Nilüfer Pazvantoğlu

Armut dibine düşermiş...

18 Aralık 2009
EDİTÖRDEN...

Giorgia May Jagger... Soyadı tanıdık geldi mi? O, 60’ların en gözde modellerinden Jerry Hall ile ünlü müzisyen Mick Jagger’ın dört çocuğundan biri. şimdilerde de tanınmış markaların aranılan yüzü... Son olarak Versace’nin yüzü olarak dünyaya tanıtılan 17 yaşındaki yeni nesil Jagger’ın en belirgin özellikleri ise aralık dişleri ve dolgun dudakları...

Cildinizi arındırın

Yeni yıla kusursuz bir ciltle girmenin bir sırrı var: Tekin Acar Cosmetics’in özel markalarından Christian Breton... Markanın çiçek kokulu, cildi yenileme özelliği bulunan canlandırıcı toniği “Eclat Jeunesse”, cildin taze ve aydınlık görünmesini sağlıyor. ıçeriğindeki meyve asitleri cildin dokusunu düzenlerken glikot asit cildi arındırarak yumuşamasını sağlıyor. Ayrıca peeling özelliğiyle de ölü hücreleri ve nemsizlikten kaynaklanan çizgileri ortadan kaldırıyor. Fiyatı, 49.00 TL.

Büyüleyici sürprizler

Yeni yılın ilk hediyelikleri vitrinlere sıralanmaya başladı. Tekin Acar Cosmetics Mağazaları’nda yılbaşına özel olarak hazırlanan kampanyalar, yeni yılda parfüm koleksiyonununu genişletmenize olanak tanıyor. Bunlardan ilki Diesel standlarında... Buradan yapacağınız biri büyük olmak üzere iki ürün alışverişiniz karşılığında 135 TL değerindeki “Diesel Fuel For life Unlimited” 50 ml EDT’sini sadece 29 TL’ye alabiliyorsunuz. Ayrıca Armani parfümlerinden biri büyük boy olmak üzere 2 ürün alışverişlerinizde “Armani Code” erkek 30 ml veya “Diamonds” EDP bayan 30 ml hediye ediliyor. Gerçekten de kaçırılmayacak fırsatlar...

Yılbaşı gecesine hazır mısınız?

Yeni yılı karşılarken yıldızlarla yarışmaya ne dersiniz? Yeni makyaj uygulamaları, hem göz alıcı ışıltıları hem de yarattıkları ihtişamla yeni Hollywood divaları yaratacak kadar iddialı.

* Açık renk gözler ve solgun ciltlerde gümüş tonları, elegan bir görünüm yaratıyor. Daha koyu ve bronz tenlere sahip olanların ise altın tonlarına yönelmelerini öneriyorum. Makyajın ihtişamını koruması için de soğuk gümüşten sıcak altın tonlarına yumuşak geçişler yapabilirsiniz.
* Göz çevresine sert beyaz yerine transparan, doğal ya da krem tonları tercih edebilirsiniz.
* Kaliteli bir baz ürün göz makyajının kalıcılığını artıracaktır.
* Işıltı veren ürün, ışığı kaş kavisi ya da elmacık kemikleri gibi bölgelere yansıtarak makyaja kusursuzluk katar.
* Göz çevresine dikkat! Kremsi ve fazla kuru olmayan bir kapatıcı tekstürü ince çizgileri tam olarak doldurmaz. Bu yüzden kapatıcınızı kullanırken bir miktar göz kremiyle karıştırabilirsiniz.
* Göz yanılsamasının ustaları, ışığı yansıtıcı özellikleriyle fondötenlerdir. Işığı öylesine akıllıca keserler ki, böylelikle cilt tonu tüm yüzde dengeli bir görünüme kavuşur.
* Abartılı fondöten kullanımı ve fazlasıyla koyu renkler, tenin doğallığını bozar ve yaşlı görünmesine neden olur. Dolayısıyla fondöteni daha tutumlu uygulamak ve cilt tonuna uygun olmasına dikkat etmek şart.
* Kaşların altına bir miktar aydınlatıcı uygulayın. Bakışlarınızın aydınlandığını göreceksiniz.
* Transparan pudra çoğunlukla kompakt ürünlerden daha etkilidir. Teninizi makyaj sonrasında pudralamak yerine yüzeydeki nemi değil ama fazla yağı emen makyaj kağıtlarından kullanabilirsiniz.
* Göz makyajında kalın ve keskin çizgiler yerine yumuşak geçişleri tercih etmek, yüzünüze hem daha genç hem de daha yumuşak bir görünüm kazandırır.

Tatlı altın: BAL

Bal, sağlığa yararının yanı sıra güzelliğin de en etkili maddelerinden biri olarak kabul görüyor. Balın saçlar, cilt ve vücut bakımında kadınlara büyük vaatleri var.

Petekteki haliyle size ilk başta pek bir şey ifade etmeyebilir. Ama arıların enerji kaynağı olan bal, C vitamini, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerden yana son derece zengindir. Bunlara demir ve çinko gibi oligo elementlerin de eklenmesiyle cildin yapısı için esaslı bir içerik haline gelir. Günümüzde giderek daha fazla kozmetik markası balın bakım gücünü ürünlerinde kullanıyor.
VÜCUT: Mısır kraliçesi Kleopatra’nın süt ve balla yaptığı banyolar meşhurdur. Eski Roma’da da bal, zeytinyağıyla karıştırılarak böcek ısırmalarına karşı merhem olarak kullanılıyordu. Çekilmiş buğday ve keçi boynuzuyla karıştırıldığında ise güzelik maskesi işlevi görüyordu. Arıların bu en kıymetli hazinesi bugün de vücut ürünlerinde bolca kullanlıyor.
SAÇLAR: Arı sütü ve bal bir arada kullanıldığında, zarar görmüş, kurumuş ve kırılmış saçların bakımında ve korunmasında önemli rol oynuyor. Çünkü içeriğindeki zengin amino asitler, saçtaki keratin maddesini oluşturuyor. Kırılgan saç tellerini onaran bu amino asitler ayrıca lipidler sayesinde kimyasal işlemlerden geçmiş ve kurumuş saç tellerini yumuşatarak kadifemsi bir yapıya kavuşturuyor. Tüm bu özelliklerinin dışında bal, stresli saç derisini ve saçları mükemmel kokusuyla rahatlatıyor da...
CİLT: Arı sütü, bileşimi itibariyle kusursuz bir anti-aging maddesi. Jel kıvamındaki öz proteinleriyle hücre yapılanmasını harekete geçiriyor ve cildin B grubu vitaminleriyle desteklenmesini sağlıyor. Potasyum ve demir gibi mineraller ışıltılı ve kurumayan dengeli bir cilt yapısında etkin rol oynuyor. Bal içerikli birçok krem, olgun ciltlerin nemlendirilmesinde de etkili. Antibakteriyel etkisiyle ise hassas ve yağlı ciltlerin bakımını sağlıyor.

Kırmızı iyidir

Her zaman geçerliliğini koruyan temel bir kural var: Kırmızı renkli sebze ve meyvelerin, içeriğindeki yoğun C vitamini nedeniyle çok sağlıklı olduğu söylenir. ışte bir örnek: Bir kırmızı biberin içindeki C vitamini, üç portakalın içindeki C vitaminine eşdeğer. Dolayısıyla bu kış her türlü hastalıktan korunmak için, bağışıklık sistemini güçlü tutmak için kırmızıya hücum!

Mutluluğa ışık tutun

Dışarısı sürekli gri ve puslu mu? Bu durumda vücudumuz da uyku hormonu üretimini artırıyor. Zaman içinde kişi kendini yorgun hissetmeye başlıyor. Ve hatta bir süre sonra bu yorgunluk yerini gün içinde giderek daha fazla acıkmaya, durmadan yemek yeme isteğine bırakıyor.
Peki ne yapmalı? Kuzey ülkelerinde herkesin hayatını yatağında geçirdiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Onlar bu psikolojilerini ışık terapisiyle düzeltiyor. Ama siz kendi kendinizi tedavi edebilirsiniz. Kış aylarında olsak bile dışarıdaki her gün ışığını lehinize kullanmanız mümkün. Gün içinde küçük kaçamaklar yapıp, yürüyüşe çıkın. Bunun bile mutluluk verdiğini göreceksiniz. Çünkü karanlık mutsuzluk, aydınlık ise mutluluk kaynağı...
Uzmanlar gün ışığında melatonin üretiminin azaldığını, buna karşın serotonin hormonunun daha fazla üretildiğini belirtiyor. Eğer gün içinde vücudumuz en az 20 dakikalık bir ışık depolayabilirse, kemikler için önemli olan D vitaminini harekete geçirmiş oluyor. Tüm bunlar en iyi öğle saatlerinde gerçekleşiyor.

