Mete Tamer Omur

Modaya ilgisi çocukluk yıllarında başlar. Her ne kadar bu alanda eğitim almak istese de ailesinin isteğiyle mimarlık okur. Profesyonel iş hayatına adım atsa da bu sektörde pek mutlu olamaz. Alaz Balıklı Tan, çocukluk hayalinin peşinden gitmek adına istifa eder. Giyim mağazasında depocu olarak işe başlayan Alaz Balıklı Tan, iyi ütü yapıp kazak katlayamadığı için buradan da ayrılır. Mimarlık yapmasa da evini dekore ettiği süreçte bir fırsatı görür. Amerika’dan bir illüstrasyon firmasının görsellerini çerçeveleterek satmaya başlar. Bu alanda yakalanan başarıyla Alaz Balıklı Tan, bir süre sonra İzmir Alaçatı’da küçük bir dükkan açma kararı alır. Dekorasyon mağazası fikri, giyim ve moda aksesuvarlarına evrilir. Bir süre sonra ikinci mağazasını Bodrum Yalıkavak’ta açan Alaz Balıklı Tan, Dizegnia’da bugün hem kendi tasarımları hem de farklı tasarımcılarla işbirliği yaparak girişimcilik yolculuğuna devam ediyor. Hedefte ise yurtdışında mağaza açmak var...

 

ALAZ Balıklı Tan... Geç de olsa hayallerinin peşinden giden ve bunun için mücadele eden bir isim. Bir yandan işini büyütmek için emek veren, öte tarafta da Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası kurduğu ‘El Emeği Dayanışma Platformu’yla bölgedeki hemcinslerine destek olmaya çalışan bir girişimci. Dizegnia’nın kurucusu Alaz Balıklı Tan ile kariyer yolculuğundan çocukluk hayaline kavuşmaya evrilen girişimcilik serüvenine birçok konuyu konuştuk. 1988 İzmir doğumlu Alaz Balıklı Tan, çocukluğundan itibaren tek isteği moda sektöründe eğimi alıp bu alanda kariyerine yön vermek şeklinde olur. Öyle ki kendisine verilen harçlıkları o yıllarda moda dergisi koleksiyonları yaptığını anlatan Alaz Balıklı Tan, şöyle devam etti:

ÖNCE MİMAR OL SONRA...
“Benim hayallerim moda olmasına rağmen; mimar, mühendis, avukat, öğretmen, ekonomistlerden oluşan ve yaratıcı bir iş yapan, tek bir kişinin bile olmadığı ciddi ailem için kabul edilemez bir şeydi. ‘Önce mimar ol, sonra ne yapmak istiyorsan onu yaparsın’ söylemiyle Bornova Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra değişim programıyla Avusturya’ya gittim. Sonrasında da orada kalıp Viyana Teknik Üniversite’sinde mimarlık eğitimi aldım. Çok da iyi bir yıl ortalamasıyla 2013’te mezun oldum. Herkesin hayali olan yurtdışında yaşamak bana o an için çok da cazip gelmediği için Türkiye’ye döndüm.”

MODA İÇİN DEPOCU OLDU

Ömür Kaynak’ın kilo vermek için başladığı maraton koşuları aslında yeni bir girişimin de fitilini ateşlemiş. O dönem enerji ihtiyacı için yaptığı fıstık ezmelerini işine dönüştürmüş.

HAYAT hep gülük gülistanlık olmuyor. Gülücükler kadar gözyaşı da yaşamın bir gerçeği. Ama aslolan asla pes etmemek, hayata sıkı sıkı sarılmak ve mücadele etmek. Ömür Kaynak da aynı öyle yapmış. Ailedeki huzursuzluklar sonucunda alınan aşırı kilolardan kurtulmak için çözümü sporda ve sonra da koşuda bulmuş. Koşuyla birlikte sağlıklı beslenmek adına kendisi için fıstık ezmesi yapmaya başlamış. Bu tat çevreden de beğenilip, “Bize de yapar mısın?” talebi üzerine bir anda girişime dönmüş. ‘Fıstıkçı Kız’ ismiyle yeni bir yolculuğa çıkan ve gelecekte de Bodrum’da sağlıklı beslenme üzerine bir mekan açma planı bulunan Kaynak’la zorluklar ve mücadele dolu hayatını ve tabii ki de girişimini konuştuk.

