Mete Tamer Omur

Denizi olmayan kentte büyüdü şimdi ise tekneler üretiyor

26 Aralık 2021
Yıllarca kamuda çalışır. Emeklilik sonrasında kariyerine profesyonel olarak devam etme planları yapsa da kamudan, ‘bize iş yap’ teklifiyle işin seyri değişir. Gemi inşaatı ve gemi makineleri mühendisi Nazif İnam, 1996’da İzmir’de Gözüyılmaz Mühendislik’i kurar. Ve süreç içinde, özellikle iş tekneleri üretiminde uzmanlaşır. Savunma, enerji ve denizcilik sektörlerinde büyük küresel oyuncuların hizmet tedarikçisi ve çözüm ortağı olur. Nazif İnam, bugün ikinci kuşakla birlikte ülke ekonomisine katkı sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor. Farklı ortaklıklarla birlikte lüks ve zevk tekne üretiminde de ‘varım’ diyen İnam ailesinin gündeminde ise şirketleri global bir oyuncuk yapmak var. Ayrıca, firmalarını denizciliğin gelişmesine katkı koyan bir okul olarak nesiller boyu yaşatmak da hedefler arasında.

 

NAZİF İnam... Kamuda edindiği bilgi birikimini kendi işine aktararak katma değer yaratan deniz sevdalısı bir iş insanı. Tasarım ve dizaynla sektöründe farkını ortaya koyan bir üretici. Gözüyılmaz Mühendislik’in kurucusu Nazif İnam ile girişimcilik serüveninden geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk. Çiftçi bir babanın ve ev kadını bir annenin oğlu olarak 1954 yılında Kütahya’da dünyaya ‘merhaba’ diyen Nazif İnam, denizi olmayan bir kentte büyüse de denize karşı büyük bir ilgisi olduğunu paylaşarak, hikayenin devamını şöyle aktardı:

ÖZGÜR RUHUN ESERİ
“Babam lise mezunuydu. Fransızca, Arapça ve eski Türkçe’yi de bilirdi. Vizyoner biriydi. Farklı düşündüğü için de önümüzü açtı. Bu yapıyla özgür bir ruhla büyüdüm. Ya uçak ya da gemi mühendisi olma hedefim vardı. Bu hedefle de İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Makineleri Bölümü’nü kazandım. 1975 yılında mezun oldum. Ve kariyerime İskenderun Demir Çelik Fabrikası Limanı’nda operasyon mühendisi olarak başladım. Daha sonra askere gittim. Ardından İzmir’e geldim ve DEGAŞ Tersanesi’nde olan kontrol mühendisi oldum.”

BİRÇOK KADEMEDE GÖREV
DEGAŞ’ın ardından Alaybey Tersanesi’nde dizayn ve planlama mühendisi olarak kariyerine devam eden Nazif İnam, “Daha sonra tekne imalat ve montaj atölyesinde üretimden sorumlu şef mühendis oldum. Üretim ve planlama şefliği yaptım. Değişik tipte geminin imalat ve donatım işlerinde bilfiil yer aldım. Birçok geminin bakım ve onarım işlerini gerçekleştirdim” diyerek, kamudan çalışanına fayda yaratan birçok farkındalığı hayata geçirdikten sonra 1996 yılında emekli olduğunu paylaştı.

Yazının Devamını Oku

Kurumsal hayatı bırakıp çiftçi oldu

19 Aralık 2021
Tarım bankacılığı alanında portföy yöneticiliği yapmanın verdiği deneyimle süreç içinde yolu pek çok çiftçiyle kesişir. Bu kesişme, tarıma karşı olan ilgi ve merakını artırır. Ve Enise Soykan da rotasını bu alana çevirmeye karar verir. ‘Ne üretebilirim’ sorusuna cevap arayan Soykan, doğduğu topraklar Milas’ta salep ve çilek üretiminde karar kılar. Bugün Mevsim Tarımcılık ile yoluna devam eden, Muğla’da Salep Üreticileri Birliği’nin kurulmasına öncülük eden, çilek için de çalışmalarını sürdüren Enise Soykan’ın gündeminde ise ihracat ve daha fazla kadına iş alanı yaratmak var.