Duyuların dünyasına hoşgeldin!

Lancome, kadınlara büyülü bir dünyanın kapılarını açan parfümlerine bir yenisini daha ekledi. Tüm dünya ile aynı anda satışa sunulan “Hypnose Senses” duyuları ortaya çıkaran yeni kadın arfümü olarak lanse ediliyor. Koku, ışıltısı ve sıra dışı notalarıyla etkiliyor. Fransız şıklığını kadının iç dünyasıyla bütünleştiriyor. Adeta ikinci bir ten etkisi yaratıyor.
şipre koku ailesine ait “Hypnose Senses”in etkileyiciliğini sağlayan içerikler ise büyük oranda Osmantus çiçeği ve patçuliden geliyor.
Parfümün kampanya tanıtım yüzü ise dünyanın en ünlü modellerinden Daria Werbowy... Hipnotize eden bir güzelliğe sahip Werbowy, parfümün çekimlerinde bu güzelliği fazlasıyla ortaya koydu. Kamera önündeki baştan çıkarıcı, seksi pozlarıyla parfümün de gizli kodlarını ortaya çıkarmış oldu.
“Hypnose Senses”le çekiciliğin cazibesine kapılmamak imkansız.

KATILIN KAZANIN

20 Aralık tarihine kadar www.tekinacar.com.tr adresine “Lancome’un hislerinizi uyandıran yeni kadın parfümünün adı nedir?” sorusunun cevabı ile birlikte ad, soyad, adres vs. bırakan her 50. kişiye, Lancome Hypnose Senses 30 ml hediye edilecek. Acele edin, çünkü hediyeler 10 adet ile sınırlı...

GEÇEN HAFTANIN KAZANANLARI

Burberry kazananları
Halime Çoşkunçelebi
Abdullah Ortaç
Mert Hacıdan
Satılmış Saraç
Canan Ertuğrul
şifa Sarıçam
Can Hakan Sarıkaya
Kadir Aktaş
Asiye Seyis
Burcu Özdağ

E.Lauder kazananları
Yasemin Öztürk
Gönül Değirmenci
Melek Çelik
Adem Gür
Mualla Kılıçpiyade
Berke Sala
Serap Demir
Ayşe Kahraman
Ali Rıza Baygen
Tülay ınci
Yazının Devamını Oku

Zinde bir kışın sırrı: DETOKS

12 Aralık 2009
Detoks yapmak için özel merkezlere gitmeye ne zamanınız var ne de buna ayıracak bütçeniz... Merak etmeyin, bu dünyanın sonu değil! Aşağıdaki önerileri uygulayarak evinizden çıkmadan ruhunuzu ve bedeninizi arındırabilir, kışı zinde bir şekilde geçirebilirsiniz. Hayatımızın her anında küçük değişikliklere ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. Daha mutlu ve huzurlu hissetmenin, güne daha enerjik başlamanın sırrı ise detoks uygulamalarından geçiyor. Peki, ama ne yapmalı?
* Uzmanlar güne mutlaka sabah ılık bir bardak limonlu suyla başlamayı öneriyor. Kahvaltıdan 1 saat sonra içilen limonlu ılık su vücudun asit ihtiyacını düzenliyor ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı oluyor.
* Güne sabah yürüyüşüyle başlayın. Hem ruhunuzu canlandırın hem de güne enerjik bir başlangıç yapın.
* Gün içinde cildimiz toz, kir ve makyaj gibi çeşitli olumsuz etkenlere maruz kalıyor. Cildi tüm bu zararlı toksinlerden arındırmak için sabah ve akşam mutlaka temizlemek şart. Böylelikle cilt yeniden nefes almaya başlıyor.
* Güne ılık bir duşla zinde başlayın. Duş jeliyle vücudunuza masaj yaparak kan dolaşımını hızlandırın. Kan dolaşımının artması ciltteki oksijen oranını da artırıyor. Ölü derilerden arınmak aynı zamanda gözenekleri de açtığından toksinlerden daha rahat kurtulmak mümkün oluyor.
* Gün boyunca bol bol su için. Vücudun suya ihtiyacı var. Bu yüzden suyunuzu yanınızdan ayırmayın. Suyunuzun içerisine atacağınız taze nane yaprakları içerken ferahlık hissi verir.
* Mangal ve ızgara tarzı pişirilen yemeklerde çok fazla oksidan bulunuyor. Bu yüzden buharda pişirilen sağlıklı sebzeleri tercih etmeye özen göstermelisiniz.
* Başta yeşil çay olmak üzere birçok çayın detoks etkisi oldukça yüksek. Papatya, ginseng, ginko biloba, ekinezya, kırmızı pancar, zencefil, meyankökü de toksinlerden arındırıcı özellikleri olan önemli kaynaklar.
* Vücuttan toksinleri atmanın en etkili yollarından biri de organik beslenme... Modern hayatın getirdiği stres ve sağlıksız besinlerden uzak durmaya özen gösterin. Sağlıklı ve zinde olmak için organik besinleri tercih edin. Fındık, ceviz, kuru kayısı, kuru incir gibi sağlıklı atıştırmalıkları gün içerisinde tüketmeyi unutmayın. Meyve ve sebzeleri de sofralarınızdan eksik etmeyin.
* Evde detoksu desteklemek için vitamin alın. B, C, E vitaminleri, çinko ve kalsiyum, vücudun direncini artırarak toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor.
* Kıyafetinizi, ruh halinizi etkileyen renklere göre seçin. Doğru renk seçimi gün boyu sizi etkisi altına alır. Romantik bir günün rengi pembe, enerjik ve yoğun bir günün rengi kırmızı, dingin bir günün rengi mavi, huzurlu bir günün rengi ise yeşildir.

EDİTÖR...

Makyaj ürünlerinden sanat

Oje, far ve ruj üçlüsüyle mükemmel makyaj uygulamaları yapabilirsiniz. Peki ya başka? Mesela, New York’lu genç sanatçı Eilen Hickey-Hulme gibi sanat eserleri yaratabilirsiniz...
Makyaj artisti terimini onun için kullanmak pek doğru olmaz sanırım. Çünkü New York’lu sanatçı makyaj malzemelerini makyaj değil tablolar yapmak için kullanmış. Ojelerle de tırnaklarını boyamayı değil sahilden topladığı midye kabuklarına ve taşlara renk vermeyi tercih etmiş.
Eilen Hickey-Hulme, resimleriyle kadınsılığa yeni bir enerji getirdiğini düşünüyor. Amacı, kadınların dış görünümünü değiştiren makyaj ürünleri ile tipik erkek objelerine de kendi kadınsı imzasını atmak. Kısa bir süre önce tamamen oje kullanarak boyadığı eşinin teknesi buna hoş bir örnek oluşturuyor.

Şifa hücreleri ile saç nakli

Son dönemde sıkça telaffuz ettiğimiz kişinin kendi kanıyla tedavi yöntemi, son olarak şaç naklinde de karşımıza çıktı. Amerika’da yıldız futbolcu ve beyzbolcuların kas zedelenmelerinde kullanılan ve “fast forward” olarak adlandırılan bu uygulamada, yara iyileşmesi geçmişe oranla çok daha hızlı gerçekleşiyor.

