İlişkilerine de uzun zamandır devam ediyorlar.
Allah bozmasın.
Bize ilişki hakkında söz söylemek düşmez.
Ama Hazar Ergüçlü’nün son açıklamasına söylenecek birkaç şey var.
Geçtiğimiz günlerde Cihangir’de bir kadınla yakınlaşan Onur Ünlü’nün o görüntüleri Hazar Ergüçlü’ye sorulmuş. Güzel oyuncu “Cihangir’in ortasında sanmıyorum ki beni aldatsın” demiş.
Bu işin;
Sosyal medya Asyacılar ve anti-Asyacılar diye ikiye bölündü. Seviyoruz böyle ‘çetrefilli’ olayları.
Asya haklı mı?
Ama Bahar bu duruma ne diyecek? Mert’in de suçu yok mu? E ama Volkan zaten bunu hak ediyordu...
Tartışmalar sosyal medyadan yemek masalarına kadar taştı.
“Sadakatsiz” dizisini bu kadar sevme nedenlerimizden biri “kabul etmekte zorlandığımız biz”i yansıtması olabilir mi?
Çevremizde benzer aldatma hikayelerine tanıklık ettiğimiz, belki de yaşadığımız için bu kadar çok sevmiş olabilir miyiz “Sadakatsiz”i?
Sadakatsizlik ile aldatmayı ayırabilir miyiz?
Cem Yılmaz istiyor ki;
Magazin muhabirleri onu gittiği yerlerde rahat bıraksın, görüntülemesin...
Evinin önünde asla muhabirler beklemesin...
Bir aşkla gündeme gelecek olursa, konu bir-iki dedikodudan sonra hemen kapatılsın...
İzole bir hayat istiyor kısaca...
Ama olmaz.
Çünkü;
Şimdilik bu yasakların aralık ayının ortasına kadar devam etmesi planlanıyor.
Yani öyle 1-2 haftalık bir yasak değil bu.
Yeni normale geçtiğimiz ilk günlerde de 22.00’de mekanlar kapanıyor ama neredeyse her gün türlü aksilikler yaşanıyordu.
Neydi bu aksilikler:
◊ Siz kepenkleri kapatın, biz içeride sessizce oturmaya devam edelimciler...
◊ Mekan çalışanlarına zorluklar çıkaran, işletmecilerin ceza yemesine neden olan müşteriler...
◊ “Abi bir 5 dakika daha be” diyen tipler...
Para kazanma hırsıyla hem kendimizin hem de çevremizdekilerin sağlığını hiçe sayıyoruz.
Üstelik bazılarımız bunu yaparken gizlenmeye gerek bile duymuyor.
Geçtiğimiz hafta çarşamba günüydü.
Saatler gece yarısını geçeli baya bir vakit olmuş, biz dört arkadaş evlere dağılmak üzere, Nevizade civarlarından Taksim Meydanı’na doğru yürüyorduk.
Maskelerimiz takılı birbirimizin ne dediğini zar zor anlarken önümüzü biri kesti...
‘Rock müzik var, pop var, arabesk var’ gibi cümleleri hızlıca söylemeye başladı.
Normal saatlerde Taksim Meydanı ve çevresinde görmeye alışık olduğumuz, yoldan geçenleri restoran ve barlara davet eden kişiler vardır.
Kentçizer Tarık Tolunay, ‘Fractal İstanbul’ projesiyle bir haritaya yüzlerce hikaye sığdırmayı başarmış.
Bu görsellere sıkılmadan saatlerce bakabilirsiniz.
Her baktığınızda geçmişten günümüze bambaşka hikayelerle karşılaşabilirsiniz.
Fractal İstanbul’un illüstratif haritalar serisini inceleme fırsatı buldum.
Üç kısımdan oluşan haritaların son kısmı ‘pandemi’ dönemini anlatıyor.
Eminönü, Galata Köprüsü ve Karaköy’ü kapsayan haritalar bildiklerimizden çok farklı. Bilimsel bir harita değil.
Okumadıysanız vakit kaybetmeden okuyun derim.
Öyle keyifli, öyle akıcı bir röportaj olmuş ki, tekrar tekrar okuyası geliyor insanın.
Gedik’in çalıştığı ünlü isimler ile ilgili açıklamalar yaptığı bir bölüm var. Tamam dedim, şimdi ne skandallar okuyacağım, o ünlü isimlerin kirli çamaşırlarını öğreneceğim...
Çok büyük yanıldım.
Meğer eskinin ünlü isimleri ne dürüst, ne egosuzmuş.
Türkan Şoray,
Fatma Girik,
Son yaptığı hareketle skandallar tarihine geçti.
Satın aldığı otelin reklamını yapmak için bir video çeken ünlü kasap, yatağa bornozla iç çamaşırsız atlayınca olanlar oldu. Hadi diyelim bir hata oldu.
Fark edildiği anda silinmesi gerekmez miydi?
Silmedi Nusret.
Meydan okurcasına devam etti. E ama neye, kime bu meydan okuma?
Milyonlarca takipçisi olan Nusret’i izleyen çocuklar da var.
Ayıptır.