Süreç içerisinde tekstil ve deri sektöründe müşteri temsilciliği de yapar, İtalyanca öğretmenliği de... Yurdanur Yurtsever Karadeniz, anne olunca iş hayatına ara verir. Bu sürede ise kızlarının küçülen kot pantolonlarından hobi amaçlı çanta yapar. Zamanla eskiyen ürünleri de kullanarak özgün çantalar tasarlamaya başlar. 2018’de kendi şirketini kuran Karadeniz, bugün evinin 3 metrekarelik balkonunda ürettiği origami çantalarını Türkiye’nin dört bir yanına gönderiyor. ‘Evviva by Yuri’ markasıyla İzmir’den, Amerika başta olmak üzere çeşitli ülkelere ihracat da yapan Karadeniz’in gündeminde hayallerine başka kadınları dahil etmek var.
YURDANUR Yurtsever Karadeniz... Bir yıl arayla dünyaya gelen iki kızının bakımını üstlenerek ara verdiği profesyonel iş hayatına girişimci olarak iddialı bir dönüş yapan iş insanı... Mücadeleci ve yaratıcı kimliğiyle de birçok ev kadınına rol model olacak girişimci. Evviva by Yuri markasının kurucusu Yurdanur Yurtsever Karadeniz ile girişimcilik serüveninden geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk. 1979 İzmir doğumlu olan Yurdanur Yurtseven Karadeniz, İzmir’deki lise eğitiminin ardından üniversite için Ankara’nın yolunu tuttuğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
ALTI AY İŞSİZ KALDI
“Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi İtalyan Dili Edebiyatı Bölümü’nden 2005’te mezun oldum. İki dil bilen biri olarak hemen iş bulacağımı düşündüm, ama 6 ay işsiz kaldım. Daha sonra İzmir’de küçük bir atölyede ihracat personeli olarak çalışmaya başladım. Ama ben ilk günden beri tekstil sektöründe çalışmak istiyordum. Ve o yönde kariyerime yön verdim. Daha sonra ise bir deri firmasında müşteri temsilcisi olarak profesyonel iş hayatıma devam ettim. Burada da ünlü bir İtalyan markayla çalışma şansı elde ettim. Ama bazı çalışma arkadaşlarıyla sorun yaşayınca istifa etim.”
İLK ÇANTALAR KIZLARINA
Tarımla uğraşan dedesinin hikayelerini dinleyerek büyür. Seda Tütüncüoğlu, lisenin ardından ‘Mutfak Sanatları Akademisi’ için İzmir’den İstanbul’a gider. Süreç içinde hem birçok mutfakta görev çalışır hem de İngiltere ve Güney Afrika gibi ülkelerde aldığı çeşitli eğitimlerle kendini geliştirir. Seda Tütüncüoğlu, annelikle birlikte de sağlıklı beslenmeye odaklanır. Tütüncüoğlu’nun yaptığı ilikli kemik suyunun ünü, mutfağının dışına taşar. Ve gelen taleplerle bunu İzmir’de girişime dönüştürme kararı alır. Bugün Stock Station markasıyla tüketiciyle buluşan Seda Tütüncüoğlu, bir yandan yeni ürünler ve ihracat için koştururken diğer tarafta ise ilikli kemik suyu kafeleri kurmayı hedefliyor.
SEDA Tütüncüoğlu... Küçük yaşta adım attığı gastronomi dünyasında edindiği tecrübe ve bilgi birikimini kendi işine aktarmayı başaran bir iş insanı. ‘Karanlık günlerde iyi fikirler doğarmış’ sözünü, mücadeleci kişiliğiyle ortaya koyan bir kadın girişimci. Stock Station markasının yaratıcısı Seda Tütüncüoğlu ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını konuştuk. 1986 İzmir doğumlu olan Tütüncüoğlu, göçmen bir ailenin ilk çocuğu olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
DEDESİNİN İZİNDEN YÜRÜDÜ
Albayrak, bu sorunun cevabını ise Avukat Okan Özaydın’da bulur. Özaydın, hakemlerin ‘VAR’ uygulamasında verdiği kararlara seyircinin de katılabileceği mobil uygulamanın hem marka haklarını korumaya alır hem de yeni yatırımcılar bulmanın kapısını açar. Kısa sürede 10 binlerce indirmeye ulaşan İzmirli VAR Online, bugün 13 ortaklı bir yapıyla yoluna devam ediyor. Anlık oylarla interaktif şekilde kamuoyu görüşünün belirlenebileceği platformda Albayrak ve Özaydın, bunu tüm dünyaya yaymayı hedefliyor.
