İyi arkadaş kardeşin yerini tutar

Her zaman iddia ederim, bu devirde kardeşe gerek yok diye. İyi arkadaş kardeş gibi oluyor.

Tamam, bana kızmayın, kardeşin de yeri ayrıdır, kabul ediyorum. Ama olması gerektiğine inanmıyorum.

Okullar açıldığından beri aynı sınıfta oturan ve evleri birbirine yakın olan üç kafadar var: Hakan, Emre ve Sinan. Üç farklı karakterde çocuk. Henüz üçüncü sınıftalar ama 5 senelik arkadaşlar. Bundan dolayı artık birbirlerini iyi tanıyorlar. Bu takıma Derin ve Tibet de arada sırada dahil oluyor. Ama sınıfların ya da okulların ayrılması, ekip olarak devam etmelerini biraz zorluyor sanırım; bireysel olarak daha iyi anlaşıyorlar.

Neyse biz üçlüye dönelim. Bu üçlü, okulların açıldığı günden itibaren okul çıkışlarını birbirlerinde takılarak geçiriyorlar. Neredeyse her gün birinin evine gidiyorlar. Orada eğlenir ve oynarken, önlerindeki üç günün programını yapıyorlar. Hatta cumartesileri bile işe karıştırmaya başladılar. Cumartesi günü eğlencelerine aralarında "parti" diyorlar!

İşin şöyle de bir komik tarafı var. Okul çıkışı Sinan beni arıyor ve Hakan ya da Emre’ye gidip gidemeyeceğini soruyor. Ben bir mahsur görmesem de ev sakinlerine fazla ağırlık olmasından çekindiğim için şansımı "hayır"la deniyorum. Ne var ki ikinci telefon ağlayarak gelince açıkçası dayanamıyorum. "Yahu zaten şehrin ortasında oturuyorlar, şehrin ortasında okuyorlar. Birbirlerine yakın olmanın en büyük ve tek avantajını niye değerlendirmesinler. Kendi kendilerine bir yere gidecek yaşa gelene kadar ancak evlerde takılabilirler. Eh, ödevlerini de yaparlarsa, neden karşı olayım ki" diye düşünüyorum ve izin veriyorum.

Evet, ödevleri şart koşuyoruz. Onlar yapılmalı ve bitmeli. Bu, bence ileride onların proje tarzı ödevlerini de beraber daha iyi bir şekilde yapmaları için iyi olacak.

Geçen cumartesi bizim evde olacaklardı. Benim işim çıktığından evde olamadım ve neler yaptılar izleyemedim. O yüzden açıkçası bu programlar benim hayal ettiğim gibi düzgün mü, yoksa ev sakinlerini bezdirip çocuklar için hiçbir katkı sağlamayacak detaylarla mı geçiyor bilemiyorum. Ama, çocukların birbirlerine yakın oldukları zaman, bilgilerini ve meraklarını da birbirlerine daha detaylı şekilde aktaracaklarına inanıyorum.

Çocukların birer yetişkin gibi arkadaş olmalarına, arkadaşlarıyla konuşurken hiçbir şekilde iki yüzlülük yapmadan "tak" diye kafalarındakileri söylemelerine bayılıyorum. "Ben bugün Emre’ye gitmek istiyorum. Sana gelmeyi de çok seviyorum ama bugün değil. Yarın sana gelirim" diyebiliyorlar. Gerçi bazen, alıngan olanlar biraz üzülebiliyor ama neyse ki çabuk unutuyorlar.

Çocuklara fırsat verip de onları izlemeye aldığımızda gerçekten güzel görüntülerle karşılaşıyoruz
Yazarın Tüm Yazıları