Yani 100 yıllık Cumhuriyetimizin yüzde 40 yılı emperyalist ülkelerin maşası olan PKK terörü ile çalındı. Bugün arkasında Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri olan PKK terörüne çok ama çok ağır insani, sosyal ve ekonomik fatura ödedik ve halen ödüyoruz.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan edindiğim rakamlara göre; 15 Ağustos 1984’ten bu yana geçen 14 bin 600 günde toplam 14 bin 902 resmi görevli ve sivil insanımız şehit oldu.
HER GÜNE 1 ŞEHİT
Daha önce de bu topraklarda şehitlerimizin fedakarlığı ile her güne başladığımızı anlatmak için yazmıştım; “Evet 40 yılda her güne bir şehit verdik.”
Şehitlerimizin 8 bin 486’sı Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu askerlerimiz, polis ve güvenlik korucuları. Bunların 6 bin 387’si TSK mensubu, 1512’si güvenlik korucusu, 587’si ise polislerimizden oluşuyor. Bu dönemde toplam 21 bin 667 resmi görevli de yaralandı. Yaralananların 16 bin 140’ı TSK mensubu, 2 bin 301’i güvenlik korucusu, 2 bin 626’sı ise polis.
SİVİL ŞEHİT 6 BİN 416
40 yılda toplam 6 bin 416 sivil vatandaşımız da şehit edildi. 11 bin 796 sivil vatandaş da PKK saldırılarında yaralandı. Bu 40 yılda Türkiye’nin nasıl bir terör örgütüyle uğraştığını gösteren bir başka rakam ise 14 bin 600 günde meydana gelen terör olaylarının sayısı 2024 yılı ağustos itibarı ile 78 bin 180.
40 yılda öldürülen PKK’lı sayısı 46 bin 276, yaralı ele geçirilen terörist sayısı 6 bin 484 iken 8 bin 195 terörist kendiliğinden teslim oldu. Bu dönemde toplam 12 bin 65 terörist yakalandı.
Özgür Özel’in ne siyasi birikimi ne cesareti; CHP’nin 6 okundan herhangi birini yeşil ve mora boyamaya yetmez. Bunu düşünüp söylemeye aklı bile ermez.
Benim merak ettiğim bu saçma fikri kim verdi ona?
Aslında adres belli; artık küresel liberal politikaların etkisine giren, sırtını ABD ve AB’ye dayayan ve politik olarak onların temsilcisi olan küreselci liberal fikrin ve kadroların yönetiminde olan CHP’nin ilkelerini temsil eden en uzun okunu PKK terör örgütünün siyasi kolu PKK/DEM’in renkleri olan yeşil ve mora boyamak sadece şekli değil fikri bir dönüşümün en sembolik adımı. Kısa süre önce de “Cinsel Eşitlik Bakanlığı” kuracaklarını söylemesi de bunun işaretlerinden. Sadece “Devletçilik” ilkesinin içini boşaltmıyorlar, tabanı, bölücü PKK/DEM ile aynı renge boyuyor; devleti ve aileyi hedef alarak marjinal küresel politikalara alıştırıyorlar.
‘DEVLETÇİLİK’ KURUCULUKTUR, BAĞIMSIZLIKTIR
Atatürk CHP’si 1927 yılında “Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik” ve “Laiklik” ilkeleri
benimsedi, 1935’te “Devletçilik” ve “Devrimcilik” eklenerek partinin amblemindeki 6 ok ile temsil edilen ilkeleri altıya çıkarıldı.
CHP’nin “Devletçilik” ilkesi iki temele dayandırılmıştır: “Bizzat devletin kuruculuğu ve üreticiliği ile üretimi özel sektöre bırakılan işlerin düzenlenmesi ve kontrolü”
İran Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı’nın ölümüyle sonuçlanan helikopterin düşmesiyle ilgili sorular tam olarak cevaplanmamışken Haniye suikastının gerçekleştirilme biçimi kafaları karıştırıyor. Hamas’ın İran’daki temsilcisi Kaddumi’nin açıklamasına göre; Haniye’nin suikasta uğradığı odanın dışarıya bakan duvarlarının ve tavanının patlama sonucu yıkıldığı göz önüne alındığında, büyük olasılıkla mekâna dışarıdan füze veya mermi isabet ettiğini söyledi.