VAR Online... Bilişim kenti olma hedefiyle yoluna devam eden İzmir’de ortaya çıkan çiçeği burnunda bir girişim. Her zaman gündem oluşturmaya en müsait alanlardan biri olan futbolda hayata geçirilen teknolojik bir atılım. Rope’nin markası olan VAR Online’nın kuruluş hikayesini ve gelecek planlarını, kurucu ortaklardan Murat Albayrak ile Okan Özaydın’dan dinledik. Fotoğrafçılık eğitimi alan 34 yaşındaki Murat Albayrak, Türkiye ve diğer futbol ülkelerinde hakemlerin hep tartışma konusu olduğunu belirterek, VAR’ın bu tartışmaları bazı noktalarda minimuma indirdiğini, bazı noktalarda ise tavan seviyesine çıkardığını paylaştı. Albayrak, şöyle devam etti:
O SORULARIN CEVABI
“Bir hakemin ısrarla VAR’a gitmemesi üzerine bu işin içine taraftarları da dahil etmek gerektiğini ve bunun bir mobil uygulamayla olabileceğini düşünmeye başladım. Tabii, sadece bir fikirdi bu ve yaklaşık 6 ay kadar yatırımcı aramakla, bol bol fikri anlatmakla geçirdim. İşte tam bu noktada avukat Okan Özaydın’la yolumuz kesişti ve bu fikri nasıl daha iyi korurum, ileriye taşırım sorusuyla birleşti. Asıl macera da burada başladı. Girişim nasıl olur, yatırımcı nasıl bulunur, marka hakları ve birçok konuda Okan Özaydın’ın deneyimiyle pekişerek güzel bir iş çıkardık. Ve 2019 Haziran’da VAR Online doğdu. Tabii, Okan Özaydın’ın daha önce Ege Genç İş İnsanları Derneği yöneticisi olması benim için ayrıca şans oldu.”
SEYİRCİ MAÇA DAHİL OLDU
Murat Ödemiş, üniversitenin ilk yıllarında da üretmeye devam eder. Üçüncü sınıfta odağını mobil uygulamalara çeviren Murat Ödemiş, 2011’de okul arkadaşlarıyla İzmir’de MobileCrea’yı kurar. 2014’te bu şirketi satan Murat Ödemiş, Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak kariyerine devam ederken yeni bir girişimin fitilini ateşler. Ödemiş, üniversite tercihlerine yön veren dijital platform Univerlist’i kurar. Global bir marka yaratma hedefiyle yoluna devam eden Murat Ödemiş’in gündeminde ise eğitim teknolojileri alanında Türkiye’den unicorn, yani değeri 1 milyar doları aşan bir şirket çıkarmak var.
MURAT Ödemiş... İnternetle tanıştığı ilk günden itibaren hep üretmeyi kendine ilke edinen bir isim. Bu alanda geliştirdiği teknolojilerle de insan hayatına dokunmayı benimseyen bir girişimci. Univerlist’in kurucusu Murat Ödemiş ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını konuştuk. 1988 doğumlu Murat Ödemiş, baba mesleği sebebiyle İzmir öncesinde birçok şehir ve okul değiştirdiğini söyleyerek, o dönemi şöyle anlattı:
İLK PARA İNTERNETTEN
“Babam emekli albay ve annem öğretmen. İlkokulu Ankara’da, ortaokulu Kıbrıs’ta, liseyi de Bolu’da okudum. Farklı kültürler, farklı insanlar tanımanın, değişikliğe adapte olmanın girişimcilikte bana avantaj oluşturduğunu düşünüyorum. 2000’li yılların başında internetle tanıştım. Ve henüz lisedeyken web sitesi yapıyordum. E-ticaret, hosting, server benzeri işlerden erken yaşta para kazanmaya başladım. Bu merak üniversite tercihimde de etkili oldu. Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. Üniversite yıllarında teknoloji alanında elde ettiğim uluslararası başarılar sebebiyle, özel yetenek bursuyla okudum. Belki de Türkiye’de mühendislik alanında özel yetenek bursuyla okuyan ilk öğrenci olabilirim.”