ENİSE Soykan... Kurumsal hayatın stresini toprağa dokunarak atanlardan. Ve çiftçiliğin sadece erkek işi olmadığını, kadınların da bu alanda başarılı olabileceğini göstermek için emek sarfa eden bir üretici. Mevsim Tarımcılık’ın kurucusu Enise Soykan ile kurumsal hayattan tarlaya geçişi ile yarınlara dair hedeflerini konuştuk. 1986 Muğla Milas doğumlu Enise Soykan, üniversite yılları hariç hayatının büyük bir bölümünü Milas’ta geçirdiğini paylaşarak, şöyle devam etti:

NASIL ÜRETİM YAPABİLİRİM
“Üniversitede aldığım iktisat eğitimi sonrası tarım alanında uzmanlaşmış özel bir bankada gişe memuru olarak çalışmaya başladım. Kısa zamanda da kendi portföyümü oluşturdum. Ve tarım portföy yöneticisi konumuna kadar yükseldim. Tarım bankacılığı alanında bu işi yapmamın verdiği deneyimle de zaman içinde pek çok çiftçiyle tanışma şansı yakaladım. Bu da dolaylı yönden çiftçilikle ilgili bilgi ve deneyim kazanmamı sağladı. Özellikle bir şey üretiyor olmaları, beni bu alana en çok çeken nokta oldu. ‘Ben nasıl üretim yapabilirim’ diye araştırırken de Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak ve tekniker Ünal Yılmaz ile uzun uzun görüşmeler yaptık. Karşılıklı bilgi alışverişi ve yönlendirmeler sonucu salep ve çilek üretimi yapmaya başladım. Ve 10 yıl kadar severek yaptığım portföy yöneticiliğinden severek de olsa ayrılıp yeni bir yola girdim.”

Yazının Devamını Oku

Pandemi hayatlara O da dekorasyona iz bıraktı

12 Aralık 2021
Her şey pandemi döneminde tadilat için geldikleri Bodrum’da başlar. Herkes gibi Elif Abacıoğlu da bu süreci evinde geçirmek zorunda kalır. ‘Evden ne yapabilirim’ sorusuna yanıt arayan Elif Abacıoğlu’nun karşısına ise küçük yaşta başladığı boyama, tasarlama ve geri dönüşümlü ürünler yapma merakı çıkar. Ve epoksiyle ev dekorasyon ürünleri üretmeye başlar. E-ticaretin gücünü de arkasında alan Elif Abacıoğlu, Bodrum’da Culaccino Art’ı kurar. Bugün çeşitli mağaza ve e-ticaret kanalıyla tüketiciyle buluşan Elif Abacıoğlu’nun hedefi ise markasını global bir oyuncu halin getirmek.

 

ELİF Abacıoğlu... Pandemi nedeniyle eve kapanma sürecinde boş durmayan ve yeni bir girişimin fitilini ateşleyen genç iş insanı. Yaratıcı ve farklı olmayı el yapımı ev dekorasyon ürünlerine aktaran Culaccino Art’ı kurucusu Elif Abacıoğlu’yla girişimcilik yolculuğundan yarınlara dair hedeflerine kadar birçok konuyu konuştuk. Ticaretle uğraşan bir anne ve babanın kızı olarak 1996’da İstanbul’da dünyaya gelen Elif Abacıoğlu, hikayesinin devamını şöyle aktardı:

SOSYAL GİRİŞİMCİ
“Ben göremedim ama dedem, ilk vida üreticilerinden. Babam ise vida makinesi ticaretiyle bu geleneği sürdürdü. Annem de halamla birlikte demir-çelik ticaretiyle ilgileniyordu. Yani ticaretin içinde büyüdüm ama çocukluğundan beri boyamaya, tasarlamaya ve geri dönüşümlü ürünler yapmaya çok meraklı oldum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü okudum. İş hayatına da sosyal girişim olan bir sivil toplum kuruluşunda başladım ve alanımla ilgili öğrencilik hayatım boyunca gönüllü olarak kent sosyolojisi üzerine çalışmalar yaptım.”

PANDEMİ FAKTÖRÜ

Yazının Devamını Oku

O gün oyuncak bebeklerini giydiriyordu şimdi ise...

5 Aralık 2021
Önce oyuncak bebekleri için kıyafetler tasarlar ve diker. Bu alandaki merakıyla da hem lise hem üniversite eğitimini, moda ve hazır giyim üzerine yapar. Cahide Erden, okulun ardından da kariyerine tekstil sektöründe profesyonel olarak devam eder. En son çalıştığı şirketin küçülme kararı almasıyla birlikte Cahide Erden de kendi işini kurma hayalini gerçekleştirmek için harekete geçer. Ve Hollanda’dan gelen siparişle birlikte 2011’de İzmir’de Azure Tekstil’i kurar. Ağırlıklı organik bebek ve çocuk giyimi üzerine uzmanlaşır, ihracat yapar. 2021’de ‘Nova Scotia’ ismiyle kendi markasını hayata geçiren Cahide Erden’in gündeminde hem ürün gamını genişletmek hem de yeni pazarlarda büyümek var.

