Paylaş
. . .
Türkiye, Davos'ta Erdoğan'ın 'One minute' çıkışından sonra İsrail ve savaş uçağı düşürüldükten sonra kurtulan pilotu havadayken öldürülen Rusya ile bozulan ilişkilerini karşılıklı mekik diplomasisi ile düzeltirken Mısır'la da seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'nin askeri darbe ile devrilmesinden sonra bozulan ilişkilerini düzeltme yolunda adımlar atıyor. Atmasına atıyor ama…
İlişkiler Maslahatgüzar seviyesinde yürütülüyor
Mısır’la ilişkilerin bozulması 2 milyar dolarlık yatırım ve 5 milyarlık ticaret hacminin durması, İskenderiye ve Port Said limanlarından gerçekleştirilen ticaretin bozulması ile Mısır’da iş yapan Türk şirketlerinin zor durumda kalmalarını beraberinde getirdi. Her ne kadar aradan uzunca zaman geçtikten sonra bazı yetkililerin Türkiye adına yaptıkları açıklamalarda Türk halkının Mısır halkıyla kardeş olduğu ve sadece ‘Askeri Darbe ’ye tepki gösterildiği belirtildiyse de ilişkiler bir türlü düzelmedi. Mısır hükümeti 23 Kasım 2013 tarihinde iki ülke diplomatik ilişkilerini ‘Maslahatgüzar’ seviyesine indirince Türkiye de ‘Karşılıklılık ilkesi’ gereğince Kahire Büyükelçiliğimizin faaliyetlerini Maslahatgüzar seviyesine indirdi ancak Türkiye’nin İskenderiye Başkonsolosluğu ile Mısır’ın İstanbul Başkonsolosluğu faaliyetlerini sürdürmeye devam etti.
Türkiye-Mısır ilişkileri nasıl bozuldu?
Türkiye’nin Mısır’la 1925 yılından sonra kurduğu dostane diplomatik ilişkiler Mısır’da ordunun gerçekleştirdiği Temmuz 2013 askeri darbesinden sonra bozuldu. Türkiye’de askeri yönetim aleyhine yapılan açıklamalar bunu tetiklerken Mısır’da da Türkiye aleyhine bir karalama kampanyası başlatılmasına neden oldu. Mısır‘Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ politikalarını hayata geçirdiği ileri sürülerek ordunun askeri darbeyle devirdiği Cumhurbaşkanı Mursi lehine başta dönemin Başbakanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamaları gerekçe göstererek Kahire Büyükelçimizi sınır dışı etme kararı aldı.
Sonra ne mi oldu?... Hatırlayalım
O günlerde Kahire Büyükelçimiz olan Hüseyin Avni Botsalı Mısır Dışişleri Bakanlığına çağrılarak Türk devlet ricalinin Mısırdaki gelişmelerle ilişkin açıklamalarını tarafsız ve 'bütün Mısırlıları' kucaklar bir mahiyette yapması temennisinde bulunuldu. Yani ‘Türk devlet yetkililerinin Mısırlılar arasındaki sorunlarda taraf tutmadan bütün Mısır halkını kucaklayan, müşfik, hoşgörülü ve samimi yaklaşımlarını arzu ve temenni ettikleri’ mesajı verildi.
Mısır'ın diplomatik lisanla verdiği mesajda geçen ‘Türk devlet ricali’ kelimesi Mısır’da ordu yönetime el koyduktan sonra Türkiye’de Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve konuyla ilgili açıklama yaparken darbeye karşı Mursi’ye destek anlamında baş parmağı kapatıp dört parmakla ‘Rabia’ işareti yapan diğer Türk devlet yetkilerini kapsıyordu. Aslında Mısır’da yeni yönetim Büyükelçimize , Türk yetkililerin‘Mursi’yi ve ‘Müslüman Kardeşleri’ desteklerken Mısır’ın diğer kesimini dışlayan açıklamalarından duydukları rahatsızlığı iletmişti. Mısır Kahire Büyükelçimizi sınır dışı ederken Türkiye’de aynı kararı alarak askeri darbeden sonra Kahire’ye çağrılan Mısır Büyükelçisini ‘istenmeyen adam’ ilan ederek sınır dışı edince ilişkiler böylece minimum seviyeye düşürüldü.
Türkiye ve Mısır ilişkisinde ince mesajlar
İsrail ve Rusya ile ilişkileri rayına oturtmaya başlayan Türkiye’nin tarihi bağlarımız olan ve yıllardır dost olduğumuz Mısır’la da ilişkileri düzelteceği yolundaki açıklamaları hem Ekonomik, ticari ve kültürel açıdan hem de iki ülke halkı açısından çok önem taşıyor. Ancak Mısır’da Devlet Başkanı Sisi ile görüşmeden yani Sisi devre dışı bırakılarak ilişkileri düzeltme düşünülüyorsa kısa ve orta vadede işin o kadar kolay olmayacağı aşikar.
Başbakan Binali Yıldırım'ın 'Mısır'la ilişkilerin normalleşebileceği' yönündeki açıklamalarına Mısır’dan tepki ‘memnuniyetle karşıladık’ oldu. Ancak iki ülkenin açıklamalarının satır aralarına bakınca karşılıklı ince mesajların olduğu rahatlıkla görülür. Önce Yıldırım’ın açıklamasına bakalım.“Mısır meselesi çok net. Demokrasiye darbe olmuştur, seçimle iş başına gelen Sayın Mursi darbeyle indirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız baştan beri bunun bir darbe olduğunu, bu şekildeki bir değişimi asla ve asla onaylamayacağımızı bütün dünyaya duyurmuştur. Bu işin bir tarafı” diyor. Bu kısımdan Erdoğan’la Sisi ilişkisinde bir geri adım atma olmayacağı mesajı veriliyor.