HAYATA TUTUNMA MÜCADELESİ
İstanbul’un yarısı gibi o da 1975’te Zeynep Kamil’de doğup, Erenköy’de büyümüş. Lisenin ardından evlenip anne olmuş. Bu süreçte Açıköğretim’de işletme okuyan Ömür Kaynak, yaşadığı sorunların sonunda evlilik akdini sonlandırmış. Tabii bununla birlikte üzerindeki sorumluluklar iki kat artmış. Yeni bir hayata tutunma mücadelesine giren Kaynak, hem oğlunu büyütmek, hem de çalışmak zorunda kalmış. Önce spor salonunda çalışmış. Hikayesinin devamını şöyle aktarıyor:

Akdeniz kültürü ve ruhuyla büyüyen Ayşan Aslıhan Şişman, Ayasofya’nın kubbesinde bulunan Serafim Meleği’nden Dionysos’u anlatan vazo resmine, Troya Atı’ndan İskender’in İbeks’ine, Giritli toprak anaya kadar farklı coğrafyaların mirasını yeniden yorumlayarak fular, şal, mendil ve kimonolar tasarlıyor. Lirik dans gösterimi ve gastro-mitolojik tadımlar için de geri sayımda...

“EN iyi iş bildiğin iş” sözü birçok girişimcinin yol haritasını oluşturmasında itici güç olmuş. Bu, Ayşan Aslıhan Şişman için de geçerli. Profesyonel hayatın ardından antik kentlere ve kültürel mirasa karşı olan tutkusunu işi haline dönüştürmeye kafa yormuş Ayşan Hanım... Ve 2021’de ‘ILIA BRAND’ markasını kurmuş. Farklı coğrafyaların mirasını yeniden yorumlayarak fular, şal, mendil ve kimonolar tasarlamış. İstanbul’da başlayan hikayeyi bugün doğduğu topraklarda, Çeşme’de devam ettiren Ayşan Aslıhan Şişman’la tarih ve kültür kokan girişimcilik serüvenini, yarınlara dair planlarını konuştuk.

ALERJİ FİTİLİ ATEŞLEDİ
İstanbul-Çeşme arasında geçen bir hayat yaşayan, 1992’de tarihçi akademisyen anne-babanın kızı olarak dünyaya ‘Merhaba’ diyen Ayşan Hanım, İzmir Tevfik Fikret Lisesi’nde geçen eğitiminin ardından İstanbul Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazanmış. Üniversite eğitimi için 2011 sonunda İstanbul’a taşınan Ayşan Aslıhan Şişman’ın öğrencilik yılları şehri keşfetmekle, tarihi mekanları ve müzeleri her defasında ilk kez geziyormuş heyecanıyla geçmiş. “Bu arada doğuştan gelen yumurta alerjimi sürekli bir farkındalık ve sosyal sorumluluk projesi yönünde değerlendirmeye çalıştım” diyen Ayşan Hanım, hikayenin devamını şöyle aktarıyor:

İLK GİRİŞİM SANALDA OLDU

“Hep hayalimde başından sonuna kadar ilgilenebileceğim bir marka yaratmak vardı. Bu da bütüncül sağlığa hizmet edecek olan özel bir zeytinyağı markası olmalıydı. Hayallerime kavuştum. Hem de kızımın uğuruyla” diyen Defnelia’nın kurucusu Özden Gözlüklü Saka, yüksek polifenollü zeytinyağının insanların hayatındaki günlük rutinlerinden biri olmasını sağlamak için çalışıyor.

ASLINDA girişimciliğin doğasında bir yeniliğe imza atma ya da daha önce hiç kimsenin yapmadığını yapma isteği hep var oldu. İşte bu arayışlar yıllardır birçok girişimin fitilini ateşliyor. Aydınlı Özden Gözlüklü Saka, her ne kadar 6 yaşından itibaren aile işinde çalışsa da girişimci ruhu ona kendi hikayesini yazdırmış. Kızının alerji problemini yüksek polifenollü zeytinyağıyla atlatması da Saka’ya büyük bir ilham vermiş. Ve ölümsüz ağaca olan borcunu “Defnelia Olive Ixir”i kurarak ödeme yoluna gitmiş. Bugün Kuşadası’nda yaşayan ve yüksek polifenollü zeytinyağını daha çok kişiye ulaştırmak adına yoğun bir mücadele veren Defnelia’nın kurucusu Saka ile girişimcilik yolculuğunu konuştuk...

HER BİRİMİNDE ÇALIŞTI

Hazır giyim ve tekstil macerası, en son çalıştığı şirkette başlar. Tekstile olan ilgi ve sevgi, kendi işini kurma fikrine evrilir. Şahika Yörükoğlu Aşkıner, 27 yaşında ailesinden hiçbir destek almadan Özsimge Tekstil’i kurar. İzmir’de 10 adet 2’nci el dikiş makinesi ve 12 kadın çalışanla çıktığı yolda Aşkıner, fason tekstil atölyesini ihracat yapan, katma değer üreten bir yapıya dönüştürür. Bugün bir yandan Ege İş Kadınları Derneği Başkanı olarak hemcinslerine ‘hayallerinizden asla vazgeçmeyin’ diyen Aşkıner, bir yandan da kendi işini daha da büyütmek için yoğun bir mücadele veriyor.