 

CAHİDE Erden... Çocuk yaşta başlayan tutkusunu işe dönüştüren bir iş insanı. Bunu da basamakları birer bire çıkarak hayata geçiren bir girişimci. Azure Tekstil’in kurucusu ve Nova Scotia markasının yaratıcısı olan Cahide Erden ile girişimcilik serüvenini ve yarınlara dair hedeflerini konuştuk. Giyim öğretmeni bir anne ile derici bir babanın kızı olarak 1982’de İzmir’de dünyaya ‘merhaba’ diyen Cahide Erden, tekstilin içinde büyüdüğünü paylaşarak, şöyle devam etti:

HEM DİSİPLİN HEM TUTKU
“Hem annem hem de babamın işleri nedeniyle tekstil sektörünün içine doğdum diyebilirim. Benim maceram ise annemin yönlendirmeleriyle oyuncak bebeklerime kıyafet tasarlayıp dikerek başladı. Hatta ilkokul yıllarında yine annemin öncülüğünde örgü de yaptım. Ama annem bunu hep bir kalıba göre yaptırdı. Yani hem bir disiplin hem de bir tutkuyla büyüdüm. Bu tutku eğitim tercihlerimde de yönlendirici oldu. Liseyi moda tasarım üzerine okudum. Daha sonra ise Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde hazır giyim üzerine eğitim aldım.”

KENDİ İŞİMİ KURMALIYIM
Cahide Erden, üniversiteden 2001’de mezun olduktan sonra İzmir’de tekstil sektöründe iş hayatına ilk adımı atar. Bir profesyonel olarak işin mutfağında çalışan Cahide Erden, “Üretim süreçlerine tanıklık ettim. En son bir İtalyan firmada çalışıyordum. Bu firma, global bir marka için üretim yapıyordu. Ben de o markanın Türkiye’deki üretiminden sorumluydum. Çok yoğun bir tempom vardı. Ama bir süre sonra İtalyan firma küçülme kararı aldı. Bu kararla ben de kendimi sorgulamaya başladım. Aslında liseden itibaren hep ‘kendi işimi yapmalıyım’ diyordum. Firmanın küçülme kararıyla birlikte de bunu hayata geçirmek için uygun zamanın geldiğini düşündüm” diyerek, hayalinin peşinden gittiğini anlattı.


Yazının Devamını Oku

Nerede kalmıştık

14 Kasım 2021
Son dönemde faiz oranlarının yükselmesi, piyasalardaki belirsizlik ve döviz kurundaki hareketlilik gibi nedenlerle duraklama sürecine giren Ege gayrimenkul piyasası tekrar hareketlenmeye ve adından söz ettirmeye başladı.

ASLINDA her şey, 2010’lu yılların başında İzmir başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde ardı ardına konut, rezidans, AVM, iş merkezi ve otel yatırımlarının yükselmesiyle başladı. Milyon dolarlık yeni projelerle birlikte biz de 2012’de Hürriyet EGE’de ‘İnşaat Dünyası’ ismiyle sektördeki gelişmelerden projelere birçok konuya yer vermeye başladık.

YÜZDE 126 BÜYÜDÜ

O yıl Ege’nin 8 kentinde, yani Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla ve Uşak’ta toplam 77 bin 669 konut satıldı. Bir yıl sonra sektörde büyük bir büyüme gerçekleşti ve Ege’de konut satış oranı yüzde 126 artarak 175 bin 751’e ulaştı. Aynı dönemde Türkiye’de ise 2012’ye kıyasla yüzde 63 büyümeyle 1 milyon 144 bin 989 konut satış yoluyla el değiştirdi. Bu, o zamana kadar Türkiye tarihinde en büyük satış rakamı olarak önemli bir rekordu. Bunun arkasında ise 2013 başında yapılan KDV düzenlemesi oldu. 2013 önceki ruhsatlı konutların yüzde 1 KDV, 2013 ruhsatlı konutların yüzde 18 KDV ile, yani daha yüksek fiyattan satılacak olması KDV’nin yüzde 1 olduğu konutlardan almak isteyenleri harekete geçirdi. Yüzde 1 KDV stokundan yararlanmak isteyenler 2013’te alıma geçti. Ayrıca konut kredi faizlerinin yılın son çeyreğine kadar düşük seviyelerde kalması da konut alacakları hareketlendirdi.