İRAN: FAİL İSRAİL VE ABD
İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yapılan yazılı açıklamada ise suikastın, İsrail tarafından tasarlanıp uygulandığı ve ABD’nin de eyleme destek verdiği belirtildi. Açıklamaya göre, saldırı yaklaşık 7 kilogramlık savaş başlığı taşıyan kısa menzilli roketin misafirlerin konaklama alanının dışından ateşlenmesiyle gerçekleşti. İran’ın açıklamasında, suikastı gerçekleştirenlerin Haniye’nin kaldığı odanın yerini nasıl bildiği, saldırı anında odada bulunduğunu nasıl öğrendiklerine dair bir ayrıntı verilmedi.
ZAMAN AYARLI NOKTA ATIŞI
Zaman ayarlı ve nokta atışı dışarıdan kısa menzilli füze ile gerçekleştirilen suikasta kurban giden Haniye’nin hangi odada kaldığı ve odayı giriş anı bilinmeden böyle bir saldırının gerçekleştirilmesi mümkün değil. Belli ki İran içinde suikast timiyle işbirliği yapan İsrail ve ABD’ye çalışan ajanlar var.
Bununla ilgili detayı da Amerikan New York Times gazetesi duyurdu. New York Times, 31 Temmuz günü öldürülen Haniye suikastının iki ay önce yerleştirilen bir bomba ile gerçekleştirildiğini iddia etti. Haniye’nin kaldığı bina, İslam Devrim Muhafızları Ordusu’nca korunan 4 katlı bir misafirhaneydi. Sözde sıkı korunan bina, kuzey Tahran’ın lüks bir semtinde bulunan Neshat olarak bilinen büyük bir yerleşkenin parçasıydı. İsmail Haniye, Tahran’ı ziyaret ettiğinde birkaç kez bu misafirhanede kalmıştı. Gazeteye göre İsmail Haniye, çarşamba günü kaldığı Tahran misafirhanesine iki ay önce gizlice sokulan patlayıcının uzaktan kumandayla patlatılması sonucu öldürüldü. İddiaya göre Haniye’nin misafirhanedeki odasında olduğu doğrulandıktan sonra bomba uzaktan patlatılmıştı.
BOMBA İDDİASI
PKK/DEM ile Somali tezkeresine “Hayır” oyu veren CHP’li Namık Tan’ın sözleri ile bunu bir kez daha gördük. 2010’da Deniz Baykal’a FETÖ’nün kaset kumpası sonrası Kılıçdaroğlu ile başlayan bu süreç Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu gibi ürünler vermeye devam ediyor, edecek...
‘KUMDAN KİBİR KULELERİ’ DAĞILDI
Tuhaf olansa, yandaşlarının CHP Milletvekili Namık Tan’ın TBMM’de “Mavi Vatan masaldır” sözlerine gösterdiği tepki. Sanki ilk kez bir CHP’li politikacı ‘Mavi Vatan’a dil uzatıyormuş gibi eleştiri üzerine eleştiri yaptılar. Geleneksel ve sosyal medyada kendisini herkesten akıllı zanneden “kumdan kibir kuleleri”; CHP’nin 2010’dan beri milli meselelerde baş aşağı gidişine, PKK terör örgütünün siyasi kolu PKK/HDP-DEM ile işbirliğine, verdikleri oylarla FETÖ iltisaklı kişilerin milletvekili olmasına seyirci ve sessiz kalan ünlü ünsüz, asker, bürokrat, siyasetçi, gazeteci kim varsa eleştiriye başladı.
Namık Tan “Mavi Vatan masaldır” diyene kadar CHP’deki ele geçirilişine, değişim ve dönüşüme gözlerini kapatan “fikir körleri” sadece kutuplaşma ve nefret üzerine kurdukları söylemleri ile birlikte kendileri de değişip dönüştüler.
ÇÜRÜME VE ÇÖZÜLME
Atatürk’ü maske olarak kullanan bu kişiler küresel sistemin ele geçirdiği CHP’nin politikalarının, kadrolarının çürüyüp çözülmesine hem sessiz kaldılar hem de omuz verdiler.
Namık Tan’ın “Mavi Vatan masaldır” sözü “kumdan kibir kulelerini” yıkan küçücük bir dalga gibi hayal dünyalarını altüst etti. Kule değil kum olduklarını görüp bazıları “CHP’deki değişimi” fark ediverdi (!)
Kulaklarına inanamayanları mı ararsın, okuduğuna inanamayanı mı?
Elbette bunun “konjonktürel” bir nedeni var; önce ondan bahsedeyim...