ŞAHİKA Yörükoğlu Aşkıner... Varlıklı bir aileden gelse de kendi çabalarıyla başarıyı yakalamış bir iş insanı... Karşısına çıkan zorluklar karşısında hiçbir zaman yılmayan mücadeleci bir kadın girişimci. Özsimge Tekstil’in kurucusu Şahika Yörükoğlu Aşkıner ile kariyer yolcuğundan, yarınlara dair planlara ve girişimciliğe kadar birçok konuyu konuştuk. Tire’de çiftçi ve sanayici bir ailenin kızı olarak dünyaya ‘merhaba’ diyen Şahika Yörükoğlu Aşkıner, Gazi İlkokulu, İzmir Amerikan Kız Koleji’nin ardından İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden 1987’de mezun olur.

27’SİNDE KENDİ İŞİNİ KURDU
Üniversite sonrası profesyonel iş hayatına adım atan Şahika Yörükoğlu Aşkıner, sırasıyla Vestel Dış İlişkiler, Türk Ekonomi Bankası ve Akdeniz Tekstil’de kariyerine yön verir. Akdeniz Tekstil’de çalıştığı süreçte de hazır giyim ve tekstil sektörüne olan ilgisinin arttığını söyleyen Aşkıner, “Bu sektöre olan sevgimle de ‘neden kendi işimi kurmuyorum’ fikri ortaya çıktı. 27 yaşımda neredeyse sıfır sermayeyle İzmir’de 1992’de Özsimge Tekstil’i kurdum” diyerek, kendi hikayesinin doğuş öyküsünü paylaştı.

HİÇ GOCUNMADAN ÇALIŞTI
Ailesinden hiçbir destek almadan, tamamen kendi çabasıyla kurduğu şirketinde şoförlük de yapan Aşkıner, mesai yapan işçilerine yemek de pişirir. “Hedefiniz varsa çabalamaktan vazgeçmemek gerekiyor” diyen Aşkıner, şöyle devam etti:

İstanbul’daki kurulu düzeni, işi, gücü, aileyi, sevdiklerini bırakıp Bodrum’da yepyeni bir hayat başlatmak riskli bir işti. Burcu ve Aysun Çıtlak kardeşler, ciddi bir birikimleri olmasa bu riski göze alıp hayallerinin peşinden gitti. Kurumsaldan kumsala geçen iki kardeş, bugün Bodrum’da turizm alanında yeni bir hikaye yazıyor.

ASLINDA bir çoğumuzun hayalidir yoğun şehir-iş hayatından sıyrılıp Ege’nin mavilikleri ve yeşiliyle buluşmak... Sürekli olan seyahatler, susmayan telefonlar, bitmeyen teklifler, bütçeler, ihaleler, trafik, stres dolu bir hayat... İşte bu uzayıp giden liste sonucunda Burcu Çıtlak da, “Bunu neden yapıyorum?” demiş ve rotasını İstanbul’dan Bodrum’a çevirmiş. Tabii yalnız da gelmemiş. Kız kardeşi Aysun’la ‘kurumsaldan kumsala’ geçiş yapan Burcu, Bodrum’da en büyük hayalleri olan bir butik otel işletmeye başlamış. Bugün 7 odalı White And Blue Hotel’i işleten Çıtlak kardeşlerle şehirden kaçış hikayelerini ve kendi işlerini kurma serüvenlerini konuştuk.

ULUSLARARASI ETKİNLİKLER
Burcu ve Aysun doğma büyüme İstanbullu, ama aslen Karadenizli. Halkla ilişkiler mezunu Burcu, daha sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde etkinlik yönetimi eğitimi almış. Uzun yıllar İstanbul’da yüzlerce davet ve düğün organize etmiş. Bunların pek çoğu da adından söz ettiren kişilerle seçkin yerlerde olmuş. Ardından Türkiye’nin her yerinde uluslararası kongreler ve etkinliklerin gerçekleşmesi noktasında özel organizasyonların her aşamasını yönetmiş. Ticaret mezunu Aysun ise yine İstanbul’da insan kaynakları uzmanı olarak çalışarak bu alanda kariyer yapmış.

BUNU KENDİME NEDEN YAPIYORUM

Özlem Yörük’ün Dikili’de bir tezgahta başlayan, ardından Alaçatı’da mağazaya dönüşen takı serüveni bugün farklı bir noktaya ulaştı. 2’si Alaçatı’da, 3’ü yurtdışında olan satış yerleriyle önemli bir başarı hikayesi yazan Yörük, 12 ülkeye de ihracat yapıyor. Sanat çalıştayları da yapan Özlem Yörük’ün hedefinde ise global bir oyuncu olmak var.

