4+4+4+Lâle+Lâle+Lâle

BİR ülkede, köşe yazarlarının, “gündem ve güncelin değişmemesi” yüzünden, eski yazılarından alıntılar yapıyor olması, yazanların eksikliği değil, onları buna mecbur edenlerin ayıbı olsa gerek!

Haberin Devamı

Deyimlerimiz, “ölende mi, öldürende mi kabahat?” veya “söyleyene değil, söyletene bak” kabilinden fırsatlar sunduğu için, bu alıntıları yaparken yüzüm de kızarmıyor açıkcası...

Tarihçiler, “Osmanlı pâdişâhlarının 11’incisi ve İslâm halîfelerinin 76’ncısı” diye başlıyor Sultan II. Selim’i anlatmaya... Nâm-ı diğer “Sarı Selim”. Vatandaşın, Kânûnî gibi bir efsanenin, diziler sayesinde tanıştığı Hürrem Haseki Sultan’dan olma evlâdı. Sultan Süleyman Han, Zigetvar Kalesi önlerinde vefât edince, o sırada Kütahya Sancak Beyliği’nde bulunan Şehzâde Selim, 1566’da tahta çıktı. Edirne’deki Selimiye Camii’ni yaptıran ve ona adını veren sultandır. Ataları ve aynı yazgıyı paylaşacağı torunları gibi, tebaasının tek ve mutlak hakimi olarak yıkıldı gitti... “Bu dünya –babası- Sultan Süleyman’a kalmamıştı”; edebiyle tarih sayfalarına çekilişini yadırgayan bile olmadı. Yahyâ Kemâl, Selim’i; “Bir beyti bir de câmi-i mâ’mûru var” diye över...

Haberin Devamı

Edirne’deki “Selimiye Camii Müezzinler Mahfili”nin kuzeydoğu yönüne rastlayan köşesindeki mermer ayağında, bir küçük ters lâle motifi bulunur. Ters olanı dahil olmak üzere, Selimiye çinilerinde 101 ayrı lâle motifi kullanılmıştır. “Ters lâle”, ziyaretçilerin bugün bile en çok merak ettikleri ayrıntılardan biridir ve farklı söylenceleri olma özelliğini sürdürmektedir. Bazılarına göre, caminin yapımında çalışan kör bir ustanın marifetidir. Bazıları Allah ve lâle sözcüklerinde aynı harflerin bulunması sebebiyle bu çiçeğe mistik bir anlam yükler. Ayrıca eski harflerle yazılmış lâle sözcüğü, tersten okunduğunda Osmanlı’nın kutsal alâmeti olan hilâl seslendirilmektedir. Bir başka sıradan yakıştırmada, Mimar Sinan’ın o günlerde hastalanan ve ölen torunu Fatma vitrine çıkartılır. Sözde ters lâle, Sinan’ın torunuyla ilgilendiği ve canının çok sıkkın olduğu günlerde beceriksiz bir kalfanın elinden çıkmıştır...  Araştırırken, “Ters lâle aslında, caminin yapılmasından çok sonra, Lâle Devri ve savurganlık günlerinin ülkeyi kötüye götürdüğünü anlatmak üzere kondurulmuştur. Yani; ‘Padişahım bu gidiş iyi değil’ denmek istenmiştir” iddiasına bile rastladık, “Daha sonraları ters lâle figürü, ‘usûlü dairesinde hoşnutsuzluk ifade etmek için’ yaygın bir geleneğe dönüştü. Çini ustaları, ahalinin gizli yakınmalarını, yapılan camii ve imarethânelerde ters lâleler resmederek makama iletmede aracılık yaptılar. Ters lâle, biraz da ‘arz-ı hal’dir” diyenlere de...
Ama bilinen, yaygın ve asıl itibar edilen rivayete göre, caminin yapılacağı alandaki bütün mülkler satın alınır. Yalnız tam orta yerde bir lâle bahçesi kalmıştır. Buranın sahibi yaşlı bir kadındır ve bahçesini satmaya yanaşmamaktadır. Ne Mimar Sinan ne de Sultan Selim, ellerindeki ölçüsüz, tartışmasız ve 3 kıtaya damgasını vurmuş emsalsiz gücü (hattâ hilâfetin buyurgan otoritesini bile) bu kadını zorlamak, ikna etmek ve nihayet ezmek için kullanmayı akıllarından bile geçirmemişlerdir. Bunlar yerine bir cami yapılırken “gönül kırmamak” esasına sadık kalmışlardır. Sinan’ın, “Seni ve lâlelerini sonsuza kadar burada yaşatacağım” vaadiyle sonunda tamamlanır kamulaştırma. Bugün bile Selimiye’nin çinileri bahçeyi, “ters lâle” ise sahibinin inatçılığını sembolize etmektedir. Hal böyle olunca... Toplumsal uzlaşmaya katkıda bulunmak için, ben de İzmir’den sesleniyorum; “4+4+4” diye bilinen yasanın kapağına, birkaç tane de “ters lâle” motifi işlenmesini teklif ediyorum!

 

Yazarın Tüm Yazıları