2018’DE DURAKLAMA

Gayrimenkul sektöründeki bu hareketlilik ve büyüme trendi önümüzdeki yıllarda da devam etti. Taki 2018’e kadar... 2017’de Ege özelinde bir önceki yıla kıyasla yüzde 6.7’lik büyümeyle 228 bin 772 konut satıldı. 2018’de ise yüzde 3.7 küçülmeyle Ege’nin 8 kentinde 220 bin 144 konut satıldı. Faiz oranlarının yükselmesi, piyasalardaki belirsizlik ve döviz kurundaki hareketlilikle birlikte Ege’de de hem yatırım iştahı, hem de konut alma süreci yavaşlamaya girmiş oldu. Düşüş 2019’da da sürdü.

PANDEMİDE REKOR

Yazının Devamını Oku

Kese kağıdından sekiz şirket çıktı

7 Kasım 2021
Ticarete ilgisi ilkokul çağlarında başlar. Manavlara kese kağıdı da satar, sınıf arkadaşlarına kola da. Tevfik Bilsev, lisenin ardından da edindiği sermayeyle İzmir Bornova’da dükkan açar. Televizyondan bisiklete, oto teybinden ütü masasına birçok ürünün ticaretini yapar. Tevfik Bilsev, 2015’te ise fast food sektöründe global bir markanın bayiliğini alır. 2019’da Ferdi Baba’ya ortak olan Tevfik Bilsev, 2020’de ise restoran ayağında Fabrice’i kurar. Bugün beyaz eşya ve elektronik perakendesi ile gıda alanında 10’larca mağazayla yoluna devam eden Tevfik Bilsev’in gündeminde ise Fabrice ve Ferdi Baba’yı yurtdışına taşımak var.

 

TEVFİK Bilsev... Küçük bir dükkanda başlayan girişimcilik serüvenini 8 firmalı bir grup şirketine dönüştürmeyi başaran iş insanı. Piyasanın ihtiyaçlarını okuyan ve uzun araştırmalar sonunda da bunu işe dönüştürerek başarıyı yakalayan bir girişimci. Bilsev Group Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Bilsev ile hem mücadeleyle dolu girişimcilik öyküsünü hem de geleceğe dair planlarını konuştuk. 1967 İzmir Bornova doğumlu Tevfik Bilsev, ticaretle çok küçük yaşta tanıştığını belirterek, o süreci şöyle paylaştı:

VERESİYE SATIŞ YOK
“Babam, konsoloslukta görev yapıyordu, memurdu. Benim ticaret karşı büyük merakım vardı. Çok iyi gözlem yaptığımı düşünüyorum. İlkokul yıllarında manavların kese kağıdı kullandığını gördüğümde ben de bir fikir belirdi. Kimi zaman anneanneme kimi zamanda babaanneme hamur yaptırdım. Konu komşudan da gazeteleri toplayarak kese kağıdı yapmaya başladım ve bunları manavlara sattım. İlk ticari girişim böylece başlamış oldu. Bunu ortaokul yıllarında kola satışları izledi. Okul arkadaşlarıma kola satarak işi kendimce biraz büyütmüş oldum. Bu satışları çikolata izledi. Veresiye, ertesi gün öderim de yok. Çünkü oradan parayı alıp yeni ürün almam gerekiyordu.”

KÜÇÜK BİR DÜKKANDAN

Yazının Devamını Oku

Kız kardeşler şapkadan girişim çıkardılar

31 Ekim 2021
HER ikisi de farklı alanlarda eğitim alır. Kariyerlerine de farklı kulvarlarda devam eder. Elif Merve ile İrem Çopuroğlu kardeşler, bir yandan da ‘bir şeyler yaratmalıyız’ hissiyle araştırmalar yapar. Şapkalara karşı büyük tutkusu olan Elif Merve Çopuroğlu, istediği ürünü bulamayınca, kardeşi İrem devreye girer. “Şapka tasarlamak istiyorum” sözüyle girişimin fitili de ateşlenir. Ve Bodrum’da butik bir şapkacı olarak Les Merimes doğar. Kısa sürede ünü Bodrum sınırlarının dışına taşan markanın rotasında Avrupa, özelikle de İngiltere var.

