Kalemin altına geleni yazsak ağır olacak. O nedenle lafı yumuşatsak da hem “yargı bağımsızlığı” ve “yargı tarafsızlığı”ndan yana görünen, hem de yargı bağımsızlığının güvencesi olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) söylenmedik laf bırakmayanlara, “Bu yaptığınız utanmazlıktır” demekle yetinsek bilmiyoruz yeter mi?
Gerçekten son yirmi gündür "yandaş" gazetelerde HSYK’yı hedef alan sistemli bir kampanya yürütülüyor. Bahane, özellikle Ergenekon isimli soruşturmayı yürüten ve davaya bakan savcı ve yargıçlardan bazılarının başka yerlere tayin edilmesi yönünde HSYK’ya öneri getirildiği iddiası.
Bu iddia ve o vesileyle denenlere gelmeden belirtelim:
Aldığımız bilgiye göre üzerinde çalışılan kararnamenin "unvanlı" yargıç ve savcıları (Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları, Ticaret Mahkemesi Başkanları, Başsavcılar, Geniş Yetkili (Ergenekon davasına bakan türden) Mahkemelerin üye ve savcıları) dışındakilerle ilgili kısmı yakında yayınlanacakmış. Geriye 150 kadar "unvanlı" tayini kalacakmış. Onun da önümüzdeki hafta tamamlanması bekleniyormuş.
Görüldüğü gibi kararnamenin asıl tartışılan bölümüyle ilgili sorun çözülmüş değil.
Sözün burasında "unvanlı" yargıç ve savcılar dahil, tüm yargı sistemiyle ilgili "teminat" (yargı güvencesi) ile ilgili kuralı anımsatalım:
Yürürlükteki Anayasa’nın getirdiği sistem yargıç ve savcılara "coğrafi güvence" vermiyor. Yani "Ankara’daki yargıcı onun rızası veya talebi olmadan İstanbul’a tayin edemezsin" diyen bir hüküm yok. Bunun yerine "bölge" bazında bir güvence var. Bu da gelişmişlik düzeyine göre Türkiye 5 bölgeye ayrılarak uygulanıyor. Örneğin Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa en gelişmiş yöreler olduğu için birinci bölgeyi oluşturuyor. Bu bölgede görev yapan yargıç veya savcıyı bir disiplin cezası almadıkça ikinci bölgeye tayin etmek mümkün değil. Ama HSYK aynı bölge içinde başka yere -örneğin İstanbul’dan Ankara’ya- tayin edebiliyor. Bunun önünde hiçbir engel yok.
Gerçi 5190 sayılı yasanın "Yürürlükte mi değil mi?" tartışması bitmeyen bir Geçici Birinci Maddesi, "Geniş Yetkili Mahkemelerde görev yapan yargıç ve savcıların kendi arzuları olmadıkça 3 yıl süreyle başka yere tayin edilemeyeceklerini" söylüyor ama, daha sonra çıkan bir yasanın 5190 sayılı yasa hükümlerini yürürlükten kaldırırken bu maddeyi de lağvetmiş sayılacağı kabul edilmiş. Nitekim HSYK bugüne kadar bu görüş doğrultusunda hareket ederek birçok tayin yapmış. Bu tayinler nedeniyle de kimsenin itirazı olmamış.
Demek ki Ergenekon savcılarını veya bu davaya bakan yargıçları başka yerlere tayin etmeyi engelleyen bir kural yok.
Dahası... HSYK üyelerinin, Bakanlık’tan gelen "Tayin Kararnamesi Taslağı" üzerinde değişiklik önermelerine, kendilerinin öneri getirmesine veya bazı önerileri reddetmelerine engel kural da yok.
Ama HSYK üyelerinin "hiçbir dış baskı olmaksızın karar vermelerini" öngören bir temel kural var.
Şimdi bu kural ortadayken, HSYK’nın yasal tasarrufuna, yani üyelerden bazılarının "Şu yargıç veya savcıyı şuraya tayin edelim" diye önermesine "Korsan kararname" adını takanlara "Bu yaptığınız utanmazlıktır"dan başka ne diyeceksiniz?