İşte tam da bu nedenle yarışmacılardan birinin, müzik dünyasının etkili isimlerinden biriyle yaptığı düet de olay oldu, çıkar çıkmaz trendlere girmeyi başardı ve zirveye doğru hızla ilerliyor.
Sözünü ettiğim şarkı “Yangın”.
Pop müzik piyasasına yön veren birçok starın albümünde yönetmen ve besteci kimliğiyle imzası bulunan, aynı zamanda “Kısmetse Olur” programının müzik direktörlüğünü de üstlenen
Burak Öksüzoğlu, sevilen yarışmacılarından Sedat Polat namıdiğer ESPİ ile bir araya gelince ortaya ses getiren, başarılı bir düet çıkması kaçınılmazdı.
“Yangın”ın söz ve müziği Burak Öksüzoğlu’na ait.
“Ben yakmışım dünyayı sana, başka biriyle söndüremem” diyen şarkıya yarışmayı izleyenlerin yorumu şöyle;
“Espi’nin yaşadıklarını bildiğimiz için sözler ayrı güzel ve dinlemesi çok keyifli.”
Zenginlik o değil baba
Çocuklarla, Beşiktaşlı ünlüler Zafer Algöz, Feridun Düzağaç, Burak Sarımola, Berkay Ateş, Arzu Oruç, Yağız Can Konyalı, Birol Can ve A Takımı ile birlikte antrenman sahasında buluştuk.
A Takımı antrenmana başlamadan önce çocuklarla fotoğraf çektirdi. Sahadaki hızları, koşuşturmaları görmeye değerdi.
Antrenman devam ederken çocuklar sahanın diğer tarafında kendileri için hazırlanan oyun alanında 23 Nisan coşkusu yaşadı.
Oyunlar oynadılar, dans ettiler, yemek yediler, en çok da pamuk şekerleri sevdiler galiba.
Finalde Şenol Güneş hocamızla birlikte 23 Nisan pastamızı hep birlikte kestik.
Yıllar önce Türkiye’de festival denince akla gelen ilk isimlerden olan Umut Kuzey’le birlikte Danimarka’daki Roskilde Festivali’ne gitmiş ve unutulmaz bir tecrübe yaşamıştım.
O deneyimin tadı damağımda, hedefimde Amerika çöllerindeki Coachella var.
Pandemi arası verdikten sonra yeniden başlayan Coachella’yı bildiğiniz gibi daha çok festivale giden Türk ünlüler üzerinden takip etmeye alıştık.
Hadise, Ceylan Çapa, Hande Erçel, Burcu Esmersoy ve Şeyma Subaşı, Coachella’da geçtiğimiz yıllarda gördüğümüz ünlüler arasında akla hemen gelenler.
Ama bu sene festival bu açıdan sönük geçiyor, bizden katılım geçmiş senelere göre zayıf.
Konuşacak şapka, kovboy çizmesi, şort, kombinler, takılar vs. bulmak zor.
Bu yoruma asla katılmıyorum.
Oğuzhan’ın başarısız olduğu bir durum yok, şarkıları listelerde olmaya devam ediyor.
Her şarkı 1 numara olacak diye de bir kural yok ayrıca.
Konser deseniz, şu son 2-3 aydır zaten kimse konser veremedi.
Deprem ve ardından ramazan nedeniyle hepimiz konserlere ara verdik.
Yazın, milyonları karşısına alıp şarkı söylediğinde görün siz Oğuzhan’ı.
Kötü söz sahibine aittir
Sosyal medyada denk geldim bu hikâye çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim sizlerle...
Sokaktaki hayvanlara sahip çıkmak da belediyenin görevleri arasında. Hatta biz hayvanseverler için en önemli görevi diyebilirim.
Vergilerimizin doğru kullanıldığını hissettiğimiz anlara denk geliyor.
İşte bu noktada 3 adet hayvan ambülansı, diğer adıyla ‘haybulans’ alıp hizmete sokan Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Alinur Aktaş’a teşekkür ediyorum.
HAÇİKO Derneği Bursa temsilcimiz Zeynep Dimidoa ile görüştüm, haybulansların koordinasyonunda bizimki gibi sivil toplum kuruluşları ve hayvan hakları dernekleri ile birlikte çalışılacakmış.
Haybulans uygulaması umarım yayılır, trafik kazalarında yol kenarında acı çeken ve ani müdahalenin önemli olduğu durumlarda hayvanlara yardım eli çabucak ulaşır.
İl ya da ilçe belediyeleriniz ve belediye başkanlarınız hayvanlar için böyle güzel çabalar içindeyse yazın bana, onlara da teşekkür edelim.
Bu arada son bir notla Alinur Aktaş’tan bir ricam olacak. 3 haybulans da 08.00-17.00, yani gün içinde hizmet verecekmiş.
Haklı çıktım.
Tamer Karadağlı’nın gayrimenkulleri değil gayrimenkulu varmış her şeyden önce.
Yani öyle bahsedildiği gibi bir sürü evi yok, bir tane evi var.
O tek ev daha önce eski eşi Arzu ile birlikte oturdukları ve boşanma aşamasında kiraya verdikleri bahçeli villa.
O zamanlar aynı sitede oturuyorduk kendisiyle. Ne kadar kira aldığını öğrenmem zor olmadı yani.
Evet Tamer’in şu anda oturduğu 3 artı 1 dairenin sahibinin, kanuni artışlar yapılmış olmasına rağmen istediği kira, Tamer’in lüks villasından aldığı kiradan daha fazla!
Yanlış duymadınız.
Kahroluyorum.
Nehir Karakuş yazmış:
“Sesini duymak istiyorum anne. Sen açmayınca ablamla babamı arayıp ‘Niye duymuyor annem şu telefonu?’ demek istiyorum. Aklımı kaçırmak üzereyim, açın biriniz şu telefonu. Bari biriniz açın. İnsanın annesi, babası, tek kardeşi aynı anda ölür mü? Annem, babam, ablam, anne yarım, dostum, kedim. Bir insan dünyada ne kaybedebilirse hepsini kaybettim. 50 günü aştık. Sesinizi özlesem arayamıyorum, başım sıkışsa size koşamıyorum, kalkıp yanınıza gelemiyorum. Benim aile evim bir mezarlıktan ibaret. Ben bu yalnızlıkla başa çıkamıyorum.”
Bu nasıl bir çaresizliktir, bu acıya nasıl katlanılır?
Allah rahmet eylesin diyorum, sabır diliyorum.
Yapay zekâ moda dünyasında
Mağazaya gir, seç, beğen ve elinde, kolunda bir sürü kıyafetle o kabine gir.
Ben de aynı sorunları kendi evimde sık sık yaşıyorum çünkü.
Konu kediler ve eve gelen misafirler.
Eğer kedi ya da kedilerin olduğu bir eve, benim evim dahil, misafir olarak gidiyorsanız okuyun ve ona göre davranın.
Koltuklara oturduğunuzda kıyafetlerinize kedi tüyü yapışma ihtimali var.
Yüzünüzü ekşitmeyin, söylenmeyin. Tüy toplayıcı var evde, çıkarken kullanırsınız.
Kedi gelip sizi koklayacak, buna hazırlıklı olmalısınız.
Ev sahipleri, biz yani, kedilerimizi çok ama çok seviyoruz, sizden daha fazla olabilir hatta, alınmayın.
Kedi o evde yaşıyor, siz misafirsiniz, bunun bilincinde ve nezaketinde olun. Sizin için o bir kedi ama