Mete Tamer Omur

Üç markaya hayat verdi

23 Mayıs 2021
AMERİKA’da önce güzel sanatlar alanında, daha sonra ise aşçılık üzerine eğitim alır. Hem okuyup hem de çalışır. Mutfağın yanı sıra, çanta ve giysiler tasarlar.

 

Yurtdışı deneyiminin ardından da Türkiye’ye döner. Çağrı Parlak’ın İstanbul’da hem restorana ortak hem de yöneticilik gibi deneyimleri olur. 2015’te ise rotasını Bodrum’a çeviren Çağrı Parlak, burada da üç markayla yeni bir yolculuğa çıkar. Bugün MOS-Museum Of Sweets ile pasta ve turtalar üreten, MOS Naturel’yle de kurutulmuş sebzeden bakliyata geniş bir ürün grubuyla tüketiciyle buluşan, Coco Purl’unda ise çantalar ve ev dekorasyon ürünleri tasarlayan Çağrı Parlak’ın hedefinde yurtdışı var. Gündemde ayrıcı; farklı konseptte yoga merkezi açma fikri de bulunuyor.

ÇAĞRI Parlak... Yaşama yetişmek için birkaç işi aynı anda yapanlardan. Hem mutfakta üreten hem de dikiş makinesinin başına geçip çanta ve giysiler tasarlayan bir iş insanı. MOS-Museum Of Sweets, MOS Naturel ve Coco Purl’un kurucusu Çağrı Parlak, hem kariyer yolculuğunu, hem markalarının doğuş öyküsünü, hem de yarınlara dair planlarını anlattı. 1979 Gaziantep doğumlu Çağrı Parlak, kocaman sofraların kurulduğu, şen şakrak bir ailede büyür. 4-5 yaşlarında balık temizleyip, mantı kapatan, dedesiyle de kadayıflar açan Çağrı Parlak, anne ve babalar çalıştığı için de tüm torunları Ankara’da doğmuş, ancak İstanbul Moda’da büyümüş babaannesinin büyüttüğünü söyledi, hikayenin devamını şöyle aktardı:

17’SİNDE ÇALIŞINCA KIYAMET KOPTU

“Lise bitene kadar kışları Gaziantep’te, yazlar ise İstanbul’dan Ege’ye gezerek geçti. 1995’te lise bitince de soluğu İstanbul’da aldım. En büyük hayalim tıp okumaktı. Ama o yıl girdiğim sınavda hayalim gerçekleşmedi. Dershaneye gönderildim. Ben de ihtiyacımız olmamasına rağmen Beyoğlu’nda bir mutfakta çalışmaya başladım. Ev yemekleri yapıyorduk. Tabii bizim ailede kıyamet koptu. O yaşta çalışmamı istemediler. Sadece dershaneye gitmek yetmiyordu bana ama ayrıldım mecburen. 1996 Ağustos’ta babamla trafik kazası geçirdik. Bu kazada babamı ve köpeğimizi kaybettim. Henüz 17 yaşındaydım, babam ise 44. Ağır yaralandığım kazada, bir Alman cerrahın kalp masajı müdahalesiyle hayata tutundum. Uyandığımda artık babam ve köpeğim yoktu. Kaza sonrası hayatımda büyük bir değişim başladı. Çocukluğumdan itibaren resim yapıyordum. Bu süreçte üniversite tercihimi de değiştirdim. O yıl, bana iyi gelebileceği düşünüldüğü için güzel sanatlar sınavlarına girdim. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Endüstriyel Tasarım ile Marmara Resim Bölümü’nü kazandım. Üniversite sürecinde de boş durmadım. Okulun yanı sıra bir restoranda da çalışmaya başladım.”

Yazının Devamını Oku

Basit girişimi nakışla işlediler

16 Mayıs 2021
Her ikisi de farklı sektörlerde kariyerlerine satış alanında yön verir. Her buluşmalarında da yaşamı renklendirmek için neler yapabileceklerini konuşurlar. İşten kumsaldaki yaşama kadar birçok alanda insanların kendilerini iyi hissettirecek kıyafetlere ihtiyaç duyduğunu düşünürler. Ve Selvin Yeşukan Çevikel ile Tuba Özen Yazar, farklı sektörlerdeki birikimlerini hazır giyime aktarmaya karar verir. Giyimde basit bir yaşam hedefiyle Çevikel ve Yazar, 2016’da kendi markalarını kurar. Bugün İzmir’de Live Basic markasıyla tişörtten kimonoya kadar çeşitli ürünlere nakış ekleyerek katma değer yaratan Selvin Yeşukan Çevikel ve Tuba Özen Yazar’ın hedefinde ise daha fazla ülkeye ulaşmak var.

