Polen alerjisi mevsimsel alerjik rinit (saman nezlesi) ve astıma zemin hazırlayabiliyor. Türk Toraks Derneği’nin verdiği bilgiye göre, örneğin Ankara’da ortalama 3.5 ay süren polen mevsimi, sahil kesimlerinde daha kısa sürüyor. Ama ekvatoryal iklimin hüküm sürdüğü ülkelerde dış ortamda yıl boyu polen bulunabiliyor.
Son on yıldır dünyanın ısınmasına bağlı olarak, kutuplar da ısındı. Artık kuzey kutbunda da polen alerjisi ve önceden olmayan arı sokması alerjileri bildiriliyor. Bu arada örneğin rinit sıklığı 1950’lerde yüzde beş düzeyindeyken, 1990’larda yüzde 12, 2000’de ise yüzde 15’e kadar yükseldi.
200 km taşınabiliyor!
Polenler bitkilerin erkek hücrelerini dişi çiçeğe taşıyan yapılar. En önemli alerjik polenler rüzgârla taşınanlar. Çok uzak mesafelere (200 km gibi) taşınabiliyor ve polen kaynağından çok uzakta bile olsalar duyarlı kişileri etkileyebiliyor. Bahar aylarının tadını kaçıran alerjik rinit, hapşırık, burun kaşıntısı, burun akıntısı ve burun tıkanıklığıyla kendini belli ediyor. Birçok hasta boğaz, kulak ve damak kaşıntısı da yaşıyor. Polen alerjisi olan hastaların belirtileri özellikle güneşli ve rüzgârlı havalarda artıyor. Gözlerde kızarıklık, kaşıntı, sulanma ve fotofobi daha çok polen alerjik hastalarda görülüyor.
Polen alerjiniz varsa piknik yapmayın
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği, polen alerji bulunanlara şunları öneriyor:
Hastaların, göçmenlerin yoğun yaşadığı semtte yaşayan ve kızamık aşılarını reddeden Somalili aileler olması düşündürücü. Ölüme yol açabilen kızamık sadece bebek ve çocuklarda değil, yetişkinlerde de bulaşıcı olabiliyor.
Hastalık her yıl 20 milyon kişiyi etkiliyor!
En yüksek riski taşıyanlarsa henüz aşılanmamış küçük bebekler. Bağışıklığı olmayan, yani aşılanmamış, aşılanmış ancak bağışıklığı gelişmemiş ya da çocukluğunda kızamık hastalığı geçirmemişler de hastalığı geçirme riski taşıyor. Hamileliğinde virüsle enfekte olan kadınlar ciddi komplikasyon riski altında. Gebelikleri düşük ya da erken doğumla sonuçlanabilir.
Kış sonu ve ilkbaharda daha çok çıkıyor!
Kızamık, kış sonu ve ilkbahar döneminde ortaya çıkan, ateş ve döküntülerle seyreden bir hastalık. Virüs, hastanın ağız ve burun boşluğuna yerleşip, sağlıklı insanlara virüs yoluyla bulaşıyor. Virüsü, döküntü başlamadan önceki ve başladıktan sonraki 1 haftalık dönemde konuşma hapşırma öksürme ile havaya atılan damlacıklarla etrafa yayılıyor. Havadaki virüs sağlam kişiler tarafından solunum yolula alınıyor. Çok bulaşıcı olan kızamık virüsü, hava ve yüzeylerin üzerinde 2 saate kadar canlı kalabiliyor.
Yetişkin aşısı da var!
Beslenme uzmanları seyahatte alınan kalorilerin, kiloya dönüşmemesi için şu önerilerde bulunuyor:
* Her fırsatı hareket etmek için değerlendirin. En kolayı gezmelerinizi olabildiğince yürüyerek yapmak. Erken kalkabiliyorsanız, otelinizin çevresinde yürüyerek güne başlayabilirsiniz.
* Pekçok farklı lezzet kokusu, görüntüsüyle sizi davet edecektir. Aç dolaşmanız, bu konularla başetmenizi zorlaştırabilir. Yanınızda kuru meyveler bulundurarak açlık ataklarını kontrol edebilirsiniz.
