Paylaş
Bir kere daha anladım ki, bu ülkede “tüketici hakları, müşteri memnuniyeti” gibi kavramlar, içi boş birer varildir. Tüketici olarak, sadece bu varillerin üstünde istediğiniz kadar tepinip, ses çıkartma özgürlüğünüz vardır. Bari gülümseyerek gürültü edelim... Bir elektronik cihaz alıyorsunuz. Nefsinize uyup, cihazı kullanmak istiyorsunuz. Daha sonra, satış görevlisi tarafından azarlanacağınızı bilmediğiniz için, (bir eşeklik edip) kullanma kılavuzunun, “Kullanım Şekli”ni anlatan yönlendirme sayfasına uyup/aldanıp söylenenleri yapmaya başlıyorsunuz: 1) Paketi açıp, ürünü çıkartınız. (Peki) 2) Cihazın içinden çıkan şarj aleti ile en az 8 saat cihazınızı şarj ediniz. (Tamamdır). 3) Cihazın üstünde bulunan açma-kapama tuşluna basarak ipad’i açınız. (Hay hay...) O da ne? Cihaz çalışmıyor. Tık yok, hayat belirtisi yok.
Vakit geçirmeden, aleti kaptığınız gibi, faturasıyla birlikte soluğu mağazanın müşteri hizmetlerinde alıyorsunuz. Cihazın değiştirilmesini istiyorsunuz. Yardımsever bir genç hanım, sizi satış bölümüne götürüyor. Konu gerekmediği halde çetrefilleşince “âmir konumundaki hanım” davet ediliyor. Aldığınız cevap özetle şu: “Ama siz bu aleti ambalajından çıkartmışsınız, açmışsınız. (Haliyle...) Biz bunu teknik servise göndereceğiz. Bakalım kullanıcı hatası var mı? O da ancak bayramdan sonra çarşamba günü...” Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan bahsetseniz de, “elektronik ürünlerde böyle” diye komik ve dayanaksız bir cevap alıyorsunuz. Çünkü ne ilgili yasada böyle şaçma bir istisna var, ne de elektronik eşyayla ilgili ayrı bir kanun...
Yasa’nın “Ayıplı Mal” başlığını taşıyan 4. maddesi, ”...tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, -ayıplı mal- olarak kabul edilir” dedikten sonra, tüketiciye 3 ayrı seçenek sunuyor: “...Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir.” Paragrafın son cümlesi ise iyi niyetli satıcı için çok açık: “Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür...” Bunun dışındaki uygulama ya meydanı boş ve sahipsiz zannedip, bildiği gibi at oynatmaktır. Ya da hiç sıkılmadan “kanuna karşı hile” geliştirmektir.
“Arızalanmış elektronik cihazın en az 3 kez servise gidip tamir olunamaması, bir yıl içerisinde aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması...” gibi haller, garanti şartlarına ilişkin ayrıntılardır. Bu olayda tüketici, garantiden yararlanmayı istememiştir ki! Satıştaki parlak vaadin aksine, hiç çalışmayan mal ayıplıdır! Kullanılmamıştır, kullanılamamıştır, fiilen kullanılması imkânı bulunamamıştır. Ambalajını açmadan, fişe takmadan, hatta 12 saat şarj olmasını beklemeden ayıplı olduğunun anlaşılması mümkün olmayan -suskun- mal, ayıplıdır. Ayrıca, dünya kadar para verdiği halde, düğmesine basınca çalışmayan cihazın, teknik servislerde kurcalanmasını istememek de bir tüketici hakkıdır. Bu yazıda başrolde oynayan İzmir’deki mağazanın, bunları görmezden gelerek kendine yakıştırdığı ayıbı, bütün tüketici hakları platformlarına taşıyacağım. Final yorumu şöyle yapmak, “bayram neş’esine” uygun düşer herhalde: “Açmasaydın ambalajı... Bütün bayram orada dursun; o sana baksın, sen ona bak... Açarsan başına neler gelebileceğini düşünmez misin? Gafil!”
Paylaş