Paylaş
Türkiye’deki tartışmaların bir benzeri İspanya’da yaşanıyor.
O yüzden Madrid ve Barselona’yı yakından takip ediyorum.
Madrid, yeni konut inşaatına ağırlık vererek arzı artırmayı öneriyor. Belediye Başkanı José Luis Martínez-Almeida, “Sorun, daha fazla konut inşa ederek çözülebilir” diyor. Yani arsa üretmek, sosyal konut projeleri geliştirmek ve yatırımcıyı teşvik etmek gerekiyor.
Barselona Belediye Başkanı Jaume Collboni, tam tersine turistik konaklamayı kısıtlayarak ve kiralara tavan koyarak mevcut konutları korumayı savunuyor. Barselona’nın durumu elbette farklı, çok turist çeken bir şehir...
Kısa süreli kiralamaların ev fiyatlarını yükselttiğini ve şehirdeki yerel halkın barınma hakkını tehdit ettiğini düşünüyorlar.
Aslında biz de bu iki modelin tam ortasında duruyoruz. Bir yanda yeni konut üretmek ve kentsel dönüşümü hızlandırmak isteyenler var. Diğer yanda kira düzenlemeleriyle mevcut konutları daha erişilebilir kılmayı savunanlar.
Emlak Konut’un açıkladığı yeni Kazançlı Yatırım Kampanyası bu açıdan önemli bir adım. Peşinatsız, azalan taksitli ve orta gelir grubuna hitap eden bir model sunuluyor. Ancak Madrid’in önerdiği gibi yeni konut inşa etmek tek başına yetmez.
Çünkü konut, sadece dört duvar ve bir çatıdan ibaret değil. Yaşanabilir şehirler inşa etmek gerekiyor. Barselona’nın savunduğu gibi turizm ve yerel halk arasında bir denge kurmak, sosyal konutları artırmak ve kentsel dönüşümü akıllı bir şekilde planlamak şart.
Aslında kendi çözümlerimizi üretmek zorundayız.
Ama Türkiye de bu küresel tartışmanın dışında kalamaz. Akıllı şehirler yaratmalıyız. Kentsel dönüşümü yalnızca yık, yap mantığından çıkarıp, sosyal yaşamı güçlendiren bir modele evirmeliyiz.
Yoksa, bugün kira krizi dediğimiz şey, yarının çok daha büyük bir toplumsal sorununa dönüşebilir.
Ev sahibi kiracı
ilişkisi bozuldu
BÜYÜK şehirlerde ev bulmak artık sadece ekonomik değil, hukuki bir meseleye de dönüştü. Kiralar kontrol altına alınsın derken, piyasa çok daha karmaşık bir hale geldi. Yüzde 25’lik kira artış sınırı, konut krizine pansuman olur mu derken, ev sahipleri de kiracılar da şikayet etmeye başladı.
Bir yanda, “Evim var ama gelir elde edemiyorum” diyen mülk sahipleri; diğer yanda, “evden çıkmamak için türlü yolları deneyen” diyen kiracılar...
Ve bütün bu tablo, uzayan mahkeme süreçleriyle daha da çözümsüz bir hale geldi.
Peki, ne oldu? Piyasanın dengesi bozuldu. Ve artık tarafların birbirine güveni kalmadı.
Devlet, sosyal konut projelerini artırmalı. Ama bunu, eski tip toplu konut mantığıyla değil, akıllı şehircilik modelleriyle yapmalı. Ev sahibi ve kiracı arasındaki güveni yeniden tesis edecek bir sistem kurulmalı. Mahkemeye gitmeden çözülebilecek hızlı tahkim mekanizmaları oluşturulmalı. Arabuluculuk da bir çare olmadı ne yazık ki…
Şu çok açık. Ev meselesi sadece dört duvar ve bir çatı değil. Bu, sosyolojik ve ekonomik bir problem.
Sadece benim değil bütün
uçağın valizi kalmıştı
KIBRIS’a indiğimde ilginç bir olay yaşadım.
Bugüne kadar birkaç kere valizim uçaktan çıkmadı; o yüzden genellikle kabin bagajıyla seyahat etmeyi tercih ediyorum.
Kıbrıs’a indim, bekliyorum... Bantta dönen valizlere bakıyorum ama benimki yok. Önce, “Herhalde en son çıkacak” diye düşünüyorum. Biraz daha bekliyorum... Yine yok. Sonra öğreniyorum ki sadece benim değil, bütün uçağın valizleri İzmir’de kalmış.
Olacak iş değildi.
Valizler bir sonraki uçakla gönderilecekti.
Ben bekledim; valizimi aldım ve öyle otele gittim.
Ama beklemeyenler valizlerine ne zaman kavuştular bilemiyorum.
Bir haber okudum geçenlerde galibe ben de bu uygulamayı artık kullanacağım.
AirTag...
Apple’ın AirTag teknolojisi tam da bu yüzden seyahat edenlerin en büyük kurtarıcısı oldu. Çantanıza bir AirTag koyuyorsunuz, sonra da “Find My” uygulamasından takip ediyorsunuz. Hangi havaalanında olduğunu, hangi terminalde beklediğini hatta bazen hangi odada saklandığını bile görebiliyorsunuz.
Bugün Lufthansa, SWISS, Austrian Airlines, Brussels Airlines ve Eurowings—AirTag verilerini kendi bagaj takip sistemlerine entegre etmeye başladı. Yani valiziniz kaybolduğunda artık sadece tahmin yürütmek zorunda değilsiniz. Sistem, sizin zaten bildiğiniz şeyi onlara da söylüyor. “Evet, bavulumun nerede olduğunu görüyorum. Onu getirin!”
Eskiden bir valiz kaybolduğunda tek yapabileceğiniz, müşteri hizmetlerini aramak ve birinin size geri dönmesini beklemekti. Şimdi ise teknolojik takip cihazlarıyla süreç tersine döndü.
Sizin de bilginiz olsun istedim.
Biz İzmirliler
birbirimizi buluruz
ZEYNEP Yavuz, İzmir’den arkadaşım. Yıllardır turizm sektöründe ve çok başarılı işlere imza attı. Kıbrıs’ta bir sürprizle karşılaştım. Elexus Otel’deki şeflerin buluşması etkinliğine katılmaya gittiğimde Zeynep ile karşılaştım. Elexus Otel’in pazarlama müdürlüğü görevine gelmiş.
Memnun oldum.
Çünkü Zeynep sadece görev yaptığı otellerin başarısı için değil; gittiği yerlerin kalkınması, tanıtılması, farkındalık yaratılması için de çalıştı.
Sektörde bu misyonu üstlenen çok sayıda turizm yöneticisi biliyorum.
Kıbrıs’ın da geleceğinde bu vizyonda insanların olması çok değerli.
İki İzmirli buluştuk; İzmir’i, İzmir’deki dostlarımızı konuştuk.
Paylaş