* Elbette yeni lezzetleri tadacaksınız. Ama tam porsiyon yerine yarım porsiyon tercih edebilirsiniz. Ortaya söylediğiniz yemekleri arkadaşlarınızla paylaşmak da kalori kontrolünde bir çözüm olabilir.
* Bol bol sıvı alın. Ama tercihinizi sudan yana kullanın. Maden sularını da içebilirsiniz.
Nerede, hangi yemekte, ne kadar kalori alırsınız?
* Amerika’da yiyeceğiniz 1 porsiyon ızgara bonfile, 1 porsiyon salata, 1 adet küçük light yerel bira veya light alkolsüz içecek ortalama 350 kalori.
Gittiğiniz bölgelere özel bazı önlemler almanız gerekebilir. Ancak aşağıdaki uyarılar, hangi coğrafyaya giderseniz gidin işinize yarayacak:
* Suyun temizliğinden emin olmadığınız ortamlarda sadece kaynatılmış veya kapalı ambalajlardaki suyu tüketin. İçmek zorunda da kalırsanız filtre, iyot ve klor tabletleri kullanın. İçeceklerinize buz eklemeyin.
* Ellerinizi sık sık su ve sabunla yıkayın. Su ve sabun bulamadığınızda el dezenfektanlarından yararlanın.
* Sadece pişirilmiş ve hala sıcak olarak servis edilen yiyecekleri veya kendinizin soyduğu kabuklu meyve ve sebzeleri yiyin.
* Pastörize edilmemiş süt ve ürünlerinden kaçının.
* Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için prezervatif kullanın.
* Haşerelere karşı gerekli önlemler alın. Sinek kovucu spreyler kullanmak, gece cibinlikle yazmat gibi.
* Kedi, köpek, maymun gibi hayvanlarla temastan kaçının ve ısırılmanız veya yaralanmanız halinde hemen bir sağlık kurumuna başvurun.
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Recep Öztürk’ün verdiği bilgiye göre, seyahatte bulaşan enfeksiyon hastalıkları ilgili bölgedeyken veya döndükten sonra belirti veriyor. Belirtilerin en önemlisi olan ateş, seyahat esnasında veya sonrasında karmaşık sorunlar oluşturabiliyor. Su ve gıda, böcekler (sivrisinek, kene vs.), bulaşık toprak(tetanoz), kişiden kişiye (tüberküloz, grip, SARS, cinsel yolla bulaşan hastalıklar) enfeksiyonların başlıca kaynaklarını oluşturuyor.
Seyahat öyküsü olan ateşli 232 hastayla yapılan bir araştırmaya göre, yüzde 53’ünde yakınmalar döndükten sonraki birinci haftada ortaya çıkmış. En sık saptanan hastalık ise yüzde 27 ile sıkma. Sıtmayı yüzde 24 sıklıkla solunum yolu enfeksiyonları, yüzde 14 sıklıkla ishal, Deng ateşi yüzde 8, bakteriye bağlı zatürree ise yüzde 6 sıklıkta saptanmış.
Kuluçka süresi her hastalıkta farklı
Bu köşeden sık okuduğunuz hatırlatmayı birkez daha yapalım. Döndükten sonra bilhassa yüksek ateş belirtili sağlık sorunu yaşamanız halinde sağlık merkezine gidin ve seyahatinizden de sözedin. Mikrobik enfeksiyonların kuluçka süresinin çok uzun olabileceğini gözardı etmeyin.
Hepatit E, aynı adı taşıyan virüsün yol açtığı iltihabi bir karaciğer hastalığı. Virüs, dışkının bulaştığı yiyecek, içecek ve kirli ellerle bulaşıyor. Genellikle kirli sularla yayılıyor. Ancak pişmemiş veya az pişmiş hayvansal ürünlerin yenilmesiyle de (domuz, yaban domuzu geyik gibi enfekte hayvanların ürünleriyle, çiğ veya az pişmiş deniz ürünleriyle) bulaşabiliyor. Nadiren kan nakli yoluyla da geçebiliyor.
