Paylaş
Bin 200’e yakın öğrenci sayısıyla sektörün önemli bir oyuncusu olan Gelişim Koleji, dünya üniversitelerine sınavsız öğrenci göndermeyi hedefliyor. Kurum, bunun ilk adımını Almanya’da atıldı bile.
GELİŞİM Koleji... Öğrencinin tek bir pota içinde eritilip aynı tip bireye dönüşmemesi adına mücadele veren bir okul... Türkiye’nin iyi düşünen, farklı olan, nitelikli veriler üretebilen bireylere ihtiyacı olduğunu söyleyen ve bunun için sürekli çalıştıklarını söyleyen Gelişim Okulları Kurucusu Serdar Öner ile kurumun eğitimde yarattığı farkındalıkları, gelecek planlarını ve eğitim sektörünün durumunu konuştuk. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Ankara’da 1984’te bir kreşte öğretmenliğe ilk adımı attığını söyleyen Serdar Öner, şöyle devam etti:
BU, DEVLETTE OLMAZDI
“Türkiye’deki ilk erkek anaokulu öğretmeni olarak 1.5 yıl çalıştım. Benim iyi okullara gitme şansım olmadığı gibi iz bırakan öğretmenlerim de olmadı. Sevgi yönü eksik okullarda büyüdüm. Bu nedenle öğrenciyi, standart eğitim ve kalitesi düşük sistemden korumak gibi bir misyon belirledim. Ama bunu devlette hayatta geçirme şansım yoktu. Bana göre eğitimin içinde sevgi çok önemli. Bu nedenler, beni kendi anaokulumu açmaya yöneltti. 1987’de İzmir’de Gelişim Çocukevi’ni açtım. Bir çocukla başladım. İyi de bir karşılık gördü. Bir süre sonra da ilk ve ortaokul talebi oluştu. Bunu finansman olarak benim tek başıma karşılamam zor olunca da ağabeyim Hakan Öner’in ortaklığıyla yapıyı aile şirketine dönüştürdük. 1996’da Gelişim Koleji olarak yolumuza devam etme kararı aldık.”
ZİL SESİ YERİNE İYİ DERSLER
Anaokulundan sonra ilkokula birinci sınıftan başladıklarını dile getiren Serdar Öner, “İlk başta birinci sınıf için 3 öğretmeni eğiterek adımımızı attık. Her yıl bir üst sınıfı aynı mantıkla açtık. Kendi öğrencimizle büyüdük. Bugün 4 anaokulu ile ilkokul, ortaokul ve liseden oluşan bir yapıya dönüştük. 3 anaokulumuz Karşıyaka ve Çiğli’de. Diğer birimlerimiz ise Ulukent’teki kampüsümüzde. Bin 200’e yakın öğrencimiz var. Dışarıdan çok öğrenci almadan Gelişim Koleji kültürüyle büyüyen bir yapıyla yol alıyoruz. Bizde zil yok. Sadece nöbetçi öğretmenin ‘iyi dersler’ dediği bir durum var. Bu yapıyla da öğretmenle öğrenci arasındaki iletişimi sürekli kılıyoruz. Zile şartlanarak yaşamasını istemiyoruz” dedi.
KENDİ GELECEĞİNE KARAR VERSİN
“Her yıl sınıfları karıştırıyor, öğretmenleri değiştiriyoruz” diyen Serdar Öner, ‘çocuk merkezli eğitimle’ farkındalıklarını şöyle özetledi:
“Bu yapı daha çok anaokulu, ilkokul ve ortaokulu bağlayan bir sistem. Burada öğretmen tahta başında ders anlattığı, öğrencinin de harıl harıl not aldığı bir yapı yok. Öğrencinin dersin içine aktif katıldığı bir sistemimiz var. Burada da amacımız her öğrencinin gelişim serüveni içinde potansiyelini maksimum kullanacağı, kendi geleceğine karar verdiği ve farkındalığı yüksek bireyler olmaları. Dünya öğrencisi yetiştirmek istiyoruz. Bunların çıktılarını da görüyoruz. Lise mezunlarımızın yüzde 20’si yurt dışındaki üniversitelere gider hale geldi. Bunların çoğu da burslu. Dünyanın en saygın ilk 20 üniversitesinde Gelişimli öğrenciler var. Lisemizde erken kariyer programı uyguluyoruz. Bu süreçte birikim ve farklılıkları ortaya çıkıyor. Ve 10’uncu sınıfta velinin de katılımıyla öğrencinin geleceğiyle ilgili toplantı yapıyoruz.”