“Fast forward” sisteminin geliştirilmesinde, yıllardır bilinen bir yara iyileştirme formülü olan P.R.P (Plateletten Zengin Plazma) tedavisi kullanılıyor. Bu yöntemle yapılan saç nakli vakalarında, foliküllerin ekilen alanda tutunma oranları artıyor. Operasyon sonrası da yaraların iyileşmesi hızlanıyor.
Konunun uzmanı Dr. Melike Külahçı, P.R.P tedavisi için kişinin kendi kanından trombositlerin ayrıştırıldığını belirtiyor ve ekliyor: “Bir profesör, iki biyolog ve bir klinik uzmanından oluşan bilimsel araştırma ekibimiz, fast forward ile saç nakli uygulanan kişilerde foliküllerin ekilen alanda tutunma oranlarının arttığını ve operasyon sonrası yara iyileşmesinin hızlandığını gözlemlediler.”

KENDİ KANINIZLA TEDAVİ

“Fast forward”da, kişinin kendi kanından elde edilen trombositler özel bir karışımla aktive ediliyor ve saç nakli sonrasında ekim yapılan bölgeye uygulanıyor. Dr. Melike Külahçı, bu karışım kan ve vücudun doğal aktivatörlerinden elde edildiği için işlem sırasında ya da sonrasında herhangi bir alerjik reaksiyon ya da enfeksiyon riskinin bulunmadığının altını çiziyor:
“P.R.P. 1970’lerden beri tüm dünyada yara iyileşmesini hızlandırmada kullanılan bir kan yan ürünü. Özellikle geçtiğimiz 10 yıl içinde Amerika’daki spor sektöründe yoğun olarak uygulanması, P.R.P.’yi kamuoyunda bilinen bir tedavi yöntemi haline getirdi. Diğer yandan, bu sisteminin etkileri hastadan hastaya farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle beklentiler mutlaka temkinli olmalı. Tedavinin olumlu etkilerinin her hastada aynı derecede olmayabileceği unutulmamalı.”

Siz, özel bir kadınsınız

Özgüven, kadınsılık, sessiz güç ve sonsuz zarafet... Her kadının tarzı farklı şekillerde yorumlanır. Estee Lauder ise günümüz kadınını, karmaşık ve büyüleyici hissettiren, farklı boyutlar yaratan, sıcak ve çekici, odunsu kehribar parfümü Sensuous’la yeniden yorumluyor.

Estee Lauder Parfüm Geliştirme Departmanı Genel Müdür Yardımcısı Karlyn Khoury, yeni ürünleri Sensuous için “Sensous’ı yaratırken, kadınsı odunları tekrar keşfetme, odunların doku ve duyularını kadınlara göre değiştirme fikrini yaratmak istedik” diyor. ılham kaynağı ise Maya Angelo’nun kalıtımsal gücünden söz eden “Fenomen Kadın” adlı şiiri... şiirdeki kendine güvenen, modern ve sonsuz kadınsılık görüntüsü; aklına bilimi parfümeri sihriyle birleştirmeyi getirmiş.
Khoury, odunların düzgün, modern ve karmaşık kokabileceğini hissettiğini söylüyor: “Fakat bu kokular geçmişte bir kadın parfümü için çok hırçın ve erkeksi bulunmuştu. Biz de ‘Sensous’ta, akışkan, sıcak, çekici ve belirgin bir şekilde kadınsı odun notalarını yarattık. Ortaya çıkan; eritilmiş odun kırıntılarının zengin ve gizemli çekirdeğinin yanı sıra kadınsı tutku, ışıltı ve sıcaklıkla gelen parlak kehribarın sıcak birleşimi...”

SIRA DIŞI REKLAM KAMPANYASI

Gwyneth Paltrow, Elizabeth Hurley, Hilary Rhoda ve Carolyn Murphy... Dünyaca ünlü bu dört isim, Craig McDean tarafından görüntülendi ve ortaya devrim yaratan bir reklam filmi çıktı. Kampanya Estee Lauder Genel Müdür Yardımcısı ve Sanat Direktörü Aerin Lauder’ın desteği ile hazırlandı. Reklamda dört farklı karakterdeki kadın doğal ve modern şehveti, kadınsılıklarını kendilerine has tarzları ile yansıtıyor.
Bu çarpıcı fotoğrafı tamamlayan anahtar cümle ise şu: “Estee Lauder Sensuous. Her kadın kendi kadınsı tarzını yakalar.”

KATILIN, KAZANIN

13 Aralık tarihine kadar www.tekinacar.com.tr adresine “Estee Lauder Sensuous görselindeki ünlü oyuncunun adı ve soyadı nedir?” sorusunun cevabı ile birlikte ad, soyad, adres vs. bilgileri gönderen ilk 10 kişiye Estee Lauder Sensuous 30ml. parfüm hediye ediliyor.
Yazının Devamını Oku

Güzellik gerçekte nedir

11 Aralık 2009
Kusursuz güzellik; zayıf olmak mı, mükemmel saçlar mı, uzun bacaklar mı yoksa hokka gibi bir burun mu? Kimin umurunda! Gerçek güzelliğin detaylarını aşağıdaki yazıda bulacaksınız. * Kurallar yıkılmak içindir... Arada bir sizin de canınız çikolata çekmiyor mu? ıdeal vücut ölçülerine göre 3-5 kilo fazlanız olsa da ne gam! Özellikle 45 yaş öncesinde çikolatanın cilt altı yastıkçıklarının etkisiyle östrojen üretimini artırdığı, o hormonun da gergin bir cilt ve dolgun dudaklar yarattığı artık bilinen bir gerçek...
* Maskaram olmadan asla! Yapılan kozmetik araştırmalar kadınların özellikle maskara sürmeden dışarı çıkmak istemediklerini gösteriyor. Onu pudra izliyor. Üçüncü sırada ise ruj geliyor.
* Her üç kadından biri istiyor... ıstediğiniz kadar vücudunuzun her kıvrımından memnun olduğunuzu söyleyin, yapılan klinik araştırmalar her 3 kadından birinin estetik operasyon yaptırmak isteyeceğini ortaya koyuyor. Hangileri mi? Yüz gerdirme, yağları aldırma, kırışıklıklardan kurtulma ve göğüs dikleştirme, günümüzde kadınların en rağbet ettikleri uygulamalar.
* Anasına bak kızını al! Kadınlar sahip oldukları güzelliği kızlarına genleri aracılığıyla iletiyor. Bu yüzden güzel kadınların kızları da en az onlar kadar güzel yüz hatlarına sahip oluyor. Yakışıklı babalar üzülmeyin. Sizin de güçlü genleriniz yoğun bir şekilde yakışıklı oğullarınıza geçiyor.
* Doğallık kazanıyor... Yanlarındaki kadınların güzel olması erkekler için büyük önem arzediyor. Ama doğallık şimdilerde güzelliğin bir adım önünde.
* Annem, en güzeli! Erkeklerin, özellikle çene ve ağız bölgesi annesine benzeyen kadınları daha çok beğendiğini biliyor muydunuz? Buna karşın kadınlar burun ve göz yapısı babasına bezeyen erkekleri çekici buluyormuş. Buna göre her insanın ideal güzellik anlayışı birbirinden son derece farklı.
* Güzellik matematiği... Biz kadınlar neden George Clooney ve Brad Pitt’i bu kadar çekici buluyoruz dersiniz? Bilim adamlarına göre bunun cevabı tamamen matematikte gizli. Çünkü her ikisinin de yüz simetrisi neredeyse kusursuz. Bu uyum aynı zamanda mükemmel bir bağışıklık sistemi ve kusursuz genlerle ilintili.
* Benim adım kırmızı... Gardırobun başındasınız ve ne giyeceğinize karar vermek üzeresiniz. Arkalara sıkışmış kırmızı elbiseniz gözünüze çarpıyor. Bu dikkat çekici renk bilim adamlarına göre çekici bir etkiye sahip. Adeta bir afrodizyak etkisi yaratan kırmızı, dudaklarda da erkeklerin beğenisini kazanıyor.

EDİTÖR...

