Paylaş
Cuma günü 14.45’ten bu yana Türk halkı, RF-4E keşif uçağının kaybolduğundan haberdardı, ancak olayın nasıl olduğu tam bilinmediği gibi haber merkezleri bilgi kirliliğinden geçilmiyordu.
Basın toplantısı yerine dün TRT’ye çıkıp konuşan Davutoğlu’nun açıklamasına göre Türk pilotları Türk radar sisteminin test edilmesi için Doğu Akdeniz’de rutin eğitim uçuşu yapıyorlardı.
Suriye’ye yönelik hasmane bir durum söz konusu değildi.
* * *
Suriye de hem uçağın kimlik sisteminden hem de uçuşla ilgili teknik bilgilerden ötürü bunun Türk uçağı olduğunu bilmeliydi. Düşürülmeden tam 15 dakika önce Türk uçağı Suriye’ye yönelik bir ihlâlde bulundu.
Türkiye’deki merkezden ihlâlle ilgili uyarı gecikmedi. Ancak Suriye’den tık yoktu. Saatler tam 11.58’i gösterdiğinde olanlar oldu. Suriye’nin silahları devreye girdi, Türk uçağına herhangi bir uyarı yapılmadan ateş açıldı.
* * *
Uçak vurulduğunda uluslararası hava sahasında, karadan 13 deniz mili, Suriye’nin de hava sahasından bir mil uzaktaydı.
Ancak kontrolden çıkan araç Suriye’nin deniz sularına düştü. Bu açıklamaların ardından insan sormadan edemiyor:
Türkiye’yi baş düşman olarak gören Suriye’nin teyakkuz halinde olduğu bilinmiyor muydu? Türk uçağının Suriye’ye bu kadar yaklaşmasına niye izin verildi?
Davutoğlu, “Elimizde Suriye içindeki görüşmelere dair veriler de mevcut” diyor. Bu durumda bu saldırı, uçaksavar ya da füze rampasındaki askerin kararı mıdır, ya da vur emrinin tepeden geldiğine dair bilgi mi vardır? Bakan “Kimse Türkiye’nin kapasitesini test etme anlayışına girmemelidir” uyarısını yapıyor. Suriye rejimi tarafından böyle bir durum olduğuna dair bir tespit mi bulunmaktadır?
Neler yapılmalı
TÜRKİYE yaklaşık iki yıldır İsrail’in baskın düzenleyip 9 kişiyi öldürdüğü Mavi Marmara krizinin peşini bırakmıyor.
- Bu kez başka bir ülke tarafından bizzat Türk Devleti’nin askerlerine ve uçağına yapılmış bir saldırı söz konusu.
- Türk hükümetinin diplomasi açısından attığı serinkanlı adımlar yerindedir.
- Hükümet 4’üncü madde çerçevesinde NATO’yu istişareye çağırdı. Avrupa’yı olası İran füzelerinden korumak için Malatya Kürecik’e radar yerleştiren NATO, Türkiye’ye de gerektiğinde destek elini uzatmayı bilmelidir.
- BM Güvenlik Konseyi’nde Esad Yönetimi aleyhinde bir karar almakta direnenler, en azından bu kez Şam’ı bu düşmanvari tavır yüzünden uyarıp tarihe not düşebilirler.
- Türkiye de RF-4E kriziyle, Suriye krizini ciddi bir şekilde ayırmayı bilmeli, itidalli tutumunu sürdürmelidir.
- Maalesef Suriye’den her gün internete, ajanslara, kafalarına, göğüslerine kurşun sıkılarak öldürülmüş bebeklerin, çocukların fotoğrafları düşmektedir. Telaffuz edilen can kaybı 15 bini buldu, geçiyor.
- Fakat bu kriz Türkiye’nin tek başına da çözemeyeceği kadar çok taraflı ve karışık bir yapıdır.
- Rusya, Çin ve de İran dahil, uluslararası aktörlerin artık hep birlikte masaya oturup Suriye için bir çözüm bulma vaktidir. Kanı durdurmak için tavizler bile konuşulmalıdır.
- Suriye için savaş tamtamı çalmanın da alemi yoktur. Şimdi yeni bir cephe açmanın değil, pilot yüzbaşı Gökhan Ertan ile Teğmen Hüseyin Aksoy’un akıbetini aydınlatma vaktidir.
Paylaş