Hastalığın kuluçka süresi 3-8 hafta arasında değişiyor. Hastalık kendini, ateş, yorgunluk, iştah kaybı, bulantı, kusma, karın ağrısı, deri ve gözlerde sarılık belirtileriyle gösteriyor.
KRONİKLEŞMİYOR
Hepatit B veya C gibi kronikleşmeyen hepatit E, genellikle genç yetişkinlerde (15-49 yaş) görülüyor. Özellikle çocuklarda ve erişkinlerde belirtisiz de atlatılabiliyor. Hamile kadınlarda ise riskli. Karaciğer yetmezliğine sebep olabiliyor ve hamileliğin son 3 ayında vakaların yüzde 20’si kaybediliyor.
Gittiğiniz bölgelere özel bazı önlemler almanız gerekebilir. Ancak aşağıdaki uyarılar, hangi coğrafyaya giderseniz gidin işinize yarayacak:
* Suyun temizliğinden emin olmadığınız ortamlarda sadece kaynatılmış veya kapalı ambalajlardaki suyu tüketin. İçmek zorunda da kalırsanız filtre, iyot ve klor tabletleri kullanın. İçeceklerinize buz eklemeyin.
* Ellerinizi sık sık su ve sabunla yıkayın. Su ve sabun bulamadığınızda el dezenfektanlarından yararlanın.
* Sadece pişirilmiş ve hâlâ sıcak olarak servis edilen yiyecekleri veya kendinizin soyduğu kabuklu meyve ve sebzeleri yiyin.
* Pastörize edilmemiş süt ve ürünlerinden kaçının.
* Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için prezervatif kullanın.
* Haşerelere karşı gerekli önlemler alın. Sinek kovucu spreyler kullanmak, gece cibinlikle yazmat gibi.
* Kedi, köpek, maymun gibi hayvanlarla temastan kaçının ve ısırılmanız veya yaralanmanız halinde hemen bir sağlık kurumuna başvurun.
Sarıhumma, bu hastalığa yol açan virüsleri taşıyan sivrisineklerin(Aedes veya Haemagogus) ısırmasıyla bulaşıyor. Bu sivrisinekler özellikle gündüzleri ısırıyor. Bulaşma 2 bin 500 metreye kadar olan yerleşim birimlerinde gözleneniyor. Sarıhumma insanları ve maymunları enfekte ediyor. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü Seyahat Sağlığı Birimi’den aldığımız bilgilere göre, vahşi yaşamın hüküm sürdüğü yerler ve ormanlık bölgeler, maymunlar enfeksiyonun başlıca deposu. Enfeksiyonun maymundan maymuna bulaşması sinekler aracılığıyla oluyor. Sivrisinekler ormanlık alana giren hem insanları hem de maymunları enfekte ediyor. Böylece lokal salgınlara yol açıyorlar. Kentsel bölgelerdeki bulaşmada maymunların rol oynamıyor. Enfeksiyon sinekler vasıtasıyla insanlar arasında yayılıyor. Yoğun kitlelerin yaşadığı yerlerde enfeksiyonun oluşması büyük sarıhumma salgınlarına neden olabiliyor.
Sarıhumma Afrika ve Orta ve Güney Amerika’nın tropikal bölgelerinde endemik. Afrika ve Latin Amerika’da 44 endemik ülkede 900 milyondan fazla nüfus risk altında. Afrika’da 31 ülkede tahminen 500 milyon kadar insan risk altında.
Dönüşte bunlara dikkat
* Eğer kendinizi hasta hissediyorsanız hemen hekiminize veya bir sağlık kuruluşuna başvurun.
* Seyahatiniz hakkında hekiminize mutlaka bilgi verin.
* Ateş ve ağrınız için ‘asetaminofen’ kullanın. Kanamaya meyli artırabileceğinden aspirin ve ibuprofen içeren ağrı kesicilerden uzak durun.