Paylaş
Aslında tanımın haklı yanları da yok değil: Kış aylarının karanlık, kasvetli ve kısa gündüzlerini; soğuk, üşütücü, uzun ve bitmez tükenmez gecelerini eğer siz de “isteksiz, halsiz, mutsuz ve yorgun” geçiriyorsanız... Daha güne başlarken -neredeyse yataktan bile kalkmadan- yeniden bastıran ağır bir uyku arzusu ya da baş ağrıları, gerginlik duygularıyla uyanıyorsanız... Gün boyunca o güneşsiz kış günlerini odaklanma sorunu, çalışma isteksizliği gibi depresif işaretlerle yaşıyorsanız tabii ki sizin de aklınıza “Acaba depresyona mı girdim?” sorusunun gelmesi son derece normaldir.
Diğer taraftan kış mevsiminin bir ölçüde bunaltıcı taraflarının da olduğu doğrudur. Soğuk, güneşsiz, ışıksız ve sisli kış günleri bazen sınırda bir ruhsal çöküntünün sinsi tetikleyicisi bile olabilir. Bana sorarsanız bu değişimleri “depresyon” yerine “kışa özgü mevsimsel duygu durumu bozukluğu” olarak tanımlamamız daha doğru olur.
Peki, böyle bir durumu önlemek ya da düzeltmek için neler yapılmalı? Yanıtı bir sonraki kutuda bulabilirsiniz...
İYİ BİLGİ
KIŞ DEPRESYONUNU ÖNLEMEK İÇİN...
1- Eviniz ve işyerinizde aydınlığı arttırın, perdeleri sonuna kadar açın odanıza daha çok ışık girsin.
2- Stres kaynaklarını sınırlayın ve stresle mücadelenin farklı yöntemlerinden yararlanın.
3- Düzenli olarak aerobik egzersizler yaparak güne mutlaka aktiviteyle başlayın. Unutmayın egzersiz endişeyi azaltır, zindeliği destekler, kaygıyı törpüler.
4- Fırsat buldukça dışarı çıkın; parklarda, sokaklarda dolaşın.
5- Eş, dost ve akraba ziyaretlerinizi sıklaştırın.
İYİ BİLGİ
HİPOGLİSEMİ SÜRPRİZ DE YAPAR
Hipogliseminin tipik işaretlerini zaten biliyoruz: Açlık ve tatlı krizleri, kilo alma eğilimi, kronik bir yorgunluk hali, çarpıntıları, terleme atakları en sık görülenler. Bir de gözden kaçan “sürpriz hipoglisemi işaretleri” var...
- Odaklanma güçlüğü/ unutkanlık
- Kararsızlık
- Sabah yorgunluğu
- Gece terlemeleri
- Uyku bölünmeleri
- Sabah baş ağrıları
- Kas ağrıları/kramplar
- Depresif bir ruh hali
- Cinsel isteksizlik (kadın)
- Aşırı cinsel istek (erkek)
ÖNEMLİ BİLGİ
İNSÜLİN DİRENCİ TESTİNİ KİMLER YAPTIRMALI
İnsülin direnci “ÇAĞIN VEBASI”dır. Karaciğer yağlanmasından şeker hastalığına, hipertansiyondan gut krizlerine, kalp krizi ataklarından beyin felçlerine, Alzheimer’dan damarsal bunamalara, obeziteden kanserlere kadar gidebilen muazzam ve çürütücü bir tren yolculuğunun lokomotifi ve ilk adımıdır. Bu nedenle mümkün olduğu kadar erken dönemde tanımlayıp doğru yönetilmesi gereken tehlikeli bir sağlık sorunudur. Tavsiyem şudur: Eğer aşağıdaki “10 MADDEDEN 2 VEYA 3’Ü” sizde de varsa lütfen ihmal etmeyip en kısa zamanda bir “İNSÜLİN DİRENCİ TESTİ” yaptırın.
1- Sık sık açlık ve tatlı krizi yaşayanlar.
2- Hızlı ve çabuk yiyip çiğnemeden yutanlar.
3- Yemeye başlayınca adeta tokluk freni patlayan ve kolay kolay doymayanlar.
4- Yemek sonrası kafası karışan, halsiz düşüp uyuklayanlar.
5- Sık acıkan, özellikle “Yemeğin üstüne mutlaka tatlı da isterim” diye tutturanlar.
6- Aç kalınca öfke kontrolünü kaçıranlar.
7- Göbek çevresi 88 (kadın) veya 100 (erkek) santimetreden fazla olanlar.
8- Karaciğeri yağlı bulunanlar.
9- Safra kesesinde çamur veya taş saptananlar.
10- Trigliseriti yüksek, iyi kolesterolü düşük, ürik asidi yüksek kişiler.
HATIRLATMA
TAKVİYE ALIRKEN ÇOK DİKKATLİ OLUN
Çoğumuz bilmeden ve gereksiz yere takviye kullanıyor, ihtiyaç nedeniyle kullananların önemli bir bölümü ise güçsüz, etkisi sınırlı takviyelerden medet umuyor. Zira takviyeler konusunda da güçlüler zayıflar, faydalılar faydasızlar var. İşte onlardan bazıları...
1- KOENZİM Q10: Ubiquinon değil, ubiquinol alın.
2- ALFA LİPOİK ASİD: L değil R formunu tercih edin.
3- B12 VİTAMİNİ: Siyanokobalamin değil, metilkobalaminden faydalanın.
4-SELENYUM: Selenometiyonin formunun daha etkili olduğunu unutmayın.
5- MAGNEZYUM: Oksit değil, sitrat, taurat veya glisinat tuzunu satın alın.
6- KALSİYUM: Karbonat değil, sitrat veya glisinat tuzunu tercih edin.
7- KOLAJEN: Kemik tozu veya suyu değil, kolajen hidrozilatı (peptid kolajen) veya damar yoluyla kullanılan “kolajen aktivatörü”nü tercih edin.
8-ÇİNKO: Zink oksit değil, zink pikolinat olsun.
9- OMEGA-3: Balık yağı değil, saf EPA ve DHA kombinasyonunu kullanın.
Paylaş