Bugün 12 Mart...

GENÇ kuşakların, ülkelerinin “yakın–uzak tarihini” sadece televizyon dizilerinden öğrendikleri başka ülke var mı, bilmiyorum?

Haberin Devamı

27 Mayıs’ı böyle öğrendi insanımız, 12 Eylül’ü de öyle...
6-7 Eylül olaylarını, 12 Mart’ı.
Bu kadar ısıtıldığına göre bir 28 Şubat dizisinin de eli kulağındadır.
Hepsini, kim nasıl anlatırsa öyle belledi...
Yenisini adına umutlu olmak için de bir sebep yok.

Diyeceksiniz ki, alan memnun–veren memnun sana ne?
Aslında haklısınız, kurcalayanda kabahat!
Okumayı, araştırmayı, sormayı soruşturmayı sevmeyen bir topluma, emek harcamasına gerek olmadan, hap olarak sunulan zahmetsiz bilgiye çok rağbet edilmesi hiç tuhaf karşılanmamalı.
Ayrıca bu alışverişte kimsenin bir kabahati yok.
Sorgusuz sualsiz dinleyeni bulsanız, siz de afyonlamaz mısınız?

Bir tarafın kolayına, diğer tarafın ise işine geliyor bu.
Düşünmek yok, tartışmak yok, sentezlemek yok.
İtiraz yok, eleştiri yok, seçenek yok...

Haberin Devamı

Elbet tarihler, tarihçiler, bir gün gelecek doğrusunu yazacak.
Bugün anlatılanların çoğunun “uyduruk” olduğunu, birileri çıkıp söyleyecek.
O günlere tanık olmuşlar, diğer tanıkların iki yüzlülüğünü, yalakalığını, dönekliğini, omurgasızlığını, korkaklığını, zavallılığını, elbet bir gün anlatacak.
En kötü ihtimalle, biri çıkıp gazete arşivlerine göz atacak...

Bugün 12 Mart...
Bir an için 40 yıl öncesine gidelim, Mayıs 1972’ye...
Attila İlhan, Karşıyaka’dan İzmir’e vapurla geçmekte.
Binerken, 3 gencin idam edildikleri haberi gelmiş.
“Vapurdan indim, rıhtım boyunca yürürken ilk mısralar çıkmıştı...” diyor, “Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız / O mahûr beste çalar Müjgân’la ben ağlaşırız...” diye başlayan ünlü dizeleri için...

Peki ya kimdi bu Müjgân? Birlikte ağladıkları “Mahûr Beste” hangisiydi?
Anılarından öğreniyoruz ki, “Müjgân diye bir kadın hiç olmadı, öyle bir beste hiç çalınmadı...”
Müjgân, eski dilde, “Kirpikler” demekti... Bu şiir, dünden bugüne gelirken yitirdiklerimize, bütün uçurduklarımıza ellerimizden... Hoşgörüsüzlüğe, kirpiklere ve gözyaşlarına yazılmış bir ağıttı aslında. Bir de kıssadan hisse çıkartabilsek...

 

Yazarın Tüm Yazıları