Aman dikkat!

Ama etrafımda çok can sıkıcı şeyler duyuyorum ben. Bu gündemi merak edip ‘spiritüel’ işlere başvuranları anlatıyorlar.
Anlamadığım bir şey bu benim.
Korkmaları gerekirken, prim vermemeleri gerekirken tam aksi yaşanıyor maalesef.
O yüzden bazen kendimizde de hatayı aramalıyız ve dikkat etmeliyiz.
Ben mesela bir iddiadan ibaret sanıyordum Ece’nin gözaltına alınan Hale Nur Özen’den cadılık eğitimi almasını...
Alıyormuş, gerçekmiş.
Bunu sözde hoca, astrolog artık ne derseniz o da açıklamış. “Cadılık öğretmiyorum, adı öyle sadece” demiş.
Kardeşim adı niye öyle o zaman?
Adına ‘cafcaflı’ isim bulunca, parası da çok ‘cafcaflı’ oluyor değil mi? Çözmüşsünüz sistemi, bu dünya size güzel!

Sokak arası bile böyleyse

Baksanıza işin geldiği noktaya! Hani bir standart olacaktı artık? Hani otopark ücretleri belirlenen tarifenin üzerine çıkamayacaktı?
En son oyuncu Zafer Algöz’ün havalimanındaki otopark isyanını okumuştuk.
22 saat bıraktığı aracı için 1225 lira ödemiş ve isyan etmişti.
Haydi dedim orası havalimanı, evet pahalı mı çok pahalı... Ama Nişantaşı-Osmanbey’de bir otoparkın 1 saate 700 lira alması nedir yahu!
Akıl alır gibi değil.
Otopark fişini gördüm internette.
Şimdi masrafı ne bu adamların desek, diyecekler ki, “Kiralarımız uçtu, çalıştırdığımız elemanlar, onların maaşı, sigortaları derken giderlerimiz aldı başını gitti.”
E tamam da bundan bize ne? Bundan halka ne?
Cezayı halka kesmek mi ilk çare?
Günde iki-üç yere gitsek, ortalama 500 lira ödesek, 2 bin-2500 lira arasında sırf otopark ödeyeceğiz.
İnanılır gibi değil gerçekten.

Anlamadın mı o kadar zaman?

Sosyal medya ünlüsü Şeyma Subaşı, biliyoruz hepimiz. Hatta ben son zamanlarda çok şaşırmıştım, sonra bir güzellik markası çıkardı falan.
Böyle şeyleri hiç anlamıyorum. Sırf biraz konuşulayım diye yapılan ucuz numaralar bunlar.
Şimdi diyorlar ki insanlar geçmişinin arkasından konuşur mu?
Bence konuşmamalı.
Şeyma eski eşi Mısırlı işinsanı için, “Adam deli, sosyopat, seni kandırabiliyor” demiş.
Yahu insan bazen anlamayabilir, evet.
Ama o dönemleri biliyorum, adam hakkında ‘Tinder avcısı’ bile dendi.
Şeyma belli ki anlamak istememiş.
Çünkü bazı insanlar sinyalleri erken verirler.
Bence o adam negatif özelliklerini gizleyebilecek kadar zeki değildi.
Şeyma inanmak istedi, inandı. E sonrasında da atıp tutuyor arkasından.
Bunlar samimi değil işte.
Vallahi billahi değil.

Yapma, yıkılırız

Haberi alınca yıkıldım. Saatlerce sessiz kalıp duvarı seyrettim. Sonra kalktım yürüdüm biraz. Dedim nasıl baş ederim bununla...
Ama insan evladıyız işte...
Her şeyle başa çıkmayı öğreniyoruz. Şimdi alıştım sanırım...
Haber şuydu: “Hilal Cebeci artık müzik yapmayacağını açıkladı.”
Hayır, bir de fotoğrafı vardı, o da zaten çok acayip. Değişimin nirvanasını yaşamış kendisi.
Ama merak ediyorum “müzik yapmayacağım” mesajının altında yatanı.
E yapıyor muydu ki?
Ben hatırlamıyorum.
Mesela bilinen, dile dolanan bir şarkısı mı vardı...
Onu da hatırlamıyorum...
O yüzden boş verin be Hilal Hanımcığım.
Neyi iyi yapıyorsanız onu yapmaya devam edin. Müzik onlardan biri değildi zaten...

Yakalanmazsın sandın değil mi?

Genç bir kız, İstanbul’da sevgilisiyle kuyumcuya gitmiş. O sırada altın bir ‘taç’ görmüşler. Alamamış sevgilisi.
Hiç de ucuz değil, 250 bin lira fiyatı.
Ertesi gün bu vefakâr kızcağız o kuyumcuya gitmiş ve fotoğrafını çekme bahanesiyle tacı alıp kaçmış.
Seyredin lütfen görüntüleri. Kadın dikkatlice bakıyor taca, çekiyor fotoğraflarını, sonra hooop koşarak uzuyor oradan.
Kuyumcu arkasından koşsa da nafile.
Yahu çok komik.
Pardon trajikomik...
Kısa süre içinde polislere yakalanmış tabii. İfadesinde de “Sevgilim bunu bana alamadı ve çok üzüldü. O üzülmesin diye çaldım” demiş.
Yani gülecek miyiz, ağlayacak mıyız? Ne yapacağız bilemedim. Allah akıl fikir versin...