 

LIVE Basic... Hayatın tadını çıkartıp, bütün güzelliklerini kucaklayarak, koşuşturmacadan uzakta basit yaşamanın zorluğundan ilham almış bir marka. Yaşamı renklendirmek, yaşamın her anında birlikte olmak amacıyla yola çıkan iki iş insanın hikayesinin yansıması. Live Basic’in hem doğuş öyküsünü hem de yarınlara dair hedeflerini markanın kurucuları Tuba Özen Yazar ve Selvin Yeşukan Çevikel’den dinledik. 1982 İzmir doğumlu olan Tuba Özen Yazar, tüm eğitim hayatını İzmir’de tamamlar. Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisat mezun olan Yazar’ın, aslında üniversiteden itibaren satış odaklı deneyimleri olur.

KURUMSAL HAYATIN ARDINDAN
Üniversitenin ardından da bu deneyimlerle birlikte kurumsal hayata ilk adımını global bir giyim markasında 5 yıl mağaza müdürlüğü, ardından da 7,5 yıl farklı bir şirkette bölge müdürlüğü yaparak atar. 1979 İzmir doğumlu Selvin Yeşukan Çevikel de üniversite tercihi için kent değiştirir ve Uludağ Üniversitesi Turizm ve Otelcilik okur, ikinci sınıfta da otomotiv sektörüyle tanışır. Asıl hayali turizmde işin mutfağında çalışmak olsa da bu hayata geçmeyince Selvin Yeşukan Çevikel, kariyerine otomotiv sektörünün satış alanında yön verir. Çevikel, 20 yılın sonunda da kendi hayallerinin peşinden gitmek için kurumsal hayata nokta koyar. Eşleri aracılığıyla tanışan ve arkadaş olan Selvin Yeşukan Çevikel ve Tuba Özen Yazar, kurumsal hayatın yoğun temposu içinde buluştukları her fırsatta modaya olan meraklarıyla neler yapabileceklerini konuşurlar. Çevikel, o süreci şöyle anlattı:

ÖNCELİKLERİ RAHATLIK OLDU

Yazının Devamını Oku

Global markaların dijital ikizini yaratıyor

9 Mayıs 2021
Amerika’da girişimciliğin okulunu okur. Ve üniversitenin ardından da 2009’da Denizli’de yatırım yapan bir arkadaşına destek için Türkiye’ye gelir. Ama girişim başarısız olunca John Mickey, Amerika’ya döner ve teknoloji şirketlerinde kariyerine profesyonel olarak yön verir. Aklında hep kendi işini kurma fikri olan John Mickey, edindiği deneyim ve sermayeyle de bunu kaliteli iş gücü nedeniyle Türkiye’de hayata geçirmek ister. Bir süre Türkiye’yi daha iyi tanımak adına bir şirkette çalışmaya başlar. İki yıllık deneyimin ardından da John Mickey, İzmir’de global şirketlerin mevcut altyapı ve bina portföylerini dijital forma dönüştüren sistem geliştirir.

Bugün Ege Serbest Bölgesi’nde bulunan İzÜRET ile global markaların dijital ikizlerini yaratıyor, hedefi ise daha fazla kişiye iş imkanı sunarak dünyaya yazılım ihraç etmek.


 

JOHN Mickey... Eğitimini aldığı girişimciliği, sahada farklı kurumlarda çalışarak edindiği deneyimlerle farklı boyuta taşıyan bir iş insanı. Çağımızın en büyük gerçekliği olan dijitali kullanarak global markalara farklı bir kapı açan girişimci. İzÜRET Yazılım ve Mühendislik’in kurucusu John Mickey ile hem girişimcilik serüvenini hem çalışmalarını hem de gelecek planlarını konuştuk. Amerika’nın Kuzey Karolina Eyaleti’nde 1987’de dünyaya merhaba diyen John Mickey, Kuzey Karolina’nın en büyük kentlerinden Charlotte’de büyüdüğünü söyleyerek, hikayesinin devamını şöyle anlattı:

