Müjdeyi benden duyun istedim

SADECE adı bile, nasıl zor ve zahmetli bir işe soyunulduğu konusunda fikir vermeye yeter: “İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi...”

Haberin Devamı

 (Benim uzun cümleler kurduğumdan yakınan sevgili eşim ne diyecek acaba?) Kısaltmaya kalksanız, ortaya “Gözçöpkalhorder” (Gözü Çöplükte Kalmış Horozlar Derneği) gibi bir şey çıkar diye, herhalde böylece bırakmışlar. Oysa kucaklayıcı projeler, herkesin kolaylıkla aklında tutabileceği ve tekrarlayabileceği simge sözcüklerle tanımlanır. Zaten, logolar, maskotlar, müzikler hep bu hatırlatma kolaylığı ve iz bırakma gücünden yararlanmaya yöneliktir. Projenin tanıtım ve paylaşımı, böyle bir cinliğin üstüne bina edilemediği için olsa gerek, körfezi 40 kilometre boyunca yeniden tasarlamak iddiasını taşıyan, İzmirlinin hayatını değiştirmesi beklenen ve 100 milyonların telâffuz edildiği “vizyon gösterisi”, şimdilik “sokaktaki adam”ın gündemini teğet geçmişe benziyor. İzmir medyasına gelince... Haftalardır bu konu hakkında yazıldı, çizildi, konuşuldu. Açıkcası ben biraz beklemeyi tercih ettim, “Benimle biraz olsun aynı yöne bakan var mı acaba?” diye. Pek çıkmayınca, konu bayatlamadan yazmak istedim.

Haberin Devamı

Öncelikle bir şeyin hakkını teslim etmek gerekiyor. 2009–2012 yılları arasına yayılarak olgunlaştırılmış bu çalışmaya, “fikri değen, eli değen, gönlü değen herkesin katkısına ve emeği”ne saygı duymak zorundayız. Görülenden ve anlatılandan daha zor ve zahmetli bir iş çıkartıldığını tahmin ediyorum. İzmir Körfezi’ne ilişkin dağınık binlerce veriyi bir veri tabanına dönüştürmek ve bunu modellemek, ancak iyi bir takım oyunu ile mümkün olabilirdi. Ortada profesyonel bir bakış açısı ve güçlü bir iyiniyet olduğundan kuşku duymuyorum. Ama hani futbolda, sağlı sollu pozisyona girip de “gol vuruşu”nu yapamamak var ya! Hani bir de bu “helâk olmuşluğu“ iyi futbol oynamış gibi pazarlayıp, yine de tabelayı bir türlü değiştirememek var ya? Sanıyorum, proje bu “takdim edilememe sıkıntısıyla”, şişten kaçıvermiş örgü gibi, zayıf noktasından sökülmeye hazır bekliyor...

Basın toplantısında, İlhan Tekeli hocamızın doğaçlama olarak takdim ettiği manifesto, “hem zarf hem de mazruf” yönünden tartışmasız çok doyurucu idi. Hiçbir cümlenin “rastlantıyla” sarf edilmediği belli olan dört başı mamûr bir kurgu ile birim zamanda, doğru, anlamlı, yapıcı ve (ama hep) güzel şeylerden söz etti. İşin sözel kısmı orada kalsa, daha bile iyi olacakmış. Sunumlar bir standarttan uzaktı. Herkes fili, “tuttuğu yerden” tarif etti. Neden bu proje “gövde gösterisi”ne dönüştürülemedi? Neden “kefilli buzdolabı senedi” öder gibi birkaç güne yayıldı, taksit taksit anlatıldı ve tanıtımın enerjisi düşürüldü? Neden, tanıtım küçücük salonlarda yapıldı? Bunları bilemiyoruz.

Haberin Devamı

Sadece, 6 parçaya ayrılarak projelendirilmiş körfezin, kendine ait bölümünü anlatan bir uzmanımızın verdiği müjde, İzmirli ile paylaşılmazsa yazık olur kanısındayım (!) Efendim, bugün için, körfezde yapılan Üçkuyular-Bostanlı araba vapuru seferleri için son saat, (vizyonunu, “uygarlıkların mirasını geleceğe taşıyan, Akdeniz’in zenginliklerini kentlisine ve dünyaya sunan, hizmet felsefesiyle akıllarda iz bırakan” şeklinde duyurmuş İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin web sitesine göre) 22.30 ya meselâ... Şimdi sıkı durun! “İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirecek” bu dev proje hayata geçirildiğinde, son vapur gece yarısı kalkacak(mış). EXPO adayı kentimiz için “görebildiğimiz en uzak nokta”, bu; “akıllarda iz bırakması umularak” duyurulur...

Yazarın Tüm Yazıları