Bir çaresi olmalı

Vücut, enerji bulmak için organlara, kaslara, kemik iliğine saldırır. 52 ve 74 gün arasında ise ölümler başlar. Kurtulsanız bile derin marazalar bırakan nörolojik Wernicke-Korsakoff sendromuna tutsak olursunuz. Yaşadığınız sürece çekersiniz.

*

TÜRKİYE hapishanelerinde PKK desteğinde en az 682 tutuklu ya da hükümlü 54 gündür, taleplerinin karşılanması için açlık grevi yapıyor.

Türkiye Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof.Özdemir Aktan, “Endişemiz, 40’ıncı gün civarında beyinde geri dönüşü olmayan hasarlar meydana geliyor, 60’ncı günden sonra ölümler başlayabilir” diyerek cezaevlerine girebilmek için Adalet Bakanlığı’ndan izin istediklerini belirtiyor.

Aktan’ın yaptığı açıklamaya göre, grevcilerin günde yaklaşık 2 litre civarında sıvı, 2 gram tuz, 150–200 gram şeker alması gerekiyor, bir de W-K sendromunu engellemek için B vitamini takviyesi.

CHP’nin doktor kökenli milletvekili Aytuğ Atıcı da CNN’e yaptığı açıklamada hapishane ziyaretinin ardından, “50 günden beri açlık grevi yapan konuştuğumuz eylemcilerden hiçbiri ayakta duramıyordu. Anal ve burun kanamaları başlamış. Kritik bir durumdalar” diyordu.

*

GİDİŞAT hiç de umut verici değil. Eylemcilerin talepleri malum, anadilde eğitim, mahkemelerde Kürtçe savunma ve ifade verme hakkı, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kalkması.

Bir halkın kendi dilinde eğitim görme talebi makul bir taleptir. Nitekim Türkiye de Almanya’da Türkçe eğitim imkânı daralan Türk kökenlilere uzaktan eğitim formülleri geliştirmiyor mu? Ayrıca elin yabancısına mahkemede tercüman hakkı tanıyan hükümet, eğer talep ediyorsa kendi Kürt vatandaşı için de bu uygulamayı devreye sokamaz mı?

Başbakan Erdoğan,”Terörist başıyla görüşmek istediği sürece ailesi ve yakınları görüşebilirler. Ama avukatlar konusunda onu bir kenara koyun” diyor.

*

“KÜRT sorununu ancak Başbakan Erdoğan çözer” diyen Diyarbakır bağımsız milletvekili Leyla Zana, Avrupa Parlamentosu Başkanı ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin de aralarında bulunduğu Avrupa liderlerine açlık grevlerinin barışçı bir şekilde son bulması için mektup yazdı.

Belli ki, önümüzdeki günlerde açlık grevi meselesi böyle giderse, ister şantaj deyin, ister haklı talep deyin uluslararası kamuoyunda daha da dikkat çekici olacak. En önemlisi de ölümler başlayabilir.

*
AÇLIK grevinin kritik ayağını Öcalan’ın İmralı’daki durumu teşkil ediyor. Türkiye’de büyük bir kesimin binlerce şehidin ardından hâlâ İmralı’nın ipleri elinden tutmasından rahatsız olduğu bir realitedir. Ama yine de bir formül bulunabilir, bulunmalıdır da.

Öte yandan giderek kritik bir hal alan bu durumu çözebilecek güce sahip olanlar da bellidir. Aydınlar, toplumda sözü geçenler, bir an evvel olası ölümlerin önüne geçmek için tarafları diyalogda buluşturmayı denemelidir. Yoksa çok yakında çok geç olabilir.