İlaç gibi bir uyku için


Deliksiz bir uykunun hasretini mi çekiyorsunuz? O halde size içinde ametist taşlar bulunan son derece özel bir yastıktan bahsetmek istiyorum: Micro Amethyst... Değerli taşların insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine dair, kökü Antik Mısır’a kadar uzanan inanışa göre ametist vücuttaki fazla elektrik yükünü topluyor ve beynin kapasitesini artırıyor.
Uyum ve denge oluşturmaya da yaradığına inanılan bu mor-beyaz tonlarındaki taşın alerjiye, baş ağrılarına, kalp rahatsızlıklarına, artrit gibi kemik ve eklemleri ilgilendiren hastalıklara iyi geldiği, hatta kan şekerini düzenlemede ve merkezi sinir sistemi hastalıklarında etkili olduğu da ileri sürülüyor.
Ametistli yastığın çıkış noktası ise hiç kuşkusuz ametist hakkındaki en iyi bilinen gerçek: Bu yarı değerli taş, antik uygarlıklardan bu yana uykusuzluğa çare olarak görülüyor. Fiyatına gelince: White&Soft mağazasında 79.00 TL’ye satılıyor.

Yeni yıl hediyeniz

Hepimizin ruhunun derinliklerinde küçük bir çocuk yatmıyor mu hâlâ? O zaman ben o “çocuk ruhlu” kadınlara sesleniyorum: Tekin Acar Cosmetics Mağazaları’nda tam size gore bir yılbaşı kampanyası var. Tekin Acar kartınız ile Burberry standlarından 31 Aralık tarihine kadar 100ml. Burberry parfüm veya herhangi Burberry 2 ürün alışverişlerinize Burberry Teddy Bear hediye ediliyor, haberiniz olsun.

Ayaklar hakkında bilmediklerimiz

Vücut sağlığında ve güzelliğinde çok önemli bir rol oynayan ayaklarımızın bakımına ne kadar özen gösteriyoruz; onları ne kadar tanıyoruz? ısveç Ayak Sağlığı Uzmanı Özgül ışgör’e ayaklar hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

Ayakların yapısal farklılıkları nasıl anlaşılır?
- Her ne kadar basit görünseler de aslında ayaklar çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Ayak parmakları ve ayak tarağı ise ayağın görünümünde çok önemli rol oynar. Bu da çok değişik biçim ve şekil imkânı oluşmasına, dolayısıyla her ayağın eşsiz olmasına yol açar. Bu kişiye özgünlük öyle ileriye varır ki, bazen ayağın birinin ötekinden büyük olduğu fark edilir. Gene de spesifik olarak ayaklarda bazı ortak karakteristikleri ayırt edebiliriz. Farklı özellikler en fazla ayak parmaklarında gözlenir. Eğer ilk üç ayak parmağının boyu eşitse buna Roma ayağı denir. Bu cins ayaklar dikdörtgeni andırır. Eğer ikinci parmak, belirgin şekilde ötekilerden uzunsa, bu tip Grek ayağı olarak isimlendirilir. En çok rastlanan ayak tipi ise Mısır ayak tipidir. Bunlarda başparmak en uzundur. Tabi bu tanımlamalar bir fikir sahibi olmak için yapılan tanımlamalardır. Sık sık bunların karışımı ile vücut bulmuş ayak tiplerine rastlarız.

Ayak yapımızı nasıl anlayabiliriz?
- Ayak tarağı da ayağın karakterini belirlememizi sağlayan bir diğer öğedir. ınce kumda yürürken geride izler bırakırız. Bu izler bize ayak yapımız konusunda önemli ipuçları verir. Normal ve sağlıklı bir ayağın bıraktığı iz hilal şeklindedir. Parmaklar, tarak, topuk ve ayak kavisi pek belirgin bir şekilde görünür.

Belli başlı ayak sorunları nelerdir?
- Ayaklarınıza ne kadar önem gösterseniz de eğer ayaklarınızda sorun varsa, başkaları için çok güzel olan bir gün, sizin için kabusa dönüşebilir. Ayak sağlığının önemi de ne yazık ki genellikle ayak rahatsızlıkları başlayınca anlaşılır. En sık görülen ayak rahatsızlıklarının başında nasır, mantar ve batık tırnak gibi sorunlar gelir. Bunları topuk dikeni, basış bozuklukları ve düşük taban gibi problemler izler.

Ayak rahatsızlıkları daha büyük sorunlara yol açabilir mi?
- Uzun süre ayakta durmak yüzünden oluşan ağrılar, aşırı terlemeler, ayaklarınızda oluşan kemik deformasyonları gün boyunca kendinizi rahat hissetmenizi engelleyebilir. Ortopedik olmayan ayakkabı ve terlik seçiminiz, bu gibi rahatsızlıkların oluşmasında önemli ölçüde etkendir... Sadece ağrılar veya terleme değil, uzun zaman içinde görülebilecek bel fıtığı veya yürüyüş bozukluğu gibi sorunlar da bu sebeplerden oluşabilir.

Ayakkabı satın alırken...

* Ayakkabı satın alırken ayak tipinizi bilmeniz çok faydalıdır. Birçok kişi ayakkabıyı, giyip hissettiklerine göre satın alır. Eğer kişinin gerçekten geniş ayağı varsa bir büyük numarayı almaktansa daha geniş bir modeli seçmesi daha uygun olacaktır.
* Bazen de tam tersi, dar ayaklı biri küçük numaralı ayakkabıyı seçebilir. Sonuçta yanlış ayakkabı seçimi ve ayağa iyi oturmayan ayakkabılar, sert deri oluşumunu, nasırları, deformiteleri artırır, kan dolaşımını bozar. Ayrıca yeni aldığınız bir ayakkabının ayağınıza olmayışının verdiği can sıkıntısı da cabası...
* Bu problemleri ortadan kaldırmak için ayakkabı alırken kendinize yeteri kadar zaman ayırın ve satıcınızın bilgisine başvurun. Satıcı ayağınızı gerektiği gibi ölçerek doğru model, doğru marka ve numarayı size tavsiye eder.

En yeni moda aksesuvarınız

Dünyanın en lüks moda markalarından Burberry, yeni parfümü “The Beat”le modanın enerjisini tenlere taşıyor. Parfümün yüzü ise podyumların en asi ve sıra dışı modellerinden Agyness Deyn...

“Genç, modern, enerjik, dinamik, kendini gösteren, eğlenceli, dinç, coşkulu ve canlı... Tüm bu kelimeler bizim bu parfümü yaratırken canlandırmak istediğimiz duyguları anlatıyor” diyor Burberry’nin ünlü tasarımcısı Christopher Bailey... O, Mayıs 2001’den bu yana markaya ait tüm lisanslı ürünlerin yanı sıra Burberry imzalı tüm koleksiyonların da tasarımından sorumlu.
Parfümün ilham kaynağı, 2007’de Brit Awards ödülü kazanan ıngiliz müzik grubu “The Fratellis”... Tarzın enerji ile buluştuğu bir parfüm olan The Beat; anı yaşayan, hayattan zevk alan, gizemli, özgür olmasının yanı sıra tarzı ve duruşu kıyafetleri kadar önemli, enerjik, diğer tüm kızların olmayı istediği kişiyi tanımlıyor.
The Beat, ferah, çiçeksi ve ağaçsı bir parfüm... Seksi ve canlı bir kokusu var.

Agyness Deyn: Kate Moss’un halefi

Gerçek adı Laura Hollins... Londralı top model, en az “sahne adı” kadar da sıra dışı bir güzelliğe sahip. Soğukkanlı, asi, androjen ve sokak kızı görüntüsüyle dikkat çekiyor. Kendisi gibi ıngiltere’nin güneyinden çıkmış kızıl saçlı Karen Elson ya da Erin O’Connor kadar da karakteristik bir yüz yapısı var.
İngiltere’de Kate Moss’un halefi olarak gösterilen 21 yaşındaki Agyness Deyn, görüntüsüne paralel bir yaşam tarzı sürdürüyor. “Clash” giyim tarzı, beyaza yakın saç rengi, makyajsız yüzüyle tezat kıpkırmızı dudakları onu benzersiz kılıyor. Dünyanın en önemli tasarımcılarının bu gözde ismi, farklı giyim tarzıyla da yeni nesil stil ikonu olarak anılıyor. Deyn, şimdilerde ise Burberry The Beat’in yüzü olarak tümü dünyada ilgi görüyor.