GİRİŞİMCİLİĞİN OKULUNU OKUDU
“Amerika’da çok büyük bahçeler var. Ve sonbaharda bu bahçelerdeki ağaçların kuruyan yaprakları önemli sorundu. Bir arkadaşımla birlikte bu sorunu fırsata çevirmek adına girişimde bulunduk. Tabelalar bastırıp, bu yaprakları toplamaya başladık. İlk paramı 12 yaşımda böyle kazandım. Sonra izciydim. Ve bu da bana büyük tecrübe kattı. Süreç içinde çeşitli organizasyonları yönetme fırsatı elde ettim. Daha sonra 2005’te Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’ni kazandım. Burada da İşletme Bölümü’nü seçtim. Tek bir alanda uzmanlaşmak yerine birçok konuda bilgi sahibi olmak istiyordum ve o dönem karşıma ‘girişimcilik’ seçeneği çıktı. 3’üncü yılımda eğitimime girişimcilik alanında devam ettim. Üniversitenin ilk girişimcilik mezunlarından biri oldum.”

GELİŞTİRDİĞİ FİKİR TUTTU VE...

Yazının Devamını Oku

Satın almayla pedala bastılar 10 bisikletin 6’sını ürettiler

2 Mayıs 2021
Bisiklet üretimi için ilk adım doksanların başında Ataman Bükey’den gelir. Daha sonra devreye Ovadya Sarda girer. Üretim lisansıyla başlayan sürecin sonunda Bianchi Bisiklet, yüzde 100 Türk sermayeli bir şirkete dönüşür. Süreç içinde Bianchi Bisiklet, dünyanın en eski bisiklet markalarından İtalyan Atala’ya ortak olur. 2011’de ise sektörün önemli oyuncularından Hollandalı Accell Group, Manisalı Bianchi Bisiklet’i satın alarak yeni bir dönemi başlatır. Bianchi Bisiklet’ten aldığı bayrakla Accell Bisiklet, Türkiye’den ihraç edilen bisikletlerin yüzde 60’ını gerçekleştirerek yoluna devam ediyor.

 

ACCELL Bisiklet... Türkiye’de bisiklet denince akla gelen ilk şirketlerden birini satın alarak gücüne güç katan bir kurum. Accell Bisiklet Genel Müdürü Anıl Şakrak ile hem satın alma sonrası yaşanan dönüşümü hem de sektörün son durumunu konuştuk. Bianchi Bisiklet’in hikayesinin merhum Ataman Bükey ile başladığını ifade eden Şakrak, Ataman Bükey’in Türkiye’de bisikleti sıçratan isim olarak bilindiğini belirterek, şöyle devam etti:

2011’DE TABELA DEĞİŞTİ
“Türkiye’de İtalyan Bianchi ile bir ortaklık yapılır. Zaman içinde yeni ortaklıklar da sürece katılır. Jawa’yı Türkiye’ye getiren ve motosiklet sektörünün duayenlerinden Ovadya Sarda, yapıya ortak olur. 1997’de ise Bianchi Bisiklet, yüzde 100 Türk sermayeli bir şirkete dönüşür. Bianchi’nin Türkiye’deki üretim lisansı alınır. Zamanla da şirket çok büyür. Bu büyüme öyle bir noktaya gelir ki, İtalyan Atala’yı satın alır. Bu büyüme devam ederken devreye Avrupa’nın en büyük bisiklet üreticilerinden Accell Group girer. Borsaya açık bir şirket olan Hollandalı Accell, 2011’de Bianchi Bisikleti satın alır.”

SATIŞ KANALI ZENGİNLEŞTİ

Yazının Devamını Oku

Üretmeye adanmış bir hayat hikayesi

18 Nisan 2021
Babasının ‘ayağı bağlansın’ sözüyle, 13’ünde bisiklet parçaları üreten bir firmada işe başlar. Bu çalışma maratonu, makine mühendisliğini bitirene kadar sürer.

 

Oğuz Diken, yüksek lisansın ardından da öğretim görevlisi olur. Diken, 90’ların başında ise akademisyenliği bırakıp pazarın ihtiyaçlarına cevap vermek için arkadaşıyla birlikte OM Mühendislik’i kurar. Süreç içinde yoluna tek başına devam eden Oğuz Diken, dünyanın önemli beton pompacılarından biri için çeşitli ürünler üretir. Ama firmanın Türkiye’de tesis kurmasıyla Oğuz Diken, bu alanda kendi hikayesini yazmak adına ortaklı bir yapıyla BETONSTAR’ı kurar. İstanbul’da başlayan üretim serüvenini süreç içinde İzmir’e taşıyan Diken, birçok ilke imza atar. Oğuz Diken, bugün ürettiği kamyon üzeri ve sabit beton pompalarını 50’yi aşan ülkeye ihraç ediyor. Hedefi ise sektörün lideri olmak.