İLK ADIM ALMANYA’YA
YURT dışındaki üniversitelere öğrenci göndermek amacıyla ‘Advanced Placement Exam Application’ programını kullandıklarını dile getiren Serdar Öner, bu sistemi İzmir’de bir tek kendilerinin uyguladığını vurguladı. Öner, “Burada üniversitenin ilk yıllarında geçerli olan dersleri alıyor lise öğrencisi. Bu öğrencinin yurt dışında gideceği üniversiteye kabulünü kolaylaştırıyor. Sonuçta uluslararası akredite program. Bu programın da gücüyle dünyanın saygın üniversitelerine çocuklarımızın sınavsız kabul edildiği bir kurum olma hedefiyle yol alıyoruz. Bunun ilk adımını da Almanya’da birkaç üniversiteyle başlattık” bilgisini verdi.
BÜYÜMEYECEĞİZ
KALİTEYİ ARTIRACAĞIZ
GELECEK planlarını anlatan Serdar Öner, şu bilgileri paylaştı: “Her gün ekonomik yapımızı güçlendirerek yol alıyoruz. Burada da elde ettiğimiz kazancı, yeni şubeler açmak yerine mevcut yapımızı güçlendirmekte kullanıyoruz. Bizim amacımız dünyanın sayılı okullarından biri olmak. Nitelikli insan yetiştirmek. Burada da moda değerlerle değil, evrensel değerlerle yol alarak büyümek istiyoruz. Felsefeyi, bilimi, yerel değerleri ihmal etmeden dünyaya açılan bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Kampüsümüzde boş gezen öğrenci yok. Kendinin, ülkesinin ve çevresinin farkında olması için çalışıyoruz.”
ÖZEL OKUL ENFLASYONU
ÖZEL eğitim sektörüyle ilgili çarpıcı açıklamalar yapan Serdar Öner, özel okul alanında bir enflasyon yaşandığını savunarak, şöyle devam etti: “İzmir özelinde çok okul açılıyor. 6-7 yıl önce 25-26 özel okul vardı. Bu sayı şubelerle birlikte 40’ı buluyordu. Son yıl 250 okul açıldı. Şubelerle bu 400’e ulaştı. Arz fazlası bir tablo oluştu. Boş okul çok fazla. Bu kadar yoğun açılınca da öğrenci kapışılan bir döneme girildi. Biz bu alanda olmayacağız. Okul açılmalı ama özgün bir mantığı olmalı. Birbirinin kopyası olmamalı. Okul çeşitliliğinden yanayım. Farklı hedefleri ve vizyonu olan öğrenci yetiştirecek kurumlara ihtiyaç var. Eğitimin bu kadar konuşulduğu bir ortamda buna ihtiyacımız var. Tek tipçilikten vazgeçmek gerekiyor.”
SPORDA BÜYÜK BAŞARI
AKADEMİK başarının yanı sıra spordan sanata farklı alanlarda fark yaratan adımlar attıklarını dile getiren Serdar Öner, “Özellikle çok göz önünde olduğu için sporda önemli başarılara imza attık. Voleybol ve basketbolun her kademesinde sporcumuz var. Bin 200 öğrencinin üçte biri lisanslı sporcu. Türkiye Basketbol Ligi’nde 12 sezon aralıksız mücadele ettikten sonra, kendi isteğimizle Genç Lig’e döndük” diyerek, hem basketbol hem de voleybolun her kademesinde son 8 takım arasında yer aldıklarını ifade etti.
Paylaş