YARIN öbür gün “Ben öyle demedim, böyle dedim” diye kamuoyuna açıklama yapar mı, bilmiyoruz. Ama arkadaşımız Nuray Babacan’ın Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün “Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresinin 5 değil 7 yıl olduğu” görüşünü savunduğuna ilişkin haberini okuyunca, aklımıza o ihtimal geldi.
Nuray Babacan’ın yazdığında yanlışlık olduğundan değil. Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğunu söyleyene Başbakan Erdoğan’ın çok kızdığını duyduğumuzdan. Nitekim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, daha önce “7 yıl”ı savunduğu halde son günlerde çark etti ve “Biz, nasıl 2007 Temmuz’unda 5 yıllığına seçildik ama 2007 Ekim’indeki referandumla görev süremiz 4 yıla indiyse, bunu Sayın Cumhurbaşkanı’nın durumuna da uygulayabiliriz. Yani o da 7 yıllığına seçildi fakat Anayasa değişikliği ile görev süresi 5 yıla inmiş oldu” dedi. Bu tabii anlayana “mesaj”dır. Hoş Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Anayasa uzmanı Prof. Dr. Burhan Kuzu da “aslında 7 yıl olmak gerekir ama, Anayasa’ya bir geçici madde eklenirse süre 5 yıla inebilir” görüşünü savunuyor. Ama öyle düşünmeyenler de var. Onların başında da tanınmış Anayasa hukuku hocası Prof. Dr. Erdoğan Teziç geliyor. Teziç hocaya görüşünün dayanağını sorduk. Özetle: “Burada ‘kazanılmış hak’ değil, ‘statü hukuku’ söz konusudur. Statü hukuku bağlamında olaya şöyle bakmak lazım: Cumhurbaşkanı Gül’ü bugünkü (2007 seçimiyle oluşan) TBMM, 7 yıl için seçti. Kısaca orada seçen TBMM’dir, seçilenin süresi 7 yıldır. Oysa Anayasa Gül’ün seçilmesinden sonra değiştirilince cumhurbaşkanını seçme yetkisi halka verildi. Süre de iki kere 5 yıla indi. Dikkat edilirse iki tür düzenleme de kendi içinde BÜTÜNLÜK taşımaktadır. Şimdi TBMM’nin oyuyla oluşturulan statüyü, halkın oyuyla değiştirirseniz, hem o bütünlük bozulur, hem de o şekilde ‘Cumhurbaşkanını azletme’ yolu açılmış olur. Böyle bir yamalı bohça anlayışıyla hukuki yorum yapılmaz” dedi. Teziç’e, “Peki öyleyse bu sorunu Yüksek Seçim Kurulu mu çözer, TBMM mi, yoksa bir başka merci var mı?” diye sorduk. “Ne Yüksek Seçim Kurulu bu konuda karar verebilir ne de Meclis’in yeni bir yasal düzenleme yaparak yahut ‘karar’ alarak çözmesi mümkün (veya doğru) olur. Çünkü bir ‘Geçici Madde’ ile sürenin 5 yıl olduğunu söylemek Meclis’in ‘Cumhurbaşkanını azletme’ yetkisine sahip olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Tek çözüm mercii bence Cumhurbaşkanı’nın kendisidir. Görev süresiyle ilgili belirsizliğin giderilmesini başkasından beklemesine gerek yoktur. Fransa’da yaşanmış örnek var. Jacques Chirrac 1995’te Meclis tarafından 7 yıl için cumhurbaşkanı seçildi. Ama 2000 yılında hem cumhurbaşkanını seçme yetkisi halka bırakıldı hem görev süresi 5 yıla indirildi. Kimse Chirrac’ın görev süresinin 5 yıla indiğini savunmadı. Karar ona bırakıldı. O da 7 yılı tamamladı, olay çözüldü. Türkiye’deki durumun ondan zerre kadar farkı yoktur” yanıtını verdi. Yer kalmadı. Bu görüşün doğuracağı sonuçları bir başka yazıda tartışırız.