Türk Silahlı Kuvvetleri, Pençe-Kilit operasyonuyla yılbaşından bu yana Irak’ın kuzeyinde 726 PKK’lı teröristi etkisiz hale getirdi. Yedi aylık dönemde Suriye’de de 795 terörist öldürüldü. 1 Ocak 2024’ten bu yana Irak ve Suriye’de öldürülen PKK’lı terörist sayısı 1.521’e ulaştı. Türkiye, sınır içinde olduğu gibi PKK terör örgütünün Irak ve Suriye’deki inlerini yerle bir etmekte kararlı.
Nitekim 26 Temmuz günü gece yarısından sonra Milli Savunma Bakanlığı’nın Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara, Kandil ve Asos bölgelerindeki mağara, sığınak, barınak, depo ve terör örgütünün kullandığı tesislerden oluşan 25 hedef imha edildiğinin açıklanması terör Türkiye’nin inlerine kilit vurmadaki kararlılığını gösteriyor.
DİPLOMASİ
Sadece askeri değil diplomatik gücü de kullanan Türkiye, Irak hükümeti ile işbirliği ve Suriye ile diyalog girişimleri ile terörü bitirme kararlılığını sergiliyor. Irak’ta PKK’nın yasaklı örgüt haline getirilmesi bu işbirliğinin sonucu.
Suriye’nin petrolünü çalan PKK/YPG’ye karşı adımlar da sıklık kazanıyor. Rusya, Esad ile görüşerek Türkiye ile diyalog sürecine katkıda bulunuyor. Hem Irak hem Suriye’nin toprak bütünlüğüne öncelik vererek, ABD’nin paralı uşağı PKK unsurlarının her iki ülkeden temizlenmesi konusunda somut önerilerde bulunuyor.
SURİYE’NİN ÇALINAN PETROLÜ
Irak yönetimi bunları anladı ve Türkiye ile işbirliğine girişti. Dışişleri Bakanı
Gazze’de 292 gündür çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 40 bine yakın insanı acımasızca katleden soykırım suçlusu İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yalanlarla dolu 45 dakikalık konuşması Amerikan Kongre üyeleri tarafından 5O’si ayakta olmak üzere toplam 79 kez alkışlandı. Daha önce hiçbir yabancı devlet adamına kısmet olmayan ve tarihte bir ilk olarak, dördüncü kez ABD Kongresi’nde kürsüye çıkan Netanyahu’nun yalanlarla dolu kanlı tiradı alkışların fazlalığından dolayı bir saati buldu.
SAVAŞ SUÇLARINDAN YARGILANIYOR
Savaş suçları ve soykırım nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve hakkında tutuklama istenen Netanyahu, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçi Parti’nin davetiyle gerçekleştirdiği konuşmasında dünyanın gözüne baka baka yalanları sıralarken, dinleyen Kongre üyelerinin çığlıkları alkış seslerine karıştı. Bir kişi hariç; ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Rashida Tlaib...
Filistin kökenli Tlaib, elinde tuttuğu “Savaş suçlusu” ve “Soykırım suçlusu” yazılı küçük pankartla tek başına Netanyahu’yu protesto etti. Devasa ABD sistemi içinde sanki tek başına mazlumların ve hakikatin sesi gibiydi.
GURURLU SİYONİST BIDEN’A TEŞEKKÜR
Netanyahu konuşmasında suç ortağı ABD başkanlarını unutmadı; işlediği soykırım suçuna verdiği destekten dolayı hem eski ABD Başkanı Trump’a hem de mevcut ABD Başkanı Biden’a ayrı ayrı teşekkür etti. İsrail ile ABD arasında öylesine özdeşlik kurdu ki; ABD mi İsrail’i, İsrail mi ABD’yi ağırlıyor, ABD Kongre üyeleri mi Netanyahu’yu, Netanyahu mu ABD Kongre üyelerini ağırladı anlamak zordu.
7 Ekim 2023’teki Hamas’ın saldırılarının ABD’deki 1941 Pearl Harbor ve 2001 İkiz Kule saldırılarına benzediğini savunan Netanyahu, ABD Başkanı Joe Biden’a Gazze saldırılarında İsrail’e verdiği destek ve “gururlu bir Siyonist” olduğunu söylemesinden dolayı teşekkür ederken Siyonizmin bayrağını ABD’nin başkentine dikti.