 

LES Merimes... İrem’in modaya olan merakı ile Elif Merve’nin şapkaya aşkının harmanlanmasıyla ortaya çıkan bir marka. Genlerinde; özgünlük, farklılık ve güçlü durmayı barındıran bir girişim. Elif Merve - İrem Çopuroğlu kardeşlerden hem markanın doğuş öyküsünü hem de gelecekle ilgili planlarını konuştuk. 1986 İzmir doğumlu olan, çocukluğundan itibaren takıp takıştırmayı hep seven, yaş aldıkça da bu sevdası aksesuvarlarla birleştiren ve şapkalar en büyük tutkusu olan Elif Merve, Yeditepe Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olur.

FARKLI KULVARLARDA YÜRÜDÜLER
1996 İzmir doğumlu İrem ise çocukluğundan beri onu hep heyecanlandıran, araştırmaya, gözlemlemeye iten, merak uyandıran alan moda olsa da Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü bitirir. Bugün bir yandan Bodrum’da iç mimarlık yapan Elif Merve ile İstanbul’da takı firmasının marka danışmanlığını yürüten İrem, öte tarafta ise ortak bir şeyler yapmak adına da kafa yorar. İrem, o süreci şöyle aktardı:

SİPARİŞ İSTEĞİNİ KARŞILAMADI

Yazının Devamını Oku

Şimdi de sevimli dostlar için yemek

24 Ekim 2021
Hayatı köpek sahibi olmasıyla değişir. Burçin Ünal Kurt, dört ayaklı dostlarının ömürlerini uzatmak için araştırmalara girer ve karşısına da taze gıda çıkar. Ve Burçin Ünal Kurt, Ori ve Gami için yurtdışından köpek beslenme uzmanına reçeteler hazırlatır. Burçin Ünal Kurt, kız kardeşiyle birlikte evin mutfağında bu reçeteye bağlı kalarak sevimli dostları için özel yemekler hazırlar. Taze yemeğin köpeklerin hayatını 32 aya kadar uzattığını ve kanser riskini azalttığını okuyan Burçin Ünal Kurt, içindeki büyük hayvan sevgisiyle bunun daha fazla sevimli dosta dokunmasını ister. Ve İzmir’de Origami Pet Food’u kurar. Bugün hazırlanan taze köpek yemeklerini abonelik sistemiyle sevimli dostlara ulaştıran Burçin Ünal Kurt’un gündeminde hem reçete sayısını artırmak hem de yurtdışına açılmak var.

 

BURÇİN Ünal Kurt. Markalaşma konusundaki uzmanlığıyla yıllardır birçok şirketin büyümesinde itici güç olan bir isim. Şimdi de bu güç ve deneyimi sevimli dostların sağlıklı beslenmesi için kullanan bir girişimci. Origami Pet Food’un kurucularından Burçin Ünal Kurt ile hem kariyer yolculuğunu hem yeni markasının doğuş öyküsünü hem de yarınlara dair planlarını konuştuk. İzmir doğumlu olan 37 yaşındaki Burçin Ünal Kurt, Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme’yi bitirdikten sonra yüksek lisans için yurtdışına gittiğini söyleyerek, hikayenin devamını şöyle aktardı:

DOĞDUĞU TOPRAKLARA DÖNDÜ

“Uluslararası pazarlama üzerine Paris’te 2.5 yıl süren bir eğitim hayatımın ardından İstanbul’a döndüm ve profesyonel iş hayatı başladı. Burada uzun yıllar marka danışmanlığı odağında bir kariyer yolculuğum oldu. Hızlı tüketim ürünleri için yıllarca marka yaratımları ve geliştirmeleri içerisinde başarılı hikayelerde rol aldım. 2014’te evlendim. Benim gibi İzmirli olan eşim Eren Kurt ise o dönem Ankara’da yaşıyordu. İstanbul ve Ankara arasında bir mekik dokuma sürecimiz oldu. Ve bir süre sonra doğduğumuz topraklara dönme kararı aldık. Çünkü İstanbul ve iş temposunun hiç de bana göre olmadığını artık fark ettim.”

GIDADA YENİ BİR YOLCULUK

2015’te İzmir’e dönen Kurt ailesi, gıda alanında yeni bir girişimi hayata geçirir. Burçin Ünal Kurt ise bu süreçte bu girişimin markalaşma sürecine katkı koyar. Burçin Ünal Kurt, “Bu katkı sürecini de kendi ajansımızı kurarak yaptık. Casual Consultancy ile markalarımız için dünya trendlerinin takibi, tüketici istekleri, marka konumlandırmaları, rakip analizleri ve konsept geliştirme konusunda faaliyet göstermeye başladık. Bir markayla başlayan yolculuğumuz 10’lara ulaştı” diyerek, gıda ve ajans sürecinde geldikleri noktayı paylaştı.

Yazının Devamını Oku