TAKİP ediyorum, günlerdir İsrail’de bir kıyamet bir kıyamet. Gazete kulislerindeki söylentiler, Cumhurbaşkanı’na kadar uzandı.
Neymiş, Tahran rejimi, nükleer silah üretmek üzereymiş, İsrail, giderek İran’a bir askeri müdahaleye yaklaşıyormuş. Öyle ki, “One Minute” kriziyle bilinen Cumhurbaşkanı Şimon Peres bile bir anda şahin kesilip İran’a askeri müdahale seçeneğini dillendirmeye başladı. Aslında Davut yıldızlı ülkenin böyle kritik operasyonlara şofar (*) çalarak eyleme geçtiği pek vaki değildir.
NİTEKİM 2007 yılında İsrail, Suriye’deki şüpheli nükleer tesislere gizli hava harekâtı düzenlediğinde, Üsküdar bile derin uykudaydı. İsrail basını günlerce susturulmuş, neden sonra Amerikan basını yazmış da Türkiye sınırındaki El Kibar nükleer tesislerinin yerle bir olduğu anlaşılmıştı. Ayrıca bu İsrail’in ilk vukuatı da değildi. Kafayı Irak’ın Osirak nükleer santralına takan İsrail, diplomatik girişimleri netice vermeyince 1981 yılında gizlice bu reaktöre de Opera Operasyonu’nu düzenlemişti. Sanırım o zaman da bu kadar gürültü kopmamıştı. Öyleyse bu seferki tantana niye? İsrail’in amacı belli. İran’ın nükleer programını gündeme getirmek ve Tahran’ın durdurulabilmesi için üzerindeki uluslararası baskıları arttırmak.
TEL Aviv bu anlamda başarılı da oldu. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun geçen hafta arası yayınladığı rapor öncesinde mükemmel bir tartışma zemini hazırladı. Derken, kurum şimdiye kadarki, İran’ı hedef alan en sert raporunu yayınladı. Tabi bunda, Mısırlı Muhammed El Baradey’in yerine gelen Japon kurum başkanı Yukiyo Amano faktörü de etkili oldu. Rapordaki en önemli saptama şuydu; İran’ın eşgüdümlü bir şekilde yürüttüğü sivil nükleer program ve denemeler, aynı zamanda askeri amaçlara da yönlendirilebilir. Yani, İran isterse atom silahı yapabilirdi. Amerikan yanlısı bilinen Amano’nun raporu dünyadaki bölünmüşlüğü daha da belirginleştirdi. Rusya ve Çin, Tahran’ın para musluklarını kısmaya yönelik yeni yaptırımlara katiyen karşı çıkıyor. Öte yanda ise askeri seçenek tartışmaları sürüp gidiyor.
O halde biz de o kritik soruyu soralım. Diplomatik çözüm bulunmazsa, İsrail’in İran’a askeri müdahale ihtimali var mıdır, yok mudur? Tamam tamam lafı uzatmayacağım; maalesef düşük olsa da böyle bir ihtimal vardır. İsrail, askeri açıdan bu tip bir operasyon düzenleme kabiliyetine sahiptir. Dünya yeni bir oldu-bitti yaşayabilir. Ancak sorun çözülmeyeceği gibi, uluslararası toplum baş etmek zorunda olacağı yeni krizlerle karşı karşıya kalır. Nokta.
YANI başımızda Çernobil benzeri nükleer kirlenme yaşanabilir. İsrail’in önde gelen ekonomistlerinden Amir Kahanoviç’e göre İran misillemede bulunur, Lübnan, Filistin karışır, petrol fiyatları fırlar v.s. İsrailli uzman, “Maalesef, nükleer bir İran, en makul senaryo olarak gözüküyor” diyor. Netanyahu yönetimi, askeri harekât kararı almadan bir değil, iki değil, milyon kez düşünmelidir. Ortadoğu’da sözü geçen güçler de geç kalmadan tarafları asgari müşterekte buluşturacak yeni formüller için devreye girmelidir. Ortadoğu’daki Arap baharı, nükleer kışa dönmesin.