 

OĞUZ Diken... Küçük yaşta iş hayatına atılmayla, mühendislik bilgisini harmanlayan bir sanayici. Bu harmanla da ilkelere ve farkındalıklara imza atan bir girişimci. BETONSTAR A.Ş. Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Diken ile girişimcilik serüveninden geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk. Öğretmen bir babanın çocuğu olarak 1961’de Aydın’da dünyaya ‘merhaba’ diyen Oğuz Diken, babasının öğretmen olması nedeniyle 5 yaşında okula başladığını söyleyerek, hikayesinin devamını şöyle sürdürdü:

İLK ADIMI 13’ÜNDE ATTI
“Köy Enstitüsü mezunu babam, benim de erken yaşta çalışma hayatına atılmamı istedi. Ve ‘ayağı bağlansın’ mantığıyla da Aydın’da bisiklet yedek parçası üreten bir tanıdığının yanına beni çırak olarak verdi. İlk başta imalat kısmında çalıştım. Preslerin kestiği saçları topluyordum. Ama bir haftanın sonunda patronum, ‘sen buranın adamı değilsin’ diyerek beni ofis işlerinde çalıştırmaya başladı. 13 yaşında fatura keserek işe koyuldum. Bu çalışma süreci Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazandığım dönemde de her yaz devam etti. Yüksek lisansla birlikte asistan olduğumda ise bu çalışma süreci son buldu. Tabii, yıllar sonra o patronum bana ‘gel Aydın’da birlikte fabrika kuralım’ diye ortaklık teklif etse de ben kendi yolumu çizmiştim.”

Yazının Devamını Oku

Hobisi bilişimle eğitim aldığı kimyayı birleştirdi

11 Nisan 2021
Aileden aktarılan bir ticari birikim olmayınca Yılmaz Seçkiner de kendi keşif yolculuğuna çıkar.

Kimya bölümünün ardından bir yandan kariyerine profesyonel olarak devam eder, diğer tarafta ise kendi işini kurar. Web tasarım, kozmetik ticareti girişimlerine Yılmaz Seçkiner, süreç içinde ilaçlamayı da ekler. İlaçlamanın e-ticaretini oluşturan Seçkiner, süreç içinde tüm ağırlığını bu alana kaydırır. Dijitalleşme hedefiyle de ‘haşere kontrol sistemi’ni kurar. Yılmaz Seçkiner’in hedefinde ise Endüstri 4.0 uygulamalarıyla geliştirdiği sistemi hem franhchise modeliyle büyütmek hem de global bir oyuncu olmak var.

YILMAZ Seçkiner... Hem hobisi olan bilişimi hem de eğitim aldığı kimyayı aynı potada buluşturarak iş modeli geliştiren genç bir girişimci. Geleceğin biyogüvenlik sistemlerinde olduğuna inanan bir iş insanı... Seçkiner Teknoloji ve Kimya A.Ş.’nin kurucusu olan Yılmaz Seçkiner ile hem girişimcilik yolculuğunu hem de gelecek planlarını konuştuk. 1987 İzmir Bergama doğumlu olan Yılmaz Seçkiner, çiftçi bir dede ve işçi emeklisi bir babanın olduğu bir ailede büyüdüğünü söyleyerek, şöyle devam etti:

İLK ADIM SEMT PAZARINDA
“İş konusunda da ilk deneyimim küçük yaşlarda babaannemin ürünlerini pazarda satma şeklinde oldu. Liseye kadar Bergama’da geçti hayatım. Üniversite için ise Elazığ’a gittim. Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nde okudum. Bu süreçte de birçok staj deneyimim oldu. 2009’da mezun olduktan sonra kariyerime profesyonel olarak devam ettim. Ama benim liseden beri en büyük hobim diyebileceğim bilişim vardı. Kimya okusam da web tasarımı ve yazılıma karşı özel bir ilgim duyuyordum.”

KEŞİF YOLCLUĞUNA ÇIKTI

Yazının Devamını Oku

Zeytinin büyüsüne kapılıp yeni keşiflere yelken açtılar

28 Mart 2021
Yaşanan sağlık sorunuyla yollar zeytinle kesişir. Ve 2015’te Sebahattin Karameşe’nin girişimiyle ‘Tlos Olive’ Fethiye’de doğar. Kariyerlerine yurtdışında devam etme kararı alan Tolga-Tuba Özen de çocuk sahibi olacaklarını öğrenince rotayı Ege’ye çevirir.