KATILIN, KAZANIN
13 Aralık tarihine kadar www.tekinacar.com.tr adresine “Burberry The Beat Moda kreatörü kimdir?” sorusunun cevabı ile birlikte ad, soyad, adres vs. bırakan ilk 10 kişiye The Beat Discovery Kit hediye ediliyor.

Geçen haftanın Givenchy kazananları
* Abdullah Saraç
* Ayşegül Öngelen
* Behiye Anay
* Elif Kamaz
* Hazma Gürbüz
* Levent Eren
* Murat Mimir
* Murat Bulut
* Nevin Kuruçay
* Raziye Altuntaş
Yazının Devamını Oku

Soğuklar bastırmadan cildiniz için önlem alın

5 Aralık 2009
Buz gibi rüzgarlar, dinmeyen yağmurlar ve kalorifer petekleri yüzünden havası kuruyan odalarda geçireceğiniz uzun saatlere hazır mısınız?

Değilseniz, hatırlatalım: Bu dış etkenlerin cildinizi hırpalamaması için özel bakım yapmayı ihmal etmeyin.

YAĞMUR=SERBET RADİKALLER
Havadaki egzoz dumanı, toz gibi olumsuz etkenlerden oluşmuş zehirli kokteyl, yağmurla birlikte kelimenin tam anlamıyla “cilde derinlemesine” nüfuz ediyor. Normal koşullarda yağmur sorun yaratmıyor. Çünkü sağlıklı bir cilt yeterli miktarda korunma mekanizmasına sahip. Ancak yılın bu en soğuk mevsiminde cildin koruma bariyerleri daha geçirgen bir hale geliyor ve zehirli moleküller cilt tarafından daha kolay kabul ediliyor. Burada da oksijeni azaltarak serbest radikallerin hücre bombardımanına neden oluyor.
Dolayısıyla özellikle nemli günlerde yoğun bir bakım stratejisi uygulamakta fayda var. Örneğin, kullandığınız yüz kremi cildin bariyer fonksiyonunu güçlendirmeli ve serbest radikallerle savaşacak özellikte olmalı. Bu yüzden içeriğinde yağ asitleri ve C vitamini olan ürünleri tercih etmenizde fayda var.

SOĞUK=NEMSİZLİK

Yazının Devamını Oku

Cildin güzellik kaynağı: Oksijen

4 Aralık 2009
Hayatımızın olmazsa olmazı oksijen, ciltteki pek çok sorunun giderilmesinde de önemli rol oynuyor. Yaşlanma, günlük hayatın stresi, hava kirliliği, sigara kullanımı, dengesiz ve/veya yetersiz beslenme, güneşe maruz kalma gibi pek çok etkenle dengesi bozulan cilt, oksijen terapi ile yeniden hayat buluyor. Oksijen terapi ile cilde ihtiyacı olan oksijen verilirken, kan dolaşımı da düzenleniyor ve böylece beslenmesi düzelen cildin kırışıklık, rengin matlaşması, aşırı hassasiyet gibi problemleri giderilmiş oluyor. Tedavi hakkındaki merak edilenleri Medikal Estetik Doktoru Saliha Güneri’ye sorduk.
Oksijen ile terapi nedir?
- Cilde doğal oksijen verilerek yapılan bir uygulama... Uygulanan oksijen basıncı, 0,6 ile 1 bar arasında değişiyor. Oksijen terapi cilde belirli bir basınçla uygulandığı için masaj etkisi yapıyor ve böylelikler kolajen ve elastin sentezini uyarıyor.
Uygulama hakkında bilgi verir misiniz?
- Soruna ve kişinin cilt yapısına göre seans sayısı 5 ile 10 arasında değişiyor. Uygulamalar tek başına olabileceği gibi kimyasal peeling, tca peeling veya mezolifting gibi spesifik uygulamalar ile de kombine edilebiliyor. Uygulamadan hemen sonra kişi günlük hayatını sürdürebiliyor.
Oksijenin cildin yaşlanma sürecindeki etkisi nedir?
- Cildimizdeki hücrelerin, görevlerini yerine getirebilmeleri için enerjiye ihtiyaçları var. Genç ciltlerde bu problem yaratmaz, çünkü epidermisleri yeteri kadar oksijen ve besini rahatlıkla alabilir. Ama yaş ilerledikçe serbest radikaller, hatalı beslenme, yanlış kullanılan kozmetikler, sigara tüketimi ve özellikle güneşin zararlı etkileri cilt hücrelerimize zarar verir. Böylece cilt yıpranmaya, incelmeye, lekelenmeye, kırışmaya ve sarkmaya başlar. Kısacası oksijen olmasa hayat olmaz, metabolizma çalışmaz, cilt ve vücut hücrelerine enerji gitmez, hücreler yenilenmez ve böylece yaşlanma süreci başlamış olur.

Oksijen cilde nasıl uygulanıyor

* Basınçlı oksijen uygulaması ile cildin alt tabakalarına doğru nüfus eden besleyici, nemlendirici, leke giderici serumlar, özel problemlere müdahale şansı tanıyor.
* Bu özel serumlar, oksijen bakımları sayesinde kan dolaşımı hızlandığı için cildin alt tabakalarına daha iyi nüfus ediyor. Yoğunlaştırılmış oksijen basıncı, uygulamaların sonuçlarını ve oksijen aktivitörlü ürünün etkilerini artırıyor.
* Bu bakımlarda kullanılan özel kozmetik ürünün içerisinde A, C, E vitaminleri, aloe vera bitki özü ve oksijen aktivitörlü sıvı bulunuyor. Özel ürün ve oksijen cilde ilk püskürtüldüğü anda bile 1 bar basıncında etkisi ile cildin alt katmanlarına ulaşabiliyor. Dolayısıyla ürünün herhangi bir baskı yöntemi ile yedirilmesine gerek kalmıyor.
* Uygulamaya başlandığı ilk andan itibaren oksijen aktivitörlü ürün ve oksijen cildin alt katmanlarına kadar ulaşarak kan dolaşımını hızlandırıyor, toksinlerin atılmasını sağlıyor, cildin hücre metabolizmasını çalıştırarak hücre yaşlanmasını geciktiriyor.

EDİTÖRDEN

Yara izleri görünmez olsun

Akne, yaralanma ya da operasyonların yüzde bıraktığı izleri saklamanın yöntemleri var. İşte, bunun 3 önemli adımı...
BAKIM YAPIN: Bakır, çinko ve mangan gibi mineral içerikli yara bakım kremleri, yara izlerinin iyileşme sürecini hızlandırıyor. Ayrıca heparin ve allantoin de cildi nemle destekleyerek, iltihap ve kistik yapıları yatıştırıyor. şişkin ve hızla çoğalan yaralar da silikon formlu jellerle gideriliyor. Tüm bu içerikler yağ dokusunu nemli tutuyor, incecik bir koruyucu film tabakası oluşturuyor.
MASAJ YAPIN: Cildin pürüzsüzlüğünü korumak için üç ay boyunca günde bir-iki kez yara merhemi, kremi ya da yenileyici cilt yağıyla masaj yapın. Ancak uygulamayı doğrudan yara üzerine değil yaranın iki-üç santim uzağına yapın. Böylelikle cildin en ince damarında bile kan dolaşımını sağlamak mümkün.
GİZLEYİN: Güçlü bir kapatıcı kremle ya da su geçirmez bir “body camouflage” ürünüyle kırmızı ve mor renkli yara izlerini kapatmak mümkün. Daha derin yara izleri için parmak uçlarıyla bir kamuflaj tabakası oluşturabilirsiniz. Ciltte çukur oluşturmuş yara izlerini ise ışığı yansıtıcı pigmentlerle optik olarak gizleyebilirsiniz.
Kamuflaj ürününü iki parmak ucunuz arasında ısıtın. Yumuşak bir şekilde cildinize küçük baskılarla yedirin ve bir sünger yardımıyla uygulayın. Ardından transparan bir pudrayla makyajınızı sabitleyin.
BUNLARI YAPMAYIN: Yüzünüzü yıkarken sabun kullanmayın. Aksi halde cildin hassas dokusuna zarar vermiş olursunuz. Cilt yapınıza uygun yüz ve duş kremleri kullanabilirsiniz. Tabii suyun da ne fazla soğuk ne de fazla sıcak olması gerekiyor.

