Bu sezon Karşıyaka’nın başına gelenleri duyurduğumuz “10 puanı çaldılar” haberi, dün hurriyet.com.tr/ege’nin tıklanma rekortmeni oldu... Zaten ateşin ortasında kalmış akrep gibi sürekli kendini sokan Karşıyaka’nın hakemlerden çektiğini anlatan haber...
Tavşanlı’nın KSK kalecisi Necati’yi tekme tokat etkisiz hale getirip attığı golü veren Süleyman Abay’ın, Adanaspor kalecisi Tolgahan’ın KSK’li Onur’u ayak bileğinden tutup indirdiği pozisyonda “Onur Tolgahan’a faul yaptı” kararı vermesi, Erciyesli stoperin Banahene’yi altı pasta arkadan çelmeyle indirdiği (Sedat Yılmaz’ın çektiği fotoğrafla sabit) pozisyonda penaltıyı çalmayan düdüklerin Adana’da kaleci Recep’in üfürüğüyle Fevzi’nin yerle bir olduğu artistik puanı yüksek pozisyonda penaltı için çalması, Rizeli Uche’nin eliyle topu önüne alıp KSK’ye attığı gole seyirci kalan gözlük ihtiyatı olan gözlerin, Adana’da Banahene’nin göğsüyle yumuşatıp çatala taktığı pozisyona gözünü kırpmadan “El var” demesi...
Hatalı düdük bir olur iki olur... Sürekli oluyorsa bu işte başka bir iş var demektir...
Aklıma gelenler şunlar...
Düşmanlık...
Eğer KSK’nin uğradığı bariz haksızlıkların nedeni buysa TFF, MHK topyekun yeşil-kırmızılılara cephe almış demektir. Bu da Karşıyaka’nın, İzmir’in oralarda ne kadar sahipsiz olduğunu gösterir...
Kumarbazlık...
Skor 2-2, dakika 44...
Banahene solda topu almış, bir o yana bir bu yana Veysel’in başını döndürüyor. Onu oyundan düşürüp ortalıyor... Biçare Veysel top gol olacak alana gitmesin diye eliyle dokunuveriyor... Karar devam...
Skor 2-2, dakika 67...
Banahene topu önüne indirip 6 pasta kaleye yüzünü dönüyor... Mehmet Ozan arkadan çelmeyi takıyor... Yüzde 100 penaltı... Karar devam...
Skor 2-2, dakika 69...
Makukula, ayağında top, Erciyeslileri takmış peşine ceza sahasına koşuyor... Emre Öztürk tarafından düşürülmüyor, biçiliyor... Emre’nin sarı kartı var... Hakem doğru olanı yapsa, Erciyes 10 kişi kalacak... Karar devam...
29 Mayıs’ı 30’a bağlayan gece yarısı saat 02.00 civarı... Karşıyaka sokaklarında bir bayram havası... Telefonumda onlarca, “Bu bir Karşıyaka devrimi” mesajı... Neden; Karşıyakalı Cihan Büyükoral’ın, Karşıyakalı olmamasına karşın camianın hamisi, KSK’nin Onursal Başkanı Selçuk Yaşar ve Karşıyaka Belediyesi’nin desteklediği Azad Yeşil’e karşı seçim kazanıp, KSK Başkanı olması.
26 Temmuz, akşam üzeri... Bine yakın KSK taraftarı, Karşıyaka Vapur İskelesi’nden İnsan Hakları Anıtı’na doğru yürüyor... “Yönetim istifa, defol git Cihan Büyükoral” diye bağırıyorlar. Geçerken kulüp binasının önüne siyah çelenk bırakıp, karşısına “Bu takım düşerse topunuzu yakarız” pankartı asıyorlar. Neden; İcraatlardan, transferlerden memnuniyetsizlik, daha sezon başlamadan “başarısız olunacak” önyargısı...
2 Ağustos 2012, saatin önemi yok. Divan Kurulu Yönetimi, kulübü olağanüstü kongreye götürme niyetiyle oylama yapılacağını açıklıyor, Başkan Cihan Büyükoral’a “9 Ağustos’ta gel, bize hesap ver” daveti gönderiliyor. Neden; Yönetim beklenen hamleleri gerçekleştiremiyor, iyi takım kuramıyor, v.b...
24 Eylül, saat 21.45... PTT 1. Lig’de 4. haftanın sonu... Karşıyaka 10 puanla, 1 averaj eksiği nedeniyle 2. sırada... Dalmat laubalilik yapmasa belki de liderlik koltuğunda... Hem de hiç yenilmeden, hem de sadece 2 gol yiyerek...
Bence bu süreç, tez haline getirilmeli, spor akademilerinde, antrenörlük kurslarında, matematik ve ahlak derslerinde, öğrencilere anlatılmalı...
Hala çok zor... Hala sorun çok, eksik çok...
Ama ya bu çocukların yürekle savaşması, içtenlikle dayanışması, sevgiyle yardımlaşması 30 hafta daha sürer, tanrı da dün akşamki gibi desteğine devam eder de, 12 Mayıs 2013 akşamı Karşıyaka Süper Lig takımı olursa...
Önce hakkını teslim edelim...
