Odessa’yı nasıl bilirsiniz?

Kenti ilk olarak meşhur Potemkin Zırhlısı filminde görmüştüm.

Haberin Devamı

Dünyaca ünlü merdivenlerinin siyah beyaz karelerdeki hali hala hafızamda. Yeni yılı burada karşılama fikrinde bu anekdot çok etkili oldu.

İki bin senesine girerken de milenyumun başladığı yer kutsal topraklar Kudüs’teydim. Gerçekten şahaneydi. Unutamadığım yegane yılbaşı akşamlarından biridir Kudüs deneyimim. Her neyse.

Atladım Onur Air’in tarifeli uçağına gittim Cuma’dan Odessa’ya. İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan 1 saat 20 dakika sonra Ukrayna’nın 4. büyük vilayetindeydim.

Odessa’yı nasıl bilirsiniz

Ülkenin güneyinde. Karadeniz kıyısında olduğu için özellikle yazları al benisi daha da yüksek doğal olarak. Hem denizi, hem kumsalı, hem beach partileri ve ardından gece alemleri pek bir coşkuluymuş. O da yaza kalsın artık.

Odessa’nın nüfusunun büyük bir bölümü orta sınıf. Zaten son derece ucuz bir ülke. Lüks algısı o yöreye uygun eğlence ve gece yaşamında kendini daha fazla hissettiriyor ama ben bu ‘Rus eğlence’ anlayışın pek sevemiyorum açıkçası.

Kentin birçok yerinde yüksek perdeden Türkçe duymak mümkün. Zira özellikle hafta sonları buraya kaçanlar bir hayli fazla. Ağırlıklı olarak da erkekler. Gelmeleri çok da normal aslında. Öncelikle, fazlasıyla yakın. Vize, pasaport bir yana kimlikle dahi giriş imkanı da var. E son derece de ucuz. Mutfağı şahane. Ağız tatları bize çok yakın. Neden olmasın?

Vatandaşımızın buraya gelmek istemesi son derece doğal. Kimi cadde ve sokakları ışıl ışıl olan Odessa’nın en meşhur caddesinde kız ve erkeklerin ayrı ayrı, dakikalar süren yerel folklorik danslarına takılıp kaldım. Şahane ötesi figürlerle yeni yılı karşılayan, yerel kıyafet giymiş Ukraynalılar için o anlarda dert tasa uğramamıştı yanlarına.

Nispeten alım gücü düşük olsa da özellikle gençlerinin yüzlerinin gülüyor olduğunu görmek son derece güzeldi. Yeni yılın ilk dakikalarında başlayıp yaklaşık 1 saat boyunca kentin dört bir yanında patlayan havai fişekleri izlemek de apayrı bir keyifti.

Dünya gerçekten keşfetmeye değer. Farklı coğrafyalardan, bizim memlekete şöyle bir bakınca biraz kararmıyor değil ruhumuz ama her ülkenin içi biraz böyle galiba bu aralar. Neyse. 2018 hepimize bol bol renk getirir umarım.

 

Haberin Devamı

Cem Yılmaz artık “Sinemacı” dır  

Haberin Devamı

Uzun zamandır sahnede izleyemedim maalesef. Sahneye çıkmak gibi bir derdi tasası var mı onu da bilmiyorum ama “Cem Yılmaz Sineması” nı seven tiplerden biriyim ben de.

Dün akşam Soho House’ın şahane sinema ortamında bazı gazetecilere özel bir gösterimi vardı Arif V 216 ‘nın. Aylardır hatta yıllardır yazıldı çizildi, geldi geliyor denildi ve en nihayetinde 5 Ocak Cuma günü beyazperdede izlenebilecek.

Ben filmi izledim. Son derece doyurucu şahane bir film olmuş. Tam 2 saat boyunca diğer bazı filmlerde olduğu gibi ne boşuna zaman geçiriyorum hissiyatına kapıldım, ne de can sıkıntısından patladım.

Eski Türk Filmleri ve karakterlerine olan düşkünlüğünü gayet iyi biliyoruz Cem Yılmaz’ın. İşte bu film de bir nevi ahde vefa olmuş o dev ustalara. Bunu en iyi de Cem Yılmaz yapardı zaten. Sadri Alışık’ın, Ayhan Işık’ın, Cüneyt Arkın’ın neredeyse birebir ve hatta tıpatıp benzerleriyle film çevirmesi, filmdeki Zeki Müren’in eşsiz performansı ve elbette ki özellikle ikinci yarıda popçularla, pop şarkılarıyla, kostümleriyle giderek yükselen bir Cem Yılmaz’ı görmek bana büyük ama çok büyük keyif verdi.

Odessa’yı nasıl bilirsiniz

Dekorda da gram ölçü kaçmamış, her şey yerli yerinde.

Cem Yılmaz sinemamızda çıtayı giderek yükselten işler yapıyor. Kalitenin yükseliyor olduğunu görmek fevkalade keyif verici ama bir iki ay sonra birileri vizyona bir karakter sokup da bu kaliteyi yerle bir ederse işte o zaman kaygı verici oluyor sinemamızın, sosyolojimizin hal-i pürmelali.

Ben sahneye ilk çıktığı andan itibaren izlediğim, sinemasında giderek yükselen tarzıyla takip ettiğim, memleket insanı Cem Yılmaz’ı, Yeşilçam’ın ustalarına duyduğum saygı ve sevgiyle selamlıyorum. İlerleyen dönemlerde günümüz Yeşilçam’ına vurduğu damga daha da belirginleşecek onun. Buna adım kadar eminim.

Arif V 216’yı hayata geçiren tüm ekibin eline sağlık, Kıvanç Baruönü ’ne de apayrı bir selam tabii ki.

Yazarın Tüm Yazıları