Gevrek de satar, pazarda su da. Şenol Aslanoğlu, endüstri mühendisliği okuduğu yıllarda da çalışmaya devam eder. Anketörlükten şehirlerarası otobüste hostluğa kadar birçok işte çalışır. Şenol Aslanoğlu, üniversitenin ardından kariyerine profesyonel olarak devam eder. 26 yaşında ise İzmir’de bir hizmet şirketi kurarak kendi yolunu çizer. Bugün A Artı OSGB ile iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet veren Şenol Aslanoğlu, 2019’da da Smart Start Coworking’i kurarak kendine yeni bir kulvar açar. Şenol Aslanoğlu, start-uplara destek için ortak yaşam konsepti ile sağlıklı ürünleri paket servisle tüketiciyle buluşturacak 2 girişim için de gün sayıyor.
ŞENOL Aslanoğlu... Küçük yaşta başladığı çalışma hayatıyla birlikte birçok sektörde edindiği deneyimle girişimcilik serüvenini şekillendiren bir iş insanı. “Türkiye’nin genç girişimcilere ve inovasyona ihtiyacı var” diyerek çalışan A Artı OSGB ve Smart Start Coworking’in kurucusu Şenol Aslanoğlu ile girişimcilik hikayesinden gelecek planlarına kadar birçok konuyu konuştuk. Öğretmen baba ve ev kadını annenin 1975 İzmir doğumlu çocuğu olduğunu anlatan Şenol Aslanoğlu, şöyle devam etti:
GEVREK DE SATAR SU DA
“O dönem birçok çocuk gibi bende yaz tatillerinde çalıştım. Kimi zaman Balçova sokaklarında su sattım, kimi zaman da pazarda soğuk su. Bir yıl diş hekimi, bir yıl berberin yanında çıraklık yaptım. Biraz ekonomik gerekçelerle, ama çoğunlukla ailemin adam olmamı istemesi sebebiyle çalışmayı öğrendim. İlkokul döneminde Kemeraltı’nda naylon poşet de sattım. Liseye kadar okul ve yazlar böyle geçti. İzmir Atatürk Lisesi’nin ilk iki yılında derslerden pek kafa kaldıramadım ama son sınıfta ticaret sahnesine geri döndüm. Bir arkadaşımla birlikte okulumuzun logosunun olduğu tişört tasarlayıp bastırdık. Parasının da yarısını ödedik. Kalan kısmı ise ürünleri sattığımızda verecektik. Ama ilk başta kimseye tişört satamayınca beni bir kaygı aldı. Bir hafta sonra bir tişört satınca arkası çorap söküğü gibi geldi. En zoru ilkini satmakmış, birini ikna etmeyi başarırsan ve ikna ettiğin doğru ise devamı gelir. Lisede ayrıca Kültürpark’ta bekçilik de yaptım.”
Herkesin ‘olmaz dediği’ noktada İzmir Urla’da mandalina bahçesiyle ilk adımı atar. Süreç içinde bayrağı ikinci kuşaktan Ahmet Naki ile Mesrure Yücekök devralır. Üçüncü kuşaktan Emine Yücekök ise müzik işletmesi üzerine yüksek lisansın ardından kariyerine eğlence sektöründe devam eder. Çocukluğundan itibaren hayatının bir parçası çiftlik olan Emine Yücekök, 2013’te İstanbul’dan İzmir’e dönme kararı alır. Çiftçiliğe farklı bir soluk getirmek hedefiyle yola çıkan Emine Yücekök, önce toptan satıştan perakendeye döner. Mandalina, zeytin, enginar ve kekiğin yanına nohut, böğürtlen, lavanta, adaçayı, üzüm ile damla sakızı gibi ürünleri ekler. Hakime Hanım Çiftliği ismiyle markalaşan ve tarımsal ürünlere katma değer de ekleyen Emine Yücekök’ün gündeminde bir üretimhane var.
