Paylaş
Bu konu hakkında defalarca yazılıp çizildi.
Bir bakıma, “muhteşem bir küslük”. Çünkü herkesin bir şekilde merakını gıdıklıyor.
Küslüğün nedeni olarak Ceylan’ın “Üç Maymun” filmini Demirkubuz’un senaryosundan çaldığı iddiası sürekli dillendirildi.
Hatta iki yönetmenin filmlerindeki sahneler aracılığı ile birbirlerine laf soktukları söylendi.
Nuri Bilge Ceylan şimdiye kadar bu konuda hiç konuşmadı.
“Kış Uykusu” filminin kitabında yayınlanan günlüklere kadar (Olkan Özyurt / 10 Haber).
“Tabii ki öyle bir şey yok” diyen Ceylan’ın şu sözleri dikkat çekiciydi:
“Aslında bunu Zeki de biliyor, ama öyle bir şey varmış gibi bir izlenim yaratıyor.”
Demirkubuz, X platformundan yaptığı açıklamada son filmi “Hayat”ın gösterimi bittikten sonra Nuri Bilge Ceylan hakkında konuşacağını söyledi.
Bir yanıyla haklı.
Çünkü şimdi konuşursa yeni filmi tamamen bu polemiğin kurbanı olacak.
Ama yine de kendini tutamadı Demirkubuz.
“Hayat” filmini Nuri Bilge’nin “Kuru Otlar Üstüne” filmiyle kıyaslayanlara hayli sert, odağı belirsiz (Misal: “Liberal yavşaklar, çıkarcı dallamalar”), küfürlü yanıtlar vererek...
Aslında her iki taraf da ülkenin geç yetişkin olan erkeklerinin farklı yansımaları gibi.
Nuri Bilge Ceylan daha sakin taraf, “Sessizliği her zaman daha inandırıcı bulmuşumdur” diyor.
Eşi Ebru’nun “konuşmaması yönündeki telkinleri”ni dikkate aldığını söylüyor.
Zeki Demirkubuz ise futbol sevgisinden de hareketle, daha heyecanlı ve öfkesini dışa vuruyor ve herkese çok fazla yanıt vererek bazen kendi kalesine de gol atıyor.
Bu muhteşem küslüğün gidişatı bilinmez.
Ama sanki her iki tarafa da bu küslük bir yaratma motivasyonu veriyor.
Öyle ki, bir gün bu küslük biter de, iki yönetmen bir ocakbaşında bir araya filan gelirlerse tüm o yaratıcı halleri sanki sona erecekmiş gibi...
Bunun adı inziva değil
Çağla Şıkel, yoga eğitmeni Çetin Çetintaş’ın merkezindeki bir inzivaya katılmış.
Göze takılan bantlarla yapılan bu üç günlük “karanlık inziva”nın bir bölümünü videoya almışlar.
Çağla Şıkel de hesabında yayınlamış.
“Bilinmezliğe atılan ilk adımlar” diyerek
Çağla Şıkel’i anlıyorum; bir yandan böyle bir deneyimi herkesle paylaşmak, nasıl bir şey olduğunu bir gazeteci ruhuyla aktarmak istemiş. Ama bunun adı inziva değil.
Çünkü işin içinde yine cep telefonu var, kayıt var, bir şeyleri aktarma çabası var.
Kendinle kalmaktan ziyade her şey var yani.
Tam anlamıyla bir inziva olabilmesi için her şeyden fedakârlık etmesi gerekiyordu Çağla’nın.
Böylesi “yarım” olmuş.
Paylaş