Karşılıklı çıkarlarımıza bakalım
Peki mesajın ikinci kısmında ne diyor Yıldırım “Bunu bir tarafa koyalım ama bir yandan da hayat devam ediyor. Aynı bölgede yaşıyoruz, birbirimize ihtiyacımız var. Buradan gemilerimiz Süveyş'ten Kızıldeniz'e geçiyor, oradan Arabistan'a, Ürdün'e, Yemen'e, Afrika'nın doğusuna gidiyor. Dolayısıyla her şeyi birden bire istesek de kesemeyiz çünkü böyle bir coğrafi bağımız ve yakınlığımız var. Ayrıca dini ve kültürel bağlarımızı söylemiyorum”. Mesajın bu bölümünde kısa ve orta vadede siyasi olmasa bile karşılıklı çıkarlar çerçevesinde ekonomik ilişkilerin canlandırılabileceğine işaret ediyor. Tamam da Mısır buna ne cevap verdi birde ona bakalım.
Mısır açıklamayı memnuniyetle karşıladı ama…
Yıldırım’ın açıklamasına Mısır Başbakanı yada Başbakanlık sözcüsü değil Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd yazılı bir açıklamayla cevap verdi. Yani TRT’den Başbakan Yıldırım’ın yaptığı gibi Mısır halkının da duyacağı şekilde Devlet televizyonundan değil yazılı olarak. Peki ne diyor Zeyd bu açıklamasında?
"Türkiye'nin Mısır'la ilişkilerini iyileştirmeyi amaçlayan her türlü çabayı memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak ilişkilerin iyileştirilmesinde başlangıç noktası 30 Haziran 2013 devrimiyle temsil olunan Mısır halkının meşru iradesi ile bu devrim sonucu oluşan meşru kurumları tanımak ve onlarla çalışmak olmalıdır" diyor. Sözcü bu açıklamayla dolaylı olarak ta olsa ne demek istiyor?. Aslında bu çok açık. Satır aralarında olsa bile Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi’nin gerçekleştirdiği 3 Temmuz askeri darbesininde ‘30 Haziran Devrimi’ sonucu olduğuna vurgu yapıyor ve ilişkilerin düzelmesi için başlangıç noktasının bu devrimin sonucu meşru seçimlerle işbaşına gelen 'Mısır halkının seçtiği Cumhurbaşkanı, Parlamento ve diğer kurumları tanımak' olacağının altı çiziliyor. Bu da çok açık.
İyisi mi bütün bunları ‘Mısırın iç işi’ olarak kabul etmek
Devam edelim, Başbakan Yıldırım mesajına“Oradaki rejim değişikliğinin şekli şemali, ondan sonra işbaşından uzaklaştırılan Mursi başta olmak üzere onun ekibine uygulanan haksız isnat ve cezalar bir tarafa” diye devam ediyor. Bu ne demek?. Türkiye Mısır rejimini ve darbe sonrası aldığı kararları şimdilik görmezden gelip bir tarafa bırakalım. Yani‘Siyasi ilişkileri’ uzun vadede düzeltiriz ama biz şimdi kısa ve orta vadede iki ülkenin ekonomik çıkarlarına bakalım . İyi de her iki ülkede bir çok alanda alınan kararların iki liderin dudakları arasında olduğu bilinmiyor mu? Bu nasıl aşılacak?
Başbakan Yıldırım açıklamasında bunun üzerinde fazla durmuyor ve iyi niyetle“Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde bir mani hal yok. İş adamlarımız, yatırımcılarımız karşılıklı gidip gelebilirler, yatırımlarını geliştirebilirler ve böyle ileride belki normalleşmeye de bir zemin hazırlanmış olur. Hatta bakanlar seviyesinde bile ilişkiler başlayabilir. Bu olabilir, buna mani bir hal yok. Bunun olması konusunda biz doğrusu hazırız, bu konuda herhangi bir rezervimiz yok' diyor. Gerçekten bu çok olumlu yaklaşım. Bunlar tabi ki yakın ve orta vadede alınabilecek kararlar ancak bu kararlar alınırken ilişkiye girilecek Bakan ve Bakanlıklarında askeri darbeyi tetikleyen‘30 Haziran 2013 Devrimi’yle gerçekleştirilen seçimlerden sonra Mısır halkının iradesiyle seçilenler olduğunu unutmamak gerekir.
Bizde artık Amerika, Rusya, Çin, Fransa, Almanya gibi davranalım
Yani şu veya bu şekilde ‘Darbe sonuçlarıyla’ yüz yüze gelinecek. İyisi mi bütün bunları Amerika, Rusya, Çin, Fransa, Almanya, İtalya, Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Sisi’nin ziyaret ettiği, yani Mısır Devlet Başkanı olarak ağırlandığı 15 ten fazla ülkenin yaptığı gibi‘Mısır’ın iç işi’ olarak kabul edip ilişkileri başlatmak. Zaten Türkiye’nin askeri darbe karşıtı duruşu, Mursi ve Müslüman Kardeşler Teşkilatı ile ilgili görüşü şimdiye kadar yüzlerce defa kürsülerden açıklandı. Belki ilişkilerin düzelmesinin daha sonra tutuklu devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın cezaevlerindeki yetkililerine bile faydası dokunabilir.
Paylaş