Kader kimin sorumluluğu?



Nasuh MAHRUKİ
Haberin Devamı

İnsan aklının gelişimi hala büyük bir maceradır... pek çok açıdan, yeryüzündeki en büyük maceradır.

Norman COUSINS

Geçen hafta yazdığım doğa, olasılıklar zinciri, bütünlük ve ahenk ile ilgili yazıdan sonra sizlerden pek çok mail aldım. Zor bir konu olmasına rağmen, pek çok kişinin daha önceden üzerinde düşündüğü ya da ilk kez duysa bile oldukça ilginç bulduğu bir konu seçmişim. Hemen hemen her hafta okuyucularımdan, hayatımda bazen yeni açılımlara yol açan değişik yorumlar ve bakış açıları alıyordum ama geçen haftaki yazımdan sona gelenler beni gerçekten de kamçıladı ve cesaret verdi. Doğrusu ya, bir yazar için yazdıklarının uzaklarda bir yerlerde, görmediği, tanımadığı kişiler tarafından paylaşıldığını ve üzerinde düşünüldüğünü bilmek ve bunun geri dönüşünü almak herhalde en büyük mutluluklardan biridir. Bu ilginize öncelikle teşekkür etmek istiyorum.

Bu hafta da, bu konunun devamı niteliğinde olduğunu düşündüğüm kader, özgür irade ve seçim konularındaki düşüncelerimle devam etmek istiyorum.

OLASILIKLAR VE BİREY

Geçen hafta, matematik bir denge üzerine kurulu olduğunu düşündüğüm doğanın, duygudan yoksun olduğundan ve şaşmaz bir kesinlikle olasılıklarını gerçekleştirdiğinden bahsetmiştim. Aynı şekilde her birey için de, sonsuz sayıda olasılık vardır. Doğu düşünündeki karma, bir diğer deyişle nedensellik yasasına göre, bugün pozitif enerji üretenler, yarın pozitif enerji bulacaklardır. İyilik yapan iyilik bulur, ya da tam tersi. Doğayı, bir neden-sonuç ilişkisi olarak algılayabildiğimiz taktirde, gerçekleşen olayların, aslında doğadaki olasılıklar zincirindeki kuvvetlerin ilişkisine bağlı olduğunu görebiliriz. Bu olasılıkların varlığının ve birbirleriyle olan şaşmaz ilişkisinin gerçekte, din kitaplarının ‘‘kader’’ diye adlandırdığı şey olduğunu düşünüyorum.

Her birimizin kaderinde sonsuz sayıda olasılık vardır. Biz, özgür irademize bağlı seçimlerimizle ürettiğimiz negatif ya da pozitif enerjilerilerle, bu olasılıklardan bazılarının gerçekleşmesine sebep oluruz. Sonra da onları, bize göre iyi ya da kötü diye niteleriz. Yaşam, aslında bizim seçimlerimize bağlı olan bu olasılıkların peşpeşe ortaya çıkması, bir diğer deyişle kaderin gerçekleşmesidir. Buna göre kaderimizde sonsuz sayıda olasılık var. Bizim seçimlerimiz ve ürettiğimiz enerjiler, bu olasılıklardan hangilerinin ne sırayla ve süreyle gerçekleşeceğini belirler.

Burada bireysel varlığımızın deneyimlediği olayları sadece bir insan ömrü (şimdiki zamandaki kendi ömrümüz) içinde değerlendirmek bizi yine çıkmaza sürükleyecektir. Bu yüzden daha geniş bir pencereden görmeye çalışarak, bütünün bir parçası olduğumuzu ve bütünün içindeki bizim kavrayamayacağımız ancak varolan karmaşık ilişkiler dengesinden de etkilenerek hayatımızdaki olayların gerçekleştiğini düşünmemizin daha doğru olduğunu söyleyebilirim.

Hindu Upanişad'larında şöyle bir cümle geçer: ‘‘İnsan eylemleriyle kendisini yaratır, insanın arzuları ne ise kaderi de odur.’’ İnsanoğlu sürekli elinde tuttuğu seçim özgürlüğü ile, geleceğini kendisi belirler. Daha önceki seçimlerine göre sürpriz bir seçim yapabilme özgürlüğüne her zaman sahip olması da, büyük kahinlerin ve kehanetlerinin bile, neden zaman zaman yanıldıklarının bir açıklamasıdır. Aslında hepimiz sonsuz bir özgürlüğe sahibiz, ancak hep aksi yönde koşullandırıldığımız için bunu kullanamıyoruz. Son çözümlemede yaşadıklarımız hep sonsuz özgürlüğümüzün seçimlerinin doğal sonuçlarıdır. Sonuçların sebeplerden türediğini kavradığımız zaman, sebepleri değiştirerek, sonuçlar üzerinde etkili olabileceğimizi görürüz. Bir diğer önemli nokta da, bugün sonuç olanın, yarın bir başka sonuç için sebebe dönüşeceğinin farkında olmaktır.

Kaba bir benzetme yapacak olursak, birden itibaren saymaya başladığımızda normal şartlarda iki, üç, dört, beş gibi devam edeceğimizi düşünürüz. Ancak özgür irade, her zaman dörtten yediye atlama veya geri dönüp üçü seçme şansına sahiptir. Bir başka deyişle, sıradışı bir seçim yapabilir. Sıradışı bir seçim de sıradışı bir gelecek doğurur.

İYİ VE KÖTÜ

Hemen bununla paralel olduğunu düşündüğüm bir başka kavrama geçmek istiyorum. Buddha'ya göre; Bilge kişi için kötü denilecek bir şey yoktur. Hayatın herhangi bir tersliği, bunu nasıl kullanacağını bildiği taktirde onun gelişimine yönelik bir basamak oluşturur. Buna göre en önemli konu, olaylara ne şekilde ve ne yönden baktığımızdır. İçinde yarım bardak su bulunan bir bardağı yarısı dolu veya yarısı boş diye tanımlamak, tamamen bize bağlıdır. Pozitif taraftan bakmaya çalıştığımız sürece, aynı olayın hayatımıza etkisi son çözümlemede bütün olasılıklar yerine oturup, kaderimiz gerçekleştiğinde, yine pozitif olacaktır. Üzerinde durmak istediğim bir diğer önemli konu da pozitif veya negatif kavramını, son derece göreceli olan iyi ve kötü kavramları ile karıştırmamak gerektiğidir. Ama bu bir başka yazının konusu...

nmahruki@hurriyet.com.tr

Fax: 0 212 677 04 21

Yazarın Tüm Yazıları