Ot reçellerinin hammaddesi Kazdağları'ndan toplanıyor

Turizm sektöründe uzun yıllar çalıştıktan sonra baba ocağına dönerek annesi, babası ve kardeşiyle reçel atölyesi açan Fatih Gün, ürettiği reçelleri çeşitli şehirlerde yaşayan müşterilerine gönderiyormuş.

Gün, AA muhabiri Altuğ Acer’e, aile işletmesi olarak yaklaşık 50 yıldır bulundukları dükkanlarında reçel işine girdiklerini söylemiş.

Bölgelerinin reçelin hammaddesi bakımından çok zengin olduğunu ifade eden Gün, vatandaşların tercih ettiği ürünlere göre çeşitlerinin oluştuğunu anlatmış.

Isırgan otu, yeşil nane, karabaş otu, karadut, biber, muz, nane, havuç, böğürtlen, karanfil, ayva, çam kozalağı, mandalina, portakal, incir, pancar, süt, acı biber, sarıkız otundan reçel yapıyorlarmış.

ASTIM İÇİN REÇEL

İçerdiği reçineden dolayı ciğerlere çok iyi geldiğini, nefes açıcı bir etkisi olduğunu iddia ettiği çam kozalağı reçelinin astım hastası bir müşterisinin özel tarifiyle ortaya çıktığını söyleyen Fatih Gün reçelin hikâyesini şöyle anlatıyor:

"Müşterimiz, 'Bana kozalak reçeli yapar mısınız' dedi. 'Yaparız' dedik.

O zaman mevsim itibarıyla uygundu.Taze çam kozalaklarını topladık. Tarif üstünde çalıştık, kendimize göre düzenlemesini yaptık.

Mevzuata uygun şekilde ürettik ve müşterimize gönderdik. Her yıl düzenli olarak istediği miktarda reçel yapıp yolluyoruz."

Reçellerimizi anne tarifine göre yapıyoruz. Normal toz şekerle ve ürünün en taze haliyle üretiyoruz.

Ot reçellerimizin hammaddesi Kazdağları'ndan toplanıyor. Gelir gelmez işleniyor, bekletilmeden reçel haline dönüştürülüp piyasaya sürülüyor.

Sarıkız reçeli ile incir reçelimiz de özeldir.

Kireçte bekletilmeden yapılıyor, dolayısıyla bunun tadı, kokusu piyasadakilerden çok çok daha farklı."

* * *

Uyarımızı yapalım.

Astım hastaları, aman kozalak reçelinin peşine düşmeyin.

Doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmaya devam edin.

Bu haber, nelerden reçel yapıldığını duyurmak için yazılmıştır.

Bademler'deki matematik çiftliğinde

matematiği oyunlarla öğreniyorlar

İzmir’in Urla ilçesi Bademler Köyü'nün adını çok duymuştum.

‘Susuz Yaz’ filminin çekildiği köydü.

Tiyatro sahnesi olan ilk köydü.

Çiçek üretimi konusunda öncü bir köydü.

Doğan Haber Ajansı İzmir Bürosu’nun geçtiği köyde Matematik Çiftliği kurulduğunu haberi de ilgimi çekti.

Çiftliği 30 yıllık matematik öğretmeni Tufan Döleneken ile meslektaşı eşi Handan Döleneken kurmuş.

Çiftlik, öykü ve oyun tarzı aktiviteler ile matematiği sevdiren yaz okuluna başlamış.

Farklı aktivite ve etkinliklerle matematiği kabus olmaktan çıkaran çiftlik, sosyal aktiviteler ile de gelen çocuklara keyifli anlar yaşatıyormuş.

Tufan Döleneken, 24 Temmuz’da açılan çiftlikte yeni eğitim sistemi başlayana kadar çocuklara matematiği sevdireceklerini söylemiş ve eklemiş:

“Matematiği farklı aktiviteler uygulanarak öğretiyoruz.

Eğlenerek öğretmeye odaklı çalışıyoruz.

Matematiğin güzel yanları ve hayatta her yerde karşılarına çıkacağını gösteriyor ve öğretiyoruz.

Matematik hayatın vazgeçilmez bir unsuru.

Kendi geliştirdiğimiz oyunlarla çocuklara matematiği sevdiriyoruz.

Çocuklar tatilde hem güzel bir etkinlik yapıyor hem de matematiği korkuları arasından çıkarıyor.”

15 gün sürecek olan yaz okulunda çocuk bahçede kamp kurabiliyor, farklı spor alanlarında kendilerini gösterme imkanı buluyormuş.

Yaz okulunda ek olarak İngilizce eğitimi de veriliyormuş.

* * *

Keşke eğlenceli matematik öğretme yöntemi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından incelense, uygun görülürse tüm okullarda da uygulansa.

Antep fıstığına alternatif

‘Mut fıstığı’ yetiştiriyoruz

Gaziantep’e gittiğimde öğrenmiştim.

Yıllarca ‘Şam fıstığı’ diye bildiğimiz, bizim Gaziantep’te üretilen fıstıkmış.

Antep’ten Şam’a gidiyor oradan pazarlandığı için adı ‘Şam fıstığı’na çıkmış.

Mersin'in Mut ilçesinden Murat Sözeri’nin gönderdiği‘Mut fıstığı’ haberi ile yeni bir şey daha duydum.

Antep fıstığına alternatif olarak yetiştirilen ‘Mut fıstığı’nın hasadına başlanmış.

Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü O.Levent Abaş, bölgede yetiştirilen fıstığın en önemli özelliğinin aroması ve yüksek yağ oranı olduğunu söylemiş.

Müdür Abaş, hasat çalışmaları hakkında bilgi vermiş:

"Mut'ta yetişen fıstık lezzet bakımından da çok iyi.

Mut fıstığı, Antep fıstığını kalitede geçti diyebiliriz.

Çünkü içi dolgun ve hastalık yok.

Bu yıl yaklaşık 15 bin ağaçtan 350 - 400 bin ton civarında rekolte bekleniyor."

BELEDİYEDEN DESTEK

Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz da, Antep fıstığının ilçenin 600 rakımlı Geçimli, Sarıkavak, Diştaş, Çömelek, Çaltılı, Bağcağız, Kurtuluş, Çatalharman, Çamlıca ve İlice mahallelerinde yetiştirildiğini söyledi.

Başkan, ilçede yetişmeye başlayan fıstığa ‘Antep fıstığı’ yerine ‘Mut fıstığı’ denmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, şöyle devam etmiş:

"İlçemiz mikro klima özelliğine sahip ülkemizdeki ender yerlerden birisi.

Bu nedenle ilçemizde zirai ilaç kullanma oranı bazı ürünlerimizde hiç yok, bazı ürünlerimizde ise yok denecek kadar az.

Diğer yörelerde ise bu rakam yüzde 20 ile 50 arasında değişiyor.

Biz Mut Belediyesi olarak geçtiğimiz yıl fıstık üretimine yönelik 50 bin fidan dağıtarak katkı sağladık. Hasatına başlanan fıstık tüccarlar tarafından kilosu 3 ile 5 lira arasında alınıyor.”

* * *

Antepliler kızmasın.

Mut’ta da fıstık yetiştiriyorlar.

İddialarına göre sizin fıstıktan daha iyi…

* * *

Herkesin, her zaman iyi haber alması dileğiyle…