Paylaş
Özellikle Belluschi’yi ilk 11’de görmeyince, Bursaspor’la ilgili ilk çağrışımım, “Nasıl etkili pas yapacak ve gol yollarını zorlayacak” sorusu oldu. Öncelikle sakat olduğunu düşündüm. Ama aşağı yukarı, maçın büyük bölümünde oynadı. İki takımın da sezona iyi başlamadığını herkes biliyor.
İLK YARI ETKİSİZDİ
Burada önemli olan G.Saray’ın lige nasıl başlayacağıydı. G.Saray’ın işini Bursaspor orta sahası kolaylaştırdı. Çünkü Bursaspor’un iki orta sahası, gerçekten çok genç iki futbolcudan ve kalitesi vasatı aşamayan Traore ile yapılmıştı. Bu da ilk yarıda fazla bir etkinlik ortaya koymadı.
Galatasaray’ın ise mutlak surette gol yollarında Burak’ın yanında çoğalması gerektiği bir kez daha açıkça gözüktü. Tek ve en önemli gol silahları Burak... Tabii ki büyük takımlar daha değişik alternatiflere sahip olmalı. G.Saray Telles’e, onun yanında Koray Günter’e hatta şu anda pozisyonunu bilemediğimiz Gökhan Zan’a yer açıp, Türk oyuncu alternatifini artırmalı.
G.SARAY kazanır, kazanmaya da devam edebilir. Fakat illaki bir takım pozisyonlarda değişik futbolcu alternatifi yaratmalı. Bu görüntüyle örneği G.Saray’ın bloğunun ön tarafı Bruma, Burak, Telles ve Sneijder’den oluşabilir. Dolayısıyla üç yabancıyı önde kullandığı zaman G.Saray diğer iki yabancısı için, Muslera’nın dışında, bir pozisyona ihtiyacı olur. Bunu da Melo veya Chedjou kimle kullanırsa kullanır. Ondan sonra Türk alternatifleri Olcan, Umut, Koray ve hatta dönrse Sabri gibi isimler olabilir. Zamanla bu görüntüyü daha olumluya çevireceği muhakkak.
MELO'NUN KATKISI YOK
Bunlardan yararlanabilmesi için G.Saray’ın topun temposunu mutlaka yükseltmesi lazım. Melo’nun dün takıma ciddi bir katkısı asla olmadı. Formsuz bir Melo, sahada çok fazla hissedilmiyor. G.Saray kazanmak için mücadele etti mi, etti...
EN İYİSİ MUSLERA
İkinci devre rakibe gol pozisyonu verdi mi, verdi. Yani 2-0 kazandılar ancak, “Galatasaray’ın en başarılı ismi kim” derseniz belki yine birinci sıraya Muslera’yı koyacaksınız. Ondan sonra da Burak’ın müthiş çalışkanlığı ve isteği var. Onlara ayak uydurmaya çalışan Yekta ve Chedjou vardı. Belki kötü yoktu ama öne çok da isim de yoktu.
KISACASI, Bursaspor çok iyi olmamasına rağmen maçı kurtarabilir miydi, kurtarabilirdi. Ama Muslera’yı geçemediler. 2-0’lık net skor, G.Saray için gayet tabii ki çok önemli bir başlangıç... G.Saray, galibiyetle önündeki haftalara daha sağlıklı adım atmanın bir avantajını yakaladı. Yoksa hâlâ, geliştirmesi gereken çok şey var... Bütün bunlara rağmen Bursasspor, özellikle ikinci düşündüğümün üstünde bir görüntü verdi.
BiR ÖNERi
TELLES iLERi
MESELA Galatasaray’ın en etkili adamlarından biri Telles... Geçen yıldan da kafamda olan, Alex’in pozisyonunun değişmesi... Hakan’la G.Saray, sol kanadını yönetir ve yürütür. Fakat Telles yüksek kalite bir futbolcu. G.Saray’ın onun pozisyonunu değiştirip, mutlaka istifade etmeli. Bursa maçı G.Saray için lige başlama maçı olarak çok önemliydi. Her iki takım da birbirlerini eski güçlerinde bekleyerek sahaya çıktı. Halbuki o takımlardan daha ortada herhangi bir esinti yok.
BiR NASİHAT
DEĞİŞ OLCAN
BİR diğer önemli konu da Olcan’ın oyuna girdikten sonra verdiği elektrik ve oluşturduğu sinerjiydi... Galatasaray’da ilk lig maçına çıkıyorsun, galibiyeti garantileyen golü atıyorsun. Ve mutsuz bir vücut diliyle bunu ortaya koyuyorsun. Olcan’ın bu görüntüsünü mutlaka değiştirmeli. Bir futbolcunun kendi görüşüne göre, hocası ona haksızlık yapıyor olabilir. Ama onların bu görüntüyü verme hakkı yok. Bunlar, bu çizgideki futbolcuların yaşamaması gereken davranış biçimleridir.
CEZAYA ÇARE BULUN
LİGİN başlamasıyla, “Futbol heyecanı var mı, yok mu” düşüncesinin karşılığını Bursaspor-G.Saray maçının tribünlerinde bir kez daha gördük. Şartlar ne olursa olsun, bu ceza sistemleri futbolun tüm keyfini kaçırıyor. Neticede bir çare bulunmalı. Bu çareyi de inşallah hep birlikte buluruz.
Paylaş