüzyılda inşa edilmiş. Sultan I. Murad döneminde yapılan 13 gözlü, eşsiz bir mimari yapı. Bu Taş Köprü işte bu iki Üsküp’ü birbirine bağlıyor. Alaca Camiine hayran kaldık Makedonya’daki öteki ilginç duraklarımız Harabati Baba Tekkesi, Alaca Camii gibi eşsiz Osmanlı eserleri ve tabi Türklerin yoğun yaşadığı Alikoç, Buçim gibi yörük köyleri oldu. Türkiye’deki cami örneklerinden farklı olarak tezhip yerine örneğine sadece Balkanlar’da rastlanan İslami geleneğe uygun canlılar dışında Kabe, çiçek, konak ve benzeri resimlerle süslü Alaca Camii’ne hayran kaldık. Müsteşar Ala ve eşi Gülseren Ala, Başkan Yurtnaç ve eşi Dilek Yurtnaç başta hepimiz bu güzel camiide hatıra fotoğrafları çektik. Türk heyeti camiinin hemen yakınındaki kuran kursunu da ziyaret etti. 80 yaşındaki 45 yıldır hafız olmadığı halde hafız yetiştiren Mahmut Arslani Türk heyetinin ziyaretinden çok memnun olduğunu belirtti ve bakın ne dedi: “Kuran öğretmenin yasak olduğu savaş yıllarında geceleri gizli gizli ders veriyorduk. Şimdi burada 25’i hafızlık öğrenmek için gelen 200 çocuğumuza sabah ezanından itibaren ders veriyoruz. ” Osmanlı döneminden kalma en büyük Bektaşi külliyelerinden birisi olan Harabati Baba Tekkesi’nin görevlileri de Müsteşar Ala aracılığıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’a selam gönderdi. Üsküp’te hala Başbakan Erdoğan’ın posterleri göze çarparken, Türkler, Erdoğan’ı çok sevdiklerini belirtterek, Heyete sevgi gösterisinde bulundular ve Türk bayrakları açtılar. Gönül bağımız var Başkan Yurtnaç’la geziyi ve Balkanlara dönük çalışmalarını konuştum. Bakın neler anlattı: “Osmanlı bölgede 500 yıldan fazla kaldı. Tarihi bir miras var, kimse reddedemez. Bu mirasa sahip çıkıyoruz, farkındalık yaratmak istiyoruz. Amacımız buradaki kardeşlerimizle kaynaşmak. Bu bir gönül bağıdır. Ülkemizin sınırlarını değiştirmek genişletmek gibi bir düşüncemiz gizli ajandamız yok. Tarihih mirasın canlı tutulması için sivil toplum kuruluşları ile birlikte eğitim, kültür ve sosyal alanda etkinlikler yapıyoruz. Doğu Makedonya Kültür Derneği’yle birlikte sünnet şölenini o çerçevede yaptık. İstanbul’dan, Ankara’dan, Van’a gitmek, neyse Kosava’ya ve Makedonya’ya gitmek aynı sürede olan şeyler. Bu ülkeler Yugoslavya’dan ayrılan ülkeler. Tecrübelerimize ihtiyaçları var. Onlarla birlikteyiz. Yoğun olarak buradayız. Türkiye’den Balkanlara doğru turizm hareketini başlatmak istiyoruz. Burada görülecek çok büyük mirasımız var. İnsanlar kalkıp Japonya’dan Türkiye’ye geliyor. 600 yıllık Osmanlı eserlerini görmek daha mı az önemli. Vatandaşlarımız üç kere Türkiye’de tatil yapılıyorsa, bir kere buraya gelsinler. Pirizen’in Bursa’dan bir farkı yok, gelip görsünler. Bizim kaybettiğimiz kültürel değerler burada yaşıyor. Selçuklu dönemi Anadolu’da geçmiş, Osmanlı Balkan devletidir. Alnımız açık başımız dik Burada biz alnımız açık, başımız dik dolaşabiliyoruz, yüzümüzü kızartacak bir olay yaşanmamış olmamış. Bu ülkelerin köprüsü, devlet binaları, medreseleri Osmanlı’dan kalma. Onur verici. Türkiye’deki insanımız bunları gelip görsün, kendini güçlü hissetsin. Bu duyguları yaşasın istiyoruz. Türkiye bölgenin yükselen gücü. Bu dünya ve bölge barışı için çok önemli. Balkan dilleri bugün hala konuşuluyorsa, Osmanlı’nın engin hoşgörüsüne bağlı. Kimsenin dinine, diline kültürene müdahale etmemiş. Fransa Cezayir’de sadece 100 yıl kaldı. Cezayir’in resmi dili bugün Fransızca.”