Dün gece galibiyet, KSK önünde izlediğimden çok farklı olan Bucaspor’un helaliydi... Hem futbol hem de skor olarak Göztepe’yi yerle bir etti... Teknik, taktik, fizik kalite, moral, motivasyon, hedef... Futbol adına ne lazımsa Bucaspor, Göztepe’den 3 gömlek üstündü, maç da 3-0 bitti. Sarı-lacivertli ekip bunu yaparken öne çıkan bir isim yoktu... Kimse yıldızlaşmadı, herkes sadece ve sadece işini yaptı, şampiyonluğa takım olarak aday olduklarını ilan ettiler. “Kimse yıldız olmadı” dedik ama atlamayalım, Mehmet Batdal’ın golü çok yıldızlı oldu.
Ya Göztepe...
“Efsane geri dönecek” diye beklerken, kabus geri geldi... Şanlıurfa ve Ankaragücü maçlarındaki futbolu ve kazanma azmiyle kırıntı da olsa hepimize umut veren Göztepe, Bucaspor önünde aynı Hüseyin Kalpar’ın Göztepe’si gibiydi... Yine gol bile kaçırmadan teslim bayrağını çekti...
Sahaya sürülen takım külliyen hatalıydı... Santrforu yoktu, maçın kaderine etki edecek kimse yoktu... Korku kokuyordu, korkulan başa geldi...
Dünkü 11’den Veli, Mithat çok kötü, Hamza, Ahmet, İbrahim, Theo alt sınıf futbolcular... Göztepe devre arasına kadar ne kadar puan toplar bilmem ama ikinci etaba ateş hattında başlayacağı kesin... Ocak’tan sonra da 11’de bu isimlere mecbur kalınırsa, istenmeyen son kaçınılmaz olur benden söylemesi...
DÜN saat 18.59’da birileri çıkıp da “Bu maç oynanmasın, berabere tescil edilsin” dese, benim de, Cihat Hoca’nın da, tüm KSK’lilerin de itirazı olmazdı herhalde...
Maçı Fanatik Gazetesi’nin usta kalemi Haşim Şahin’le birlikte izledik Hürriyet Ege Tesisleri’nin 6. katında... İstanbul’dan İzmir’e göçme kararı alan abimin de İzmir takımlarının maçlarında en az benim kadar “3 puan” gönüllüsü olduğunu hissettim. İkinci yarının ortalarıydı... Oturduğu koltuktan kalktı, çapraza geçti. “Hayırdır abi” dedim, “Uğur olsun” yanıtı aldım... Çok geçmedi, Karşıyaka’nın seri golleri geldi...
Maç boyunca, Haşim abi hakem Serkan Çınar’ın kötü niyetine dikkat çekti durdu. “Bak bak” dedi, korner atmak için köşeye giden Fatih Şen’in kafasına gelen cisimle yere yığıldığı anda. Ben “Fatih’e ne oldu” diye pür dikkat kesilmişken, o hakemin tribünden atılan yabancı maddeyi nasıl ayağının altına alıp görünmez hale getirdiğini gözlemişti. Az sonra kaleci Necati de aynı akıbete uğramış, yine o yabancı maddeyi ekran başındaki dikkatli gözler dışında gören olmamıştı.
Dakika 89’du... İkinci 45’te yıldızlar topluluğu Rizespor’un tek bir pozisyonu bile yoktu ve Karşıyaka 2-1 öndeydi... Dalmat’nın faule maruz kaldığı orta sahadaki zararsız gibi görünen bir pozisyonda, hakem Rizespor lehine serbest atış kararı verdi. O top sağ kanatta Jallow’un ayağına geldi. Onun ortası savunmadan sekip kornere çıktı. Orhan’ın ortasında Jallow kafayla indirdi. Kalu Uche sağ eliyle önüne yumuşattı, gol vuruşunu yaptı...
Hakem Serkan Çınar her şeyi, herkesten çok daha iyi görebilecek bir noktadaydı. Yardımcısı Hakan Yemişken’in gözünden kaçması da mümkün değildi...
Bu golü geçerli saymak, hakem hatası değil düpedüz günah işlemektir... Emek hırsızlığıdır... Mesleki ahlaksızlıktır...
Dönelim ilk fikrimize. Böyle bir deplasmanda beraberlik iyidir... Hem alınmış 1 puandır, hem de rakibe kaybettirilmiş 2 puan...
Ama emek hırsızının çaldığı galibiyet, artı 3 eksi 3 puan...
Sonunun gelmesini hiç istemediğiniz bir masal gibi...
Akılların ermediği mucizelerle dolu...
Trajedi, yoksulluk, zenginlik, savaş, sevinç hepsi var hikayede...
Anafikri; onurlu adamlar, yokluk içinde yürekleriyle savaşıyor ve de yenilse de yense de hep kazanıyor...
Gün geliyor puan, gün geliyor kalp, gün geliyor prestij, gün geliyor dua...
Onurlu adamlar hep kazanıyor, gururla birbirine sarılıyor, hakkıyla ayakta alkışlanıyor...
Hafta içinde gündem hep kriz... Ödenemeyen haklar, idman boykotları, restleşmeler...