HAKİME Hanım Çiftliği... 60’lı yılların sonunda kısıtlı imkanlar ve pek çok kişinin ‘bu iş olmaz’ sözüne rağmen ortaya çıkan bir oluşum. 60 yaşında merhum Nefise Yücekök’ün bir hayaliyle kurulan ve kuşaklararası uyumla bugün yeni bir halle yoluna devam eden girişim. Hakime Hanım Çiftliği’nin üçüncü kuşak temsilcisi ile girişimcilik serüvenininden gelecek planlarına ve çiftliğin doğuş hikayesine kadar birçok konuyu konuştuk. 1983 Ankara doğumlu olan Emine Yücekök, işin fitilini 1968 yılında emekli olan babaanne Nefise Yücekök’ün ateşlediğini söyleyerek, o süreci şöyle aktardı:
EMEKLİLİK PROJESİ
“Babaannem Nefise Yücekök, hakimlikten emekli olduktan sonra baba mesleği çiftçiliğe dönmek ister. Gaziantepli olmasına rağmen, kardeşine yakın olmak için İzmir Urla’ya göç eder. Yıl 1968. Türkiye’nin ilk kadın hakimelerinden biri olan babaannem tek başına, yolu, suyu, elektriği olmayan bu çiftliğe yerleşir. Mandalina yetiştirmek ister. Fidanları Rize’den getirtir. Herkesin ‘olmaz’ dediği şeyleri, o dönemin imkanlarına rağmen başarır. 4 bin satsuma cinsi mandalina ağaçlıklı bahçeyi kurar. Zeytin aşkından dolayı da her yerden farklı çeşitler diker.“·
Bir sabah yürüyüşünde mandalina bahçelerinin farkındalığını yaşar. Ve Ebru Engin Onat, babaannesinin sirke tarifini Bodrum mandalinasıyla buluşturma kararı alır. ‘Bu sirkeyi satamazsın’ sözlerine kulak asmayan Ebru Engin Onat, odağını yurtdışına çevirir. Bugün sirkenin yanında boza, kombucha ve acı sos üretimi de yapan Ebru Engin Onat, sirke konusunda önemli bir aktör olan İtalyanlara ise ihracat için gün sayıyor.
EBRU Engin Onat... Kendini bildi bileli hep kendi işin yapan bir iş insanı. Ve yaptığı işlere katma değer getiren genç girişimci. Coğrafi işaretli Bodrum mandalinasından sirke, kombucha ve boza üreterek buna yeni bir halka ekleyen Mandarina Gıda’nın kurucularından Ebru Engin Onat ile girişimcilik serüveninden, gelecek planlarına bir çok konuyu konuştuk. 1983 Bursa doğumlu Ebru Engin Onat, hayata bakış açısını farklılaştıran bir babaanneyle büyüdüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
İLK ADIM ÇEKİRDEKTEN
Hiçbir dikiş bilgisi olmamasına rağmen bir gecede o dergide gördüğü oyuncak köpeği yapar. Ve Senem Şenyuva Başdönmez, ertesi gün çocuk oyuncakları dikmeye karar verir. İçindeki çocuğu dışarı çıkaran Senem Şenyuva Başdönmez, KOSGEB’e başvurarak kadın girişimci kursuna katılır. Kursun ardından da Senem Şenyuva Başdönmez, Senemiskoo ismiyle kendi markasını hayata geçirir. Bugün tamamı el yapımı sağlıklı oyuncaklar üreten Senem Şenyuva Başdönmez’in hedefi ise Senemiskoo’yu el yapımı oyuncak fabrikasına dönüştürmek.
SENEM Şenyuva Başdönmez... Hayat şartları farklı yerlere sürüklese de içindeki çocuk ruhuyla yaratıcılığı birleştiren bir isim. Uzun işsizlik sürecini de kendi yeteneğiyle noktalayan bir girişimci. Senemiskoo markasının kurucusu Senem Şenyuva Başdönmez ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını konuştuk. İzmir’de çok renkli ve neşeli bir ailenin içinde dünyaya gözlerini 1982’de açtığını söyleyen Senem Şenyuva Başdönmez, annesinin çok güzel dikiş diken bir ev kadını olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
UZUN SÜRE İŞSİZ KALDI