 

İNSANOĞLU hep bir arayış ve kendini bulma gayreti içinde... Özlem Yörük de küçük yaşta resim kursuna gitmek adına evin kapısını çekip çıkarak bu arayışta ilk adımı atmış. Resme olan ilgisi ise o kursla sınırlı kalmamış. Üniversite eğitimini de aldığı yıllarda bu yeteneğinin yanına takı tasarımını da ekleyen Yörük, hobisini süreç içinde mesleği haline getirmiş. Tasarladığı takıları 5 yıl boyunca bir tezgahta sattıktan sonra Alaçatı’da kendi mağazasını açan Özlem Yörük’ün ünü bugün ülke sınırlarını aşmış durumda. Alaçatı’nın yanı sıra 3 ülkede daha mağazası bulunan ve ihracat yapan Atölye Özlem Yörük’ün kurucusu Yörük’le girişimcilik hikayesini, yarınlara dair planlarını konuştuk.

EVİN KAPISINI ÇEKİP ÇIKAR
1978 İzmir doğumlu Özlem Yörük’ün resme olan merakı aslında ilkokuldan itibaren başlamış. Öyle ki liseyi bitirene kadar tüm okul defterlerinin bir köşesinde kimi zaman karakalem, kimi zaman portre bazen de çizimler yer almış. Tabii Yörük, süreç içinde bu yeteneğini daha da geliştirmek istemiş. Bunun için bir kursa gitme kararı almış. Ama o zamanın koşullarında bu talebi aile içinde çok da karşılık bulmamış. “Ben de kurs için evin kapısı çekip gittim. Bu kurs yeteneğimi daha da geliştirmem adına benim hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu. Hocalarımın yönlendirmesiyle yeteneğim tescillendi ve güzel sanatlar okumam gerektiğini söylemeye başladılar” diyen ve o süreçte açıköğretimde işletme okuyan Özlem Yörük, hocalarının sözlerinden sonra üniversite tercihini değiştirme kararı almış.

* Atölye Özlem Yörük 12 ay açık bir mekan. Özlem Yörük kış aylarında ise koleksiyonları için farklı malzeme bulmak adına yurtdışına seyahatler yapıyor. İlginç taşlar bulan Yörük, “Orijinal taşlar ve özel kemiklerden koleksiyonlar hazırlıyorum” bilgisini paylaşıyor.

RESMİN YANINA TAKIYI EKLEDİ

Kuşadası’nda başlayan ve bugün 22 şubeye ulaşan İra Spa Wellness’ın kurucularından Alper Uyar, basketbol sahalarının ardından girişimcilikte de başarı hikayesi yazıyor. Süreç içinde SPA merkezinin yanına medikal estetiği de ekleyen Uyar’ın son girişimi ise kozmetik sektöründe oldu. Alper Uyar, ortağı Şuayip Erdinç’le önemli bir oyuncu olma hedefiyle yoluna emin adımlarla devam ediyor.

ALPER Uyar her ne kadar spor alanında eğitim alsa da kariyerine hizmet sektöründe devam etmeyi tercih eden bir isim. Cankurtaran olarak başlayan çalışma hayatına süreç içinde SPA yöneticiliğini de ekleyen Uyar, bu alanda edindiği deneyimi üniversiteden arkadaşı Şuayip Erdinç’le ortak bir girişimle taçlandırmış. Kuşadası’nda ‘İra’ markasıyla SPA merkezi kurarak başlayan girişimcilik macerasına bugün yeni aktörler ekleyen ve ortağıyla Türkiye için katma değer yaratmayı hedefleyen Alper Uyar’la kariyer yolculuğunu ve yarınlara dair planlarını konuştuk.

HER YAZ ÇALIŞTI
Uyar, 23 Kasım 1980 İzmir doğumlu. Ailenin ikinci çocuğu. İlk, orta ve lise eğitimini Turgutlu’da tamamlayan Alper Uyar, hayatının önemli bir parçası haline gelen basketbola ilgisinin ilkokul yıllarında başladığını söylüyor. Spora olan tutkusuyla 1999’da Manisa Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’na burslu kazanan Uyar, hikayenin devamını şöyle anlatıyor:
“Akademik yolculuğum boyunca kendimi basketbola adadım. Spor salonlarında ve spor tesislerinde hatırı sayılır zaman geçirdim. Üniversite okumak hayatımda yeni bir sayfa açtı. İlgimi çeken kurslara kaydoldum. Birinci yılımda Kuşadası’nda yeni kurulan bir tesiste sertifikalı cankurtaran alımı yapıldığını duydum. Şimdilerdeki değerli ortağım ve üniversite arkadaşım Şuayip Erdinç’le birlikte başvurdum ve kabul edildim. Böylece Kuşadası maceram başlamış oldu. Üniversite eğitimim bitene kadar her yaz orada çalışmaya devam ettim.”