Makyaj yapmayı uzmanından öğrenin

Makyaj, biz kadınların vazgeçilmezi. Ama kusursuz makyaj yapmanın bazı kuralları var. Öyle “çalakalem” uygulamalar zaman zaman hem renk seçiminde hem de görünümde sorunlar yaratabiliyor. Dolayısıyla makyajın tüm inceliklerini, konusunda uzman birinden öğrenmek önem taşıyor.
Christian Breton, bunun için markasının estetisyeni ve makyaj uzmanı Calore Barrot’u yılbaşı öncesinde Türkiye’ye getirecek. Barrot, aşağıdaki tarihlerde Tekin Acar Cosmetics mağazalarında güzelliğin püf noktalarını uygulamalı olarak anlatacak.

İşte Barrot’un takvimi...
8 Aralık Ankara/ Ankamall
9 Aralık Ankara/ Panora
10 Aralık Ankara/ Bulvar
11 Aralık Eskişehir/ Neo
12 Aralık ıstanbul/ Profilo
13 Aralık ıstanbul/ Capitol

Kaşların evrimi

Trendleri takip edenler iyi bilir; bir bakarsınız kalın kaşlar modadır, bir bakarsınız yüzlerde kaşlardan eser yoktur. ışte, eski Mısır’dan günümüze kaşların değişim tarihçesi...

Kaşlar, tüylerin alınmasına yardımcı olan araçların gelişmesiyle birlikte ilk değişimlerini geçirdiler. Eski Mısır’da öncelikle yeniden boyutlandırıldılar, ardından yeşil ya da siyah pigment boyalarıyla farklı tonlara boyandılar.
Bizans döneminde oluşturulan ikinci ince kaş çizgisi, öfkenin dışa vurumu olarak betimleniyordu. Japonya’da ise kaşlar tamamen koparılarak kaş çizgisi siyah bir boyayla yeniden vurgulanıyordu.

YAY GİBİ İNCE VE GERGİN

Tarihe damgasını vuran ıngiltere Kraliçesi Elizabeth, sadece turuncu kıvırcık saçlarıyla değil renklerini açtığı kaşlarıyla da yeni bir trendin öncüsü oldu. Dönemin asalet meraklısı kadınları onun başı çektiği bu trendi uygulamaya başladı. Kaşlar beyaz bir toz ile boyanarak belirsiz hale getiriliyor ya da tamamen koparılarak yok ediliyordu. Dolgun kaş modası Barok döneminde yeniden gündeme geldi.
Sessiz film döneminin unutulmaz yıldızı Greta Garbo, adını güçlü oyunculuğunun yanı sıra yay gibi kavisli incecik kaşlarıyla Hollywood tarihine yazdırdı. “Flesh and the Devil” ve “The Mysterious Lady” filmlerinde kaşlarının dikkat çekici etkisini görmemek mümkün değildi. Marlene Dietrich’li 30’larda ise kadınlar, kaş kalemlerini ellerinden hiç düşürmedi.

80’LERDE GÜCÜN SİMGESİ

Tabii ki bu akıma karşı olanlar da yok değildi. Ortada birleşen kalın siyah kaşları, bir fenomene dönüşen Frida Kahlo’yu ölümsüz kılan en önemli özelliğidir örneğin... 1947’de ünlü modacı Christian Dior’un “New Look” trendiyle birlikte kaşlar da yeniden şekillendi. şakaklardan yukarıya doğru yükselen bu yeni kaş modeli Joan Crawford, Elizabeth Taylor ve Audrey hepburn sayesinde “diva kaşları” olarak anılmaya başlandı.
Kadınların kariyer yapmaya başladığı, geniş vatkalı omuzların ve krapeli saçların vazgeçilmez olduğu 80’lerde ise gür kaşlar gücün simgesiydi. Brooke Shields’ın öncülüğünü yaptığı gür kaş trendi, 2000’li yıllarda ünlü model Lara Stone’la yeniden dikkat çeker oldu. Stone, rengini açtığı kaşlarıyla yeni milenyumda kadınları bir kez daha şaşırttı.
şimdi Balenciaga ve Prada’nın 2009 defilelerinde öne çıkan son kaş trendinde, modeller retro ve fütüristik görünümleriyle, dramatik yüzlerin müjdesini veriyor. Ve kadınlar ister geri plana attıkları ister güçlü bir şekilde ön plana çıkardıkları kaşlarında yaratıcılıklarını konuşturuyor.

Yeni ürünün kampanyası Justin Timberlake’e emanet

Justin Timberlake, ilk kez bir parfümün yüzü olarak kameralar karşısına geçti. Ünlü şarkıcı, Givenchy’nin yeni kokusu “Play” için özel jetinde birbirinden ilginç pozlar verdi.

İlk defa bir parfümü temsil ediyorsunuz. Neden Givenchy peki?
- Bugüne dek birçok farklı teklif aldım. Ama açıkçası Givenchy markasının bana birebir uyduğunu düşünüyorum. Ortaklık teklifi geldiğinde, Givenchy bana parfümün yaratım sürecine, şişe tasarımına, kısacası “Play”in tüm imajına katılabileceğimi söyledi. Bu beni çok heyecanlandırdı. Düşünüyorum da herkes parfüm yüzü olabilir ama yaratım sürecine katılmak gerçekten çok havalı.
Parfümün ismi konusundaki görüşleriniz neler?
- Ben ismin son derece ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Sadece bir parfümle özdeşleştireceğiniz bir isimden daha farklı... Doğrusu, ilk başta böyle çarpıcı bir isimle geleceklerini düşünmemiştim!
Bir parfümü oluşturan tüm elemanları düşünürsek; parfüm içeriği denilen notalar ne derece ilginizi çekti?
- Benim için kesinlikle içerik kısmı önemli... Düşünüyorum da, Givenchy ile olan ortaklık sürecimizin en ilgi çekici kısmı, kullanmak istediğim parfümü yaratmaktı. Ben “Play”in büyük bir hayranıyım. Ferah bir kokusu var. Ondan ilk konuştuğumuz zamanı hatırlıyorum da, bana “Ne tarz kokulardan hoşlanıyorsun, hangi esansları seversin?” diye sormuşlardı. Ben de onlara “odunsu ve limon” diye cevap vermiştim. Sonuçta ortaya greyfurt ve amiris ağacı karışımı bir parfüm çıktı. Ben kokuyu çok beğendim.
Biraz da reklam kampanyasından bahsedelim...
- Givenchy bir yaşam tarzı ve benim de kendime has bir yaşam tarzım var. Çok vakit geçirdiğim bir çevrede görüntülenmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Fazlaca seyahat ediyorum ve stüdyoda zaman geçiriyorum. Ayrıca poz veren bir model havasında değil doğal görünmek istedim. Sonuçta benim hayatımdan bir kesit yansıttık.
Çok meşgul birisiniz ve birçok alanda aktiviteye katılıyorsunuz; müzik, sinema, giyim, golf ve şimdi de parfüm tanıtımı... Peki, sırada ne var?
- Birkaç gün tatil, sonra golf... şu anda stüdyoda çalışıyorum. Yeni albümüm için imzaya oturduğum dört başarılı sanatçı var. Çalışmalarımız yılbaşına kadar yoğun bir tekmpoda devam edecek gibi görünüyor. Yani, gerçekten birkaç gün tatile ihtiyacım var!

Katılın, kazanın

6 Aralık tarihine kadar www.tekinacar.com.tr adresine “Givenchy erkeğinin yeni yüzü Justin Timberlake’in de bizzat yapım aşamasına katıldığı Givenchy Play Intense ve Play EDT parfümlerinin şişe tasarımları hangi çağdaş ikonları çağrıştırır?” sorusunun cevabı ile birlikte isim, soyadı, adres vs. bırakan her 50. kişi, Givenchy CD çantası içinde 50 ml. Givenchy Play EDT kazanacak! Hediyeler 10 adet ile sınırlı.