HER YALANDA
Katz, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın sert karşılık verdiği mesajında şunları yazdı: “Erdoğan, İsraillilerin öldürülmesi için Hamas’ın terör hücrelerine silah ve para yardımında bulunuyor. İsrail İç Güvenlik Servisi Shin Bet, Zeit Üniversitesi öğrencisi olan Hamas terör hücresi elemanlarını ele geçirdi. Söz konusu hücre Hamas’ın Türkiye’deki karargâhı tarafından komuta ediliyordu. Yakalanan teröristler edindikleri askeri eğitim, silah ve binlerce dolarla İsrail’de terör saldırısı yapmayı tasarlıyorlardı. Erdoğan, radikal ve antisemit bir ideoloji uğruna Türkiye’yi terörü destekleyen bir ülke haline getirip İran’ın başını çektiği şer eksenine yaklaştırıyor.”
MOSSAD’IN HEDEFİ: FİLİSTİNLİLER VE ARAPLAR
2009’dan beri soykırımcı İsrail, Türkiye’yi İran ile yakınlaşmakla suçlar hatta Türkiye’de kullandığı Fetullahçı Terör Örgütü üyesi savcı ve polisler üzerinden Selam Tevhit Operasyonu gibi gizli soruşturmalarla devlet ve hükümet yetkililerinin telefonlarının dinlenmesini içeren kumpas operasyonlarının temelini atardı. Belli ki İsrail, Türkiye’ye yönelik aynı iftira kampanyasını yeniden başlatacak. İsimleri kamuoyu tarafından bilinen vatan hainleri de kısa süre içinde devreye girecektir.
Aslında İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın mesajı tam olarak İsrail gizli servisi Mossad’ın Türkiye’deki ajanlık faaliyetlerini tarif ediyor.
MİT’in tespitlerine göre Mossad, Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve yabancı uyruklu kişilerden oluşturduğu hücreler ile casusluk faaliyetleri yürütüyor. Hedef olarak da kaçırmayı ya da öldürmeyi planladığı Filistinli ve Arapları seçiyor. Öyle ki Mossad hedef aldığı Filistinli ve Arapları takip ettirdiği ajanları arasında Türkiye’de yaşayan Filistinliler de yer alıyor.
Tespitlere göre, İsrail istihbarat örgütü; aralarında eski emniyet görevlileri ve dedektiflik yapan kişilere, hedef aldığı isimleri takip ettirip haklarında detaylı bilgi toplaması karşılığı para veriyor. Yurtdışında Mossad ajanı ile çevrimiçi görüşmeler yapan Türkiye’deki casusluk şebekesi yöneticileri ile yurtdışında görüşmeler yapılıyor, ajanlık karşılığı ödemeler ya elden ya da kripto para sistemi ile yapılıyor.
Trump, “Dosyaların tamamını yayınlamasam da ‘çok sayıda’ dosyayı redakte edilmiş halde de olsa yayınladım. Geri kalanını yayınlamamamı tercih ettiler, ama bu en erken zamanda yapılacak. Saygı duyduğum insanlar benden ricacı oldu, ama bana soranlar CIA personeli değildi, muhtemelen bu cinayetin arkasında CIA vardı. Dosyaların yayınlanması çok ilginç olacak” dedikten yaklaşık 1 ay sonra 13 Temmuz 2024 günü tıpkı Kennedy’ninkine benzer suikastla öldürülmek istendi.
TRUMP’DAN KENNEDY’Yİ KORUYUN MESAJI
Kürsüde konuşurken başını yana çevirmesi, sağ şakağından başını delip geçecek tüfek mermisinin kulağını sıyırarak yaralı da olsa kurtulup hayatta kalmasını sağladı. Öldürülmüş olsaydı akıbeti gibi, suikast dosyası da tıpkı Kennedy’ninki gibi yalan ve dezenformasyonla karartılacaktı.
Trump, kendisine suikastın neden ve kimden geldiğini biliyormuşcasına iki gün sonra sosyal medyadan 1963’te suikasta kurban giden 35. Başkan John F. Kennedy’nin yeğeni Robert F. Kennedy Jr’ın ‘derhal’ koruma altına alınması gerektiğine dair şu mesajı paylaştı:
“Bugün dünyada olup bitenler ışığında, Robert F. Kennedy Jr.’ın derhal Gizli Servis koruması almasının zorunlu olduğunu düşünüyorum. Kennedy ailesinin geçmişi göz önüne alındığında, bunun yapılması gereken, doğru bir şey olduğu çok bariz!”
BABASI VE AMCASI ÖLDÜRÜLEN KENNEDY
Robert Kennedy Jr