Paylaş
İsterseniz önce kızdığı şeyi özetleyelim:
Biliyorsunuz Başkent Üniversitesi’nin Kurucusu ve Rektörü, tanınmış bilim adamı Prof. Dr. Mehmet Haberal, tam 14 aydır, hangi nedenle tutuklu olduğunu bilmeden bir hastanenin dört duvarı arasında yatıyor.
Avukatları tutuklama kararının kaldırılması için sayısız defa yetkili mahkemeye başvuruda bulunmuş. Ne var ki talep, yetkili yargıçlardan birkaçının karşı oyuna rağmen her defasında “gerekçe göstermeden” reddedilmiş.
Avukatlar da bunun “keyfi” bir tasarruf olduğu iddiasıyla haklarını aramak için, Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’ne başvurarak, “Mehmet Haberal’ın adil yargılanma hakkının” ihlal edildiğini ileri sürerek, bu kararlarda imzası olan yargıçlardan “tazminat” istemişler.
Haksızlığa uğradığını düşünen insanlar, Osman Can’ın tavsiyesine uyup “İhkak-ı hak” (hakkını yargıya gitmeden almaya kalkma) yoluna mı gidecek, yoksa hukukun gösterdiği yoldan gidip çareyi yine “yargıda” mı arayacak?
Nitekim Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi başvuyuru haklı buldu:
Haberal’ı tahliye talebini, hukuken geçerli bir gerekçe göstermeden reddeden 9 yargıcı, Haberal’a 1500’er lira tazminat ödemeye mahkûm etti.
Bir başka deyişle “Türkiye’de hukuk devleti var” demiş oldu.
Keza bu kararla tüm yargıçlara:
“Eğer görevinizi hukuki değil keyfi kararlarla yaparsanız bunun bedelini şahsen ödersiniz” mesajını verdi.
“Hukuk devleti” kavramına zerre kadar saygısı olan bir Başbakan bundan memnun olmalı ve “Vatandaşlarım haklarını koruyacak yeni bir merci daha buldular. Ne güzel” demeli değil mi?
Hayır... Başbakan, dün kendi İl Başkanlarına:
“Burada bir şeyi çok açık, net söylemem gerekir. Kısa bir süre önce, birkaç gün önce malum 9 tane yargı mensubuna, hâkime, malum yine bir dava açılması neticesinde üst mahkemenin kalkıp da ceza vermesini bu ülkede hukuk adına ciddi sıkıntı süreci olarak görüyorum. Bugüne kadar olmamış ve yeni kapıların açılmasına mesnet teşkil edecek bir adımdır. Bakınız henüz hakkında karar kesinleşmemiş ve yargı süreci devam ederken, Anayasa’yı çiğneyerek böyle bir kararı verme yetkisini üst mahkeme kendisinde nereden buluyor?” diyor.
Eğer Başbakan ortada “Anayasa’yı çiğnereyek” verilmiş bir karar olduğunu düşünüyorsa, kolayı var. Konuyu “yargıya” götürür, hakkını arar.
Dediklerinin yanlış olması bir yana, o “hakkını arayana” karşı.
Nitekim aylardır gerekçe göstermeden Silivri’de yatanlar da “haklarını ararlarsa” diye telaşlandığı anlaşılıyor. O ihtimali dile getirip “Bunun altından neyle kalkacaksınız?” diye soruyor.
Söyleyelim... Adalete güvenmeyi, hukuka saygıyı öğrenirseniz altından kalkamayacağınız hiçbir sorun olmaz.
Paylaş