GEÇEN HAFTANIN KAZANANLARI

DKNY Men kazananlar
* Ali Dubacı
* Bedirhan Erad
* Erkut Cihangir
* Gökçe Karakullukçu
* Gülcan Gül
* Güzin Gülyaprağı
* ınci Türköne
* ısmail Katar
* Meryem Çelik
* Nurten Karalar
* Özkan Ünak
* Ramazan Albayrak
* Seyhan Duvarcı
* şükriye Pehlivan
* Yasemin Tekin
Chanel kazananlar
* Gülşen Aktaş
* Halime Cenik
* Mumin Yıldız
* Mustafa Karabıyık
* Nurten Kapsız
* Oğuzhan Kalkan
* Reyhan Çetinkaya
* Reyhan Sarı
* Serap Yılmaz
* Suat Kavgacı
Yazının Devamını Oku

YanlIş bakIm Bağdat’tan döner

28 Kasım 2009
Her yeni ürün çıktığında soluğu parfümeride alıyor, cildinizde sürekli yeni kremler deniyorsunuz.

Bu da yetmiyor, banyo ritüellerinde farklı farklı kozmetiklerle kendinizi şımartıyorsunuz. Ama dikkat! Bu uygulamaların cildinize bakım yapmak bir yana, ona zarar verme olasılığı bile var!

Her ne kadar kullandığınız kremlerin yağ ve nem oranının yeterli olduğunu, cildinize uyum sağladığını düşünseniz de tüm bunların uzun vadede cilt sağlığınızın bir garantisi olduğunu söylemek zor. Aksine bakım alışkanlıklarının zaman zaman yeniden gözden geçirilmesi şart. Çünkü cilt tipi ve dönemsel cilt reaksiyonları değişkenlik gösterebiliyor. Dolayısıyla uzmanlar yazın kullanılan hafif içerikli kremlerin kış aylarında daha yoğun içeriğe sahip olanlarla değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Eğer geçmişteki sorunsuz karma cilt, zaman içinde kuru ve kırışık bir cilde dönüşmüşse, yıllardır kullandığınız nemlendiriciler ve bakım ürünleri artık yeterli değil demektir. Öte yandan, genç ciltlerin de olgun ciltlere önerilen yoğun bakımlarla şimdiden yükleme yapması anlamsızdır. Aksi takdirde cilt, dengesini kaybeder, yüzeyde siyah noktalar oluşur, kepeklenir, kaşınır ya da yer yer kızarıklıklar belirir. Ve ince çizgiler kısa sürede derin kırışıklıklara dönüşebilir.
NE YAPMALI
şu anda cildinizin hangi bakıma ihtiyaç duyduğunu anlamak için yapmanız gereken basit bir test var: Yüzünüzü iyice temizleyin ve sonrasında krem sürmeyin. ıki-üç saat sonra aynada yüzeyde ince bir film halinde yağ tabakası oluşup oluşmadığını kontrol edin. Kuru ciltler temizlik sonrasında, mat ve kuruluk belirtisi ince çizgilerle kendini gösterir. Bitkisel yağlar ve nem uzmanı hyalüronik asit içeren ürünlerle cilt yeniden kendi dengesini sağlayacaktır.
Karma ciltler ise özellikle T bölgesi denen alın, burun ve çene üçgeninde parlar ve dengeleyici nemlendiricilerle kendine gelir.
Yağlı ciltler, büyük gözeneklere sahiptir ve iki saat sonunda neredeyse yüzün tamamında belirginleşen yağla parlar. ıhtiyacı olan şey, gözenekleri küçülten, yağ üretimini kontrol altına alan ve siyah noktaların oluşumunu engelleyen yağsız losyonlardır.

Güçlü ve benzersiz New York erkeği

Yazının Devamını Oku

Makyajda mübah hileler

27 Kasım 2009
Kimse mükemmel değil ama mükemmel görünmesi mümkün! Nasıl mı? Küçük makyaj hileleriyle tabii ki... İşte burnundan, ince dudaklarından, küçük gözlerinden hoşnut olmayanlar için minik makyaj tüyoları... - Büyük burun: Vurgulamayı gözlere yapmalısınız, çünkü kuvvetli bir burnu kuvvetli gözler dengeler. Hani bazen mükemmel bir kadın görürsünüz ve aslında kocaman bir burnu vardır, ama dikkat ederseniz o kadının yüzünde aynı zamanda mükemmel bir de makyaj vardır. Özetle; en önemli şey yüzdeki dengeyi oluşturabilmek.
- İnce dudaklar: Doğal renklerde bir dudak kalemiyle hafif çizgiler çekerek dudaklar kalınlaştırılabilir. İnce de olsalar kalın da, dudakları çizgilerle belli etmek önemlidir. Kalem kullanmanın amacı da onları ortaya çıkarmak, altlarını çizmektir. Kalemle onları belirginleştirdikten sonra ruj kullanmak daha etkili olur.
- Küçük gözler: Göz makyajının çok hilesi vardır. Sadece maskara kullanmak bile gözü büyütür örneğin... Eğer gerçekten çok küçük gözleriniz varsa, göz çevrenizi her zaman çok açık renklerle belirginleştirmelisiniz. Dışlara doğru koyu renk gölgelendirme yapılabilir, fakat uçlara doğru tekrar açık renklere geri dönülmeli. Sakın koyu renk gölgelendirmeyi göz uçlarına kadar uzatmayın. Ve özellikle göz içlerinize koyu renk sürmeyin. Bazen gözleri büyütmek için takma kirpikler de tercih edilebilir.

Şeker, kırışıklıkların kaynağı

Cildinizde gün geçtikçe artan kırışıklıkların ciltteki şeker fazlalığından kaynaklandığını biliyor musunuz? Chanel Laboratuvarları’nın geliştirdiği patentli buluş FN3K, kolajenden şekeri ayırabilen bir protein... Ve bu protein kırışıklıkları hedef alıyor, yoğun ve kalıcı bir biçimde düzelmelerine etki ediyor.

İlerleyen yaşla birlikte ciltte doğal olarak bulunan şeker, kolajen liflerine yapışarak bu liflerin sertleşmesine ve sonunda kırılmasına yol açıyor. Bu olaya glikasyon deniyor. En belirgin sonucu da kırışıklıkların yüzde kalıcı bir biçimde yer etmesi olarak karşımıza çıkıyor.

FN3K proteini ise bu noktada devreye giriyor ve şekeri kolajen liflerinden ayırarak, kırışıklıkların giderilmesi için gerekli tüm esnekliği cilde geri kazandırıyor.

SIK SORULAN SORULAR

- Kırışıklık oluşumunu geri çevirmek mümkün mü?
Evet, Chanel Laboratuvarları’nda geliştirilen özel aktif madde fibroblastlar, şekerlerin sarmaladığı kolajen liflerini bu şekerden arındırabilme özelliğine sahip. Oluşan yeni kolajen lifleri ise esnek ve sağlıklı olduğundan, bu sayede kırışıklıklar azalıyor.
- Şeker cilt için kötü mü?
Şeker, metabolizma için gerekli, çünkü enerji sağlıyor. Ama gazla tüketildiğinde proteinlerin üzerine yapışıyor ve özelliklerini değiştiriyor. Dolayısıyla kolajen gibi proteinler bakımından zengin olan cilt bundan etkileniyor.

Kaşların evrimi

Trendleri takip edenler iyi bilir; bir bakarsınız kalın kaşlar modadır, bir bakarsınız yüzlerde kaşlardan eser yoktur. İşte, eski Mısır’dan günümüze kaşların değişim tarihçesi...

Kaşlar, tüylerin alınmasına yardımcı olan araçların gelişmesiyle birlikte ilk değişimlerini geçirdiler. Eski Mısır’da öncelikle yeniden boyutlandırıldılar, ardından yeşil ya da siyah pigment boyalarıyla farklı tonlara boyandılar.
Bizans döneminde oluşturulan ikinci ince kaş çizgisi, öfkenin dışa vurumu olarak betimleniyordu. Japonya’da ise kaşlar tamamen koparılarak kaş çizgisi siyah bir boyayla yeniden vurgulanıyordu.

