Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Nefsine ve Allah’ın kullarına karşı merhamet et! Böylece Rabbin de sana Kıyamet günü merhamet eder" buyurdu.
Arab: "Ey Nebi günahlarımın az olmasını istiyorum" dedi.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İstiğfarı çoğalt ki, günahların azalsın" buyurdu.
"İnsanların en bilgini olmak istiyorum" diye sordu.
Peygamberimiz, "Allah’tan kork ki, insanların en bilgini olasın" buyurdu.
"İnsanların en zengini olmak istiyorum" diye sordu.
Peygamberimiz, "Kanaatkár ol ki, insanların en zengini olasın" buyurdu.
Onun böyle söylediğini işiten Habbab da saklandığı yerden çıktı ve Hz. Ömer’in yanına gelerek:
"Ey Ömer! Vallahi Allah’ın Peygamberi’nin duasının sana nasip olacağını umuyorum. Ben dün Peygamber Aleyhisselam’ın şöyle dua ettiğini işittim:
’Allah’ım İslam’ı Ömer bin Hattab veya Ebu-Hakem bin Hişam (Ebu Cehil)dan biriyle güçlendir’ Ey Ömer! Müjde olsun sana."
Hz. Ömer Erkam’ın evinin yolunu tuttu. Kapıya vardığında kendisini ilk gören Bilal-i Habeşî oldu. Hz. Ömer’i böyle yalın kılıç kapıda görünce endişe etti. Peygamber Aleyhisselam’a:
Güçlüydü, öfkeliydi. Zamanının çoğunu Ebu Cehil gibi İslam düşmanlarının yanında geçirirdi. Peygamber Aleyhisselam ve İslamiyet hakkında işittikleri yüzünden kalbinde bir nefret ve kin oluşmuştu. Öyle ki Müslümanlara karşı, insanların en katı davrananıydı.
Bir gün sırf Peygamber Aleyhisselam’a sataşmak ve eziyet vermek gayesiyle evden çıktı. Allah’ın Resulü, Mescid-i Haram’a gidiyordu. Hz. Ömer peşinden gittiyse de, Resulullah ondan önce Kábe’ye vardı. Hz. Ömer ise arkasında bir yerde öyle bekledi. Peygamber Aleyhisselam, Hákka Suresi’ni okumaya başladı. Hz. Ömer duyduğu bu kelimelerin düzgünlüğüne hayran oldu. Kendi kendine, "Bu vallahi, Kureyşlilerin dediği gibi bir şair galiba" dedi. O aklından bunları geçirirken Peygamber Aleyhisselam, surenin şu ayetlerini okuyordu:
"Yemin ederim gördüklerinize ve görmediklerinize. O çok şerefli bir elçinin getirdiği bir sözdür. O, şair sözü değildir. Fakat pek az inanıyorsunuz." (Hákka, 38-41)
Bu ayetleri işiten Hz. Ömer bu sefer kendi kendine:
Çünkü namaz kılmak için gerekiyorsa gusül abdesti almak, normal durumlarda abdest almak suretiyle bir tür vücut temizliği yapılmış olduğu gibi, ayrıca elbisenin ve namaz kılınacak yerin de temizlenmesi gerektiği için bir üst baş temizliği yapılmış olur. Daha da önemlisi namaz günahlardan arınmanın da bir yoludur. Namaz esas itibariyle insanı günah işlemekten alıkoyar, günahtan uzaklaştır. Nitekim bir áyette: "Sana vahyedilen kitabı oku ve namaz kıl; çünkü namaz çirkin ve kötü işlerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek büyük şeydir. Allah yapıp ettiklerinizi bilir." (el-Ankebût 29/45)
Ayrıca namaz, işlenmiş hata ve günah kirlerinin giderilmesini de sağlar. Peygamber Efendimiz günde beş vakit namazı, bir insanın kapısının önünden akıp giden bir ırmağa, namaz kılmayı da bu ırmakta her gün beş kere yıkanmaya benzetmiş ve şöyle demiştir: "Ne dersiniz, birinizin kapısının önünden bir ırmak geçse ve o kimse orada günde beş kere yıkansa bedeninde hiç kir kalır mı?" Sahabeler, "Kalmaz ey Allah’ın Resulü" deyince Peygamber Efendimiz "İşte beş vakit namaz buna benzer. Allah böyle bir namaz sayesinde günahları siler" demiştir. (Buhárî, "Mevákit"i6)