Restoran işletmeye başlayan Özen çifti, Karameşe ile tanışınca yeni bir girişime adım atar. Tlos Olive çatısı altında el ele veren üç isim, ortaya çıkan güçbirliğiyle hem ulusal, hem de uluslararası platformlarda zeytinyağında önemli ödüller alır. Bugün hem iç piyasaya, hem de yurtdışına zeytinyağı veren butik bir marka olarak yoluna devam eden üç ortağın gündeminde ise gurme mutfak ve zincir restoran oluşturmak var.




TLOS Olive... Gücünü hem ölmez ağaç zeytinden, hem de farklı alanlarda bilgi birikimi olan ortaklarından alan bir marka. Zeytinin büyüsüne kapılmış ve araştırdıkça daha da büyülü faydalarını keşfetmiş ve keşfetmeye de devam eden bir grubun eseri. Tlos Olive’in ortakları ile şirketin kuruluş serüvenini ve gelecekle ilgili planlarını konuştuk. Tolga Özen, Bilkent Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirdiğini, bunun üzerine İngiltere’de MBA yaptığını, eşi Tuba Özen’in Ege Üniversitesi İşletme’yi bitirdiğini, Sebahattin Karameşe’nin ise küçük yaşta inşaat işlerinde çalışarak bu alanda kariyerine devam ettiğini paylaştı. Tolga Özen, hikayenin devamını şöyle aktardı:

BUNU BİZ NEDEN YAPMAYALIM

Yazının Devamını Oku

Tek başına çıktığı yolda bugün dünyayı giydiriyor

21 Mart 2021
Tekstil mühendisliğinden mezun olduktan sonra kariyerine profesyonel olarak devam eder.

Ama bir süre sonra yapmak istediklerini profesyonel hayatın kısıtladığını fark eder. Sijan Şeyma Şengil, Denizli’de kendi şirketini kurma kararı alır. 27’sinde maddi birikimi olmadan yola çıkması çevresindekileri korkutsa da Şijan Şeyma Şengil, tutkularının peşinden gider. Barine’nin ilk dönemlerinde tek başına çalışan Sijan Şeyma Şengil, bugün ev dekorasyonu, plaj ve çocuk giyiminde dünyanın birçok ülkesine kendi markasıyla ürün gönderiyor. Tek başına başlayan serüveni 100 kişilik bir aileye dönüştürmeyi başaran Sijan Şeyma Şengil’in gündeminde ise daha çok hayata dokunmak var.

SİJAN Şeyma Şengil... Girişimciliği kendine uzak bir kavram olarak görse de hayalindeki mesleği yapmak için genç yaşında büyük sorumluluk üstlenen bir iş insanı. Bu serüvende de zorluklardan korkmayan ve onların üstüne giderek üretmeyi seçen bir girişimci. Barine markasının kurucusu Sijan Şeyma Şengil ile hem kariyer yolculuğunu hem de gelecekle ilgili hedeflerini konuştuk. 1980 Ankara doğumlu, memur baba ile ev kadını annenin üç çocuğundan biri olan Sijan Şeyma Şengil, ilk, orta ve lise eğitimini bu kentte tamamlar. Sijan Şeyma Şengil, hikayesinin devamını şöyle aktardı:

MADDİ BİRİKİMİ OLMADAN BAŞLADI
“Ankara’dan sonra üniversite için İzmir’e geldim. Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’nde okudum. Çocukluğumdan beri tekstil ve üretim, hayatımda çok önemli bir yere sahipti. Tekstil mühendisliği bu anlamda benim için doğru bir seçim oldu. Çocukluk hayalim; istediğim ve seveceğim bir meslek için eğitim almak, çok çalışmak ve o meslekle hayatımı sürdürmekti. Çalışma hayatıma da bu şekilde başladım. 2002’de üniversiteden mezun olduktan sonra Denizli’de ilk adımı attım. 5 yıl profesyonel olarak çalıştım. Ancak içimde yapmak istediklerimin birikmesi, profesyonel çalışma hayatında bu isteklerin kısıtlı yerine getirilebilmesi beni 27 yaşımda kendi markamı ve şirketimi kurmaya itti. Genç ve maddi birikimim olmadan girişimciliğe soyunmam, çevremdekileri özellikle ailemi çok korkuttu. Ancak beni engellemeye çalışmadılar ve ellerinden gelen desteği her zaman gösterdiler.”

MARKANIN ADI ANNEANNEDEN

Yazının Devamını Oku