YAY GİBİ İNCE VE GERGİN

Tarihe damgasını vuran İngiltere Kraliçesi Elizabeth, sadece turuncu kıvırcık saçlarıyla değil renklerini açtığı kaşlarıyla da yeni bir trendin öncüsü oldu. Dönemin asalet meraklısı kadınları onun başı çektiği bu trendi uygulamaya başladı. Kaşlar beyaz bir toz ile boyanarak belirsiz hale getiriliyor ya da tamamen koparılarak yok ediliyordu. Dolgun kaş modası Barok döneminde yeniden gündeme geldi.

Sessiz film döneminin unutulmaz yıldızı Greta Garbo, adını güçlü oyunculuğunun yanı sıra yay gibi kavisli incecik kaşlarıyla Hollywood tarihine yazdırdı. “Flesh and the Devil” ve “The Mysterious Lady” filmlerinde kaşlarının dikkat çekici etkisini görmemek mümkün değildi. Marlene Dietrich’li 30’larda ise kadınlar, kaş kalemlerini ellerinden hiç düşürmedi.

80’LERDE GÜCÜN SİMGESİ

Tabii ki bu akıma karşı olanlar da yok değildi. Ortada birleşen kalın siyah kaşları, bir fenomene dönüşen Frida Kahlo’yu ölümsüz kılan en önemli özelliğidir örneğin... 1947’de ünlü modacı Christian Dior’un “New Look” trendiyle birlikte kaşlar da yeniden şekillendi. Şakaklardan yukarıya doğru yükselen bu yeni kaş modeli Joan Crawford, Elizabeth Taylor ve Audrey hepburn sayesinde “diva kaşları” olarak anılmaya başlandı.
Kadınların kariyer yapmaya başladığı, geniş vatkalı omuzların ve krapeli saçların vazgeçilmez olduğu 80’lerde ise gür kaşlar gücün simgesiydi. Brooke Shields’ın öncülüğünü yaptığı gür kaş trendi, 2000’li yıllarda ünlü model Lara Stone’la yeniden dikkat çeker oldu. Stone, rengini açtığı kaşlarıyla yeni milenyumda kadınları bir kez daha şaşırttı.

Şimdi Balenciaga ve Prada’nın 2009 defilelerinde öne çıkan son kaş trendinde, modeller retro ve fütüristik görünümleriyle, dramatik yüzlerin müjdesini veriyor. Ve kadınlar ister geri plana attıkları ister güçlü bir şekilde ön plana çıkardıkları kaşlarında yaratıcılıklarını konuşturuyor.

EDİTÖRDEN

Kendiniz için 5 dakikanız var mı?
Soğuk kış günlerinde saçlarınızın yeniden güçlenmesini nasıl sağlarsınız? Kuruyan, yıpranan saçları yeniden ışıltılı günlerine döndürmenin iki önemli formülü var. Evde yapabileceğiniz bu reçetelerle saçlarınıza sağlık kazandırabilirsiniz.
* Kuru saçlara 4 yağ formülü: 50 ml. badem yağını 30 ml. ayçiçek yağı, 30 ml. ceviz yağı, 5 ml. gül yağı ile karıştırıp iki gün boyunca serin bir yerde bekletin. Ardından nemli saç uçlarına masajla yedirin. Saçlarınızı bir havluya sararak yarım saat bekletin. Daha sonra şampuanlayın. Saçlarınızın nasıl yeniden ışıl ışıl parladığını göreceksiniz.
* İnce saçlara bira ve yumurta kürü: Bir yumurtayı 30 ml. birayla karıştırın ve nemli saça masaj yaparak iyice yedirin. Karışımın saçlara etki etmesi için 20 dakika bekleyin, sonra saçlarınızı iyice durulayın. Bu kür saç tellerini güçlendiriyor ve onlara ipeksi bir görünüm kazandırıyor.

Ozonterapinin duayenleri geliyor!

Dünyanın önde gelen bilim adamları, 4-5-6 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Uluslararası Ozonterapi Kongresi için İstanbul’a geliyor. Günümüzde daha çok yaşlanmayı geciktirme ve kronik yorgunluk sendromuna iyi gelme özellikleri ile bilinen ozon terapi, tüm dünyada kronik hastalıkların tedavisinde de alternatif yöntem olarak kullanılıyor.

Tıbbi Ozon Derneği (TODER) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenecek kongrede, ozon tedavisinin bilimsel etki mekanizmaları ve dünyanın farklı ülkelerindeki kullanım şekilleri anlatılacak. Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilecek bu kongrenin başkanlığını, TODER başkanı Doç. Dr. Murat Baş, onursal başkanlığını ise Prof. Dr. Velio Bocci üstleniyor.

KATILIN, KAZANIN

“Anti-age konusunda bir uzman olan Chanel Araştırma Merkezi, son iki çalışmasını çizgi oluşumuna ve elastikiyet kaybına sebep olan temel faktörler üzerinde odaklayarak iki adet yeni cilt bakımı serisini sizlerle tanıştırıyor. Bu iki yeni serinin isimleri nelerdir?” sorusunun cevabını 30 Kasım tarihine kadar www.tekinacar.com.tr adresine isim, soyadı ve adres bilgileriyle bırakan her 50. kişi “Ultra Correction Line Repair” serisinden Gündüz Bakım kremi kazanıyor.

Geçen haftanın kazananları

Shiseido Zen 50ml Edp kazananlar
* Ali Kuşun
* Çiğdem Çalış
* Emine Kekeve
* Emre Acaroğlu
* Mehmet Dümrek
* Nursel Gideroğlu
* Recep Dikoğlu
* Vildan Erdur
* Yusuf Yiğit
* Zehra Onal

Shiseido Zen 10ml Edp kazananlar
* Fatma Doğan
* Birol Tekin
* Alper Taşyürek
* Derya Pekcan
* Zafer İplikçioğlu
* Canan Ertuğrul
* Fazilet Semis
* Ferise Akgün Sıpcıkoğlu
* Sevil Mirzayeva
* Ergin Erden

Shiseido Zen omuz çantası kazananlar
* Abdullah Bahçebaşı
* Barış Duman
* Can Adıgüzel
* Fikret Dişer
* Hamdi Atay
* Hasan Aksular
* Kerim Şanlı
* Mustafa Kök
* Selda Eskiocak
* Tolga Öner
Yazının Devamını Oku

Saçlarda ‘organik’ renkler

21 Kasım 2009
Güzellik dünyasını kasıp kavuran “organik” trendi artık saçlara da yansıyor. Bundan böyle saçlarda doğallık hüküm sürecek özetle...

ıster kuaför salonunda boyatsın, ister evde; kadınlar saç boyasında da doğal olana yönelme eğilimi gösteriyor artık... Özellikle amonyaksız boyalara rağbet edenlerin sayısı hızla artıyor. Çünkü amonyak, saçın yapısını ve sağlığını olumsuz etkiliyor, uzun vadede solunum yolları rahatsızlıklarına bile sebep olabiliyor.
Ne olursa olsun, kadınların saç güzelliğinden vazgeçmeye niyetleri yok, olamaz da... ışte bu noktada tıpkı gıda ve tekstilde olduğu gibi, içeriğinde organik tarımla yetiştirilen bitki ve meyvelerin bulunduğu saç boyaları devreye giriyor. Uzun vadede sağlığını korumak isteyenlerin tercihi onlar oluyor.

SAÇ BOYALARINA DıKKAT!

Bir saç boyasının “organik içerikli” olması, içeriğinde organik tarımla yetiştirilmiş hammaddelerin bulunması anlamına geliyor. Çünkü bitkilerin yetiştirilme aşamasında kullanılan kimyasallar bitkiden boyaya, oradan da saça geçebiliyor ve sağlığı olumsuz etkiliyor. ışte organik saç boyaları hakkında bilmeniz gerekenler:
? Organik sertifikalı hammaddeler içerirler. Organik içerikler, saça gerekli olan nem ve proteini geri kazandırır.
? Boyanızı kokladığınızda amonyak ve resorsinol içermediğini fark edersiniz, çünkü rahatsız edici bir kokusu yoktur. Organik içeriklerinden dolayı genellikle meyve kokusuna sahiptirler.
? Yüzde 100 beyaz kapatma özellikleri vardır.

Yazının Devamını Oku