Namazın özü, kalbin huşû ve huzur içinde olmasıdır. Kalbin huzuru yoksa kılınan namaz, fayda sağlamayacaktır. Allah bu noktayı şöyle belirtmektedir: "Beni anmak için namaz kıl." (Táhá 20/14) Bu ayette namaz Allah’ı anmanın bir yolu olarak önerildiği gibi, aynı zamanda namazı Allah’ı anmaktan ibaret olduğu da vurgulanmaktadır. Çünkü Allah’ı anmak için namaza duran kişi, namaz boyunca Rabbin huzurunda olduğundan gaflet ederek namaza hakkını verememiş ise nasıl Allah’ı anmış sayılabilir? Devlet başkanıyla görülmek, ondan bir şeyler talep etmek isteyen kişi, bu imkánı bulup onun huzuruna çıktığında, onunla görüşmek yerine, orada bulunan eşya ile ilgilenirse veya yanında getirdiği kitabı okusa veya bir şarkının veya şiirin sözlerini mırıldansa, o devlet başkanının muhtemel tepkisini bir tarafa bırakalım, buna görüşme denir mi, gelen kişi arzusunu iletmiş olur mu? Bu basit örneğinde gösterdiği gibi namaza duran kişi, Allah’ın huzurunda olduğunu bilmeli, bunu hissetmelidir. "Ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" (en-Nisá 4-43) ifadesi, ne dediğinden haberi olmayan sarhoş kimselere yönelik olmakla birlikte, namaz da tam bir şuuru da simgelemektedir. Peygamberimizin, biraz sonra ölecek olanın namazı gibi namaz kıl, emri önemlidir. Yine Kuran’da, namaz kılarken gaflet ve ciddiyetsizlik içinde olanlar ağır bir üslupla kınar. (el-Máun 107/4-5). Gerçek de böyle değil mi Allah insanların kalıplarına değil kalplerine bakar.
GÜNÜN AYETİEy insanlar! Yeryüzünde bulunan nimetlerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın izinden gitmeyin, çünkü o, açık bir düşmanınızdır. (Bakara 2/168)
GÜNÜN HADİSİ
Ebu Hureyre (r.a.) Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Allah buyuruyor ki, mümin kulumun samimi dostlarından birinin ruhunu aldığım zaman, üzülür. Fakat mükáfatını Allah’tan beklerse, onun için ancak Cennet vardır." (Buhari Rikak 6)
GÜNÜN DUASIÖlüm anında sıkıntıdan kurtulmak için okunacak duaYa Allah, ateşin fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum. Kabrin fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum. Zenginliğin fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum. Deccal’ın fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum.
Onlar da: "Bir zamanlar Allah’ın Resulü ile yaptığımız sohbetleri hatırladık ona ağlıyoruz" dediler. Bu iki sahabeden biri Resûl-i Ekrem’in yanına gitti ve Medineli Müslümanların halinden söz etti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, başına bir sarık bağlayıp minbere çıktı ve bir konuşma yaptı. Bu O’nun minberdeki son konuşması oldu.
Allah’a hamdü sena ettikten sonra şöyle dedi:
"Ey insanlar! Hele şöyle yakına gelin" sahabeler etrafına toplanınca Resûlullah şunları söyledi:
"Ensar (Medineliler) günden güne azalacak, başkaları ise çoğalacaktır. Size ensara iyi davranmanızı vasiyet ediyorum. Çünkü onlar benim yakınlarım ve sırdaşlarımdır. Onlar verdikleri sözde durup üzerlerine düşen yardımı yaptılar. Bunu karşılığında da hak ettikleri cennete kavuşacaklardır. Ensarım iyilik edenlerine sizlerde iyilik ve ikram ediniz. Fenalık yapanları affediniz."